EKONOMİ
Kovid-19'dan kim kazandı kim kaybetti?
Dünya nüfusunun üçte birine sokağa çıkma yasağı geldiğinde, Kovid-19 belki de tarihteki en büyük ekonomik durgunluğa neden olmuş oldu. Bununla birlikte, bu salgın tartışmasız olarak geçen yüzyılın en şiddetli küresel ekonomik durgunluğuna neden olmuştur.
B. A. Cisse
Dünya nüfusunun üçte birine sokağa çıkma yasağı geldiğinde, Kovid-19 belki de tarihteki en büyük ekonomik durgunluğa neden olmuş oldu. Bununla birlikte, bu salgın tartışmasız olarak geçen yüzyılın en şiddetli küresel ekonomik durgunluğuna neden olmuştur.
İlk olarak Aralık 2019'un sonlarında Çin'de gözlemlenen Korona Virüsün, dünya insanlarının bugün yaşadıklarını küresel olarak etkileme potansiyeline sahip olduğu düşünülmemiştir. Çin, salgından etkilenen ilk ülke olmuş ve oradan itibaren etki binlerce kilometre uzaklardan hissedilmiştir. Örneğin, Güney Afrika'daki balıkçılar istakozlarını Asya ülkesine ihraç etmede dikkate değer zorluklara tanık olmuşlar; şu ana kadar Güney Afrika en fazla ıstakoz talebine sahip olan Çin'dir, bu durum sektörde ciddi etkilere neden olmuştur.
Görünüşe göre, bu sadece büyük bir durgunluğun başlangıcıymış. 20 Şubat'ta küresel borsalar ciddi düşüşler yaşamaya başlamış ve bir hafta sonra bu, 2008 finansal krizinden bu yana en şiddetli borsa çöküşü olmuştur. Büyük sokağa çıkma yasağı, işletmelerin kapanmasına ve faaliyetlerine çevrimiçi olarak devam etmek için çabalamasına neden olmuştur. Binlerce işçi işten çıkarılmış ve birçok işletme iflas durumunda bulunmuştur. Mart 2020'de küresel piyasalar son derece dalgalı hale gelmiştir.
Her ne kadar piyasalarda daralmalar Kovid-19'a ve Rusya ile Suudi Arabistan'ın başını çektiği OPEC (Petrol İhraç Eden İlkeler Teşkilatı) ülkeleri arasındaki petrol fiyatı savaşına tepki olarak görülse de salgın bu büyük durgunlukta büyük rol oynamıştır. Bu daha sonra Kara Pazartesi (Black Monday) ve üç gün sonra Avrupa ve Kuzey Amerika'daki hisse senetlerinin sert bir şekilde hissedildiği Kara Perşembe (Black Thursday) ile sonuçlanmıştır. 14 Nisan'da Uluslararası Para Fonu (IMF), tüm G7 ülkelerinin derin bir resesyona girdiğini ve çoğu gelişmekte olan ülkenin halihazırda ciddi şekilde acı çektiğini duyurmuştur.
Kovid-19, 2020 yılının ikinci çeyreğinin başına kadar büyük ölçüde imalat sektörünü etkilemiştir. Ancak hizmet sektörleri de salgından kurtulamamış ve çok geçmeden durum kontrolden çıkmaya başlamıştır. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, salgının yayılması sırasında ya insanların işe gitmesine izin vererek, dolayısıyla ekonomilerini aktif tutmaya çalışarak, ya da genel sokağa çıkma yasağını sürdürme ikilemiyle karşı karşıya kalmıştır. Kesin olan bir şey var, Kovid-19 ve yüz maskesi takılması dünyadaki insanların hayatının bir parçası haline gelmiştir. Üstelik bu ekonomik çalkantıya rağmen durum bazı ülkeler ve hatta bireyler için avantajlı görünmektedir. Çin'in bu virüs saldırısını planladığına dair genel bir algı olmasına rağmen pandeminin başlangıcından bu yana ülkenin ihracatında önemli bir büyüme gözlemlenmiştir. Ayrıca Çin, daha sonra yayılma sürecinde pandemiyi kontrol eden ilk ülkedir diyebiliriz.
Öte yandan, Amerikalı milyarderler, Mart ortasından 2020 Mayıs ortasına kadar ABD'nin kapatılması (yani sokağa çıkma yasağı uygulanması) sırasında servetlerinin 434 Milyar dolar arttığını görmüşlerdir. En yüksek kazançları Amazon’dan Jeff Bezos ve Facebook’tan Mark Zuckerberg almıştır. İki ABD firmasının müşterileri bu dönemde servetlerine sırasıyla 34.5 Milyar $ ve 25 Milyar $ eklemiştir. Amerikan Vergi Adilliği ve Politika Çalışmaları Enstitüsü'nün Eşitsizlik Programlarında yer alan raporlarına göre, Amerikalı milyarderlerin net değeri iki aylık aralıkta %15 artmıştır. Teknoloji tabanlı şirketlerin muazzam bir büyüme yaşadığı fark edilmiştir. Ayrıca, hizmet tabanlı şirketler bu ekonomik balonda kolaylıkla çıkış yolunu bulacaklardır. Tesla'nın patronu ve bir diğer büyük teknoloji devi Elon Musk, net servetlerinin %48 artmasıyla iki ayda milyarlarca dolarlık en yüksek kazanç yüzdesini elde etmiştir.
Dahası, Kovid-19 salgınının küresel ekonomiye toplam açık getirdiğini iddia etmek adil olmaz. Dünyanın bazı bölgelerinde meydana gelen önemli can ve iş kayıpları işletmeleri ve ülke ekonomilerini ciddi şekilde örselemiştir. Diğer taraftan, salgının bazı bireyler ve büyük olasılıkla bazı ülkeler için kazançlı olduğunu iddia etmek de doğrudur. Her halükarda, bütün önceki ekonomik krizler gibi bunda da kaybedenler olduğu gibi kazanlar da vardır.
Henüz yorum yapılmamış.