Ebü Masum Mücahit
Myanmar'da Neler Oluyor?
1 Şubat 2021 günü, sabaha karşı askerler yönetimi el koyar ve devlet yöneticilerini tutuklarlar. Ülkede sıkıyönetim ilan edilir ve askerler devleti bir yıl yöneteceklerini beyan ederler.
Ebu Masum Mücahit
Myanmar, Güneydoğu Asya'da, Hint Yarımadası'nda 677.000 kilometrekare yüzölçümü ile orta büyüklükteki bir ülkedir. 54 milyon nüfusa sahip olan bu ülke uzun yıllar İngiltere'nin sömürgesinde kalmış, 1948 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Ülke,1962 yılından sonra askerler tarafından yönetilir. Askeri yönetim, İngilizler ve Çinliler tarafından desteklenmiştir. Dünyanın her yerinde askeri yönetimler Batılıların dediklerini itina ile icra etmişlerdir. Myanmar’da da durum bundan farksızdır. Askerler Demokles’in kılıcı gibi sivil halkın tepesinde beklemişler, sivillerin kontrolden çıktıklarını düşündükleri her durumda onların tepesine inmekten çekinmemişlerdir. Bunun yanında askeri yönetimler iktidarı ele geçirdikleri ülkeleri hem ekonomik hem de siyasi yönden ciddi zararlara uğratmışlardır. Çünkü sömürgeci efendilerinin istekleri bu doğrultudadır.
Sömürgeciler sözde bağımsızlık ve demokrasi bahşettikleri ülkelerde her zaman kukla yöneticileri başa getirmişlerdir. Bu yöneticilerin bedenleri kendi ülkelerindendir fakat zihinleri Batılı efendileri tarafından işgal edilmiştir. Myanmar’da da bu senaryo aynen cereyan ettirilmiştir. İngiliz okullarında okuyan, İngiliz bir ajanla evlilik yapan Aung Sen Soui Çii uzun süre İngiltere'de yaşadıktan sonra Myanmar'a döner ve demokrasi mücadelesine başlar. Bu mücadelesi Avrupa ve ABD tarafından desteklenir. Soui Çii, NLD Partisi ile demokrasi mücadelesine başlar. NLD 8 Kasım 2020'de girdiği seçimlerde ezici çoğunluğun desteğini alır.
Esasında Soui Çii, 2015 yılından beri iktidardadır. İktidarını askerlerle bölüştüğü için askerler ondan çok rahatsız olmazlar. Son seçimlerde askerlere karşı üstün bir zafer elde etmesi, özellikle askeri parti USDP’nin seçimlerde aldığı yenilgi askerleri oldukça rahatsız eder. Askerlerin rahatsızlığını tek nedeni seçimlerdeki yenilgi değildir. Seçim sonuçları şubat ayında devreye girecek ve bu seçim sonuçlarından sonra Arakanlı Müslümanlara yapılan zulümden dolayı askerler mahkeme karşısına çıkacaktır. Genelkurmay Başkanı bir daha Genelkurmay Başkanı seçilemeyecektir. Bütün bu durumlar bir araya geldiği zaman askeri darbenin ortamı hazırlanır. Ama bu darbe hem Batıyı hem ABD’yi rahatsız edecektir. O zaman buna karşı Çin'in darbecilerin yanında yer alması gerekir. Çin için Myanmar stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü Malakka Boğazı ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin kontrolündedir. Çin ise alternatif bir yol arayışına girmiştir. Bu yüzden 2017 yılında petrol boru hattı çalışmasına başlar. Bu hat, Çin'in dünyaya açılan bir kapısı olma niteliğindedir. Bu yüzden Myanmar’daki darbe Çin tarafından desteklenir.
Nihayet 1 Şubat 2021 günü, sabaha karşı askerler yönetimi el koyar ve devlet yöneticilerini tutuklarlar. Ülkede sıkıyönetim ilan edilir ve askerler devleti bir yıl yöneteceklerini beyan ederler. Tabi buna ilk tepki Avrupa'dan gelir. Özellikle İngiltere'nin bir eyaleti durumunda olan Yeni Zelanda bunu kınar ve askeri yönetimi tanımadığını ilan eder. Tayland ve Japonya'da gösteriler başlar. Hemen akabinde Myanmar içinde büyük gösteriler başlar. Askeri yönetim gösterilere katılanların 25 yıl hapis cezasına çaptırılacağını duyurur. Polisler halk üzerinde güç kullanmaya başlar. Bu durum Hem Avrupa Birliği üyesi ülkelerini -özellikle İngiltere'yi- hem ABD'yi rahatsız eder. Kınamalar ve yaptırım kararları alınmaya başlanır.
Myanmar’ı ve askeri yönetimi, Burma Müslümanlarına yani Rohingyalılara yaptığı zulümlerle tanıyoruz. Birleşmiş Milletler'in raporuna göre dünyada en fazla zulüm gören halk Rohingyalılardır. Batı tarafından Budizm en barışçı bir din, Budistler de en barışçıl insanlar olarak lanse edilmektedir. Basın ve medya yoluyla bu algı tüm dünyanın bilinçaltına yerleştirilmektedir. Fakat Myanmar’da yüzbinlerce insanın tecavüze uğradığını, milyonlarca insanın katledildiğini, binlerce insanın yakıldığını ve palalarla doğrandığını görmekteyiz. Bu durum göstermektedir ki aslında Budizm ve Budistlerin barış ile hiçbir alakası yoktur. Çünkü İngilizlerin Burma'dan çekilmelerinden sonra, Budistler tarafından Rohingyalılara insanlık tarihinde görülmemiş zulümlerin yapıldığını görmekteyiz. Gerçek şudur ki Myanmar’da Müslümanlara 1948'den beri planlı ve maksatlı bir soykırım uygulanmaktadır.
Unutmayalım ki zulüm hiç bir zaman kıyamete kadar sürmez. Bundan sonra İngiltere ile Batı dünyası, Çin ile Myammar arasındaki mücadele devam edecektir. Eğer Müslümanlar kendi özlerine dönüp birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmezlerse ezilen yine mazlum Rohingyalılar olacaktır. Fakat Allah’ın ipine ve Resul’ün sünnetine sımsıkı sarılıp Müslümanlar olarak tekrar kardeş olabilirsek Rohingyalılardan da bir Selahaddin, bir Baybars çıkacaktır. Ve Müslümanlarının namusu, malı, canı kâfirin insafına bırakılmayacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.