Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

TİMBUKTU ŞEHRİNİN BİLİMSEL TARİHSEL GEÇMİŞİ

“Mansa Musa” 1325 yılında hacdan dönerken Timbuktu’yu ziyaret etmiş, şehre Kuzey Afrika’dan alimler getirmiş ve onları şehirde yerleştirmiştir. Ayrıca kendi döneminden itibaren bir ilim merkezi ve alimlerin buluşma noktası olan el-Câmiu’l-Kabir adlı camiyi inşa ettirmiştir.

Akibou TANDİA

Timbuktu şehrinin kuruluş tarihi MS 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Fakat şehir 15. yüzyılın ortalarına kadar entelektüel bir başkent olarak yaygın bir üne kavuşamamıştır. Mali İmparatoru “Mansa Musa” 1325 yılında hacdan dönerken Timbuktu’yu ziyaret etmiş, şehre Kuzey Afrika’dan alimler getirmiş  ve onları şehirde yerleştirmiştir. Ayrıca kendi döneminden itibaren bir ilim merkezi ve alimlerin buluşma noktası olan el-Câmiu’l-Kabir adlı camiyi inşa ettirmiştir. Tüm bu gelişmeler vesilesiyle şehir,  Songhai İmparatorluğu döneminde siyasi ve bilimsel açıdan altın çağını yaşamıştır. Özellikle  el-hâc Askia Muhammed (1493-1528) ve oğlu Askia Davud’un (1548-1583) dönemlerinde şehir ilmi ve askeri yönden daha ileri seviyelere ulaşmıştır. Zira Askiya Muhammed, kararlarını alimlerle istişare ederek uygulamıştır. Oğlu Askia  Davud ise alimlerden ve fakihlardan sayılmıştır.  Hükümdarlığı döneminde krallıkta halk kütüphaneleri kurmuş ve el yazmalarını çok yüksek bir fiyata satın almıştır. Onun bu faaliyetleri şehrin kültürel, sanatsal ve ilmi yönden gelişimine önemli katkılar sunmuştur.
 
 

Kitap satma ve el yazmalarını kopyalama süreci Timbuktu'da erken dönemlerde başlamıştır. Şehir, 16. yüzyılda kitap ticaretinin merkezi olmuştur. O dönemlerde kitaplar ve el yazmaları tüccarlar tarafından Kuzey Afrika'dan ithal edilmiştir. Çünkü tüccarlar kitaplardan, diğer mallardan daha fazla kar elde ederlerdi. Hac için Mekke'ye giden âlimler, dönüş yolunda Kahire'nin yanı sıra oradaki birçok kitap nüshalarını getirmişlerdir. Ayrıca dini ve bilimsel konularda özel kitaplar yazmışlar, el yazmaları ve değerli kitaplarla dolu kişisel kütüphanelerini oluşturmuşlardır. Bu ve benzeri faktörlerle şehir "Çölün Mücevheri" adını kazanmıştır.

Mali'deki El Yazmaları:

Kral Askia Davud'un 1548'den 1583'e kadar  olan hükümdarlığı sırasında Timbuktu ve imparatorluğun başkenti olan Gao şehri ve diğer büyük şehirler de dahil olmak üzere halk kütüphaneleri kurmuştur. Bu durum o dönemlerde imparatorluğun her yerinde bilginin geliştiğini, kitapların ve el yazmalarının bol olduğunu göstermektedir.

Mali'de ve komşu ülkelerde çok sayıda el yazması olduğu tahmin edilmektedir. Araştırmacı ve tarihçi Mahmud Zubeir, bu el yazmalarının sayısını yaklaşık 950.000 olarak tahmin etmektedir. Bunların 100 bini yalnızca Timbuktu'dadır. Bu eserlerin bir kısmı babadan oğula geçerek kadim ailelerin ellerindedir. Geri kalan eserler ise Mali'nin Gao, Kayes, Ségou ve Kidal bölgelerindedir. Ayrıca bu bölgelerin maruz kaldığı sömürge faaliyetleri nedeniyle Moritanya, Nijer, Fas, Fransa ve İspanya'da da bir kısım eserler bulunmaktadır.

Abdel Kader Haïdara, 1984-1987 arasındaki dönemde Timbuktu çevresindeki köylerde el yazmaları aramak için büyük çaba sarf etti ve sadece bir köyden iki bin (2000) el yazmasını toplayabildi. Şehirlerin ve köylerin geri kalanında kaç el yazması bulunmaktadır acaba?
Diğer bir araştırmaya göre Timbuktu’da ve çevresindeki köylerde 300 bin el yazması bulunmaktadır.

Timbuktu 'daki el yazmaları:

Timbuktu, 16. yüzyılda kitap ticaretinin merkeziydi. Çünkü kitap ticareti ve kopyalaması, büyük bir kazanç kapısıydı. Bunun yanı sıra o dönemlerde yerli bilim adamları da çok sayıda kitap telif etmişlerdir. Bu yüzden kitap ve el yazmaları bakımından zengin olan halk ve özel (aile) kütüphaneleri kurulmuştur. En meşhur halk kütüphaneleri arasında Askia Muhammed Kütüphanesi ve onun Oğlu Askia Daoud Kütüphanesi bulunur. En meşhur özel kütüphaneler arasında ise Akît ailesinin, Bağayoğo ailesinin,  Ka’at ailesinin Kütüphaneleri vs. gösterilebilir.
Aşağıda, bu kütüphanelerden en önemlilerine atıfta bulunarak onlar hakkında bazı bilgiler vermeye çalışacağız.

Ahmed Baba Yüksek Öğretim ve İslam Araştırmaları Enstitüsü:

1973 yılında Timbuktu’da Ahmed Baba Dokümantasyon ve Tarihi Araştırma Merkezi (CEDRAB: Centre de Documentation et de Recherches Ahmed Baba) Mali hükümeti tarafından kurulmuştur. Bu merkez, bilim adamı Timbuktulu Ahmed Baba'nın adını almıştır. Aslında merkezin kuruluş tarihi, UNESCO'nun 1967'de Timbuktu'da Afrika tarihi üzerine bir dizi UNESCO ciltlerini planlamak için düzenlediği toplantıya dayanmaktadır. Toplantının sonunda Mali hükümetine Timbuktu'da Arapça elyazmalarını korumak için bir merkez kurması çağrısında bulunan bir karar alınmıştır Bu merkez, öncelikle Kuveyt Devleti'nin finansmanı ile inşa edilmiştir. (Vicdan Buabdillah, 24.ae)

Enstitünün kütüphanesi şu anda merkezin ilk yöneticisi Dr. Mahmoud Zubair ve Abdel-Qader Haydara ve diğerleri de dahil olmak üzere bazı önde gelen kişilerin çabaları sayesinde toplanan yaklaşık 30-40 bin el yazması ve mevcut el yazmalarından oluşmaktadır. Mevcut eserlerin mktarı bölgedeki tahmini sayıya kıyasla hala azdır.
 
 
 

Mama Haidara Anıt Kütüphanesi:

Bu kütüphane Abdulkader Haidara tarafından inşa edilmiştir. Abdulkader önceden Ahmed Baba Merkezi’nde görev almıştır. Görevden ayrıldıktan sonra zamanının ve enerjisinin çoğunu ailesinin el yazmalarını toplamaya ve korumaya adamıştır. Kütüpühane, onun atalarının kütüphanesinin gelişimine çok katkıda bulunan babası Mama Haidara'nın adını almıştır.

Bu kütüphane 9500 civarında el yazması içermektedir. Abdoul Kader, onun kataloğunu yayınlamayı kabul eden Londra'daki Al-Furqan Miras Vakfı'nın (Al-Furqan Islamic Heritage Foundation) yardımıyla miras kalan koleksiyonunu indekslemeye başlamıştır.

 

 

Timbuktu’daki Endülüs Kütüphanesi:

"Fondo Ka’atî" olarak anılan Timbuktu Endülüs Kütüphanesi, Timbuktu tarihçisi Mahmud Ka’atî'nin soyundan gelen Ismaël Diadié Haïdara tarafından kurulmuştur. Ka’at ailesini İspanya’ya bağlayan bağlar nedeniyle, 27 Eylül 2003'te İspanyol hükümetinin finansmanıyla açılmıştır.
Ismaël'in koleksiyonu yaklaşık 7000 el yazması içerir. Bu eserler üzerinde çalışılmış ve eserler uygun şekilde dizine eklenmiştir. Bu el yazmaları kronolojik olarak düzenlenmiştir. En eskisi - bir Kuran elyazması - 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve büyük dedesi Ali b. Ziyad'a aittir.

 

 

Wankari El Yazmaları Kütüphanesi:

Wankari El Yazmaları Kütüphanesi'nin resmi açılışı 26 Eylül 2003'te gerçekleşmiştir. Kütüphane el-Muhtar b. Yahya Muhtar el-Wankarî tarafından yönetilmektedir. Kütüphane, meşhur bir hukukçu ve Ahmed Baba'nın hocası olan Şeyh Muhammed Bağayoğo’nun orijinal kütüphanesine dayanan yaklaşık 3000 el yazmasını içermektedir.

Bu koleksiyon, Sudan ve Fas'tan birçok bilim adamının eserlerini içermektedir. Kütüphanedeki en eski belge 1695 yılına dayanan bir Kuran-ı Kerim nüshasıdır. Kütüphanede dini metinlerin yanı sıra bazı önemli tarihi belgeler de bulunmaktadır.

 

Yazıların İçeriği Ve Yazıldıkları Diller:

Bu kütüphaneler, Kuran-ı Kerim, hadis, fıkıh ve fıkıh usulü, tevhit, akâit, Hz. Peygamber’in biyografisi, naatlar, tasavvuf, Hz. Peygamber ve seleflerden gelen dualar; tarih,  siyaset, ekonomi, nahiv ve dil bilimleri, sözlükler ve şiir koleksiyonları gibi el yazmalarından oluşan çeşitli dini ve bilimsel eserleri içermektedir. Kütüphanelerde ayrıca doğa bilimleri, felsefe, hukuk, matematik, aritmetik ve tıp bilimleri ile büyü ve astroloji gibi metafizik bilimlerle alakalı el yazmaları da bulunmaktadır.

Bu el yazmalarının çoğu Arapça yazılmış olmasına rağmen, bazıları Fulan ve Hausa gibi farklı Arap harfleri kullanan Afrika dillerinde yazılmıştır. Ayrıca Türkçe bir el yazması ve İbranice bir el yazması da bulunmaktadır.

Sonuç olarak, Timbuktu el yazmalarına 2012 yılında bazı silahlı terör örgütleri tarafından ciddi şekilde hasar verilmiştir. Bu terör örgütleri Ahmed Baba Enstitüsü'nü ele geçirdiler ve bazı el yazmalarını yaktılar. Ancak yerli halk bunların %90'ını kurtarmayı başardı. Timbuktu ve çevresindeki birçok el yazması hala büyük hizmetler vermeye müsaittir. Fakat bu eserler her zamankinden daha çok korunmaya muhtaçtır. Bu  sorumluluk başta hükümetler olmak üzere herkesin, özellikle de bölge halkının sorumluluğudur. Şu anda elde bulunan el yazması (gerek kütüphanelerde yerleştirilen gerek yerleştilmeyen) oldukça fazladır. Bu durum ilme ve sanata değer veren tüm insanlar için önemli bir şanstır. Ayrıca eserler üzerinde araştırmacıların kapsamlı çalışmalarına ve büyük çabalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

3 Yorum

  1. Muhammed Kamissoko

    Mart 03, 2021 Çarşamba 00:23

    Çok güzel bir çalışma olmuş gerçekten Allah razı olsun. Mali Cumhuriyeti iyi bilenler Mali ne kadar zengin , kültürlü ve medeniyet bir ülke olduğunu farkındalar maalesef bu medeniyetin çok sıkıntılar ile karşılaştığı(sömürge olayları gibi) için unutacak kadar haline geldi Ama benim tek tavsiyem burada şudur ki İslam dünyasına bu zengin elyazmaları saymakla kalmayıp bunlar basmak ve yayınlamak bütün Müslümanlarının yapması gereken bir işidir. Bu konuda dernekler , vakıflar ve iyiliği sevenler çok yardımcı olabilir.

  2. Mohamed KAMISSOKO

    Mart 02, 2021 Salı 11:27

    Çok güzel bir çalışma olmuş gerçekten Allah razı olsun. Mali Cumhuriyeti iyi bilenler Mali ne kadar zengin , kültürlü ve medeniyet bir ülke olduğunu farkındalar maalesef bu medeniyetin çok sıkıntılar ile karşılaştığı(sömürge olayları gibi) için unutacak kadar haline geldi Ama benim tek tavsiyem burada şudur ki İslam dünyasına bu zengin elyazmaları saymakla kalmayıp bunlar basmak ve yayınlamak bütün Müslümanlarının yapması gereken bir işidir. Bu konuda dernekler , vakıflar ve iyiliği sevenler çok yardımcı olabilir

  3. Zeynep Ağar

    Şubat 24, 2021 Çarşamba 14:52

    Maalesef istilacıların tek amacı köklü medeniyetlerin kökleriyle bağını kesmektir. 2003 yılında Irak işgal edildiğinde ilk yapılan Iraktaki büyük kütüphanenin yağmalanması olmuştu. Allah razı olsun çok güzel bir yazı ve uyarı olmuş.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.