Ebü Masum Mücahit
Türkiye ve Dengeler
Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konum önemini bir kat daha artırıyor. Taraflar Türkiye gibi stratejik, tarihi ve kültürel zenginliği olan bir ülkeyi yanına almak ve yanında tutmak için ciddi çaba harcıyor.
Ebu Masum Mücahit
İkinci Dünya Savaşı'yla dünyada kurulan yeni sömürü düzeni BM aracılığıyla ulus ve toplumlara kabul ettirildi. 3’ler, 13’ler ve 300’ler gibi gayr-ı meşru meclislerin yönettiği yeni dünya düzeni sayesinde Birleşmiş Milletler ve yan kuruluşları dünyayı sömürmeye başladı. Bu üçler meclisi özellikle Arap baharına kadar kolektif bir şekilde çalıştı. Arap baharı sonrasında aralarında çıkar çatışmasının başlaması ile Rothshild ve Rockefeller arasındaki savaş artık gizlenemez bir hale geldi. Çok uluslu şirket ve aileler arasındaki kavgada devletler de yer almaya başladı. Rothshild İngiltere ile, Rockefeller Pentagon ile hareket ediyor. Bu durum İngiltere, AB, Fransa ve ABD arasında bir çatışmanın başlamasına neden oldu. Daha önce Dağlık Karabağ yazımızda da dünyada oluşan bu bloklardan bahsetmiştik. Bu bloklarda özellikle zayıf halkaların yön değiştirebileceğini, özellikle bazı ülkelere baskı yapılacağını, bu ülke yönetimlerinin içeride ve dışarıda zor durumda bırakılacağını ifade etmiştik.
Türkiye, İngiltere bloğu ile hareket ediyor. Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konum önemini bir kat daha artırıyor. Taraflar Türkiye gibi stratejik, tarihi ve kültürel zenginliği olan bir ülkeyi yanına almak ve yanında tutmak için ciddi çaba harcıyor. Nitekim Türkiye üzerinde AB, ABD bloğu bazı operasyonlar yapmaya başladı. Amaç İngiltere, Rusya, Çin bloğundan Türkiye’yi ayırmak. Bu operasyonlardan ilki 23 Kasım 2020 tarihinde gerçekleşti. Libya'ya insani yardım götüren bir Türk gemisi Yunanistan, Almanya ve Fransız subaylarının bulunduğu bir NATO ekibi tarafından hukuka aykırı bir şekilde, Akdeniz’de uluslararası sularda arandı. Hem de Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO adına. Yine 8 Mart 2021’de ABD, Türkiye-Yunanistan sınırındaki Dedeağaç bölgesine silah ve askeri yığınak yapmaya başladı. Niçin Türkiye sınırı? ABD Türkiye’ye gözdağı mı veriyor? Yoksa Rusya’ya karşı mı hazırlık var?
28 Ocak 2021'de Gine Körfezi'nde Almanya bandıralı bir Türk gemisine operasyon yapıldı. 15 Türk gemici esir alındı. Tabii ki uluslararası sularda böyle bir operasyonun yapılması bir tesadüf olamazdı. 25 Martta Çin Dış İşleri Bakanı Türkiye halkının bütün karşı çıkışlarına rağmen Türkiye’de. 13 Şubat 2021’de Irak’ta, Türkiye’den daha önce kaçırılan ve esir tutulan 13 insan Batılı emperyalistlerin desteklediği teröristler tarafından şehit edildi. Türkiye daha önce arasının açık olduğu Mısır’la yakınlaşmaya başladı. Suudi Arabistan Türk okullarını kapattı. Türk mallarına ambargo koydu. Tüm bunlar aslında Türkiye'yi taraf değiştirmeye zorlamak mı? Yoksa dünyada adı konmamış iki bloğun mücadelesinin dışa yansımış şekli mi? Ya da Türkiye’nin İngiltere ile hareket etmesini istemeyen AB ve Pentegon’un mücadelesi mi? Olayları düz mantıkla anlamakta zorlanıyoruz. Ama dünyaya genel bakınca böyle olduğunu açıkça görüyoruz.
Aslında bu mücadele ne Türkiye'nin mücadelesi ne de diğer İslam ülkelerinin mücadelesi. Bu mücadele baronların, dünyayı sömüren güçlerin kendi arasındaki mücadele. Taraftar artırma mücadelesi. Dünya ikinci dünya savaşı öncesi gibi bir bloklaşmanın içinde. Bu mücadele de bizi ilgilendirmiyor. Bırakalım birbirlerini yesin baronlar. Rahmetli Erbakan Hoca’nın ifade ettiği gibi Batı’nın kuyruğu olan bir Türkiye değil, lider ülke Türkiye anlayışına sahip çıkmak zorundayız. Ne İngiltere'nin ne ABD'nin ne de AB’nin yanında yer alınmamalıdır. Çünkü bir Türk atasözü der ki: ‘’Ayıdan post, gâvurdan dost olmaz”. I. Dünya Savaşı’nda İstanbul İngilizler tarafından işgal edilince Osmanlı Devleti’nin müttefik olduğu Almanlar Berlin’de sevinç gösterisi yapmıştı. Türkler tarihte de olduğu gibi yeryüzünde adaleti ve barışı sağlamak için, yeniden hakka ve adalete dayalı bir sistemi inşa etmek zorundadır. Türkiye, İslam birliğinin temellerinin atıldığı ve kuruluşunda öncülük ettiği D8’lerin etkisini artırmalıdır. Türkiye bunu sadece kendisi için değil, bütün insanlığın saadet ve selameti için yapmalıdır. Bu mücadele önce beyin ve kalp temizliği sonra da çalışmakla kazanılacak bir mücadeledir. Bu ancak Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in Veda Hutbesi'nde buyurduğu ifadelere sarılmakla kazanılacak bir mücadeledir. Peygamber efendimiz Veda Hutbesi’nde ; “… Ey Müminler, benden sonra küfre dönmeyin, birbirinin boynunu vuran kâfirler haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idâri, siyâsî kuralları içeren Allah’ın kitabı Kur’ân’ı ve Rasûlü’nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz” buyurmuştur. Günümüzde akan kan ve gözyaşının durması ancak Allah'ın ipine topluca ve sımsıkı sarılmakla durdurulabilir.
Milli görüş
Nisan 02, 2021 Cuma 09:18
D8 tam anlamıyla teşkilatlandırdığımız zaman ekonomik özgürlüğümüz olacak müslüman beldelerde kan ve gözyaşı duracak inşallah