Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Dünya'daki Gıda İsrafı Sorununa İslamî Bir Bakış

Bundan sonra, 931 milyon ton gıda atığının yaklaşık 40 milyonunun Arap dünyasından kaynaklandığı söylendiğinde çok şaşırmayın! Biz bu tehditten kendimizi nasıl koruyabiliriz?

Ashraf Akintola

İnsanlığın gıda üretiminin sadece markete gidip bakkaliye ürünleri alma yanılsamasıyla sınırlı olmadığını öğrenme zamanı geldi. Daha doğrusu ise gıda üretimi, ekosistemimizi yerinde tutan birçok çaplardan birisidir. Budenge durumu dünyayı yaşanmaz kılan kutsal bir bileşendir. Dengede meydana gelen bir eğim bile herkes için kıyamet anlamına gelir. Bizim için muazzam bir nimet bir lanete dönüşmeden önce, farklılıklarımıza bakılmaksızın dünyayı harabelerden kurtarmak için yapılması gerekenler üzerinde durabiliriz.Yiyecek israfı, insanlığın uğruna çalıştığı ancak yemeden attığı gıdalardırSadece 2019 yılında bile dünya çapında yaklaşık 931 milyon ton yemek çöpe atıldı.

Eğer hesaplama yapılırsa bu miktar dünyanın 7 milyarlık nüfusunu toplam yedi kez doyurmaya yeter. Bu israf veya kayıp, üretimden işlemeye, dağıtıma, perakendeye, masamıza ulaşana kadar gıda sistemi boyunca meydana gelir. Ancak bu kaybın yüzde 61'inin evlerden, yüzde 26'sının gıda hizmetlerinden ve yüzde 13'ünün perakendeden gelmesi şaşırtıcıdır Yemek israfının artık bir gelenek halini alması bu sıkıntıyı daha da berbat hale getiriyor. Aslında, restoranlara ya da umumi etkinliklere gittiğimizde, yemeğimizin bir kısmını bırakmayı lüks zannediyoruz.

Eski kıssalardan, Hz. Yusuf'un kralın rüyasını yorumlayarak milyonlarca canı kıtlıktan nasıl kurtardığını öğrendik Bunu dünyamız bağlamında ortaya koyarsak, Mısır halkını tüm insanlığın kurtarıcısı yapan yedi yıllık hasadın sonuna yaklaşıyor olabiliriz. İroni şu ki, bu bolluk mevsiminde yiyecekleri ambarlarda depolanmaktansa, kuraklık ve kıtlığın köşede olduğunu bilmemize rağmen, yemeklerin çoğu çöp kamyonlarına atılıyor. İnsanların kendi canlarına karşı çalışmayı neden sevdikleri sorusuna hiçbir zaman yeterince cevap alamayabiliriz Şafaktan gün batımına kadar, toprağın armağanlarını elde etmek için emek harcıyoruz ama emeklerimizin hasadını toplama zamanı geldiğinde onu çöpe atıyoruz.

Çoğumuz başımıza bulduğumuz krizin farkında bile değiliz. Gelecek 15 senede Dünya nüfusunun 7 milyardan 9 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Eğer bu yiyecek israf çılgınlığını günümüzde olduğu gibi devam ettirirsek 2050 yılında dünya çapında devasal yiyecek kıtlığı yaşanacaktır. Problem üretimin yeterli olamamasından kaynaklanmıyor ama her gün çöpe atılan sayısız yiyeceklerden kaynaklanıyor.

 Dünyadaki gıda dağılımın dengesiz olmasından bazı bölgeler yiyecek ve su kıtlığı içinde boğuluyor iken bazı bölgeler ise fazlalığın içinde yüzüyor. Bunun yanında yiyecek israfı çöp yönetim sistemlerin üzerine büyük bir yük oluşturuyor, yiyecek güvensizliğini şiddetle artırıyor ve böylece küresel değişimin üç global krizini ortaya çıkarıyor- doğa ve biyolojik çeşitlilik kaybı, çevre kirliliği ve çöp. Hangi niyet ve amaç için olsa olsun, gıda israfı pek çok kişiye zararsız ve önemsiz görünse de, korkunç sonuçlara neden oluyor ve bizler İslam'da buna karşı defalarca uyarıldık.

Bundan sonra, 931 milyon ton gıda atığının yaklaşık 40 milyonunun Arap dünyasından kaynaklandığı söylendiğinde çok şaşırmayın! Biz bu tehditten kendimizi nasıl koruyabiliriz? Bu aşırılıkları nasıl azaltabilir ve dünyamızın kaynaklarını en iyi şekilde nasıl kullanırız? Belki de uykumuzdan uyanıp harekete geçme zamanı geldi!

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG 12.3) arasında, 2030 yılına kadar gıda israfını yarıya indirmek ve gıda kaybını azaltmak önemli bir odak noktasıdır. 2030'a doğru ulusal ilerlemeyi takip etmek için; çağdaş kapsamlı gıda atığı veri toplama, analiz ve modelleme yoluyla uygulamaya konulan çeşitli makine türleri, yeni bir küresel gıda atığı tahmini ve ülkeler için ev, gıda hizmetleri ve perakende düzeyinde gıda atıklarını ölçmek için bir metodoloji oluşturuldu ve bununla birlikte dünya, bin yıldan fazla bir süre önce Allah'ın ve sevgili peygamberimizin bize gösterdiği yönde ilerlemeye devam

İslamda yiyecek israfını iğrenç bir suç olarak göstererek Allah bize bu problemin kolay bir çaresini sundu; sadaka vermenin riya yapmaktan daha iyi olduğunu gösterdi ve bize açgözlülüğün bir çeşit israf olduğunu ve obezite ve diyabet gibi hastalıkların öncüsü olduğunu öğretti. Allah Kuran'da yeryüzünün meyvelerinden yememiz, hasadımızdan fakirlere vermemiz ve israfı önlememiz gerektiğini bildirmiştir (Kuran 6:141) ve o israf yapanları sevmez. (kuran 7:31) Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem parmakları yalayıp tabağı silmeyi emrederek şöyle buyurdu: Yemeğinizin neresinde bereket bulunduğunu bilemezsiniz.” (Müslim, Eşribe 133) bu hadis yemeğimizin hiçbir kısmını atmamamız gerektiğini gösteriyor. Buna ek olarak, Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman, onu alıp bulaşan şeyi temizledikten sonra yesin. Lokmasını şeytana bırakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini beze silmesin. Zira yemeğinin neresinde bereket bulunduğunu bilemez.” (Müslim, Eşribe 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 49; Tirmizî, Etime 11). “Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (Kuran 17:27). Allah'ın gözünde israfın tiksinti ve nefreti böyledir ki, israf edenleri ve surgan kimseleri Rabbine her zaman nankör olan Şeytan'ın 'kardeşleri' olarak ilan etti!

Ramazan iftarı, düğün veya herhangi bir toplantı sosyal bir etkinlik ise, her Müslüman bu türden iğrenç gıda israfı eylemlerinin yaşantımızdan uzak ve yabancı olmasını sağlamalıdır. İslam bizi manevi ve dünyevi hayatımızda bir bütün haline getirmeye geldi ve bu, dini emirlerimizde derinlemesine kökleşmiş olduğundan, bu dünyayı daha iyi bir yer hale getirmeye kendimize ve bütün dünyaya borçluyuz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.