İSLAM
Müslüman için Dost Kimdir?
“O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar.” (Zuhruf 43:67)
Locmane Sylla
Bir kişi için dost ve arkadaş seçimi, adeta dinini seçmek gibidir. Çünkü Hz. Peygamber, “Kişi dostunun dini üzeredir.” buyurmuştur. Bu kutlu söz, bir kişinin beraber olduğu dost ve arkadaşlarının kişi üzerindeki etkisini gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Dinimiz, kiminle, ne zaman, niçin beraber olunmalı gibi sorulara cevap vererek dostluğa öyle önemli vurgular yapmıştır ki dostluğu sadece sosyal bir yapı olmaktan çıkarıp dini bir husus haline getirmiştir. İşte bundan dolayı dostluk kurma çağında olan gençler bu konudaki hassasiyete dikkat etmelidirler.
Dost ve arkadaş kime denir?
Yegâne ve en büyük dost, bizi yaratan ve idare eden; hidayet sebebi olan Kur'ân-ı Kerîm’i indiren, her sahada en büyük örnek olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’i gönderen; bize en büyük ikram olan imanı kalbimize koyarak hidayeti nasip eden ve ebedî olarak cenneti hazırlayan Allah Teâlâ’dır.Sonrası ise en büyük nimet olan imana vesile olan, bize lazım olan her bilginin kaynağı Kur'ân-ı Kerîm’i, sözleri, fiilleri ve uygulamaları ile öğreten ve nasıl kulluk edileceğini gösteren, kendisini izleyip örnek almakla yükümlü olduğumuz, dünya ve ahirette mutlu olmanın şifrelerini bize bildiren Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir.
Dostluk dediğimiz buradan başlamalıdır. Allah’ın ve Peygamber Efendimizin sevgisi her zaman bir genç Müslümanın kalbinde canlı tutulmalıdır. Zira böyle bir şuur, arkadaş seçme konusunda Müslümana bir bilinç çerçevesi oluşturma noktasında yardımcı olur.
Salih Müminler
Allah Teâla, “Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun Rasûlü ve namaz kılan, zekât veren ve rükû eden müminlerdir.” buyuruyor. (Mâide sûresi 5/55.) Bu ayetten anlaşılmaktadır ki bir Müslümanın dostu, Allah ve resulünden sonra Müslüman olup İslam’ı yaşatmaya gayretli müminler olmalıdır. Dikkate değer olan nokta şurasıdır ki ayet-i kerîmede Allah Teâlâ, sadece müminlerdir deyip geçmedi, “namaz kılan, zekât veren ve rükû eden müminlerdir” buyurdu.
Bunun yanı sıra Allah “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.”(Tevbe 9/193) buyuruyor. Demek ki, bir Müslüman kendisini yoldan saptıracak kötü biri ile değil, Allah’a hakkıyla inanan ve doğru düzgün Müslümanlar ile beraber olmalıdır. Çünkü ancak böyle biri, Müslümanı Allah'a yakınlaştıracak ve bununla birlikte onun davranışlarını da etkileyecektir. Peygamber Efendimizin vermiş olduğu misalden de bunu anlayabiliriz:
“İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!” (Müslim)
Dost dediğimiz kişi bize karşı nasıl olmalı?
Birçok gencin hata yaptığı konularından biri, sıradan bir arkadaş ve fırsatçıyı dost sanmak olmuştur. Onlar, dostunsosyal faaliyetlerinde takıldıkları bir kişiden ibaret olduğunu düşünürler. Ancak dostluk bundan fazlası olmalıdır. Bir dost bir sırdaş olmalı ve ne olursa olsun bize her zaman doğru tavsiyeyi verebilmelidir.
Bir dost, “kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”hadis-i şerifi doğrultulusunda seni kendisine tercih eder. Bu da lafta olmamalı, dost denilen kişi bu konudaki imtihanı vakti gelince kazanmaya çalışmalıdır. Fakat sıradan bir arkadaş her an senin yanında ayrılabilen, imtihan edildiğinde kaybolan ve önceliği hep kendisine tanıyan biridir. Bu farkı şu sözler pekiştirir:
“Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.” -Yahya b. Muaz (rh.a.)
“Dost kara günde belli olur”- Atasözü
“Dost, herkes çekip gittiğinde çıkıp gelendir.”- Atasözü
Bunlardan yola çıkarak anlaşılmaktadır ki dost, gerçek manada seven kimsedir. Çünkü gerçek menfaat için değil seni sen olduğun için tercih ederek sevendir. Sıradan bir arkadaş ise seni kendisine lazım olduğun için sever. Dolayısıyla akıl sahibi bir kişi biriyle dostluk kurmadan önce onunla arkadaşlık eder ve onu iyice tanır. Eğer tanışma kaynaşmayı, kaynaşma da dayanışmayı getirirse bakılır ve bu safhalarda imtihan kazanılırsa dostluğa geçilir. Aksi takdirde dostluk kurulması düşünülen kişi menfaatçi veya aldatıcı olabilir.
“Kişinin namazı ve orucu sizi aldatıp size zarar vermesin; büyük ve küçük menfaatler karşısındaki tutumuna bakınız!”-Hz. Ömer (r.a.)
Nitekim arkadaş seçiminde önce tanıma, sonra tanışma daha sonra da dayanışma olmalıdır.
“Kendine denk olan kimseyi ahbap edin. İnsan, ancak kendine denk olan ile hemrenk olabilir. Uçan kuş bile eşini bilir ve sürüsünü bulur. Sen insansın, içine karışacağın adamları iyi seç!” -Yusuf Has Hacib
Dostlar birbirlerinin kusurlarına bakmayan ve zayıf yanlarını affedenler olmalıdır. İnsan, zayıf olarak yaratıldı ve herkesin zayıf noktaları farklıdır. Bu zayıf noktalar çoğu zaman dost dediğimiz kişiye belli olur. Fakat Müslümanların hem bu kusurları saklamaları hem de onlara bakmamaları gerekmektedir. Allah Teâla müminleri vasfederken “…birbirlerine karşı daima merhametlidirler...”diye buyurur. Dolayısıyla arkadaşlık “peki” demekle kaimdir. Arkadaş, arkadaşının kusurlarına, zayıflıklarına katlanmak zorundadır.
Sözü şu ayet-i kerime ile kapatmak istiyorum: “O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar.” (Zuhruf 43:67)
Selametler!
Henüz yorum yapılmamış.