EKONOMİ
Çevrecilik, Ekonomi ve Siyasetin bir Kesişimi Olarak Palmiye Yağı Üretimi
Güneydoğu Asya ülkelerinde palmiye yağı sektörü, palmiye karşıtlı kampanyalar başlatılana kadar oldukça başarılı ve gelecek vadeden bir sektör olarak ilerlemiştir. Ancak 2017'de Avrupa Parlamentosu, palmiye yağını yenilenebilir bir biyoyakıt hammaddesi olarak tanımayı etkin bir şekilde reddeden bir karar çıkardı.
Mohammad Nadimur Rahman*
Palmiye yağı, palmiye (Elaeis guineensis) meyvesinin orta kabuğundan üretilen bir bitkisel yağdır. Anavatanının Afrika olmasıyla birlikte çoğunlukla Malezya ve Endonezya'da yetiştirilmektedir. İstatistik raporlarına göre palmiye üretiminin %85 bu bölgelerde gerçekleşmektedir. Bu bölgelerin dışında Afrika ve Latin Amerika gibi bazı bölgelerde de palmiye yağı üretilmektedir. Şu anda dünyada 20 milyon hektarın üzerinde arazi palmiye yetiştirmek amacıyla kullanılmaktadır.
Besin ve Ekonomik Değeri
Palmiye yağından elde edilen hasılat yüksek, yağın üretim maliyeti ise düşüktür. Yani palmiye yağı, diğer bitkisel yağlara göre daha düşük üretim maliyeti olan ve çok daha fazla verim sunan bir mahsuldür. Yetiştiriciliğinde hindistancevizi yağı, mısır yağı veya diğer bitkisel yağlara göre önemli ölçüde daha az böcek ilacı ve kimyasal gübre gerekmektedir. Palmiye ağacı 25-30 yıla kadar meyve verir ve bu 3,5-4,5 tona kadar yağ üretimi sağlar. Palmiye yağına küresel anlamda duyulan yüksek talep neticesinde, palmiye yağı küresel yemeklik yağ piyasasının neredeyse yüzde 35'ini kapsar hale gelmiştir. Bununla beraber Avrupa Birliği, ABD, Çin ve Hindistan gibi yerlerde de çok rağbet görmektedir.
Palmiye yağı kozmetik, gıda ve içecek gibi ürünlerde de kullanılmaktadır. Beslenme uzmanlarına göre vitamin-A ve vitamin-E içermektedir. Aynı zamanda içeriğinde antioksidan da vardır. Palmiye yağında kolesterol olmadığı için bu yağ dondurma, kurabiye, kek ve ekmek gibi çeşitli gıdaların üretiminde de kullanılmaktadır.
Palmiye yağı ve Güneydoğu Asya Ekonomisi
Palmiye yağının en büyük iki üreticisi olan Endonezya ve Malezya, dünya pazarı üretiminin yüzde 85'inden fazlasına hâkimdir. Malezya şu anda dünya Palmiye yağı üretiminin yüzde 39'unu ve dünya ihracatının yüzde 44'üna sahiptir. Üstelik Malezya GSYH’nın yaklaşık %5-%6’sı palmiye yağından elde edilen gelirlerden oluşmaktadır. Bu miktar yaklaşık 16,1 milyar dolara tekabül etmektedir. Malezya arazisinin yaklaşık 5,7 milyon hektarı palmiye yağı üretimi için kullanılmaktadır.
Malezya gibi Endonezya’nın ekonomisinde de palmiye yağı üretiminin önemli bir yeri vardır. Palmiye hasılatı yüksek ve maliyeti düşük bir ürün olduğu için çok sayıda küçük çiftçi geçimini palmiye yetiştiriciliği ile sağlamaktadır. Dolayısıyla Endonezya’da palmiye yağı üretimi günden güne artmaktadır.
Palmiye yağı ve AB Çevrecilik Propagandası
Güneydoğu Asya ülkelerinde palmiye yağı sektörü, palmiye karşıtlı kampanyalar başlatılana kadar oldukça başarılı ve gelecek vadeden bir sektör olarak ilerlemiştir. Ancak 2017'de Avrupa Parlamentosu, palmiye yağını yenilenebilir bir biyoyakıt hammaddesi olarak tanımayı etkin bir şekilde reddeden bir karar çıkardı. Bu iddia gün geçtikçe Batı medyası ve akademi çalışmalarında ısrarla tekrarlanıyor.
Hatta 2014 yılında AB, içerik listelerinde palmiye yağını görmeyi kolaylaştıracak şekilde etiketleme yasalarını değiştirdi. Öte yandan, İsviçre’de 7 Mart'ta ülke çapında yapılan referandumda palmiye yağı da dâhil olmak üzere Endonezya’dan gelen endüstriyel ürünler üzerindeki vergileri kaldıracak bir serbest ticaret anlaşması ancak %50,7 oy ile geçti.
Palmiye yağı yetiştiriciliğinin ana sorunlarından biri, çiftçiliğin yaygınlaşması nedeniyle ormansızlaşmanın ortaya çıkması ve biyolojik çeşitliliğin kaybıdır. Söz gelimi Endonezya’da 2015 ve 2019 yıllarında yırtmaç ve yanma faaliyetleri ileri seviyede büyüdü. Bu mesele giderek daha büyük bir sorun haline geldi. Zira başta Malezya olmak üzere çevre ülkelerde de büyük miktarda bulanıklık ortaya çıktı. Ağaçların yanması nedeni oluşan sis nedeniyle birçok faaliyet kesintiye uğradı. Dahası, ormansızlaşma nedeniyle çok sayıda evcil hayvan öldürüldü. Hatta istatistiksel bir rapor, bu faaliyetlerin yaklaşık iki milyar ton CO2 emisyonu ürettiğini gösterdi.
Malezya ve Endonezya’nın Savunmaları
Palmiye yağının ekonomilerinin çok önemli bir parçasını oluşturduğu Malezya ve Endonezya, palmiye yağının sürdürülebilirliği konusundaki tartışmalarla ilgili şüpheleri giderme konunda hiçbir zaman geri adım atmadı. İki ülke anlaşmalar imzaladı. Bitkinin sürdürülebilir bir şekilde yetiştirilmesine yönelik politikaları ön plana çıkardı. Aslında, 2019'da yağın ormansızlaşma ile bağdaşmaması için Malezya, palmiye yağı plantasyonlarının tüm genişlemesini durdurmaya karar verdi.
Fakat palmiye yağı karşıtı propagandalar devam edince Malezya ve Endonezya artık Avrupa Birliği’ne karşı sert bir tepki göstermeye başladı. İki ülke, AB’nin kendi bitkisel yağ üreticilerini korumak için palmiye yağına karşı ayrımcılık yaptığını dile getiriyor. Endonezya, Aralık 2019'da Dünya Ticaret Örgütü'nde AB aleyhine dava açtı. Malezya da 15 Ocak 2021'de aynı adımı attı. Hatta AB’yi bazı Avrupa mallarının ithalatını yasaklamakla tehdit ettiler.
İki ülke farklı zamanlarda AB'yi çiftte standart uygulamakla suçladı. Mesela Endonezya yetkilileri, Avrupa'nın kendi kolza yağının yetiştirdiğinde kullanılan gübrelerin deniz biyo-çeşitliliğini etkilediğini gerçeğine ses çıkarmamasını eleştirdiler. Benzer şekilde Avrupa, Endonezya’nın da en çok üreticisi olduğu nikele aynı standardı uygulamadığı gibi bir gerekçeyi dile getirerek Endenozya’yı eleştirdi. Çünkü tıpkı palmiye yağı üretiminde olduğu gibi nikel madenciliğinde de çevresel ve sosyal sorunlar söz konusu oluyor. Fakat bataryalarda kullanılan nikel, Avrupa'da hem yüksek rağbet görüyor hem de onun için başka bir alternatif bulunmuyor.
Bu arada, palmiye yağının sadece büyük ölçekte üretilmediğini belirtmek gerekir. Bu nedenle, onun lehinde veya aleyhinde herhangi bir politika, küçük ölçekli çiftçileri de etkileyecektir. Göttingen Üniversitesi ve Endonezya’nın IPB Üniversitesi tarım bilimcileri tarafından yapılan bir araştırma, palmiye yağın üretimindeki hızlı artışın yerel topluluklarda ciddi bir ekonomik büyüme sağladığını ve yoksulluğun azaltılmasına da önemli katkılarda bulunduğunu gösterdi.
Sonuç
Palmiye yağının besinsel ve ekonomik değerlerinin yanı sıra lehindeki ve aleyhindeki iddiaları inceledikten sonra, bu meselede faydalı olacak adil bir yol yürümek gerektiğini belirtelim.
Öncelikle, çevrenin korunması çok önemlidir ve her ülke bunun bilincinde olmalıdır. Dolayısıyla doğa bozulmadan palmiye yağı yetiştirilmesi için uygun politikaların benimsenmesi oldukça önemlidir. Bu politikalardan birincisi ormandaki ağaçların kesilmesi ya da yanması sonucu elde edilen araziler yerine boş arazileri bulup orada palmiye yağı yetiştirmektir. Bu durumda yurt dışında da palmiye yağı yatırımı yapılabilir. Örneğin Malezya, Endonezya (%52), Papua Yeni Gine (%31) ve diğer bazı Afrika ve Latin Amerika’daki bölgelerde palmiye yetiştirmek için doğrudan yabancı sermaye etkin rol oynamıştır. Buna göre Endonezya hükümeti yırtmaç ve yanma gibi faaliyetleri icra etmek yerine yurt dışında palmiye yetiştirmek için gerekli politikaları uygulayabilecektir.
AB'nin palmiye yağı karşıtlı politikaları, Güneydoğu Asya’nın gelişmekte olan iki ülkesine yönelik bir karalama ve sindirme kampanyasına benzemektedir. Zira palmiye yağı yetiştiriciliğin çevreyi bozuyor olmasına rağmen hektar başına verim açısından alternatiflerden daha iyi olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle, palmiye yağına yaptırımlar getirmek çevre sorunlarını gerçekten çözmez, ancak daha da büyütür.
Sürdürülebilir palmiye yağı yetiştiriciliği zor olsa da sonuçta imkânsız değildir. Hatta sağlıklı bir seçenektir. Uzmanlar, biyo-çeşitliliği ve ekosistem işlevlerini korumanın bir yolu olarak, hali hazırda ekilmiş arazilerdeki palmiye yağının tarımsal ormancılık sistemlerinde orman parçaları ve diğer mahsullerle birleştirildiği mozaik arazilerdeki verimi optimize etmek gerektiğini ifade ettiler. Buna ek olarak, çiftçilerin eğitimi ve makineleşme de önemlidir. Tabii ki bu politikaların elde edilmesi için iklim ve finansal meselelerle ilgili de önemli karşılaştırmaların ve araştırmaların yapılması gerekmektedir.
*Doktora Öğrencisi (İktisat), Erciyes Üniversitesi
Henüz yorum yapılmamış.