Sosyal Medya

Ebü Masum Mücahit

Yeni Bir Küresel Sömürgeci: Çin

Sanayi noktasında hızla gelişen Çin, önceleri bölgesel bir sömürü ile yetinmekteydi.

Ebu Masum Mücahit

2000'li yıllardan sonra ekonomik yatırımlarını arttıran ve dünyaya açılan Çin, hızlı bir şekilde büyüme göstermektedir. Sanayi noktasında hızla gelişen Çin, önceleri bölgesel bir sömürü ile yetinmekteydi. Fakat sonraki dönemlerde Avrupalı devletlerin 1900’lü yıllarda yaptıkları gibi sanayisine hammadde bulmak için dünya ülkelerini sömürmeyi planladı. Bu durum Çin’in hem siyasi hem de ekonomik gücünü arttırdı. Pekin’in siyasi gücünün arttırması diğer sömürgeci ülkelerle çatışmaya girmesine neden oldu. Özellikle de ABD ile çıkarları çatışmaya başladı.  

Çin; Afrika, Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar, Avrupa, Orta Amerika, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ülkelerini borçlandırarak hem siyasi hem de ekonomik bakımdan etkisi altına almaya başladı.  Günümüzde 1500'lü yıllarda başlayan Avrupa sömürgesinin yerine, farklı bir sömürge tarzı ile ortaya çıkan Çin’i görmekteyiz.  Çin tarih boyunca hiçbir zaman direkt olarak ülkeleri ve toplumları sömürgeleştirmemiştir. Milattan önce Hun hükümdarı Mete Han, Türk beylerine vasiyetinde Çin'in ipeklerine ve süslü kadınlarına aldanmamaları gerektiğini söylemiştir.  Günümüzde ipeğin yerini krediler; süslü kadınların yerini yollar, köprüler, tüneller, kanallar, şatafatlı dünya hayatı, lüks, konfor, gösteriş ve israf almıştır.

Pekin Afrika ülkelerinin özellikle madenlerini sömürmektedir. Bunu yaparken o ülkelerin yollarını, köprülerini, saraylarını, çarşılarını yapmaktadır. Bunların cazibesine kapılan yönetimler Pekin'in sunduğu şatafatlı dünya hayatına kavuşmak için her türlü belgeye imza atar olmuştur. Günümüzde Avrupa sömürgesinden, Amerika işgalinden usanan toplumlar Çin sömürgesine doğru kürek çekmektedir. Fakat Çin önce asimile eder, sonra yok eder. Fakat toplumlar ve yöneticiler bunun farkında bile değiller. Avrupa toplumları tüketim hırsını ve lüks yaşama arzusunu insanların bilinçaltına yerleştirdi. Avrupa’nın sömürgeleri yavaş yavaş Pekin’in etkisine girmeye başladı. Halklar bu şatafatlı lüksten şimdilik çok memnun görünüyor. Ülkelerinden toprakların gitmesi, fabrikaların yok olması onları çok da ilgilendirmiyor.

Afrika'da Çin yatırımı ve finansmanıyla inşa edilen / planlanan demiryolu hatları

Afrika'da Çin yatırımı ve finansmanıyla inşa edilen / planlanan demiryolu hatları (Kayak: Mecra)

Çin’in dünyayı sömürme tarzı Avrupalılardan çok farklıdır. Sömürgeci Avrupa ülkelerinin toplam nüfusu 500 milyon bile değil. Ama bugün Çin dünya nüfusunun yaklaşık olarak dörtte birini oluşturmaktadır. Ülkelere yol, inşaat için gönderdiği nüfusa orada kalmayı tavsiye etmektedir. Bu sayede ülkelerin demografik yapılarını değiştirmeyi planlamaktadır. Çin yönetimi herhangi bir proje amacıyla başka ülkelere giden Çinlilere yönelik uydu kentler kurmakta ve bu insanları o kentlerde istihdam etmektedir.  Dolayısıyla Çin'den dünyaya dağılacak olan 300 milyon nüfus, dünyadaki birçok ülkenin demografik yapısını değiştirecek ve yakın bir zamanda bu ülkeleri etkisi altına alacaktır.

Pekin yönetimi borç verdiği ülkelerin iç işlerine karışmaya başlamış, borç alan ülkeler de bedel ödemeye başlamışlardır.  Çin yönetimi, Sri Lanka’nın Hambantota limanlarına 2017 yılında borcuna mahsuben el koymuştur.  2002 yılında Kırgızistan'ın Simhene ve Erkeştam bölgesindeki serbest arazilerini,  Kazakistan’ın doğusundaki iki şehri ve topraklarını 2006 ve 2018 yıllarında almıştır. Aynı Çin yönetimi, Afganistan'ın Tacikistan sınırındaki topraklarını elinden almış,  Tacikistan’ın Sri Lanka büyüklüğündeki topraklarına 2016 yılında el koymuş, Ukrayna'nın verimli tarım arazilerinden 3 milyon hektarlık bir bölümünü (ülke yüzölçümünün %9’u) satın almıştır. Myanmar'da Rohinga Müslümanlarının yaşadığı bölgeyi ve Yunanistan’a ait Ege'deki birçok adayı satın almıştır. Görüldüğü gibi Çin yumuşak ipeği ve süslü kadınlarıyla tarihte nasıl ülkeleri ve toplumları önce asimile edip sonra işgal ettiyse bu faaliyetlerine bugün de farklı tarzlarda devam etmektedir.

Sömürgeci hiçbir ülkeye güvenmemek gerekir. Liderlerin özellikle Çin'e hiç güvenmemeleri gerekmektedir.  Bunun en güzel örneğini Sudan lideri Ömer Beşir de görmekteyiz. Ömer Beşir; Avrupalı sömürgeci ülkelere karşı madenlerini Çin'e satmış ve bütün imtiyazı Çin’e vermişti.  Çin ile birçok stratejik anlaşma yapmıştı. Avrupa’nın yayılmacı politikasına karşı Çin’e dayanmıştı. 2018 yılında Çin, Avrupa ile “siz Sudan'da bizim çıkarlarımıza dokunmayın, Ömer Beşiri isterseniz alın” manasında bir anlaşma yaptı.  Bugün Ömer Beşir hapiste fakat Pekin Sudan’ın doğal kaynaklarını sömürmeye devam ediyor.

Pekin yalnızca kredi ve borçlanmayla, yol yapmayla ülkeleri etkisi altına almıyor. Sömürmek istediği Afrika ülkelerinden birçok öğrenciye Çin üniversitelerinde burslu olarak eğitim alama imkânı sunuyor. Yine aynı şekilde Orta Asya ülkelerinden birçok öğrenci Çin’de eğitim alıyor. Çin, ABD ve İngiltere’den sonra dünyada yabancı öğrencilerin en fazla okuduğu üçüncü ülkedir (2017). Osmanlıyı yıkanlar Osmanlı devletinden Fransa’ya giden öğrenciler olmuştu. Çin’de okuyan öğrenciler de ülkelerine Çin hayranı olarak dönecek ve Çin'in politikalarını uygulayacaklardır. Çünkü Çin tarih boyunca ülkelerin yöneticilerini hep para karşılığı satın almıştır. Tarih tekerrürden ibarettir ve yine aynı şeyleri yapacaklardır.  Dünyanın Çin’e borcu bir buçuk trilyon doları geçmiş durumdadır. Unutmayalım ki borç yiyen kesesinden yer. Borç yiyen emir alır. Borç yiyen ülkesini ve toprağını satar.

Pekin yönetimi borç ve kredi verirken bunu çok gizli anlaşmalarla yapmaktadır. Bu durum ülke yöneticilerinin de işine gelmektedir. Çünkü bu sayede ülke yöneticileri rahat bir şekilde yolsuzluk yapabilmektedir. Çin'in dünyaya bu şekilde açılması hem Pekin yönetimi hem de Pekin yönetiminin arkasındaki güç olan İngiltere'nin işine yaramaktadır. Daha önceki yazılarımızda ABD, Fransa, Almanya bloğuna karşı; İngiltere Çin ve Rusya bloğundan bahsetmiştik. İngiltere artık Fransa, Almanya ve ABD ile rakiptir.  İngiltere kendisi doğrudan ABD ile çatışmıyor, farklı yerlerde farklı müttefiklerini kullanıyor. Nitekim yeni İpek yolu İngiltere’ye kadar uzandı. İngiltere Avrupa’yı merkez haline getirmek, ABD ve Rockefeller’in deniz yoluna karşı demir yolunu canlandırmak istiyor. Bu yüzden İngiltere’nin Pekin’i yanına alması ve onu Truva atı olarak kullanması gerekmektedir.

İnsanların kendi menfaatlerini korumak ve başka ülkelerin etkisi altında kalmamak için yeniden kendi benliklerine dönmek zorundadır. Bunun için de teknolojinin ve konforun kölesi olmaktan kurtulmak zorundadırlar. Suudi Arabistan ile ABD-Avrupa gerginliğinde Kral Faysal Avrupalılara, “Biz atalarımız gibi deve eti ve sütüyle besleniriz, size ve teknolojinize ihtiyacımız yok. Bize insanca yaşamak düşer’’ diyerek hiçbir ülkeden borç almamayı, kendi imkânları ile gelişmeyi tercih etmiştir. Dünyadaki tüm sömürgecilere karşı koymak için rahmetli Necmettin Erbakan’ın, AB ve Dünya ticaret örgütüne karşı kurduğu D8 gibi örgütler kurulmalıdır. Ülkelerin halklarına iyi bir eğitim vermeli ve dünya hırsı ile donanmış bireyler yerine ülkesini, vatanını, halkını, değerlerini, onurunu düşünen halklar yetiştirmek zorundadır.  Bu yüzden “Önce ahlak ve maneviyat” düsturu sömürüye karşı koymak isteyen tüm insanların sloganı olmalıdır. Unutmayalım ki Hak gelir batıl yok olur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.