Sosyal Medya

İSLAM

Emanet Kavramı ve Hayattaki Önemi

Abdulqader Saleh

Müminun suresinin ilk ayetlerinde Cenab-ı Hakk, hakkı ile iman edip ahirette zafer, refah ve rızık ile mükaftlandırılacak kimselerin vasıflarından bahsetmektedir. Aynı surenin 8. Ayetinde ise“Yine onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler” diye buyurmaktadır.  Bu noktada emanet kavramının tam olarak ne ifade ettiği sorusu gündeme gelmektedir.

Emanet kavramı, kişinin din ve dünya işleriyle ilgili olarak söz ve fiil ile üstlendiği her şeyi kapsamaktadır. Emanet, hakların yerine getirilmesi ve korunması ile irtibatlıdır. Kişinin Allah’ın hakkı olan ibadetlerini gerektirdiği gibi yapması, uzuvlarını haramlardan sakınması ve yaratılıştaki vazifesini yerine getirmesini de emanet kavramının anlam dairesi içerisinde yer alır. İslam’ın temel ve en önemli ahkakî ilkelerinden olan emanet, insaoğlu için hayatının her anında bir imtihan vesilesidir. Zira Kur’an-ı Kerim’de de açıkça ifade edildiği gibi insan, diğer yaratıkların aksine  emaneti üstlenmiş ve bu ağır sorumluluğu Kabul etmiştir.

Bizlere emanet kavramının önemini anlatan en önemli unsurların başında peygamberlerin emanet yükümlülüğü ile vasıflandırılmaları gelmektedir.

Hz. Nuh, kavmine “Bakınız ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.”  (Şûara: 107) diyerek emanet vasfına sahip olduğunu dile getirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de küçüklüğünden beri -kavmi kendisine düşman olsa da- kavmi arasında Sâdık-ı Emin (Doğru sözlü ve güvenilir) lakabıyla anılmıştır. Hatta Ebu Süfyan ve Herakleios'un diyaloğunda da açıça görebileceğimiz gibi Hz. Peygamberin düşmanları  kendisine inanmadıkları halde bu özelliğini inkar etmemişlerdir.  

Hz. Peygamber (s.a.v), bir hadis-şeriflerinde insanın imanı ile emanet kavramı arasında önemli bir bağlantı kurmuştur: “Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur;. ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur”. Diyerek emanetin ne kadar önemli bir vasıf olduğunu dile getirmiştir.  Hz. Peygamberin (s.a.v) benzer bir şekilde Veda Haccı'ndaki son vasiyetlerinden biri de emanet vasfının hakkını vermenin gerekliliği olmuştur.

Bir Arap şair şöyle demektedir;

 

واعدل ولا تظلم يطيب المكسبُ

أدّ الأمانة ، والخيانةَ فاجتنب

Yani “Emaneti yerine getirip ihanetten uzak dur. Adaletli ol ve zulüm etme ki kazancın güzel olsun.” Konuya böyle bir kısa girişten sonra günümüzde ihtiyaç duyduğumuz bazı emanet unsurlarından bahsetmek faydalı olacaktır.

İbadette Emanet:

Emanet, sadece kullar arası bir sosyal olgu olarak değerlendirilmemelidir. Zira her şeYden önce Allah’ın bize vermiş olduğu kulluk vazifesi emanetlerin en büyüğüdür. Bundan dolayıdır ki namaz, oruç, zekat, anne-babaya saygı gibi dini vazifeleri gereği gibi ifa etmek emanetin başında gelmektedir. Abdullah b. Amr'ın rivâyetine göre Hz. Peygamber, namaz hakkında söyle dedi:"Kim namazına devam ederse bu namaz kıyamet gününde onun için nur, delil ve kurtuluş olur. Kim namazına devam etmezse onun nuru, delili ve kurtuluşu olmaz. O kimse kıyamet gününde Karun, Firavun, Haman ve Übey b. Halef ile beraber olur.” (Ahmed ve Darimi)

Uzuvlarımızda Emanet

Bizi en iyi şekilde yaratan Allah, bizlere bazı aza ve organları tahsis etmiştir. Yüce Allah, bu organları iyi ve yaralı yerlerde kullanmamızı emretmiştir ve ahiratte onları nasıl kullandığımız hakkkında bizden hesap soracaktır. Dolayısyla bu organlar, bize verilen emanattir. Bir müsluman, bunları Allah’ın rızasının bulunmadığı alanlarda kullanmaktan sakınmalıdır. Yani göz, kulak, el, ayak ne varsa hepsini haramdan çevirmelidir.

Vedialarda Emanet

Bugün halk arasında emanet kelimesi söylenince genel olarak vedialardan bahsedilir. İnsanın, koruması üzere kendisine geçici olarak bırakılan her şeyi sahibi tarafından istenince iade etmesi gerekmektedir.  Bunun en güzel örneği, Hz. Peygamberimizin hicrete çıktığında yaşanan olaydır. Önderimiz, kendisine emanet edilen eşyaları sahiplerine iade etmesi için Hz. Ali’yi yatağına bırakmıştır. Bu durum emanet konusunun ne kadar önemli olduğu hususunda tüm Müslümanların örnek alması gereken bir mesaj içermektedir.

Görevde Emanet

Her insan, bu geçici dünyada kendisine verilen vazifelerden, makamlardan, işlerden sorumludur. Çünkü bu tür sorumlulukların tamamı emanet hükmündedir. Toplumda görevi ne olursa olsun herkesin görevini en mükemmel şekilde yerine getirmesi gerekir. Devlet başkanından toplumun herhangi bir kesiminde yer alan bireylere varıncaya kadar herkes aldığı görevi ve üstlendiği misyonu en güzel şekilde değerlendirmekle mükelleftir. Hz. Peyagmber, şöyle buyurmuştur: “İşinizi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever”.

Alım-satımda Emanet

Müslüman, kimseyi aldatmaz, dolandırmaz.  Ebu Hureyere anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanından bir kap içinde bir miktar zahire satan bir adamın geçtiğini gördüm. Efendimizm mübarek elini kabın içine sokup kabı kontrol ettikten sonra adama: "Sen hile yapmışa benziyorsun. Bize hile yapan bizden değildir" şeklinde buydu”. (Buharî, Müslim ve Tirmizî)

Sorumlulukta Emanet

Gerek aile içerisinde gerekse devlet idaresinde olsun en basit işten en büyüğüne kadar her insan sorumluluğunu yerine getirmelidir. Aile içinde erkek veya kız çocuk farkı gözetmeksizin herkes kendi kabiliyet ve yeterliliklerine göre sorumluluklarını yerine getirmelidir. Ebveynler çocuklarına güzel ahlak ve terbiye verme sorumluluklarını kesinlikle ihmal etmemelidir. Sorumluluk bilince öncelikle aile içinde inşa edilmelidir. Aile dışında ise her Müslüman topluma karşı sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmelidir. Nitekim, Hz. Peygamber, “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes'ulsünüz.” diye buyurmuştur (Buharî ve Müslim).

Bir Arap şair şöyle dedi:

خيرا ليوم تزاحم الأقدام

فستسألون عن الأمانة فأعملوا

Yani “Hepiniz üzerinizdeki emanetlerden hesaba çekileceksiniz, bu yüzden “ayakların kalabalık” olduğu o gün için salih amel işleyin.”

Sır Konusunda Emanet

Müslüman kardeşinin sırrını tutar, ona ihanet etmez ve onun sırlarını ifşa etmez. Bu, her tür mahremiyeti ilgilendirir. Rasûlullah şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah katında (hesabı sorulacak) en büyük ihanetlerden biri, kişinin eşiyle birlikte olduktan sonra onun sırrını ifşa etmesidir.”(Müslim ve Ahmed).

Sözlerde Emanet

Müslümanın ağzından çıkan her söz bilinçli olmalıdır. Unutmayalim ki kulun ağzından çıkan her şey kaydedilir. Cenab-ı Hakk “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” buyurmuştur (Kaf suresi:18). Dolayısıyla mümin, sözün kıymetini ve önemini bilmelidir ki kendisini cennete erdirecek, onu takva sahibi kılacak  sözler söylesin. Müslüman, konuştuğundan çok dinlemelidir. Çünkü  insanda bir dil ve iki kulak yaratılmıştır.

Günümüzde içerisinde yaşadığımız toplumlarda emanet kavramının gerektiği gibi algılanıp uygulanmadığı müşahede ediyoruz. Toplumun tüm kurumlarında ve nerdeyse her fertte emanet bilinci yok olmak üzeredir. Fakat toplumu ıslah etmek için üzerimizdeki emanetleri hakkı ile yerine getirmeye özen göstermemiz gerekmektedir. Bu konu, en başta âlim ve yöneticileri ilgilendirmektedir. Çünkü onlar salih ve emin olduklarında halkı daha çok etkileyeceklerdir.

Son olarak şunu söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum: Emaneti muhafaza etmek ve en güzel şekilde ifa etmek kulun imanının samimiyetine; emanete ihanet ise kulun nifakına delildir.  Untmayalım ki emanetin tamamen kaybolması,  saat'in (Kıyamet günü) yakın olduğuna delildir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.