Ebü Masum Mücahit
Suriye’de neler oldu?
Ebu Masum Mücahit
2011 yılında İslam coğrafyasında, “Arap baharı” diye adlandırılan, esasında ise siyonizmin beş bin yıllık karanlık planlarının yeni bir yansımasından başka bir şey olmayan gelişmeler başladı. Bu büyük oyun Fas'tan Endonezya'ya kadar İslam topraklarının sınırını değiştirme projesi olan BOP'un bir sonucu idi. Arap baharı ile Mısır, Tunus, Yemen ve Libya gibi ülkelerin liderleri değişmişti. Şimdi ise sıra Suriye’ye gelmişti. Ancak buraya kadar ittifak içerisinde hareket eden emperyalist güçler kendi aralarında çatışmaya başladılar. Özellikle Rothschilt ailesi bu ülkelerde devrilen liderlerin parasına el koydu ve Rockefeller ailesine buradan pay vermedi. Bu durum Rothschilt ve Rockefeller arasında çatışmaya sebep oldu. Bu çatışma bahsi geçen ailelerin arkasında yer alan devletlere de yansımıştı. Birçok İslam ülkesinin lideri iktidarını kaybederken çok güçsüz olduğu düşünülen ve küçük bir darbeyle düşürülebilecek durumda olan Arap lideri Esad bir türlü düşmemişti. İşte böyle bir ortamda Suriye baştan aşağı yağmalanmış ve talan edilmişti. Ülkede bütün insanlar birbirleri ile savaşmaya başlamıştı.
Suriye’nin Kısa Tarihi
Suriye'ye şöyle kısaca bir bakalım. Suriye kelimesi Aramice bir kelimedir ve iki sur ile çevrili yer anlamına gelmektedir. Ülke kuzeyde Toroslar, batıda Akdeniz ile çevrilidir. Suriye coğrafyası için kullanılan Biladü’ş-şam tabiri ise yasemin çiçeğinin bölgesi anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde bu bölgede Mescid-i Aksa'nın bulunmasından dolayı bölgeye Şam'ı Şerif ismi verilmiştir. Bu coğrafya 1. Dünya Savaşı öncesinde Suriye ve Filistin olmak üzere iki bölgeye ayrılmıştır. 1. Dünya Savaşı'nda Suriye Fransız sömürgesine, Filistin bölgesi ise İsrail'e bırakılmıştır. 1948 yılında Fransızlar Suriye'den çekilirken Suriye yönetimine Lübnan'ı ayrı bir devlet olarak kabul etmesini dikte etmişlerdir. Suriyeliler ise bu durumu kabul etmişlerdir. Suriye’de Fransız hakimiyeti döneminde Fransızların polis ve asker gücü Nusayrilerden oluşmaktaydı. 1948 yılında Suriye'den Fransızlar çekilirken Haşim El ATTASİ Suriye devlet başkanı oldu. Haşim El ATTASİ Ehl-i sünnet biriydi. Bunun için Nusayrileri devlet kademesinden almaya başladı. Çünkü Nusayriler Fransızlar döneminde Fransa ile Müslümanlara zulmetmişlerdi. Dünyada Fransız işgalinden önce Alevi ismi yoktu. Güneydoğu ve Suriye bölgesi Fransızlar tarafından işgal edilince Nusayrilere Alevi isminin verildiğini görmekteyiz. Fransızların Suriye işgali sırasında Nusayriler Osmanlı'ya karşı ayaklanmış ve Fransa'ya destek vermişlerdi. Bunun karşılığında Fransızlar da Nusayrilere devlet kademesinde görev vermeye başlamışlar ve devletleşme sözü vermişlerdi.
Haşimi El ATTASİ döneminde özellikle Alevi Nusayrilerin devlet kademesinde yükselmesi zordu. Sonraki dönemlerde Suriye devlet başkanlığını ele geçirecek olan Hafız Esad, Haşim El ATTASİ döneminde genelkurmay başkanı olana kadar Nusayri kimliğini gizledi. Fransa, İsrail ve ABD'nin desteğini alarak 1960 yılında askeri bir darbe yaptı. Askeri darbeden sonra özellikle İsrail, ABD ve Fransa ile arasını iyi tuttu. Suriye'de Müslümanlara yönelik büyük katliamlar yaptı. Onun döneminde yapılan Hama, Humus ve İdlib katliamları tarihe geçti. Hafız Esad Hama’da 350.000 insanı toptan katletti. Hama kalesinde tecavüz kampı kurdu. 8000 kadın tecavüz kamplarının kurbanı oldu. Modern ve medeni Batı, insan hakları savunucuları, özgürlük şakşakçısı solcular bunları görmedi. 1967 Savaşı sırasında Golan Tepeleri’ni 350 bin dolar karşılığında sattı. (Netenyahu 2010 yılında Beşar Esad'a beni çok konuşturma baban bize 350 bin dolara burayı sattı ifadesini kullanmıştır.)
Beşar Esad ehl-i sünnet bir alim olan Ramazan el Buti ile anlaştı. Ramazan El Buti ve Beşar Esad Sünni-Şii İmamlar Cemiyeti’ni kurdular ve Şiileri (Nusayrileri) ehl-i sünnet itikadına göre yetiştirdiler. Beşar Esad'a karşı 2011 yılında halk gösterileri başlayınca özellikle bütün imamlar Ulü’l- emre itaatin farz olduğunu ve gösterilerin yapılmaması gerektiğini söylediler.
Suriye'de bu savaşın çıkmasının en önemli nedeni büyük İsrail'in kurulmasının önündeki engelleri kaldırmaktır. Büyük İsrail kurulması için Suriye'de yaşayan ve emperyalizm ve siyonizmle mücadele edecek konumda olan ehl-i sünnet anlayışının bölgeden çıkarılması gerekiyordu. Nitekim Suriye Savaşı sırasında 14 milyon Sünni Suriye’yi terk etmek zorunda kaldı. Büyük İsrail'in kurulması için Suriye halkı bertaraf edildi. Bölgede zayıflatılmış, borçlanmış, Rusya’nın tam hegomonyasına girmiş bir Esad kaldı. Suriye’nin kuzeyinde dün emperyalistlerin kuklası Esat tarafından kimlik verilmeyen, fakat bugün kullanılacak bir yapı haline getirilen, din düşmanı -güya Kürt- bir koridor oluşturuldu. Güneyde ise lokal grupların yoğunlukta olduğu, İsrail için hazır lokma haline getirilmiş yapılar oluşturuldu.
Suriye Savaşı’nda Kim Kazandı, Kim Kaybetti?
Suriye’de yaşanan savaşlar sırasında Rusya Akdeniz'e indi ve Akdeniz'de birçok üs elde etti. Uzun vadede Anadolu'yu ele geçirmeyi hedefleyen Rusya, güneyden Anadolu'yu kuşatmış oldu. Rahmetli Erbakan Hoca “Biliniz ki bir gün Suriye karışırsa hedef Türkiye'dir.” ifadesini kullanmıştı. 27 Mayıs 2017 yılında Macron ve Putin Beyrut'ta görüşmüşler ve Macron, “Lübnan ve Güney Suriye benim, diğer Suriye Putin'in.”ifadesini kullanmıştı. İngiltere Akdeniz'deki petrollere konmak istiyordu. Nitekim Suriye’de yaşanan savaşla birlikte Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yataklarını çıkarmaya başladı. Rusya 2017 yılında 50000 çocuğu alıp Leningrat şehrinde askeri olarak yetiştirmeye başladı.
Suriye Savaşı'nda kazananlardan biri de İran'dı. Aslında İran Şiası Nusayrileri “kafir” olarak kabul etmektedir. Fakat 1979 yılında Humeyni'nin danışmanın Hafız Esat ile görüşmesinden sonra bu düşünce terk edilmiştir. İran ile Hafız Esad yakınlaşması gerçekleşmiştir. İran bu savaşta Beşar Esad'ı her şekilde desteklemiştir. İran, özel kuvvetleri ve Afganistan’dan getirdiği paramiliter Şii guruplarla Suriye’ye askeri ve siyasi anlamda tam olarak yerleşmiştir.
Suriye Savaşı'nda kazanan devletlerden biri de Çin olmuştur. Çin Şam’ ulaşmak istiyordu. Çünkü Şam, tarihi ipek yolu kavşaklarının çok önemli bir noktasında durmaktadır. Ayrıca İpek yolunun Afrika'ya ulaşma noktalarından birisi de Şam’dan geçmektedir. Çin, Suriye yaşanan savaş nedeniyle Şam'a yerleşti ve demiryollarının güvenliğini sağlamaya başladı. Çin, aynı zamanda bölgeye hem silah hem de altyapı satmaktadır.
Suriye savaşı devam ediyor. Bu savaşta kaybeden Müslümanlar, kazanan emperyalistler oldu. Yakılan, yıkılan, namusu kirletilen, hakir görülen, kullanılanlar Müslümanlar oldu. DAEŞ ve Haşdi Şabi gibi örgütlerle birbirini öldürenler Müslümanlar oldu. Yazık hem de çok yazık. Hani DAEŞ halifeliği ilan etmişti, Musul’daki paralara konmuştu. Hani Irak-Suriye İslam devletini kurmuştu. Bedava cennet kazanmak isteyen, tebliğ ve davetten anlamayan saf Müslümanlar Suriye’de küfre hizmet ederek öldürüldü. Sahi ne oldu bu anlı şanlı örgüte !!!
Müslümanlar Ne Yapmalı?
Müslümanların ve Müslüman yöneticilerin uyanık olması gerekiyor. Müslümanların kullanılmaması için günümüz dünya sistemini, bu sistemi kuranları, bu sistemi yönetenlerin ülke ve toplumları nasıl kullandıklarını çok iyi bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle her Müslümanın öncelikli olarak iyi bir siyer, akait, tefsir ve ilmihal bilgisine sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda Batıyı en iyi tanıyan liderlerin başında gelen Necmettin Erbakan’ın mücadele yöntemini bilmek ve uygulamak ümmet olarak kullanılmamızı engelleyecek ve gençliğimizin Batılılar tarafından yok edilmesini engelleyecektir. Rahmetli Erbakan’ın açtığı ufka doğru yürüyen bir ümmet olduğumuzda emperyalist ve kapitalist zorbalar topraklarımıza saldıramayacaklar ve bizi bölemeyeceklerdir. Bu noktada Müslümanların Al-i İmran Suresi’nin 103. Ayetini çok iyi anlamaları gerekmektedir. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”
Selam ve dua ile..
Henüz yorum yapılmamış.