Sosyal Medya

Ebü Masum Mücahit

Dünyanın Beynini Çalıyorlar

Ebu Masum MÜCAHİT

Beyin insanın düşünmesini ve gelecekle ilgili plan yapmasını sağlayan önemli bir organıdır.  Ülkelerin geleceğini planlayan, yetişmiş bilim ve teknik adamları oldukça stratejik öneme sahip kişilerdir. Çünkü bir ülkede bilim ve teknik insanı ne kadar fazla ise o ülkenin kalkınması o kadar hızlı olur. İkinci dünya savaşında yakılıp yıkılan Almanya ve Japonya’nın hızla yeniden gelişmesi buna bağlıdır.  Bugün geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerden (sömürge ya da yarı sömürge ülkeleri) gelişmiş ülkelere doğru çok yoğun bir beyin göçü yaşanmaktadır. Bu göçün en önemli nedenleri dünya hırsı ve göç veren ülkelerin tam bağımsız olamamalarıdır. Bu yüzden yaşadıkları ülkelerde maddi ve manevi açıdan yeterli ortamları bulamayan bilim insanları kendileri için uygun ortamı hazırlayan ülkelere göç etmektedir. 

Aslında dünyayı aç bırakan, sefalete sürükleyen ülkeler bu göçü alan ülkelerdir.  Göç alan ülkelerin halkı maddi refah içerisinde yüzüyor ama maalesef düşünemiyor ya da düşündüğünü idrak edemiyor. Bu ülkelerde yaşayan insanların birçoğu madde bağımlısı, hayatın gerçeklerinden uzak, bireysel, bilimden ve teknikten uzak bir halde yaşamaktadır.  Bu yüzden gelişmiş olarak kabul edilen ülkeler, yetişmiş insan ihtiyaçlarını sömürge ülkeleri diye bildiğimiz az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden tedarik ediyorlar. O ülkeleri önce aç bırakıyor, sonra aç kalan hatta bilimsel araştırma yapmaya fırsat bulamayan insanları birtakım maddi değerlerle ikna ederek ya da kandırarak kendi ülkelerine göç ettirmektedirler. Sonrasında ise bu insanları kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadırlar.

Emperyalist güçler her 10 yılda bir çeşitli bahaneler öne sürerek birçok ülkeyi yakıp yıkmaktadırlar. Bu zalim güç odakları, harabeye çevirdikleri ülkeleri nükleer silah bulundurmak, yeterince demokrat olmamak, terörü desteklemek gibi çeşitli şekillerde yaftalayarak kendi saldırılarını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu güçler, kendi beslemeleri olan kukla yöneticilerin bazı faaliyetlerini bahane ederek, ülkelerdeki ırksal ve mezhepsel farklılıkları kaşıyarak ve büyüterek iç savaş çıkarmaktan da geri durmamaktadırlar. Sonuçta sömürülen ülkelerde bir kaos ortamı hâkim olmakta ve insanlar güvenlik ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında bile ciddi sorunlar yaşar hale gelmektedir. Bu olumsuz ortam dolayısıyla bilim adamları ülkelerini terk ederek kendilerini daha iyi koşulların sunulduğu memleketlere yerleşmektedirler. Mesela binlerce yıldır beraber yaşayan, Moğol ve Haçlı saldırılarına beraber karşı koyan Arap, Kürt, Türk bu kirli oyunlar sonucunda birbiriyle savaşır hale gelmektedir. Emperyalist ülkeler vasıfsız insan göçünü engellemek için her türlü tedbiri almaktadır. Fakat ülkelerin vasıflı insan gücünü çalmak için de binbir türlü hileye başvurmaktan geri durmamaktadır. ABD, Kanada, Avustralya, Fransa, Almanya, İngiltere dünyadaki beyin göçünün %85’ini almaktadır. Sadece ABD beyin göçünün %51’ini alan ülkedir.  ABD’ye en fazla % 65 ile yazılım mühendisleri göç etmektedir.  

Can ve mal korkusuyla ülkesinden kaçan yetişmiş beyinler, Emperyalist ülkelerin bilimsel faaliyetlerine ciddi anlamda katkı sağlamaktadır. Emperyalist ülkeler, ihtiyaç halinde lazım olan vasıfsız insanları sınırlarını süreli bir şekilde açarak ihtiyacı nispetinde ülkesine almaktadır. Yani amaç tamamen kendi ihtiyaçlarının giderilmesidir. Bunun yanında tüm insani değerler ayaklar altına alınmakta, mazlum coğrafyaların yetişmiş insanları acımasız bir şekilde sömürülmektedir. Mesala Fransa’da en zor şartlarda çalışanların tamamı Kuzey Afrika göçmenleridir.  (Bu göçmenler güya devletin haberi olmadan Fransa’ya kaçak olarak gelmiş!!!)  

Sömürülen ülkelerdeki satılmış kafalar ve medya bu gerçekleri hiçbir şekilde gündeme getirmiyor. Beyin göçünün ülkeler için en önemli kayıp olduğu hiçbir ortamda anlatılmıyor. Hatta gizli ya da açık bir şekilde beyin göçü teşvik ediliyor.  Birileri bu gerçekleri gündeme getirse ciddi anlamda baskı altına alınıyor, ötekileştiriliyor ve o kişilerin aleyhinde her türlü kirli propaganda yapılıyor. Beyin göçünün ülkeler için ne kadar ciddi bir kayıp olduğunu Türkiye’nin geçmiş Başbakanlarından rahmetli Necmettin Erbakan Hoca 1997 yılında Malezya gezisi sırasında gündeme getirmişti.  Hoca ‘’Türkiye beyin kaybediyor. Bu beyni geri alması lazım.’’ demişti. O dönemin satılmış basını Erbakan’ın aleyhinde akla hayale gelmez olumsuzlukta yazılar yazmıştı. Çünkü o dönemki basının sahipleri bunu istiyordu. Halbuki Hoca Türkiye’den dışarıya bilim adamı gitmesin, gidenleri de geri kazanalım demişti. Çünkü gerçekten de bir bilim insanı çok zor yetişir.  

Dünyada BM ile küresel bir sömürge ağı kuran Siyonistler, bağımsız olarak gördükleri ülkelerin ilim ve teknik adamlarına sağlanan her türlü imkânı sabote etmektedir. Küresel güç (İMF) her 10 yılda bir ekonomik kriz çıkarmakta, kurduğu terör örgütleri aracılığıyla ekonomik krizleri siyasi krizler ile desteklemektedir.  Siyonistler tarafından satın alınan bürokratlar yetişmiş beyinlerin ilmi çalışmalarına destek vermemekte hatta her türlü engeli bu insanların önüne koymaktadır. Bu yüzden ülkeleri geleceğe taşıyacak ilim insanları başka ülkelere gitmektedir.  Bu emperyalist Siyonistler, 1990'lı yıllarda Irak'ı, 2001'li yıllarda Afganistan’ı, 2012’de Suriye’yi yağmaladılar.  Bu ülkelerde yetişen nitelikli insanları kendi ülkelerine götürdüler. Bu yüzden Türkiye ve İslam ülkeleri olarak G7’ye yapılan beyin ve insan göçünün acilen önüne geçmeliyiz.

1987’de Türkiye’de kansere ilaç bulan Dr. Ziya ÖZEL hapse atılmış, Almanya ise yüksek paralar karşılığında bu doktoru kendi ülkesine götürmüştür. 1998 yılında Türkiye ASELSAN firması dinlenemeyen telefon üretmiş ama telefon firması zarar ettirilmiştir. Mühendisler âtıl duruma düşmüş, bunların bir kısmı ise ülkeyi terk etmiştir. 2008 yılında ise IMF Endenozya’ya borç vermek için Endonezya’dan uçak fabrikasını kapatmasını istemişti. Fabrikanın kapatılmasıyla mühendisleri işsiz kalmış ve ülkeyi terk etmişti. Bu istek sonucunda IMF Endonezya’ya borç vermişti.

Gelişmek isteyen ülkeler yetiştirdikleri ilim ve teknik adamlarını tersine göçle ülkelerine geri döndürmeliler. Bu şekilde ekonomik, siyasi ve sosyal olarak gelişme sağlanacaktır.  Hem de düşmanın güçlendirmesi engellenecektir. Türkiye son zamanlarda insansız hava araçlarında bir hayli ilerleme kaydetmiştir. Bunda ülkesini düşünen mühendisler ile merhum Necmettin Erbakan’ın yönlendirmesi, siyasi iktidarın destek vermesi etkili olmuştur. Bugün ülkesine hizmet etmek isteyen başarılı birçok mühendis çalışmaya başlamıştır. Yine Türkiye’nin TAI başkanı Mahmut Faruk AKŞİT ABD’de Genaral Elektrik firmasında üst düzey yönetici olarak çalışırken ülkesine dönmüş ve birçok çalışma yapmıştır. Türkiye’nin geri kalmış bir ülkeden gelişmekte olan bir ülke seviyesine çıkmasında emeği olan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN Almanya’dan ülkesine dönerek ülkesinin sanayi ve ekonomi alanlarında yol almasında, ahlaki ve siyasi alanlarda ilerlemesinde önemli rol oynamıştır.

İkinci Emperyalizmin savaşından sonra Siyonist üst aklın kurduğu ve dünyayı tek merkez olarak yöneten güç BM’dir. Ülkeler güya bağımsız ama her yönüyle politikalarını BM’ye uygun olarak hazırlamaktadırlar. BM’de de 5 ülkenin, özellikle ABD (Rockefeller ailesi) ve İngiltere’nin (Rothschild ailesi) sözü geçmektedir. Acilen bu küresel çete diye bildiğimiz BM’ye karşı İslam Birliği kurulmalıdır. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler BM’den ayrılmalıdır. Ülkeler halklarının can ve mal güvenliğini sağlamak için iç ve dış siyasetlerini kendileri belirlemelidir.

Üst akıl diye bildiğimiz Siyonizm’e karşı ülkelerin kısa, orta ve uzun süreli siyasi, ahlaki ve ekonomik kalkınma politikaları olmalıdır.

Müslüman halklar nesillerini korumak istiyorlarsa acil olarak önce şehirlerinde, sonra ülkelerinde “medine”lerini kurmalılar, yeryüzünde fitne ve fesat kalmayıncaya kadar çalışmalılar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.