Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Nobel Ödülleri Gerçekten elde ettiği Prestije Layık mı?

Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Sesli dinlemek için buraya tıklayınız

Gerek mal, para, madalya gibi somut unsurlarla gerekse unvan, taktir, onay gibi soyut değerlerle ödüllendirme evrensel bir olgudur. Bu olgu çok eski dönemlerden beri her toplumda farklı şekillerle icra edilmiştir. Günümüzde de hemen hemen her toplumda farklı hizmetlere karşılık çeşitli ödüller verilmektedir. Nitekim 20. yüzyıl başlarından itibaren ödüllendirme yerel sınırlarını aşarak küresel bir boyut kazanmıştır.  

Nobel ödülünün ilk “küresel” ödül olarak kabul gördüğü 1901 yılından itibaren yaşamımızın farklı alanlarında çeşitli uluslararası ödüller de ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte fizik, kimya, fizyoloji, tıp, edebiyat ve barış alanlarında verilen Nobel Ödülleri, bazı çevrelerce dünyanın en prestijli ödülü olarak kabul edilirken bazı çevrelerce de ciddi anlamda eleştirilmektedir. Peki, Nobel ödülleri nedir ve gerçekten elde ettiği itibarı hak ediyor mu?

Nobel Ödülü Nedir?

1901 yılında verilmeye başlanan Nobel Ödülleri, İsveçli bir zengin olan Alfred Nobel’in (ö.1896) vasiyeti doğrultusunda fizik, kimya, edebiyat, barış, fizyoloji ve tıp alanlarında olağanüstü başarı gösterdiği düşünülen kişilere verilmektedir. Ödül kapsamında, söz konusu alanlarda “önceki yılda insanlığa en büyük faydayı sağlayanlar” olarak nitelenen kişilere bir altın madalya, bir sertifika ve (şimdiki değeriyle) yaklaşık 10 milyon İsveç kronu para verilmektedir.

Nobel Ödülünün resmî sitesine göre verilen ödüllerin fonu, Alfred Nobel’in "güvenli menkul kıymetlere" yatırılan parasının getirdiği gelirlerden karşılanmaktadır. Bununla birlikte Alfred Nobel’in kişiliğine ve servetinin kaynağına yönelik ortaya atılan bazı iddialar ve sürdürülen tartışmalar Nobel Ödülleri konusunda insanların kafalarını ciddi anlamda kurcalamaktadır.  

Alfred Nobel Kimdir?

Alfred Nobel, 1833 yılında varlıklı bir ailenin 3. Çocuğu olarak doğdu. Alfred doğduğunda babası iflas etmişti. Bu nedenle iflas eden mühendis babasıyla Rusya'ya göç etmek zorunda kaldı. Burada Alfred’in babası, Çarlar için silah üretim işine başladı. Alfred; iyi bir kimyager, mühendis ve sanayici olması amacıyla eğitildi. Avrupa şehirlerini dolaşmıştı ve çok karlı bir ticaret ürünü olan patlayıcılara özel bir ilgisi vardı.

Hayatının büyük bir bölümünü güvenilir bir patlayıcı üretmeye çalışarak geçirdi. Deney ve üretim süreçlerinde laboratuvar ve fabrika patlamasında kendi kardeşi de dahil olmak üzere birçok işçisini kaybetti. Bu yolda savaşmaya devam eden Alfred, 1867 yılında patentini aldığı dinamiti icat etmeyi başardı. 1896 yılında vefat ettiğinde geride 20 ülkede 90'a yakın patlayıcı laboratuvarı ve fabrikası bıraktı. Peki, “savaş”larda kullanılan patlayıcıları üreten Alfred Nobel adına neden “barış” ödülü gibi ödüller verilmeye vasiyet etti.

“Le marchand de la mort est mort” (Ölüm taciri öldü)

Alfred Nobel’in öldüğünü zanneden bir Fransız gazete, böyle bir manşetle onun ölümünü ilan etti. Aslında kendisi değil kardeşi ölen Alfred, bu ilanı görünce ölümünden sonra bu şekilde hatırlanacağının farkına vardı. Bu yüzden ölümünden sonra iyi hatırlanmak için servetini “Nobel Ödülü” olarak bildiğimiz uluslararası nişana vakfetti.

Nobel Ödülleri hakkında Tartışmalar

Nobel ödülleriyle ilgili olarak tartışmalar ödülün kökeni başta olmak üzere hedefi, süreci ve kazananların seçimi gibi pek çok mecrada devam etmektedir.

1964 yılında Fransız yazar Jean-Paul Sartre, “kurumsallaştırılmak istemiyorum” diyerek o yılın Nobel edebiyat ödülünü reddetti. Röportajda yazılarının etkisini sınırlayacağından korktuğu için ödülü reddettiğini söyledi. Encyclopedia Britannica, Jean-Paul Sartre’nin genellikle her türlü resmi ödülü reddettiğini belirtmiş olsa da Nobel tarihinde birbirinden farklı skandallar, ödülün belli menfaatlere hizmet edip etmediğinin tartışılmasına neden oldu.

Söz gelimi, 2008 yılında Harald zur Hausen’in İnsan Papilloma Virüsüyle (HPV) ilgili bir çalışması vesilesiyle tıp ödülünü kazandı. Ancak, söz konusu virüsün aşısını üreten şirket AstraZeneca, aynı zamanda Nobel Ödülü Web sitesini finanse ediyor.

Nobel Ödülünün belli kurumları veya değerleri temsil edip etmediği noktasındaki sorular edebiyat ödüllerinde hususunda da insanların kafalarını kurcalamaktadır.  Örneğin, Arap edebiyatçılarına verilen her edebiyat ödülü -o ödüle layık olmadıkları birçok çevre tarafından dillendirilmesine rağmen- daha liberal ve İslami yaşam tarzına soğuk ya da düşman insanlara verilmektedir. Benzer bir şekilde edebiyat ödülüne layık görülen Türk edebiyatçı Orhan Pamuk’un, Türk kültürüne hâkim olmadığı hususunda ciddi eleştiriler vardır.  

Barış Ödüllerinde Savaş

1939 yılında bir İsveç milletvekili, ironik bir şekilde Adolf Hitler’i barış ödülüne aday olarak gösterdi. Fakat bu şaka hoş karşılanmadı. Çünkü İsveç toplumuna göre Hitler faşist ve şiddet taraftarı biridir. Ne var ki o ödüle yıllar sonra barışçıl olmaktan bir hayli uzak birçok şahıs layık görüldü.

2009 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama, Nobel barış ödülüne layık görüldü. Bu durum herkesi şaşırttı. Çünkü Obama iktidara geldikten sadece dokuz ay sonra ödülü aldı. Hatta ödül komitesinin programına bakacak olursak Obama, ödüle aday olacak kişilerin belirlenmesinden sadece 11 gün önce iktidara geldi. Obama, kendi otobiyografisinde haberi aldığında “niçin” diye sorduğunu ifade etti. Aynı kitapta “Ödülü harekete geçirici bir mesaj olarak gördüm” diyen Obama, iktidardayken Libya’ya “demokrasi” adına savaş götürdü.

Nobel barış ödülünü alıp dünya barışına katkı sunma konusunda sınıfta kalan sadece Obama değildir elbette. Barışçıl bir yolla demokrasiyi talep ettiği için Nobel ödüllü olan Myanmar lideri Aung San Suu Kyi, iktidara geldiğinde Rohingya Müslümanlarına soykırım uyguladı. Dünyanın en ciddi mülteci sorunları onun faşizan politikaları sonucunda ortaya çıktı.

Nobel ödül komitelerinin bir diğer tartışmalı uygulaması da kriz halinde olan her iki tarafa da ödül vermesidir. Mesela, 1973 yılında Amerika Dışişleri Bakanı Kissinger ve Vietnamlı devrimci Le Duc’a barış ödülü verildi. Le Duc, “savaş bitmedi” gerekçesiyle bu ödülü reddetti.  Benzeri bir şekilde 1994 yılında Oslo anlaşmasından dolayı Yaser Arafat’a, İsrail Başbakanı ve Dışişleri Bakanına Nobel ödülü verildi. Ancak yıl olmuş 2021 olmasına rağmen Filistin’de barışa dair ufacık bir emare dahi belirmemektedir.

Sonuç

Bu meseleler üzerinde durmamız, elbette Nobel ödülü almaya hak kazanmış birçok bilim adamının emeklerini yok saymak ya da küçümsemek değildir. Aksine “Nobel’in bir itibarı varsa aslında bu bilim adamlarının sayesindedir.” kanaatindeyiz. Yoksa ne madalya ne de verilen paranın miktarı önemli değildir.  Velhasıl bütün dünyevi ödül batıldır. Çünkü asıl ödül, Allah’ın kendi rızası için çalışanlara vereceği mükafattır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.