Ebü Masum Mücahit
Bosna’da Yeni bir Kaos mu?
Ebu Masum Mücahit
Osmanlı tarih sahnesinden çekilmeye başladığı vakit sömürgeci güçler hem Balkanlarda hem de Ortadoğu'da hâkim olmaya başlarlar. Sömürgeci güç çatışmaları hem Balkanları hem de Ortadoğu'yu kan gölü haline getirir. Osmanlının Balkanlardan çekilmesi özellikle Rusların bölgeye hâkim olmasına neden olmuş, Rus Alman ve Fransız çatışma bölgesi haline gelmiştir. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti diye bir komünist sistem kurulmuş ve bu sistemin içerisinde de Balkanların iki Müslüman halkından biri olan Boşnakların da bu sisteme bağlandığını görmekteyiz. Osmanlı zamanında Eflak Boğdan Beyliği olarak ifade edilen bu yer artık Boşnak Sırp hakimiyeti altına girmiş, halkın çoğunluğu Boşnak olmasına rağmen yöneticilerinin Sırp olduğu bir hal almıştır.
Yugoslavya'nın 1991 yılında dağılmasıyla beraber Boşnaklar bağımsızlıklarını bir referandumla ilan etmişler fakat bu durum Batıyı endişelendirmiştir. Osmanlının yıkılışı ile Balkanlar'dan İslam'ı ve Müslümanları çıkardığını iddia eden Batı hemen yanı başında bir Müslüman toplumun kurulmasına Müslüman bir devletin var olmasını sindirememiş, Sırpları ve Hırvatları desteklemeye başlamıştır. Sonrasında Bosna'da büyük bir katliamın yaşandığını görmekteyiz ki bu katliamın belgelerini bugün çıkan toplu mezarlarda görebiliyoruz. Özellikle bugün Warning FOÇA, Bilal Yıka Serap Nisa Tabii Periye gibi şehirlerde batılı devletlerin gözü önünde insanlar toplu katliama uğramışlardır. Bosna Hersek deyip de Bilge Kral Aliya izzetbegoviç'i hatırlamamak, onu hayırla yad etmemek mümkün değildir.
Aliya İzzetbegoviç'in 1950'li yıllarda başlayan mücadelesi 1991 yılında Boşnakları devlet olmaya götürmüş ve Boşnakların doğal lideri haline getirmiştir. Özellikle Bosna Hersek bağımsızlık savaşında bilge kralın oynadığı rol oldukça fazladır. Batılıların toplu katliamı, batıda bulunan insaf sahibi insanların devreye girmesi özellikle Müslüman halkların gösterdiği tepkiler sayesinde 1995 yılında Birleşmiş Milletler ile beraber bir bağımsızlık anlaşması imzalanmış ve Dalton Antlaşması ile Bosna-Hersek bağımsız olmuştur. Bu bağımsızlık tartışılabilir çünkü bu devlet içerisinde 2 federal 10 Kanton bölgeye ayrılmış, katliama uğrayan Boşnaklar cezalandırılmış, katliam yapılan bütün şehirler Bosna-Hersek Devleti içerisindeki yönetime bırakılmıştır. Bu aslında demokrat geçinen, dünyaya adalet getirdiğini söyleyen Batının ne kadar adaletsiz olduğunun da bir göstergesidir.
Bir devlet içerisinde iki Başbakanın, birçok bakanın olduğu, bunların maaşlarını veremeyecek kadar fakir bir devlete bu kadar yükün yüklendiği görülmektedir. Amaç Boşnakların güçlü hale gelmemesi, Avrupa'da güçlü bir Müslüman devletin kurulmamasıdır. 2010'lu yıllarda başlayan küresel güçlerin kendi içindeki çatışması Balkanlar'ı kaynayan bir kazan haline getirmiştir. 2021 yılının 9 Ocağında Sırp lider Dodik artık Bosna'daki Sırp bölgesinin bağımsız bir devlet olacağını ilan etmiştir. Bosna-Hersek anayasasına aykırı olmasına rağmen böyle davranması arkasındaki güçleri göstermektedir. Dodik yine bağımsız bir Sırp ordusunun kurulacağını, Bosna-Hersek devletine vergi vermeyeceğini ve Bosna-Hersek Devletinin belirlediği hiçbir şeyi yapmayacağını söylemektedir ve dünyanın gözü önünde dünyaya da meydan okuduğunu ilan etmektedir ki dünyada bizi hiçbir güç durduramaz demektedir. Anlaşmalardaki maddeler her zaman için zayıf tarafları mahkûm eder güçlü taraflar antlaşmaların maddelerine uymazlar.
Sırp Lider Dodik hem Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi hem de Bosna Sırp yönetiminin daha önce liderliğini yapmış olan bir insandır. Bu sözleri, arkasındaki gücün ne kadar etkili olduğunu ve bu güçlerin yeniden bir katliam yapmak için hazırlandıklarını göstermektedir. Bosna Savaşı geçeli yaklaşık 25 yıl olmuştur. 25 yılda iki nesil yetişebilir. Boşnaklar savaştan sonra bu musibetin önemini anlamış olsalardı, kafirlerin Müslümanlara hak tanımayacağını bilmiş olsalardı kendi nesillerini iyi yetiştirirler, bölgelerine topraklarına sahip çıkarlar özellikle yarın çıkacak herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklı olurlar ve yeniden bir katliamın yaşanmasını engellerlerdi. Boşnaklar için durum bu iken dünyadaki Müslümanlar için durum nedir?
Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı Müslümanlardan oluşmasına rağmen Birleşmiş Milletler'de Siyonist yapı içerisinde hiçbir Müslümanın hakkını koruyacak bir devlet yönetimi bulunmamaktadır. Bu durum sömürgeci emperyalistlerin iştahlarını kabartmakta, her zaman için Müslümanları katliama hazır bir noktaya getirmekte Müslümanların hak ve hukukları korunmamaktadır. O zaman acilen Müslümanların yeniden bir araya gelmesi, Birliğin değerlerinin olması, Müslümanların haklarının korunması için bir devlet yapılarının olması, Müslümanların hukuklarının korunabilmesi için bir ufuk yapıların olması, Müslümanların ekonomilerinin korunabilmesi için Müslüman bir ortak pazarın kurulması gerekiyor.
Dün Bosna'da önceki gün Myanmar'da, Filistin'e, Arakan'da Garip Dede'de, dünyanın her bölgesinde akan kanın durması, ayet-i kerimenin buyurduğu gibi müminlerin toptan Allah'ın ipine sarılması, ayrılmaması ve Allah'ın onlara verdiği nimeti hatırlaması gerekmektedir. Yine Allah Teala'nın Tevbe Suresi 24'te buyurduğu gibi eğer dünyada iyiliği istiyorlarsa, dünyada haklarının korunmasını istiyorlarsa Allah'ın rızasını her şeyin önüne almaları gerekmektedir.
Henüz yorum yapılmamış.