Sosyal Medya

SİYASET

Pandemi Sonrası İnsanlığı Neler Bekliyor?

Daha sonra aşıyı çıkardılar. İnsanların 1. doz, 2. doz, 3. doz,4. doz, 5. doz aşılarını yaptırdılar. Fakat yüne de Covit’e yakalanmaktan kurtulamadılar.

Ebu Masum Mücahit


Pandemi, kapanma, enerji krizi, yapay et, iklim değişikliği, metaverse, 5G, yeniden reset, çip meselesi ve dünyanın gündemini ciddi anlamda meşgul eden birçok konu… Tüm bu yaşananlar şeytanın uşaklarının kurduğu tuzaklar mı? Ortada bir gerçek var ki bu yaşananları kurgulayanlar esasında zihinlerimiz, yüreklerimizi ve bedenlerimizi işgal etmeyi planlamaktalar.  Kurdukları planlarla zihinlerimizi meşgul eden bu kirli yapının mimarları, yeryüzünü toplu bir şekilde köleleştirmeye çalışmaktalar. 

 


Ahlaki terbiyesi olmayan, hiçbir ölçü tanımayan, ahiret inancı olmayan bu dik sürüngenler her zaman dünya nimetlerinden daha fazlasını isterler.  Gücü elinde bulunduranlar hesaba çekileceklerini bilmezlerse sahip oldukları ile yetinmeyip ilahlığa kalkışırlar. Tıpkı Mısır Firavunları gibi…
Covid-19 çıktığında basına Çin'in Wuhan şehrinde insanlar yollarda ölüyor, cesetler sokaklarda, Ölen insanların ağızları köpürüyor, insanlar ölürken sara nöbetine benzer bir şekilde titreyerek vefat ediyor tarzında haberler pompalanmaktaydı. Peki bugün niye böyle ölümler yok? Varsa da neden basın bu ölümlere duyarsız?


Covid-19 ülkelere Çin’den diğer ülkelere dağılmadan önce Çinliler toplumdan dışlanıyorlar ve çeşitli hakaretlere maruz kalıyorlardı. İlerleyen süreçte virüsün diğer ülkelere de sıçradı. Aynı şekilde virüse yakalanan kişiler en yakın akrabaları, arkadaşları ve komşuları tarafından dışlanmaya başladı. Peki bugün bu dışlanlamalar neden son buldu? Hayat neredeyse tamamen normalleşti. Henüz virüsün tedavisine yönelik dört başı mamur bir ilaç ya da aşı keşfedilmemesine rağmen eski tereddütlü hayatımızdan neredeyse normal günlerdeki hayatımıza dönüşü gerekli kılan ne gibi gelişmeler oldu? Yoksa birileri amaçlarına ulaştıkları için mi Covid tehtidi ortadan kalktı?


Covit olan insanlar on beş gün karantinaya sokuluyor, bir binada Covit vakası varsa o bina tamamen karantinaya alınıyordu.  Daha sonra aşıyı çıkardılar. İnsanların 1. doz, 2. doz, 3. doz,4. doz, 5. doz aşılarını yaptırdılar. Fakat yüne de Covit’e yakalanmaktan kurtulamadılar.
Çünkü virüsün sürekli yeni varyantları çıktı. !!!  Maske, mesafe, hijyen derken bütün dünyada eğitime ara verildi.  İnsanlar sosyal yönlerini yitirdi.  Halbuki insan sosyal bir varlıktı.  Sokağa çıkma yasağı ilan edilince kültürler, örf ve ananeler bırakıldı.  İnsanları artık sosyal medya yönlendirmeye başladı. İnsanlar ibadetlerden ve ibadethanelerden uzaklaştırıldı. Hem de bütün bunlar turizm faaliyetlerinin ve konserlerin serbest olduğu Covitli dönemlerde yaşandı. Yoksa bu süreci planlayanların amacı bireyselleşmiş, ibadetlerini terk etmiş, aile bağları zayıflamış toplumlar inşa etmek miydi? Nitekim böyle toplumları yönetmek çok daha kolaydır.


Covit’in tüm insanlığı bir korku sarmalına mahkûm ettiği günlerde haber bültenlerinde her gün ölüm korkusu pompalanmış, Covid-19 aleyhine kimse konuşamamış/konuşturulmamış, hatta konuşan devlet başkanları şaibeli bir şekilde ölmüştü. Nitekim Tanzanya Cumhurbaşkanının Covit-19’a ve PCR testlerine yönelik muhalif açıklamalar yapmasından tam bir hafta sonra ölmesi oldukça manidardır.


Covir-19 ne olduysa 2021 yılının son aylarında etkisini azaltmıştı. Artık okullar eğitime başlamış, yolculuklarda uçak hariç HES kodu ve PCR testi uygulaması kaldırılmıştı. Bazı Avrupa ülkeleri -Norveç, İngiltere gibi-  Covit-19 tedbirlerinin  tümünü kaldırılmıştı.
Tüm bu yaşananlar bir plan dahilinde dünyayı kontrol altına almak isteyen insanlıktan çıkmış insanların ortaya koyduğu bir plan mıydı?  Medyayı, parayı, siyaseti, silahı elinde bulunduran bir güç sanki dünyayı yeniden kurguluyordu. Esasında dünya bu gücü elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin eline İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra geçti.


İkinci Dünya Savaşı'nda İngiliz kraliyet ailesine bağlı 48 ülke tarafından İngiliz sömürgesinin korunması için Birleşmiş Milletler kurulmuş ve bütün devletler buna üye olmuştur. Görünürde BM bünyesinde dünyayı sömüren beş devlet vardı. Fakat asıl Fransa ve İngiltere (Rothschild ve Rockefeller) bu sömürü çarkının başındaydı. 


1991 yılında SSCB dağıldı. Arap baharı diye bildiğimiz Orta Doğu’daki ayaklanmalarla birlikte birçok lider devrilip toplum dinamikleri değiştirilinceye kadar bu birliktelik devam etti.  Arap baharında devrik liderlerin parasına İngiltere (Rothschild) el koyup Rockefeller’e payını vermeyince ortalık karıştı. Böylece İngiltere ve Fransa savaşı başladı.


Güç mücadelesi ve savaş önce aileler arasında yaşandı. Daha sonra devletlere ve bölgelere sıçradı. Günümüzde bu savaş enerji krizi ile daha belirgin hale geldi. Doğalgaz ve petrol fiyatları hızlı bir şekilde yükseliyor. Dünya ekonomileri ve dengeleri sarsılıyor. Afrika'da neredeyse her gün bir darbe oluyor. Yönetimler değişiyor. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı sıkıntılar ortaya çıkıyor.


İngiltere ve Fransa arasındaki enerji krizinden kaynaklı savaşı körükleyerek bunu fırsata dönüştürmek isteyenler de vardı. Bu durumdan rant elde etmek isteyen küresel sermaye ise “Artık dünya benim kontrolüme geçecek.” diyordu. Bunlar Elon Musk ve Bill Gates idi. Bu ikili şu an Ukrayna-Rusya savaşını körüklemekte. Bunlar acaba Rusya ile Rothschild ailesini, Ukrayna ile de Rockefeller ailesini bitirmeyi mi planlıyor?  Çünkü bu şahıslar ve bunları destekleyen güçler, enerjiyi (Petrol, Doğalgaz, kömür) dünyadaki ana güç kaynağı olmaktan çıkarıp bunun yerine alternatif enerji kaynakları ortaya koymak istiyor. Küresel ısınma söylemleri ve iklim anlaşması gibi faaliyetlerle dünyayı yeniden resetlemeye çalışıyorlar. Şeytan bile yeni gelen küreselcilere gıpta ile bakmakta. Bunların eline su dökemem diyor herhalde.


Bu güç sanal alemi bir sömürü aracı olarak kullanmayı hedeflemektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Covid-19, pandemi vs. diyerek insanları evlere kapattılar. Aile bağlarını yok ettiler, insanların sosyal medyanın bağımlısı hale getirdiler.  5G, Matevesta ile insanları ekonomik, ahlaki, siyasi ve ekonomik yönden etki altına alacaklar. Etki altına aldıkları insanları sömürü aracı olarak kullanacaklar. Bu planları gerçekleşirse insanlar Hasan Sabbah’ın sahte cennetinde sahte bir hayat yaşayacaklar.  5G uyduları ile her yeri donatan Alon Musk bunları planlarken dünyanın en zengini olacak.  Sanal satışlarla köşeyi dönecek.   Bill Gates sanal satışlarla zenginliğine zenginlik katacak.  Bill Gates planladığı dünyada her şey sanal olacak.  İnsanların rahat yaşayabilmesi için evde yemek yok, evdekiler bireysel takılacak, bireysel yaşayacak.


Bütün bu planlananların olması için enerji krizinin çıkması gerekiyor. Enerji krizi ise petrolün, doğalgazın yükselmesine neden olacak Böylece maliyetler artacak ve tarımsal üretim azalacak. Bu durum kimyasal olarak üretilen ürünlere rağbeti arttıracak. Çünkü kimyasal ürünler hem daha ucuza mal edilecek hem de daha lezzetli olacak. Bütün bu anlattıklarımız olmayacak şeyler gibi gözükebilir. Fakat bugüne kadar olmaz dediğimiz birçok şey oldu. Mesela su ve kolayı ele alalım. Hangisi daha ucuz ve insanlar hangisini daha çok tüketiyor?


Pandemi ile yapılan her şeyi bugün terk ediyorlar. İnsanlar ise hiç düşünmüyor. Oyuna getirilmiş iki ülkenin savaş oyunu ile insanlar meşgul ediliyor. Amacına ulaştı Covid 19.  İkinci aşamaya geçtiler ve petrolün yerine diğer eneji kaynaklarını ikame etmeye çalışıyorlar. Dünyayı sömürecek yeni zenginler, yeni bir sistem ve yeni bir düzen kurmanın peşindeler. Daha önceki yazılarımızda dünyanın ekonomik ve siyasal faaliyetlerinin bir gurubun elinde olduğunu söylemiştik


Tabii ki bu yaşananlar onların planı. Firavun en güçlü olduğu zamanda sarayından çıkan Musa ile yok oldu. Elbette Allah’ın da bir hesabı var. Dünkü Firavunlar sadece söylemde bulunuyor, Allah’ın dünyada koyduğu sisteme müdahale etmiyordu. Bunlar ise çok ileri gittiler. Ekini (tarımı) hayvancılığı, insanı (nesli) yok etmeyi planlıyorlar.


Musa’nın geleceği gün yakındır. Fakat biz Musa’nın arkadaşları olabilecek miyiz? Ona zihnen hazırmıyız? Yoksa biz de onların kurduğu sistemde onların istediği şekilde hareket ediyor muyuz? Onların kurduğu BM ve üst akla tabii miyiz yoksa onların getirdiklerine La ilahe diyebiliyor muyuz? 3,5 milyar Müslümanın onların kurduğu plana karşı bir planı var mı? İllallah demenin zamanı gelmedi mi?  Müslümanlar olarak henüz bir liderimiz yok dünyada. Fe eyne tezhebüün. (Nereye bu gidiş?)Elbette onların bir planı varsa Allah'ın da bir tuzağı vardır.  Allah tuzak kuranların plan yapanların en büyüğüdür. Allah (C.C.) tuzağı ve planları bizlerin eliyle yapmak istemektedir. O, yeryüzünde fitne ve fesatı kaldırma görevini bize vermiştir. 

 

İnsanlar hayvanlar gibi değil. Hayvanlar kendileri için yaşarken insanlar gelecek nesiller için yaşarlar.  İslam da gelecek nesiller için yaşayıp ölen insanlara, şehitlik gibi en yüce bir makamı vaad etmektedir. Ama bunun için vehne kapılmamak, dünya sevgisi ile dolmamak gerekmektedir.  İslam komutanlarından Halit bin Velid kafir komutana şöyle diyor; “Sizin dünyayı ve kadınları sevdiğiniz kadar, karşınızdaki ordu ölümü ve ölümden sonraki hayatı seviyor.” Bizler Allah'ın rızasını gaye edinmiş olan topluluklar olduğumuzda Allah bize zaferi verecektir. Kendimizi küçük evler ve küçük arabalar gibi basit hayallerle meşgul etmeyelim. Yeryüzüne geliş gayemizi hatırladığımız gün batıl yok olacaktır. Hak gelirse batıl yok olur.  Bizim dünyamız iyi olacak ki ahiretimiz de iyi olsun. Gevşemeyeceğiz, üzülmeyeceğiz. Eğer inanıyorsak mutlaka Zafer inananlarındır ve zafer yakındır .

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.