Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Alkol zararlıdır ama yasaklanabilir mi? Dünyanın İslam'dan öğrenmesi gereken şeyler

Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Alkol, çoğunlukla tahılların, meyvelerin veya diğer şeker kaynaklarının fermantasyonuyla yapılan içecek kategorisini ifade eder. Dünyada bu madde için en çok kullanılan “alkol” (ve birçok dildeki varyantları) en az tüketicinin dili olan Arapça'dan türetilmiş olmasına rağmen ağırlıklı olarak Avrupa'da içilmektedir. Bu paradoks alkolün çok kültürlü ve derin tarihe sahip olduğunu göstermektedir. Bu isimdeki paradoksla birlikte, alkolün bir başka ilgi çekici yönü de sergilediği kültürel zıtlıklardır. İslam dininde kesinlikle yasak olmasına ve Müslüman topluluklar tarafından nadiren tüketilmesine rağmen, alkol çeşitli dinlerin ritüellerinin bir parçası olduğu gibi bazı toplumlarda milli bir gurur kaynağıdır. Tüm bu farklılıklara rağmen, tartışılamayacak bir gerçek vardır, o da alkolün evrensel olarak zararlı bir madde olarak kabul edilmesidir.

Psikiyatri biliminde yer alan madde kategorilerinde alkol, merkezi sinir sistemi aktivitesini azaltan bir ilaç sınıfı olan depresanlar arasındadır. Yani Sedatif, hipnotik ve anksiyolitik gibi ilaçların yer aldığı bu madde kategorisinin doğası gereği beynin faaliyetlerini yavaşlatırlar. Kaldı ki alkol, dünyada en çok suistimal edilen madde olarak kabul edilmektedir. Bunun sebebi bazı kültürlerde kolay erişilebilmesi ve kabul görmesidir.  Dünya Sağlık Örgütü, kendi sitesinde alkol tüketiminin 200'den fazla hastalık, yaralanma ve diğer sağlık durumlarına sebebiyet verdiğini belirtiyor. Bunun dışında alkolün birçok sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik sorunlarına yol açtığı aşikârdır. Bütün bu gerçeklerin bilinmesiyle birlikte, alkolün dünyanın birçok ülkesinde neden yasaklanmadığı merak konusudur.

Bu noktada hatırlatılması gerekiyor ki BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında alkolün “zararlı kullanımını azaltma” yer almaktadır. Yalnız 2030’a az bir süre kalmışken özelikle pandemi ile beraber alkol tüketimi azalmak yerine artmaktadır. Bugün, bağımlılık yapma, zarar verme ve mest etme konularında nispeten az etkisi olan esrar, 129 ülkede yasadışı iken sadece bir avuç Müslüman ülkenin alkole karşı mutlak bir politikası var. Buna ek olarak bazı Müslüman ülkelerde bu yasak kısmen uygulanmaktadır. Aslında ülkelerin alkole karşı tutumu, ABD'nin 1920 "Asil deney" adlı bir politikanın sonucuna dayanmaktadır. 20. yüzyılın başlarında, Amerikan hükümeti alkolün neden olduğu sosyo-ekonomik zararları göz önünde bulundurarak alkollü içeceklerin üretimini, nakliyesini ve satışını yasaklamaya karar verdi. Ancak, içki içenlerin yasa dışı içki üretimi ve ticaretini tercih etmesi ve bu durumun daha da zarar verici hale gelmesi nedeniyle "deney" çıkmaza girdi.

Bugün çoğu ülke, alkolü azaltmak için aşırı vergilendirme yöntemini benimsemiş durumdadır. Ne yazık ki, bu yöntem ABD'nin "asil deneyinden" farklı bir sonuç göstermemektedir, bir yandan fakir alkolikler kaçak içkiyi tercih edip kendi ölümlerine sebep olurken diğer yandan zengin alkolikler servetlerini içkiye harcıyor. Bu bağlamda alkol sorununu ortadan kaldırmaya karşı en büyük engel bazı kültürlerde alkolün normalleştirilmiş ve vazgeçilmez olmasıdır. Oysaki içkinin insanların sosyal hayatında ön planda olduğu İslam öncesi Arabistan'da durum böyleydi. İslam'dan birkaç yüzyıl sonra şarap şiirleri Araplar arasında hala çok yaygındı. Ancak günümüzde alkolün yasaklığı toplumumuzda çok belirgindir. Alkolizmin övülmesi hem dini hem de kültürel açıdan ayıptır. DSÖ'nün en az alkol tüketen ülkeler sıralamasında Kuveyt, Bangladeş, Libya, Moritanya ve Somali gibi Müslüman ülkeler ön sırada yer alıyor. Buna ek olarak diğer birçok Müslüman ülke nispeten az tüketime sahiptir. Tabi kimi özentili Müslümanlar arasında alkol tüketiminin arttığını inkâr edemeyiz.

Her neyse Müslüman toplumların bu zararlı maddeye karşı tutumu, İslami emirlerden kaynaklanmaktadır. O emir o kadar güçlü ve sistematik ki, evlerinde içki depolayan ilk Müslümanları içki içmekten vazgeçirdi.

Bu meyanda dikkate değer ki Peygamber bir gün kalkıp insanlara “Ey müminler, içki haramdır. Onu alırsan cehenneme gidersin.” dememiştir. İşin aslı şu ki, içki yasaklama sürecinde üç ayet nazil olmuştur. Alkol bağımlılık yapma özelliğine sahiptir ve birçok yasa dışı uyuşturucuyla karşılaştırıldığında yüksek bir yoksunluk semptomları oranına sahiptir. Yani, içki içen bir kişinin tüketimi kestiği zaman vücudu psikolojik ve fiziksel olarak olumsuz bir şekilde tepki verir. Bu tepkiden dolayı bırakmak isteyen çoğu zaman bırakmakta zorlanıyor. Bu nedenle, alkolün aniden yasaklanmasında faydadan çok zarar vardır. Bunun yerine bir desensitizasyon sürecinden geçmeye ihtiyaç olabilir.

Alkol içmenin hükmü hakkında nazil olan ilk ayet insanı içkinin mahiyeti üzerine düşünmeye davet ediyor:

Sana içki ve kumarı sorarlar, de ki: "İkisinde hem büyük günah ve hem insanlara bazı faydalar vardır. Günahları faydasından daha büyüktür". Ne sarfedeceklerini sana sorarlar, de ki: "Artanı". Böylece Allah, dünya ve ahiret hususunda düşünesiniz diye size ayetleri açıklar. (Bakara 2:219)

Bu ayette Allah, Müslümanların idrak kabiliyetine hitap etmektedir. Ayetini “Allah, dünya ve ahiret hususunda düşünesiniz diye size ayetleri açıklar.” ifadesiyle bitirdi ki, insanlar, alkolün bariz psikolojik ve sosyo-ekonomik etkilerini göz önünde bulundurarak gerçekten buna değer olup olmadığını kendi kendilerine düşünsünler. Ayet, bunun bir günah olduğunu ya da ruhsal olarak zararlı olduğunu belirtmesine rağmen, bugün birçok alkol savunucusu alkolün birtakım faydaları olduğunu söylemektedir. Ancak bu faydaların önemli olmayıp kesinlikle alternatifleri olduğu aşikâr. Zira Allah hiçbir hastalığın tedavisini yasakladığı şeylere koymaz.

İlk ayet alkolün hükümlerini tamamen insanların takdirine bırakarak akıl yürütmelerini söylerken, ikinci ayet sarhoşları en şerefli meclis olan namazdan yasaklamıştır.

“Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın…” (Nisa 4:43)

Namaz günde beş defa cemaatte kılınır. Hiçbir mümin, özellikle vaktinde ve cemaatle birlikte bu yükümlülüğü kaçırmak istemediğinden, bu ayet müminin beyin dünyasında bilişsel çelişki oluşturur. İnsanı içki ve namaz arasından birini tercih edecek ve ne zaman içeceğine dikkat edecek bir duruma getirdi.  Bu seçimlerin psikolojik etkileri, kişinin alkol içmeyi kötü olarak görmesini sağlayan desensitizasyon faktörleri olarak kabul edilebilir.

Son olarak, Kuran'da içkiyi mutlak olarak yasaklayan ayet, hem sosyal hem de manevi sonuçlarından söz eder. Allah şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?(Maide 5:90-91)

Bu iki ayette Allah, içkiyi yasaklamanın yanı sıra, sarhoşluk veren maddelerin ve ayette bahsi geçen diğer şeylerin etkilerini de bir kez daha hatırlatır. Ayet, sebebi nüzulüyle beraber insanlara akıllanmaları gerektiğini hatırlatıyor. Dolaylı olarak diyor ki, düşünün içki yüzünden sarhoş oldunuz, Allah’ın verdiği aklı bilerek kaybettiniz, sevdiklerinizle kavga ettiniz, Allah'ı anmayı unuttunuz, eş ve çocuklarınıza hediye alabilecekken paranızı içkiye harcadınız… içki bunlara değer midir? Değmezse neden vazgeçmiyorsunuz?

Unutulmamalıdır ki, İslam hukukunun içkiye karşıtlığı sadece bu ayetlerden oluşmamaktadır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Çoğu sarhoş edici olanın azı da haramdır” (İbn Mâce). Bu hadiste ortaya koyulan kaide, alkolü “kötüye kullanma”, “alkolizm” ve “sorumlu içme” gibi terimler etrafında tartışmaya çalışan birçok modern insanın sorusunu da yanıtlıyor. Bu hüküm, kimin kontrolünü kaybetmeye ve alkolü kötüye kullanmaya meyilli olduğu ve tek kullanımdan sonra bile bağımlı hale gelme ihtimalinin yüksek olduğu konusundaki belirsizliği ortadan kaldırıyor. Üstelik 2018 yılında dünyanın en eski ve en iyi bilinen genel tıp dergileri arasında yer alan Lancet'te yayınlanan ve büyük çapta bir araştırma sonucuna göre az miktarda alkolün de çok tehlikeli olabileceğini göstermiştir.

İslam, içki içmeyi sadece insan ile yaratıcısı arasında bir günah olarak değil, toplumsal sorunlara sebep olabileceğinden dolayı da bir suç olarak kabul ediyor. Bu nedenle İslam hukuku, içki içen kişiye kırbaç cezası veriyor.  Hadiste bütün kötülüklerin anası olarak nitelendirilen içkiyi içen kişinin cezalandırılması, dolaylı olarak ondan kaynaklanabilecek diğer suçları da önlemektedir.

Bu noktada ilk Müslüman toplumun alkole karşı tutumu dikkat çekicidir. Alkol bağımlılığını kırmak için mücadele eden Numayman b. Amr’in hikayesi çok anlamlıdır. Bu muhterem şahıs içki suçundan iki defa Peygamberimizin huzuruna çıkmıştır. Bunun üzerine bazı arkadaşları onu lanetlediler. Şefkat ve merhametle dolu Peygamber efendimiz ise bunun üzerine, "Ona lanet etme, çünkü Allah'a yemin ederim ki onun Allah'ı ve Peygamberini sevdiğini biliyorum. " dedi. Tabi, Peygamber'in onun hakkındaki düşüncesi ne kadar güzel olsa da, onu cezadan muaf tutmadı. Bir şekilde alkolikleri tamamen dışlamak yerine bağlılıklarını kırabilmek için onlara manevi destek vermemiz gerektiğini göstermektedir.

Peygamber bağımlılar konusunda düşünceli olabilir, ancak bu alkolizmi hoş gördüğü anlamına gelmez. Nitekim içki servisi yapılan masaya oturmayı da yasaklamıştır. Bu, içmeyen birini cezbetmeme ve daha önce içen biri için tetikleyici nostalji duygularını uyandırmama açısından çok önemli ve son derece anlamlı bir hükümdür.

Günümüze gelelim. Birçok kültürde alkolün nasıl kutsandığını görüyoruz. Ünlüler barlarda ve şarap partilerinde fotoğraflarını paylaşırlar. Reklam panoları ve film gösterileri, alkolü kişinin içinde bulunduğu kötü durumu unutmak ve kendini ferahlatma veya rahatlatmanın bir yolu olarak gösteriyor. Bütün bunlarla yaşayan dünyanın bu bariz tehlikeli maddeden kurtulacağı beklenmez.  Dolayısıyla ABD gibi bir ülke alkolle ilgili sorunlara yılda 200 milyar doların üzerinde harcama yapmaya devam ediyor.

Günümüz dünyası İslam medeniyetinden ders almalı. İçenler ve içmeyenler için alkolün tehlikeleri farkındalığı oluşturulsun. Kuran'ın öğrettiği gibi gerçek mahiyetini müfredatta öğretin. Edebiyat ve sanat şaraba karşı olmalıdır. Alkol kullananlar sadece araç kullanmaktan değil, birçok aktiviteden menedilebilir. Söz gelimi, spor tesisleri, uçaklar ve diğer önemli yerler içki kullanan kişileri kabul etmeyebilir. Ayrıca, Müslüman Arapların alkol yerine kahveyi benimsediği gibi her toplumda kültürel alternatifler teşvik edilmelidir. Ancak bu tür eylemler gerçekleştirildiğinde dünya, tüm kötülüklerin anası uğruna kaybolan yaşamları, sağlığı, parayı ve ilişkileri kurtarabilecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.