SİYASET
Fransa ve Çevrim içi Kan Davası Çağrısı: Panik mi, Yeni Strateji mi?
Boubacar Amadou CISSE
"Dünya değişti ve ülkemiz çoğu zaman kamuoyunun saldırısına uğruyor... Afrika bunun için bir laboratuvar... Büyükelçilerimizin tepkilerinde agresif olmaları ve bu konuyu sosyal medyada ele almaları gerekiyor."
Bunlar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 1 Eylül 2022'de Paris'teki Élysée'de düzenlenen 2022 yıllık Fransa büyükelçileri konferansında yaptığı konuşmadan birkaç kelime. Bu küresel diplomatik kargaşa döneminde, bazıları Fransa Cumhurbaşkanı’nın mesajının bir sertlikten ziyade bir sıkıntı mesajı gibi göründüğüne inanıyor çünkü bugünlerde Fransa'nın karşı karşıya olduğu zorluğun ciddiyetini tasvir ediyor. Diğerleri, yaklaşımı Afrika'da sıkça söylendiği gibi pervasız olarak algılıyor: "Kriz zamanında, bilgeler köprüler inşa ediyor ve aptallar barajlar inşa ediyor."
Macron'un cumhurbaşkanlığı dönemi hem iç hem de dış kamuoyunda yaşanan hassas krizlerle boğuşuyor. Ülke, eski sömürgelerine karşı hâlâ yeni-sömürgeci tutumlar benimsediği için eleştirilse de, genç cumhurbaşkanı durumu kontrol etmiş ve baskılara dayanmış gibi görünüyor. Afrika ülkelerini doğrudan yerel dillerde yayın yapan haber ajanslarıyla yayınladıktan sonra, Radio France International'ın (Fransa Uluslararası Radyosu- RFI), Mali'deki Bambara’ca Burkina Faso'daki Mossi’ce, Nijer'deki Hausa'ca vb. yayınları duymak yaygındır; bu, France Media altındaki çoğu haber ajansı için geçerlidir. Bununla birlikte, son zamanlardaki jeopolitik olaylar dizisi nedeniyle, sorunlar kontrolden çıkıyor gibi görünüyor.
Macron ve Fransa'ya Yönelik Gerçek Tehdit
Konferanstan önce Cumhurbaşkanı tarafından birkaç Afrika ülkesine bir tur yapıldı: Kamerun, Benin, Gine Bissau ve Cezayir. Geziler sırasında Macron, Mali ile diplomatik krizlerini ve Çin, Rusya ve Türkiye tarafından başlatılan bazı propagandaları tekrarlamaya devam etti. Birçoğu, Fransa'nın eski sömürgelerinde, bu kadar uzun süre azalan bir etkinin arifesinde bu uluslar arasındaki bağlarını güçlendirmek için bir kampanya başlattığını iddia etti.
Macron'un, aylardır süren Sarı Yelek protestosu ve Rusya-Ukrayna çatışmasında arabuluculuk "girişimi" de dâhil olmak üzere engellemeye çalıştığı birçok kriz yaşandı; ancak, Afrika'nın birçok yerinde anti-yeni-sömürgeci devrimin yükselişini ihmal etmek zordur. Buna, Mali'deki geçiş devletinin direnişi yol açarken ülkenin mevcut liderleri Fransa büyükelçisini ve ordusunu sınır dışı etti ve ardından terörizme kanıtlanmış desteği için BM Güvenlik Konseyi'ne çağırdı. Mali, Rusya, Türkiye, İran ve Çin ile yeni güvenlik ve ekonomik anlaşmalar imzalayarak ortaklığını çeşitlendirmeye başlıyor. Afrika ülkesinin şu anda iş birliği yaptığı yeni bloğun, Fransa'nın aktif bir oyuncu olduğu klasik Batı bloğundan farklı olduğu açıktır.
Bütün bunlara, sosyal ağlarda dinamik, Afrika'nın davası için savaşan ve Fransa'nın kıtanın sosyo-politik ve ekonomik sahnesindeki eylemleriyle savaşmaya kararlı genç etkileyiciler eşlik ediyor. Fransa, sömürgelerindeki etkisinin azalmasından ve aynı zamanda Afrika'nın bu çok zengin topraklarındaki doğal kaynakların çıkarılmasından kaynaklanan önemli bir gelir kaybından açıkça korkuyor. Bu nedenle, sözde propagandayı finanse etmek ve kıtadaki Fransız karşıtı duyguları körüklemek için Afrika'ya yatırım yapmaya çalışan yeni güçleri suçluyorlar.
Küçümseme mi, hor görme mi?
Pek çok kişi, Fransa'nın eski sömürgelerindeki konumunu her zaman koruduğuna inanıyor, çünkü bugüne kadar özgürlük ve bağımsızlık için yankılanan sesleri ihmal etti. Bu ülkelerin yönetimine sürekli müdahale edildiğinde, Fransa tarafında belirli bir ihmal, hatta kötü bir niyet olduğu açıkça ortaya çıkacaktır.
Cumhurbaşkanı Macron'un bugünlerde Afrikalıların Fransa'ya karşı sergilediği öfkeden Rusya'yı, Çin'i ve Türkiye'yi sorumlu tutması, Afrika algısının hiç değişmediğini ve Afrikalıları ne kadar küçümsediğini, hatta hor gördüğünü gösteriyor. Birçok emperyalist ülke gibi Fransa da Afrika'nın değişmekte olduğunu ve Afrikalıların kıtalarının iyileştirilmesi için bir devrim başlatıp önderlik edebileceklerini kabul etmiyor ya da fark etmiyor gibi görünüyor. Günümüzde, özgürlük ve değişime susamış eğitimli ve uyanmış genç Afrikalılar, ülkelerinin yönetimini etkilemektedir. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte onların sesleri de göz ardı edilemez, mesajları dünyanın her köşesine ulaştı. Bu nedenle, dinlemek, dikkatlice ve saygıyla dinlemek akıllıca olacaktır.
Macron, örneğin genç neslin "seçilmiş" kişiliklerini (Fransa tarafından) ülkesinin Afrika kıtası ile ilişkileri üzerine bir değiş tokuşa davet ederek soruna farklı bir şekilde yaklaşmaya çalıştı. Bununla birlikte, tüm çabaları başarısız oldu, çünkü sorunun kökeni, yani sömürgeci duruşu, hiç değişmemiş gibi görünüyor. Daha sonra, diğer ülkeleri Afrika'daki etkilerini genişletmek istedikleri için suçladı. Bu bir küçümseme mi yoksa hor görme mi olur?
Sonuç
Dünya, insanların zihniyeti gibi değişti ve Afrikalılar da bundan istisna değil. 3 yüzyıllık kölelik, 2 yüzyıllık sömürgecilik ve yeni sömürgecilikten sonra, Afrikalılar ihtiyaç duydukları bağımsızlığı yeniden tanımladılar ve toprakları üzerinde tam egemenlik iddia ettiler. Bunun nedeni, yeni neslin yüksek eğitimli olması ve dünyayı atalarından farklı görmesidir. Fransa, birçok eski sömürgecinin aksine, bu gerçeği kabul etmemiş gibi görünüyor ve şimdi arkaik kalan duruşuna tutunuyor.
Eski Fransız sömürgelerinin birçoğunun, özellikle Afrika'dakilerin, Avrupa ülkesine karşı ayaklandıkları ve yerel ve uluslararası ilişkilerine herhangi bir müdahale peşinde olmadıkları bir gerçektir. Bununla birlikte, Fransa hala gerçeği ve kıta ile daha saygılı bir ilişki kurma ihtiyacını reddediyor. Her halükârda, "gözlerinizi gerçeklere kapatırsanız, kazalarla öğreneceksiniz" diyen bir Afrika atasözü olduğunu bilmelidir.
Kl
Kasım 05, 2022 Cumartesi 16:38
Magnifique