Sosyal Medya

SİYASET

IRAK’TA NELER OLUYOR?

Ebu Masum Mücahit         

Osmanlının yıkılması, sömürgeci Batı’nın temsilcileri İngiliz ve Fransızların bölgeyi işgali, sonrasında güya bağımsız devletlerin çıkmasıyla İngiltere’nin uydu devletleri kurulur. İngiliz kontrolünde kurulan devletlerden biri de Irak devletidir. İngilizlere göre Irak’ın en kolay yönetimi çatışma ile yönetilmesidir.  1400 yıldır hiç çatışmayan Türkler, Araplar ve Kürtler birbirleriyle çatıştırılır. İnsanların ortak noktaları değil farklılıkları gündeme getirilerek yönetimi İngiliz sömürge yönetim anlayışıdır. ‘’Bir gölde iki balık kavga ediyorsa bilin ki oradan sarı benizli bir İngiliz geçmiştir .‘’ (Kızılderili atasözü.)

İngilizler Irak’ta sadece etnik bir çatışma çıkarmamıştır. Bu bölgede olmayan Şii-Sünni çatışması başlatılmıştır. Sadece Irak’ta değil ümmeti parçalamak için mezhebî bir problem çıkarılmıştır. Irak devleti kurulduktan sonra Batılılar hem bölgedeki iktidarı desteklemiş hem muhalefeti desteklemiş, her iki tarafı da İngilizler idare etmiştir. Özellikle Şia el altından mazlum rolü oynayarak desteklenmiştir. Sünnîleri ise direkt destekleyen Batı, çatışma ortamını bu günlere getirir.     


2001 yılında ABD Dışişleri Bakanı Condeleezza Rice’ın Orta Doğu projesi (BOP) ile Saykıs/ Pikot anlaşmasında bölünen İslam coğrafyasında yeni bir kargaşa, iç savaş ve ölümler, kan ve gözyaşı yeniden başlamıştır. 2003 yılında ABD Irak’ı işgal etmiş, bu işgalden sonra Batı’nın desteklediği Irak’taki Sünni dönem sona ermiştir. Yerine yine Batı’nın desteklediği başka bir ekip geldi. Bölge halkı yine kaybetti.  2003’te ABD Irak'ı işgal edince Yahudi asıllı Bolbilimer vali olarak tayin edildi.  Bolbilimer diyor ki; "Biz Irak'ı petrol için değil, Irak’taki 1000 yıllık Sünni itikadı bitirmek için işgal ettik. 

Bu sebeple Şialara yönetimde yer verdik.” Aynı şekilde ABD ordu komutanı diyor ki; "Irak’ta merkezi bir hükûmet istemiyoruz. Aksine konfederasyon şeklinde, ayrı din ve ırk mensubu grupların yönettiği bölünmüş bir Irak istiyoruz. Bu sebeple Irak'ı İran'a teslim etmeliyiz". Bundan sonra İran'ın Velayet-i Fakih İtikadî Dava Partisi aracılığı ile Irak’ta aktif hale geldi. ABD Başkanı George Bush, Nuri el Maliki'yi Dava Partisinin başına getirdi. Nuri el Malikî yönetime gelince yaklaşık dört milyon Iraklı Sünni vatandaş Irak'ı terk ettirildi.  Bunların yaklaşık bir milyonu Türkiye'ye geldi. Daha sonra Nuri el Maliki, Caferi İmamî Vilayeti’nin itikadı temsilcisi Mukteda el Sadr'la anlaşarak Şia ittifak grubunu oluşturdu.  Şia ittifak grubu bir buçuk milyon Sünni vatandaşı öldürdü, 500 bin Iraklı kadına tecavüz etti. Bunlar olurken insan hakları ve kadın örgütlerinden hiçbir tepki gelmedi. Dünya bu olanlara karşı kör, sağır ve dilsizleri oynadı. Bütün bu olanlardan sonra Irak’taki Sünni nüfus iyice azaldı. Yapılan seçimlerde Şialar güya meşru bir şekilde yönetimi ele geçirdiler. Şiaların yönetime geçmesinden sonra 2 milyon İran vatandaşı, Irak'a getirildi ve bunlara Irak’ta vatandaşlık verildi. Bu gelen İran vatandaşları Irak'ı terk eden ya da öldürülen Sünnilerin evlerine ve arazilerine yerleştiler.


Mukteda Sadr; İran Şiasının savunduğu velayet-i fakih itikadını kabul etmez. Mukteda Sadr'a göre yeryüzünde Mehdi’nin temsilcisi yoktur. Bu sebeple İranlı merci Sistani 2004 yılında milisleri ile (silahlı güçleri ile) Necef havzasını ele geçirdi. Daha sonra Mukteda Sadr'la anlaşarak Sadr grubuna özel Arap olan bir fetva makamı (merci) tayin etmiştir. Ancak bu merci olan kişinin İran’da Kum şehrinde oturması şartıyla. Bu fetva makamının adı El Hariri’dir.  2018 yılında Mukteda Sadr'ın Şia grubu seçimleri kazandı. Seçimleri kazanınca Kürtlerin ve Türkmenlerin desteğini alarak bir çoğunluk hükumeti kurdu. Kurulan bu hükumette İran Şialarının temsilcisi olmadığı için İran bu seçime müdahale etti. İran genel anlamda Fransa masonik yapısı ile çalışır. Avrupa’da İngiliz-Fransız çatışması çıkınca İngiltere, Fransa’nın kontrolündeki Şia’nın yerine İngiltere’nin kontrolündeki Arap Şia’sını desteklemeye başladı. (Daha önceki “Bayram Değil Seyran Değil Papa Niçin Irak’ta?” yazısında genişçe anlatmıştık.) Nuri el Maliki ( Güya Sünni görünen, Şia’ya düşman olan) Fransa Daiş'i ile anlaşarak, Mukteda Sadr'ın kurduğu hükumeti yıktı. Nuri el Maliki bu sefer Daiş’e karşı İran’dan yardım istedi.

İran, Maliki’ye yardım için Kasım Süleyman ve Ebu Mehdi el Mühendis’i gönderdi. Bu komutanlar Irak'a gelince Haşduşşabi milis örgütünü kurdular. Tıpkı İran Devrim muhafızları gibi. Daha sonra 2021’de İran askeri istihbarat Başkanı Kani’yi Irak'a gönderdi. Kani’yi Haşdüşşabi’nin başına geçirdi. 2021’de Mukteda Sadr yeniden seçimleri kazandı. Bunun üzerine Kani,  Mukteda el Sadr'a "Eğer hükumeti kurarsan güneyden kuzeye bütün Irak'ı yakarım!" diye tehdit etti.  Maliki, Kani ve Mukteda el Sadr anlaşarak Mustafa el Kazımi hükumete başbakan olacak. Celal Talabani Cumhurbaşkanı olacak. Meclis başkanı daha belli değil. Özellikle anlaşma sağladıkları Mustafa Kazımi laik, ABD vatandaşı, İran itikadına inanmıyor ama Şia.

2022’de Mustafa el Kazımi kendisinin askeri gücü olmadığı için, Mukteda el Sadr'ın himayesine girdi. Bu sebeple Maliki, Mustafa el Kazımi’yi başbakanlıktan uzaklaştırmak istiyor. Bu konuda Mukteda el Sadr ile Maliki arasında büyük bir savaş oldu.  Maliki ABD helikopteri ile İran’a kaçtı. ABD düşmanımın düşmanı benim dostumdur diyor. Hem iktidarı hem muhalefeti getiriyor. 2022 Ağustos’unda Mukteda el Sadr milisleri ile yeşil bölgeye girerek  devlet kurumlarını ele geçirdi. Irak millet meclisine ve Cumhurbaşkanı sarayına girdiler. İran Mukteda el Sadr’ı tehdit ederek “Eğer yeşil bölgedeki devlet kurumlarını hemen terk etmezsen Baas partisini sana karşı silahlandırıp senin hakimiyetine son veririm!” deyince  Mukteda el Sadr yeşil bölgeyi  terk etti. Hariri mercialıktan azledildi. Hamaney Mukteda el Sadra yeni mercia tayin etti. Fakat Sadr, Hamaney’i kabul etmedi. Benim merciam Ali bin Ebu Talip’tir dedi.       

Bunlar olurken büyük şeytan ABD, İran ve Mukteda el Sadr arasında Irak ile ilgili gizli bir anlaşma yürütüyor. İran halk cephesi liderlerini İran’a teslim etmesini istiyor. Biden 2003 yılında ABD başkanı Bush’un Irak temsilcisi idi. O zamanki düşüncelerini bugün yapmak istiyor. ABD,  İran’a, Muktede Sadr ile anlaşırsan onlara veririm diyor. Sadr ise Irak içinde mahalli bir dinî Şia devleti kurmak istiyor. Fakat ABD laik bir Şia devleti sistemi kurmak istiyor. Mustafa Kazimi bunun için biçilmiş kaftan. Bu arada İran,  Irak’taki hâkimiyetini kaybetmek istemiyor. ABD ise İran’ın yardım etmesini istiyor ancak hâkimiyeti ele geçirmesini istemiyor. Önümüzdeki günlerde nasıl gelişmeler olacak, kim bilir? ABD başkanı Biden’ın Irak temsilcisi ve BM’nin Irak temsilcisi Jannes Haines 20 Temmuz 2022’de  ‘’Yakın zamanda Irakta büyük sorunlar olacak. ‘’ diyor.


Müslümanların ferasetsizliği, basiretsizliği, hırsları kâfirleri veli kabul etmeleri İslam’a ve Müslüman halklara kan ve gözyaşı olarak dönüyor. ABD Müslümanlar arasındaki ihtilaftan faydalanıp 1000 askerini Irak’a gönderiyor. Güya Arap Şia’sı ile İran Şia’sı arsındaki ihtilafı çözmek için. ABD gelecek, faili meçhuller artacak. Canlı bombalar cuma günleri cami önlerinde patlayacak, daha fazla kan ve gözyaşı dökülecek. Müslümanlar bir an önce yeniden iman edip kafirleri veli ve dost kabul etmemeli. Müslümanlar kendi aralarındaki sorunları heva ve hevesleri ile çözmeyip Kur’an ve sünnet ışığında çözmelidir.
                                                          

1 Yorum

  1. Mustafa O

    Eylül 22, 2022 Perşembe 10:56

    Bilgilendirme için teşekkürler. Müslümanlar birlik olmadığı için, düşman kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.