Sosyal Medya

EKONOMİ

Dünya Ticaret Örgütü ile Paradoks: Jeopolitik ve Afrika’nın Gıdadan Bağımsız Olamaması

Obedgiu Samuel 
(İngilizceden çevren:Zekiye Gök)

Geçenlerde BBC, Ukrayna tahıllarını taşıyan bir geminin Doğu Afrika ülkesi Cibuti’ye nasıl demirlediğine dair bir tweet paylaştı. Daha sonra birisi, Afrika ülkelerinin ilerleyememe konusunu ele alan bir yorum paylaşarak bahsi geçen tweeti retweetledi.

Afrika'nın Düşük Gıda Üretiminin Nedenleri

Sahra altı Afrika’nın düşük gıda üretiminin nedenleri göründüğünden daha karmaşık olabilir. Bu verimli kıtada tarımsal refahı engelleyen hem iç hem de dış faktörler var gibi görünüyor. İç problemlerden birisi yerel üretimi teşvik etmeye ve çiftçileri desteklemeye yönelik politikaların birçok Afrika ülkesinde etkisiz olmasıdır. Çünkü bu mesele hükümetlerin tarım sektörlerini desteklemeye yönelik ekonomik çabalarıyla alakalıdır. Ancak yakın zamana kadar çok az sayıda Sahra altı Afrika ülkesi, yıllık bütçelerinin en az %10’unu tarımsal kalkınmaya ayırmıştır. Bütçe tahsisinin yanı sıra, yerel üretimi teşvik etmek ve çiftçileri desteklemek için tasarlanan politikalar asgari düzeyde ve verimsizdir. Bunlar yabancı ürünlere uygulanan tarifeleri kapsamakla beraber, yerel üreticilerin dış pazarda başarılı bir şekilde rekabet etmeleri için nasıl terfi ettirilebileceği konusunu da içermektedir. Böylece ihracat artırılacak ve yerel pazarlarda rekabet avantajı net bir şekilde sağlanacaktır. Ek olarak uluslararası politikalar Afrika’da gıda bağımsızlığının önündeki en büyük kısıtlamalardır.
 
Çoğu Sahra altı Afrika ülkeleri uluslararası örgütlere bağlı kalmıştır. Bu kuruluşlar tarafından tasarlanan politikalar, belirli ülkelerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış gibi görünüyor. Bu bağlamda en büyük sorunlardan biri serbest ticaretin jeopolitiğidir. Son zamanlarda, Sahra altı Afrika’daki tarımsal üretim, dünyanın geri kalanından daha düşük kalmıştır. Birçok akademisyen, Afrika’nın düşük gıda üretimini iklim, toprak kalitesi, kölelik ve hastalık gibi Afrika’ya ve Afrika insanlarına özgü faktörlere bağlıyor. Fakat görünen o ki bunlar doğru değildir. Çünkü dünyanın ekilebilir topraklarının %70’i Afrika’dadır. İkincisi, kıtanın artık bu ekilebilir toprakları işleyebilecek bir gençlik potansiyeli de fazlasıyla nevcuttur. Ama sorun nerede? Sorun, gelişmiş ekonomiler tarafından tercih edilen açgözlü ve pervasız serbest ticaret ekonomilerinin jeopolitiğinde yatmaktadır.
Sahra Altı Afrika, 1960’ların başından 1970’lere kadar kişi başına mütevazı bir tarımsal üretim artışına, 1970’lerin ortalarında ve 1980’lerde ara sıra kısa büyüme dönemlerine sahipti. Bununla birlikte genel eğilim, diğer gelişmekte olan bölgelerle çelişen bir düşüş eğilimidir. Sonuç olarak, gıda güvenliği, SSA nüfusunun %30’unun gıda güvencesizliği ile devam eden bir sorun olmuştur (Pfister ve diğerleri, 2011).

Buna bir örnek Gana’nın domates yetiştirme endüstrisidir. Bağımsızlıktan sonra Gana, çiftçilerine, özellikle de yeni domates sektörünü korumak için yüksek ithalat gümrük vergileri koydu. Ancak Gana ve birçok Afrika ülkesi bu tarifeleri kaldırmaları için artan bir baskı altına girdi. Otuz yıl sonra, Çin, İtalyan, İspanyol ve Amerikan domatesleri Gana pazarını istila edip Ganalı çiftçileri işsiz bırakmış oldu. Sonuç olarak, Gana’da domates işleme endüstrisi yok oldu. Çünkü ticaret kurallarının jeopolitiği diye ithal edilen tarımsal ürünlerdeki %40 ithalat tarifeleri kaldırıldı. Diğer yandan Avrupa’da endüstriyel tarım, devlet destekleri ve ucuz göçmen işçiliği gibi faktörlere bağlı olarak gelişen bir domates endüstrisi vardır.

Dünyanın en büyük ekilebilir arazisine sahip olmalarına rağmen Afrikalıları tarımsal üretim yapmaya teşvik eden bir şey yok. Çünkü Afrikalılar, dünyanın geri kalanından gelen ucuz tarımsal ürünler nedeniyle rekabette geride kaldılar. Dünya Ticaret Örgütü tarafından teşvik edilen bu aldatıcı “serbest ticaret” eğilimleri, Afrikalıların kendi yetiştirdiği yerel ürünlerle gelişmesine kesinlikle izin vermeyecektir. Bu da Ukrayna tahılının kıtaya daha ucuz tahıl dampingini yapmaya devam edeceğinin nedenini açıklıyor.

Birkaç yıl önce Ruanda, büyük ölçüde ABD’den gelen ikinci el kıyafetleri yasakladı. ABD, Ruanda’yı Afrika’nın ticari “büyümesine” yönelik olan Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası (AGOA) kapsamından atarak karşılık verdi. Dolayısıyla Afrika tarımı, Batı tarım ürünlerinin artan baskısı altında ilerliyor. AB sadece 2018’de Batı Afrika’ya 23 milyon euro domates, 258 milyon euro süt tozu ve 411 milyon euro et ihraç etti.

Birçok Afrikalı kümes hayvanı üreticisi işini terk etti. Çünkü AB’den ithal edilen tarım ürünleriyle rekabet edemezler. AB, çiftçilerine hem AB’de hem de yurtdışında çiftçilik yapmaları için büyük ölçüde sübvansiyon sağlıyor. 1990’ların başında, Gana kümes hayvanı ihtiyacının %90’ını karşılıyordu. Ancak şu anda sadece %5 üretim yapıyor ve kümes hayvanı ürünlerinin çoğu AB’den geliyor. Afrika ülkeleri yerel tarımsal üretimini desteklemeye kalkıştığında, tıpkı ikinci el kıyafetleri yasaklamaya çalışan Ruanda gibi cezalandırılacaktır.

Öneriler

Pek çok süper ekonomiye sahip ülkenin yer aldığı günümüz dünyasında, bir ulusun ekonomik büyümesinin kendi başına zorlayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Gıda üretimi, bir ülkenin bağımsızlık mücadelesinde çok önemli bir sektördür. Afrika bunun için mükemmel bir vaka çalışmasıdır. İç politikalardaki başarısızlıklar ve uluslararası kuruluşların engellemeleri ile birlikte, küresel pazarlarda rekabet avantajını teşvik etmek ve yabancı ürünlerin girişlerini filtrelemek için yöntemler belirlemek bir zorunluluktur.

Başlangıç için ilk alan, yerel üretimi kolaylaştırmayı planlayan hükümetler olacaktır. Bu, tarım için artan bütçeyi, eğitim yoluyla tarımsal profesyonelliğin teşvik edilmesini ve altyapıların (makineler, yollar, barajlar vb.) inşa edilmesini gerektirir. Ayrıca, yerel çiftçileri korumak ve uluslararası pazarlara ihracatı teşvik etmek için politikalar tasarlamak gerekiyor. Bu yaklaşımlar zincirinin benimsenmesi, kıtada gıda bağımsızlığı için iyi bir adım olabilir.

2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyar olacağı öngörülüyor. Bu da bu insanları beslemek için gıda üretiminin %70 oranında artması gerektiği anlamına geliyor. Sadece Afrika’da gıda üretimi 2050 yılına kadar ikiye katlanmalıdır. Ancak, mevcut serbest ticaret jeopolitiği Afrikalıların kendi insanlarını beslemesini engellerse, bu kıtayı bir saatli bomba bekliyor. Bu, kaybedilen iş fırsatlarına ve artan hayal kırıklığına dönüşecek ve daha fazla siyasi istikrarsızlığa yol açacaktır.
Afrikalı devletlerin yöneticileri gereken adımları atmazlarsa sonuçlar felaket olacaktır.  Batı ülkelerini tercih eden bencil serbest ticaret jeopolitiği nedeniyle Batılı tüccarlar Afrika ülkelerine tahıl ihraç etmeye devam edecek ve Afrikalılar, gündelik iş fırsatlardan yoksun bırakılarak ülkelerini terk etmek zorunda kalacaklardır.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.