Sosyal Medya

TARİH

Kayıp İslam Bölgesi “Kırım” Unutturuldu mu!?

Dr. Halit İMAM

Mısırlı Prof. Dr. Cemal Hamdan “Hilafet sosyolojisinin Tarihi” isimli eserinde diyor ki: “Hz. Ömer b. Hattab Kırım’ı fethettiğini düşündü. Ancak bu görüşten vazgeçerek Ashab-ı Kiram’dan ve Müslüman İslam tebliğcilerinden bazılarını Kırım’a göndererek Kırım’ın İslamlaşmasını sağladı. Ne yazık ki Rusya imparatorluğu döneminde Kırım, Rusya tarafından işgal edildi ve İslami döneme ait her şey imha edildi. Dolayısıyla Kırımla ilgili erken İslam dönemine ait bilgiler elimizde olmadığından erken İslam döneminin nasıl şekillendiğini bilmiyoruz.” Bu sebeple genel tarihçiler Kırım’ın İslamlaşmasının hicri 8. (miladi 13) yüzyılda Kıpçak Tatarlar tarafından gerçekleştirildiği fikrini savunmaktadırlar.

Müslümanlara göre Kırım, ortak bir tarihi demektir

Türkler ile Araplar arasındaki bağlantıyı anlamak açısından Kırım tarihi çok önemlidir. Çünkü I. Abdülhamid döneminde Ruslarla yapılan savaşta sadece Mısır’dan binlerce Müslüman şehit olmuştur. Kırım Savaşı sırasında Büyük Ali Bey olarak bilinen Hristiyan Gürcü Yusuf, Suriye'de Beşşar Esad el Nasır'ın dedesi Daher el Ömür ile ittifak kurarak -Rusların yardımıyla- Osmanlı Devleti'ne isyan ilan etmiştir. Bunun için Osmanlı ordusu Biladüşşam ve Mısır bölgelerine asker göndermek zorunda kalmıştır. Bu durum Osmanlının elini güçsüzleştirdiği için Osmanlılar Rusya ile anlaşmak zorunda kalmıştır. I. Abdülhamid’in İslam halifesi unvanıyla imzaladığı antlaşmada: Kırım siyasi ve askeri konularda Rusya’ya bağlı, ancak dini konularda kendi içinde özgür bırakılmıştır.

(Harita:1); Kırım'ın coğrafi konumu

 

 

Osmanlı Döneminde Kırım Tarihi

Kırım’ın İslami geçmişi ile ilgili Müslümanların hafızasını canlandırmamız gerekmektedir. Suriyeli İslam tarihçisi Mahmud Şakir’in konuyla ilgili yazılarından şöyle bir özet çıkarabiliriz:

Fatih Sultan Mehmet döneminde Mengili Giray’ın (ö. 871/1466) öncülüğünde Kırım Hanları tedricen Osmanlı himayesine girmeye başlamıştır. Kırım Hanları bu nedenle Osmanlılara birçok savaşta askeri destekte bulunmuştur.

Hanlığın yönetimini devralan Mengili’nin oğlu Muhammed Giray Rusya’ya karşı çok mücadele etmiştir. Rusya, bu konuda birçok kez halife Yavuz Sultan Selim’e ve Kanuni Sultan Süleyman’a başvurmuştur. Muhammed Giray, Rusların esasen İslam’a ve Müslümanlara karşı savaştıkları, camileri yıktıkları, bunlara ek olarak da acemlere mal ve silahla yardım ettikleri gibi gerekçeler öne sürmüştür. Fakat Kanuni Sultan Süleyman yine de Muhammed Giray’ın faaliyetlerine son vermeye çalışmıştır. Daha sonraki süreçte Muhammed Giray seferberlik konusunda halifeliğin sözünü dinlemiştir. Bu yüzden Osmanlı Sultanı, Muhammed Giray yerine kardeşi Saadet Giray’i tayin etmiştir.

Saadet Giray yönetime geldikten altı ay sonra yeğenleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı hanlık içinde kriz çıkmıştır. H. 938 yılında yeğeni İslam Giray zorla Kırım’ın yönetimini ele geçirmiştir. Bu olaydan dolayı öfkelenen Osmanlı halifesi, Kırım’ı Osmanlı topraklarına katmış ve İslam Giray'ı da sadece bir vali olarak bırakmıştır. Hicri 10. yüzyılın ortalarına doğru yine bir çeşit aile içi mücadelelerle karsı karşıya gelen Kırım hanlığı, Safa Giray liderliğinde Astrahan’ı da topraklarına katmış ve bir süreliğine de olsa Kırım’da sükûnet hâkim olmuştur.

Bu sıralarda Rusya ile yapılan savaşlarda da ciddi bir azalma olmuştur. Mesela hicri 940 yılında Safa Giray ile amcası Kalgay İslam Giray, Rus vilayetlerinden Ryazan’a saldırmışlardır. 947 yılında Ruslarla yapılan savaşta şiddetli bir direnişle karşılaşan Safa Giray geri çekilmiş; ertesi yıl Tatarlardan, Osmanlılardan ve Nogaylardan oluşan 150 bin kişilik bir ordunun başında tekrar Rusya ile savaşa tutuşmuştur. Fakat yine de yenilgiye uğramış ve elinde bulunan bazı toprakları da kaybetmiştir. 958 yılında Kırım’ın yönetimine gelen Devlet Giray, hem Osmanlı ile hem de Astrahan beyliği ve Nogay emirliği ile çok iyi ilişkiler kurmuştur. Hicri 985 yılında Kırım’ın idaresini II. Muhammed Giray almıştır. Fakat 992 yılında Osmanlı orduları komutanı Gazi Osman Paşa ile anlaşan II. İslam Giray, onu öldürerek makamını almıştır.

Kırım Savaşı’na Doğru

Hicri 1082 yılında Ukrayna'da bulunan Kozaklar, Osmanlı Devleti’ne bağlıkların ilan edince Polonya onlara saldırmıştır. Osmanlı Sultanı IV.  Mehmet, Kozaklara destek vermiştir. Böylece Kozaklar Polonyalılara üstünlük sağlamıştır. 1083 yılında Kozaklar ile Polonya arasında bir antlaşma imzalanmıştır. Antlaşmaya göre; Ukrayna'nın batısına düşen Polonya eyaleti Osmanlı devletine bağlı olacaktır.

Hicri 1087 yılında Kara Mustafa Paşa sadrazamlığa geçince Kozakla ayaklanmış, Osmanlılara isyan etmişlerdir. Rusya da bunu fırsat bilerek kendilerine yardımda bulunmuştur. Hicri 1088 yılında Osmanlı-Rus savaşı patlak verince Kozaklar, Osmanlılardan çok Ruslara eğilim gösterdiler. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan antlaşma sırasında yine Ruslardan yana taraf olmuşlardır. Sonunda Osmanlı Devleti Avusturya’ya yenilip Karlofça antlaşması imzalanınca Azak’ı Ruslara vermek zorunda kalmıştır.

Bununla birlikte hicri 1125 yılında ve Edirne antlaşması imzalandıktan sonra Rusya o tarihe kadar, Kırım Hanlarına ödemekte olduğu cizyeden kurtulmuş ve aynı zamanda Karadeniz sahillerinde vaktiyle ele geçirmiş bulunduğu yerlerden vazgeçmiştir. Fakat çok sürmeden tekrar dönüp Azot'u işgal etmiştir. Hicri 1186 tarihinde de Şahin Giray'ı Kırım'a Han olarak atayarak oradaki gücünü göstermiştir.

Sonradan IV. Devlet Giray, hicri 1189 yılında Kırım’ın yönetiminin başına gelmeyi başarmış ve bunun üzerine Şahin Giray Rusya'ya kaçmıştır. Fakat Osmanlıların Küçük Kaynarca Antlaşması’nda Kırım’ın bağımsızlığını ve tarafsızlığını kabul etmeye mecbur edilmesiyle birlikte, hicri 1191 yılında hanlık yönetimin başına Şahin Giray yeniden gelmiş ve 1197 yılına kadar da burada kalmıştır. Bu dönemde Rusya, Kırım’ı kesin olarak ilhak etmiştir.

Kırım’ın Yakın Tarihi ve Sonuç

Sovyetler Birliği döneminde Kırım içinde Müslümanlar yok edilmek istendi. Bu sebeple Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra oradaki Müslümanları tehcire zorlamış hatta bir kısmını da öldürmüştür. Bunun için günümüz Kırım halkının %30’u Müslüman, diğer %70’lik bölümü ise Rusya’nın diğer bölgelerden getirerek Kırım’a yerleştirdiği Rus Ortodokslardan oluşmaktadır. Sovyetler Birliği’nin kuruluşundan Stalin dönemine kadar Kırım iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde ise -siyasi ve askeri konularda Sovyetler’e bağlı bir durumunda idi. Stalin Kırım’ı Ukrayna’ya bağışlayarak Ukrayna içindeki Müslüman nüfusu Hristiyanlara göre azınlık durumuna getirdi. Ancak Putin, 2014 yılında tekrar Kırım’ı işgal etti. Ukrayna’nın güçlenmesini engellemek isteyen ABD de bu konuda Rusya’ya destek verdi. Zira Ukrayna’nın ürettiği buğdayın büyük bir bölümü Kırım topraklarında üretilmektedir Ayrıca Kırım doğalgaz bakamından da çok zengindir. Dolayısıyla Ukrayna Kırım’ı kaybettikten sonra ekonomik krize girdi.

Son yıllarda Ukrayna ve Rusya arasında paylaşılamayan Kırım bölgesinde ABD ve İngiltere, Ukrayna’ya istihbarat desteği ve silah yardımı yapmaktadır. Dolayısıyla doğal zenginliklerinin yanında, Rusya’nın Karadeniz’e açılması için de çok stratejik bir konumda olan Kırım, Rusya için hayat memat meselesidir. Bütün bunlarla birlikte Kırım ile ilgili en önemli konu, Kırım’ın İstanbul’a yakın olmasıdır. Eğer Rusya Kırım’ı tamamen ele geçilirse önümüzdeki dönemde İstanbul için Rus tehlikesi göz ardı edilmemelidir. Yani genelde İslam dünyasının özelde ise Türkiye Cumhuriyeti’nin Kırım siyaseti önem arz etmektedir.

8 Ekim 2022 tarihinde Kırım’da ABD istihbaratı “Galiba”, Rusya Kırım arasındaki ana köprü da patlama gerçekleştirdi. Bize göre Kırım meselesi çok önemlidir. Çünkü III. Dünya savaşında dört ana boğaz ABD yada Rusya ve Çin ellerine geçmesi gerekiyor. Bu boğazlar sırasıyla şöyledir:

1.si İstanbul boğazı “Çanakkale boğazı”.

2.si Mısır’ın Süveyş Kanalı.

3.sü Babul-Mendep boğazı “Kızıldeniz’in Güneyinde” .

4.sü ise Darül-es-Selam boğazı “Hürmüz Boğazı”.

Bunun için bu meselede bir soruların işareti var. İslam dünyasında özelde bu boğazların sahipleri Türkiye, Mısır, Körfez ülkeleri, Yemen, Somali, Cibuti orduları hazır mı? Onların arasında ortak bir proje var mı? Kendi yöneticileri kendi nefsine bakmayacak, kendi itikadı sağ selim mi? Müslümanlar bu kafirlerin çatışmaları arasında kendileri lehine kullanacak mı? Yani III.dünya savaşına girdiğinde Müslümanlar Fail mı olacaklar? Yoksa Nesne mi olacaklar? Türkiye’ye göre olay çok ciddi ve çok tehlikelidir. Bu olayda şaka değil. Çünkü Kafirler, Müslümanlara karşı savaşılırsa, onlar sadece bu bakıştan Müslümanlara bakıyor. Bu bakış yok etmektir. Yani Allah korusun Türkiye bu savaşa girerse, Batılar kendi hedefleri sadece savaş ve toprak kazanmak değil. Müslümanların Anadolu’daki varlığını yok etmek istiyorlar. Bu sebeple, Müslümanlar Anadolu’daki varlıklarını devam ettirmeye hazır mı? Günümüzde ABD projesi şöyledir:

Kendi yüzünü keşfetmez, diğer küçük olan ülkelerde ABD kendi istediğini yapar. Günümüzde İstanbul’un boğazında bu ABD projesi görülür. Çünkü güney İstanbul Ece adalarında Yunanistan’a ABD silahları nakledilmiştir. Öte yandan Kuzey İstanbul, Kırım tarafında ABD, Rusya’ya karşı Ukrayna’ya destek verir. Böylece Ukrayna yerleşiyor. Yani bu şekilde zamanla Rusya’ya karşı sadece Ukrayna’yı görecek, diğer tarafta Türkiye’ye karşı sadece Yunanistan’ı görecek. Ancak gerçek yapanı görmeyecekler. Bu şekilde ABD zamanla Ece adaları ve Kırım yarım adası kendi eline doğal şekli olacak gerçekler. Kalan ABD bölgelerin arasında İstanbul var. Bunun için kesinlikle ABD İstanbul’u saldıracak. Bu yüzden Türkiye’nin diplomatik ve askeri tedbirleri hazır mı? Öte yandan Türkiye’nin ABD ve Rusya ellerinde geçmesi gerekiyor. Şimdi İran kendinle meşgul oluyor ve Rusya genel askerlerini Suriye’den Ukrayna’ya göndermiştir. Eğer Türkiye iyi bir proje hazırlarsa, Suriye’ye girmesi gerekiyor. Çünkü şimdi uygun bir fırsat vardır. Yoksa Suriye’nin içindeki Rusya boşluğunu ABD ve İngiltere dolduracak. Bu şekilde ileride  Türkiye için sorun daha büyük olacak. Türkiye Kırım’daki olayları ve patlamaya, ABD’nin Ece adalarındaki faaliyetlerini dikkatli bir şekilde izlemeli diplomatik tedbirleri almakla beraber askeri ve istihbaratı tedbirleri ile ihmal etmemeli. Çünkü her an kendisini büyük bir savaşın içinde olabilir. Allah Anadolu Müslümanları ve diğer Müslümanlara yardım etsin ve bu İblis projesinden Müslümanları kurtarsın. Ancak sadece dua kâfi değil. Hem dua hem de Amel beraber olmalıdır. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.