SOSYAL-KÜLTÜR
KATAR 2022; Bir Medeniyet Çatışması
Khalidu A. AFOLABI*
Dünya kupası yaklaşırken futbol tutkunu çevrelerde çok büyük coşku ve heyecan yaşanıyor. Arap körfezinde ve dünyanın birçok noktasında bir yandan sevinçler yükselirken diğer yandan endişeler artıyor. Dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan Katar, hem küçük hem de iklim bakımından futbola çok müsait bir ülke değildir. Ancak Katar 2022 ile ilgili en büyük endişe, ülkenin 11.581 km²'lik bir alanda sadece 2 milyonluk bir nüfusa sahip olması olmasa gerek. Zira bu dünya kupasını organize edecek merkezler birçok konuda kayda değer önlemler aldılar. Mesela sıcaklığın 40⁰ C civarında olabileceği hava koşullarına karşı Devlet, uygun bir yapay soğutma sistemi vaat etti. Yani 2022 Dünya Kupası ile ilgili en büyük endişe ev sahibi ve diğer katılımcı ülkeler arasındaki medeniyet çatışmasıdır.
Katar’ın Hukuk Sistemi ve FIFA
Katar’ın hukuk sisteminin büyük ölçüde İslam hukukuna dayandığı unutulmamalı. FIFA'nın herkesi ve her ulusu kişisel ve ulusal tercihleriyle uyumlu hale getirme politikası olmasına rağmen, Katar'ın hukuk sistemi insan fıtratına karşı aşırılıkları kısıtlar. Aslında futbol aslı itibarıyla sadece bir spordur ve esasında zararsızdır. Ancak Dünya Kupası ideolojik mesaj içeren birçok kampanya ve liberal bir şenlik olarak gerçekleşiyor. Söz gelimi, ülkede alkol tüketimini yasaklayan alkol yasaları çok aktif. Aslında bu, Katar'ın FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma teklifini sunduğunda futbol dünyasında ortaya çıkan ilk tartışmalardandır. Bu yasal uygulamaya itiraz eden organizasyon komites; dünya kupası konuklarının alkol tüketmek için ziyaret edebilecekleri mekanları ve tüketicilerin ayılana kadar ayrılmalarına izin verilmeyecek 'ayıklanma bölgeleri' oluşturdu. Son günlerde kimileri Katar’ın alkol dahil olmak üzere birçok yasak listesi çıkardığını öne sürmüş olsa da organizasyon komitesi bu iddiaların tamamını resmî sitesinde yalanladı.
Katar ve Eşcinsellik
Katar’ın eşcinselliği reddeden bazı yasaları, futbol kamuoyunda tartışma konusu olan bir başka mesele. Katar’da İslam hukukundan referans alınarak oluşturula yasalar, eşcinsellik suçuna ölüm cezasına varabilecek dereceye kadar yaptırım olasılıkları barındırmaktadır. LGBTQ'nun dünyanın bazı yerlerinde artan propagandası ve gördüğü kabul ile, Katar'ın medeniyet değerleri arasında meydana gelebilecek çatışmanın nasıl bir rota izleyeceğini merak edebilirsiniz. FIFA, takımları futbola odaklanmaları ve sporun ideolojik veya politik savaşların aracı haline getirilmemesi noktasında birtakım ikazlarda bulundu. Ancak aynı FIFA, LGBTQ hareketini desteklemek için takılan ve adına “sevgi kaptan” denilen kaptanlık pazıbentlerine izin vermiş durumda. Elbette bu, FIFA'nın ikiyüzlülüklerinden sadece bir tanesi.
Avustralyalı futbolcu eşcinsel Josh Cavallo, turnuva için Katar'da bulunmaktan korktuğunu zaman zaman dile getirmişti. Yine de turnuvanın organizasyon komitesi başkanı Nasser Al-Khater, 'Katar'a hoş geldiniz' diyerek korkusunu yatıştırmıştı. Mantıklı olarak LGBTQ savunucusu bir birey futbol etkinliklerine katılabiliyor. Fakat burada asıl sıkıntı LGBTQ’nun futbol aracılığıyla her geçen gün propaganda gücünü arttırması ve FIFA’nın bu duruma göz yummasıdır.
Durum böyleyken 20 Kasım ile 18 Aralık arasında Katar’ın eşcinsel yasasına ne olacağı merak konusudur. Yine bazı maçlarda kadın hakemleri olacak. Stéphanie Frappant (Fransa), Salima Mukansanga (Ruanda) ve Yoshimi Yamashita (Japonya) adlı futbol hakemleri bir FIFA erkek dünya kupasında ilk kadın hakem takımı olarak tarihe geçecek. Bu girişimi asıl garip yapan şey, böyle bir etkinliğin ilk olarak birtakım değerleri korumaya çalışan Katar’da gerçekleşmesidir. Sonuçta İslam hukuku, kadınları özellikle tesettür konusunda uyarıyor ve kamusal alanlarda kadınların davranışlarına özen göstermelerini öneriyor.
Dünya Kupası ve Sosyal Tahrifat
Genel olarak, şeriatı uyguladığını iddia eden ülkelerde bazı çağdaş uygulamalar adına şeriattan bazı kırpmalar yapılır. Bu tür kırpmalar noktasında Katar da “reform” adı altında önceki dönemlerde bazı değişiklikler yapmıştır. Ancak 2022 dünya kupasına ev sahipliği yapmasıyla birlikte ülke, medeniyet kimliğinin bazı unsurlarını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Adeta etkinlik için şeriatı tatile gönderilmektedir. Çünkü bu etkinliğin icra edilebilmesi için bazı tavizler vermek mecburidir.
Katar, verdiği tüm tavizlere rağmen liberal dünyanın takdirini kazanamamıştır. Katarlı Şeyh Tamim, geçtiğimiz günlerde ülkesine karşı “hiçbir ev sahibi ülkenin karşılaşmadığı ve benzeri görülmemiş bir kampanya” düzenlendiğinden söz etti. Eski FIFA başkanı Sepp Blatter, ev sahibi ülke olarak Katar'ı seçmenin bir hata olduğunu söyleyerek, "medeniyetler çatışması" olarak gördüğü şeylerle ilgili endişelerini dile getirdi. Belki de durum, "Dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hristiyanlar asla senden razı olmayacaklardır…" (Bakara 2:120) ayeti bağlamında daha iyi anlaşılır.
Katar, 'standartları' karşılamak için iki yüz milyar doların üzerinde harcama yaparak Dünya Kupası tarihinde en fazla yatırım yapan ülke oldu. Katar, bu yatırımlar vesilesiyle dünyanın farklı yerlerinden işletmecileri ve yatırımcıları kendine çekmeyi amaçlıyor. Fakat yatırımcıların, dünya genelinde Katar aleyhine icra edilen kampanyalar nedeniyle Katar’a yatırım yapma riskine girip girmeyecekleri merak ediliyor. Dolayısıyla, Katar'ın kültürünü yaralamak pahasına uçuruma koşuyor gibidir. Pekiyi bir avuç ekonomik yatırım uğruna kendi kültür ve medeniyet değerlerini yaralama riskini almak mantıklı mıdır?
Bütün bunlarla birlikte, Katar'ın turnuva fırsatından yararlanarak dünyaya kültürünü ve değerlerini tanıttığından da söz etmek lazım. Katar, bütün alanlara Kuran ayetleri ve hadis-i şerifleri içeren panolar yerleştirdi. Hatta yeni stadyumlardan biri olan Al-Bayt, alışılagelmiş gösterilerden ziyade yüzlerce çocuk hafızın yer aldığı bir törenle açıldı. Ancak tüm bu yapılanlar dünya kupasının neden olabileceği kültürel ve sosyal zararlardan daha fazladır diyebilir miyiz? Katar’ın Dünya Kupası'nı pop sanatçıları ve kadın şarkıcılarla tanıttığı düşünüldüğünde bu İslami çalışmalar ne kadar etkilidir diyebiliriz? Yoksa İslam adına yapılan bu faaliyetler sadece şovdan mı ibaret?
*Ifeoluwa Siddiq Oyelami tarafından İngilizceden Türçeye çevrilmiştir.
Henüz yorum yapılmamış.