Sosyal Medya

SİYASET

İran ve Azerbaycan Gerginliği

Ebu Masum Mücahit

Son yıllarda sınır komşusu, halkı Müslüman İran ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde tansiyon yükselmeye başladı. Bunda sadece bu iki ülkenin izlediği politikaları değil aynı zamanda bölgedeki karışıklardan çıkarı olan ülkelerin tesirini de unutmamalıyız. İran'ın Ermenistan'la ilişkileri, Azerbaycan'ın ise İsrail'le ilişkileri iki ülke arasındaki gerilimin artmasına neden olmaktadır.

 Azerbaycan topraklarının büyük bir kısmı olan Dağlık Karabağ’ı Ermenistan yıllarca işgal etmişti. 2020 yılında Azerbaycan işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesini 30 yıllık işgalin ardından savaşarak geri almıştı. Azerbaycan’la beraber olması gerekirken 1991 yılındaki dağlık Karabağ katliamında İran'ın, Ermenistan'ı desteklemesi aynı zamanda Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesini işgalden kurtarırken yine Ermenistan'a destek vermesi iki ülke arasındaki gerilimlerin tırmanmasına neden oldu. Azerbaycan'ın Zengezur bölgesinde Zengezur Özerk Cumhuriyeti'ni ilan etmesi aslında İran’da yaşayan Türklere bir mesaj anlamına gelmektedir. Misilleme olarak İran'ın dağlık Karabağ’a en yakın olan Ermenistan’ın Kapan şehrinde büyükelçilik açması Zengezur koridorunu İran’ın engellemeye çalıştığının bir göstergesidir. İran, Azerbaycan özerk cumhuriyet olan Nahcivan - Türkiye koridorunun açılması anlamına gelen Zerzivar köprüsünün yapılmasını engellemeye çalışmakta. Ermenistan’ı haklı gördüğünü, toprak bütünlüğünden yana olduğunu söyleyerek 9 Kasım 2020 tarihli Dağlık Karabağ anlaşmasının bu şartını yerine getirmesini engellemeye çalışmaktadır. Aslında Ermenistan’ın yanında yer alıyorum diye onu Rusya ve Türkiye karşısında zor durumda bırakmaktadır. Çünkü bu iki ülke anlaşmanın garantörü durumundadır. Bu geçiş köprüsü Türk devletleri arasında bir köprü olacak. Aynı zamanda Orta Asya petrolleri için farklı bir güzergâh olacaktır.  İran’ın bu tutumu ülkeler arasındaki gerilimin daha da artmasına neden oldu. Yine Ermenistan da Azerbaycan’a karşı hamlelerini artırmakta, İran Türklerinin merkezi olan Tebriz’e konsolosluk açmayı planlamakta.

 

Gerilimlerde iki ülke arasındaki sorunlar etkili olduğu gibi dış ülkelerin etkisini de unutmamak gerekmektedir. Küreselleşmiş sömürge dünyasında İngiltere ve Fransa 20. yüzyıl sömürgecisi Roltşilt ile tapınakçı Mason Rockefaller arasındaki çatışma dünyanın her yerinde olduğu gibi Kafkaslara ve Orta Doğu'ya da sıçramış durumdadır. Çatışmadan nasibini özellikle Azerbaycan ve İran gerilimi de almaktadır. İran Fransa ile Azerbaycan ise İngiltere ile hareket etmektedir. 1991’de Ermenistan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesini işgal ederken Ruslar Ermenilere destek vermişti.  2020 yılındaki Azerbaycan Dağlık Karabağ Savaşı'nda ise özellikle Ruslar savaşta tarafsız hatta sessiz kalarak Azerbaycan'ın yanında yer aldı. Tabii Rusların Azerbaycan'ın yanında yer alması tesadüfi değildir. Daha önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz üzere Rusya devletini özellikle Avrupa Yahudilerinin kurduğunu bilmekteyiz. Rusya'daki oligarkların özellikle İngiltere sermayeli Roltşiltlerin distribütörü olduğunu ve beraber çalıştıklarını ve örtülü olarak soğuk savaş döneminde İngiliz politikaları ile örtüşen siyaset izlemekte olduğu bilinmektedir. Ruslar sadece Kafkaslarda değil Afrika’da da Fransızlara karşı mücadele etmektedir. Rusya - Ukrayna arasındaki gerilimde de  İngiliz - Fransız savaşının önemli bir etkisi bulunmaktadır.  İran özellikle öteden beri devrim sonrasında sürekli Ermenistan'ı desteklemiş, sürekli Ermenilerle beraber olmuştu. Bunda özellikle devrimden önce Humeyni'nin Fransa'da bulunması ve Fransa'daki Ermeni lobisine verdiği sözün önemli bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Yine Arzı Mevudun gerçekleşmesi için İsrail devletinin 2030 yılına kadar yıkılmasına inanan İsfahan Yahudilerinin İran’ı İsrail’e ve Azerbaycan’a karşı kışkırtmasının etkili olduğu söylenmektedir.  İran nüfusunun yaklaşık yüzde ellisini Türk nüfusu, bu nüfusun yüzde kırkını Azeri Türklerinin oluşturduğunu görmekteyiz. Olur ki bu Türk nüfus bir gün İran’dan bağımsız olur mu diye İran endişeye kapılmaktadır. Hâlbuki Azerbaycan’ın böyle bir çalışması olmamıştır şimdiye kadar.

Azerbaycan Türkleri nasıl oldu da ikiye bölündü?  Kuzey Azerbaycan (Azerbaycan Devleti)  ve Güney Azerbaycan (İran) olarak. Azerbaycan 1813-1827 yıllarında Kaçar Türk devleti ile Çarlık Rusya’sı arasındaki savaşta Kaçar Türkleri yenilir. Azerbaycan kuzey - güney diye ikiye ayrılır.  Kuzey Azerbaycan özellikle Rusların hâkimiyetine girerken Güney Azerbaycan'da ise bir Türk devleti kurulur.  

Azerbaycan Hz. Ömer döneminde İslam'la tanışır. Kafkasya’da İslam'ın yayılmasında bir merkez olur.  Bölge uzun dönem Türklerin hâkimiyetinde bir dönem geçirir. Türkler bölgeye 700'lü yıllarda gelmeye başlar. Oğuz Türkleri 1020'li yıllarda bölgeye gelir ve Büyük Selçuklu döneminde bölge Ehlisünnet Türklerin elinde bulunur.1520'lü yıllara kadar bölge Ehlisünnet Türklerin elinde kalırken bundan sonra Şii Safevi hanedanlığının eline geçer.  1920'li yıllara kadar Türklerin hâkimiyetinde kalan İran 1925 yılında Kaçar Hanedanı'nın yıkılması ile yeniden Farsların eline geçer.  1979 yılında İran'da Humeyni’nin devrimi gerçekleşir. Bu dönemden sonra özellikle Azerbaycan ile İran arasındaki gerilimler artmaya başlar. Bu gerilimlerin ana nedeni özellikle Fransız merkezli Ermeni lobisinin İran etkisidir.

2020'li yıllara kadar Azerbaycan devletinin İran üzerinde herhangi bir emelinin olmadığı aşikâr olmasına rağmen korku içerisindeki bulunan İran bu durumu ileride kendisi için bir tehdit olarak görmekte ve buna bağlı olarak da sürekli Azerbaycan'ı zor durumda bırakmak için Ermenilerle beraber olmaktadır. Dağlık Karabağ bölgesini Azerbaycan'ın Ermenistan işgalinden kurtulduğu dönemde özellikle tarafsızlığını ilan etmesine rağmen İran'ın el altından Ermenistan'a destek vermesi, Ermenistan işgali altında bulunan bir İslam beldesinin kurtulması için Azerbaycan'a yardım etmesi gerekirken sanki Azerbaycan, Ermenistan topraklarına saldırıyor gibi sık sık “Ermenistan'ın sınırlarını koruması gerekir.” diye telkinlerde bulunması aslında kimin yanında yer aldığının bir göstergesidir.

Özellikle İran'da 2015'ten sonra artan Arap - Türk karşıtlığı Fars milliyetçilik söylemlerinin artması ülkenin nüfusunun çoğunluğunu rahatsız etmeye başlamış. Nitekim 2022 yılında ülkenin hem doğusunda hem batısında meydana gelen gösterilerde bu milliyetçiliğin bir yansımasının olduğunu görmekteyiz. Tabii İran'ın özellikle Amerikan politikalarına karşı gelmesi Çin ile yakın bağlantı içerisinde olması özellikle İngiltere'nin ve Amerika'nın İran üzerindeki baskılarını artırmakta ve bu gösterilere bu ülkelerden destek verilmektedir. İran ya Çin politikasında ABD ve İngiltere ile hareket edecek ya da içeride ve dışarıdaki sorunları artıracak. Aslında ABD ve İngiltere’nin Orta Doğu’daki çıkarlarına alet olmuş (Yemen’de, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da) sıra kendine gelmiştir. Kâfirin kılıcını ne kadar sallarsan salla sıra mutlaka sana gelecektir.

 2021 yılı 12 Eylül tarihinde Azerbaycan, Türkiye ve Pakistan’ın Bakü'de yaptığı tatbikat (Üç kardeşin tatbikatı)  İran'ı rahatsız etmiştir. İran da Azerbaycan sınırında tatbikat yapmaya başlamıştır. İran’ın Azerbaycan'a karşı rahatsızlığının nedenlerin biri de Azerbaycan’ın İsrail ile yakınlaşması, Azerbaycan'ın İsrail ile silah ticareti yapması. Bundan rahatsız olan İran’ın Azerbaycan sınırında İsrail'e karşı tatbikat yapması. Tatbikatının adına Hayber fethini anlatan tarih olan 629 ismini vermesi İsrail'e bir gönderme yapmasıydı. İran’ın tatbikatına Hayber ismini vermesi Şia’ya verilen bir mesaj olarak değerlendirilmektedir. İran bir yandan Hıristiyan Ermenilerle hareket etmekte bir yandan da İslami kavramları kullanmakta. İran Fars ırkçılığı, Şia ve İslam arasında sürekli git gelleri yaşamaktadır. İran ve Ermenistan yöneticilerinin sürekli birbirlerini ziyaret etmeleri devam etmektedir.

İran da Azerbaycan da kâfirlerle irtibatı kesip Müslüman’ın kardeşi olduğunu unutmamalıdır. Ne Ermenistan ne de İsrail bu iki toplumu ve iki devleti sevmezler. Çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam etmekteler. Azerbaycan ile İran arasında çıkacak bir savaşta kaybeden Müslüman halk olacak kazanan ise İsrail ve Ermenistan olacaktır. D8’e üye İran’ın tavırları adı İslam olan bir ülkeye hiçbir şekilde yakışmamaktadır. İran da Azerbaycan da dış siyasetlerini tekrar gözden geçirip Müslüman halkların çıkarını düşünmelidir. İki ülke de halklarını kullanarak emperyalizme hizmet etmemeli. Yöneticilerinin hamasetlerinden uzaklaşmalı. Aralarındaki sıkıntının artmasına izin vermeyip özellikle dışarıdan yapılan müdahalelerin olduğunu unutmamalı. İsrail’le bütün ilişkiler kesilmeli. Hristiyan işgalci Ermeniler yerine dindaşı olan Azerilerin yanında yer alınmalıdır. Bu sağlandığı vakit gerilim azalacak. Kazanan, bölgede yaşayan Müslümanlar olacaktır. Yoksa İsrail ucuza petrol alacak. Ermenistan’ın işgalleri ve yayılmacı politikası devam edecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.