Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

İngiltere ve Galler Nüfus Sayımı: Müslüman nüfusu artıyor ama …

İngiltere ve Galler'deki Müslüman nüfus 2011'de 2,7 milyon (nüfusun %4,9'u) iken 2021'de 3,9 milyona (%6,5) yükseldi.

Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Birleşik Krallık'ın Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), geçen ay İngiltere ve Galler'de yaptığı 2021 nüfus sayımından elde edilen ilk demografik bilgi grubunu yayınladı. 1801'den beri her on yılda bir yapılan nüfus sayımının sonuncusu İngiltere ve Galler’in nüfusunu 59.597.542 olarak gösteriyor. Geçen ay ONS'nin web sitesinde nüfusa ilişkin istatistikler yayımlandı ve doğal olarak da çeşitli topluluklarda tartışma konusu oldu. Örneğin, İngiltere ve Galler'deki Müslüman nüfus 2011'de 2,7 milyon (nüfusun %4,9'u) iken 2021'de 3,9 milyona (%6,5) yükseldi. Bu %44,4'lük nüfus artışı Müslümanlar için sevinç kaynağı olsa da verilerin tek başına analiz edilemeyeceğini unutmamak gerekir. Verilere bir bütün olarak bakarsak ve diğer konuların ışığında anlamlandırmaya çalışırsak Allah'ın, tebliğ ve davet çalışmalarına katkı sunan herkesten razı olmasını diler, aynı zamanda İngiltere’de, Batı'da ve bütün dünyada daha yapılacak çok iş olduğu sonucuna varırız.

Verileri Anlamak

İlk olarak ONS veri toplamada din mensubiyet sorusunu açık bıraktı ki bu soruya sadece nüfusun %94’ü  (56,0 milyon) yanıt verdi. Dolayısıyla nüfusun bir kısmına ilişkin veriler istatistiğe yansımıyor. Her neyse istatistikteki en göze çarpıcı şeyden bahsedecek olursak Hristiyanlık, İngiltere ve Galler'de en çok takip edilen din olmaya devam etse de mensuplarının sayısı, tarihte ilk kez %13,1'lik bir düşüşle %50'nin altına inerek büyük ölçüde azaldı. Hristiyanlar, 2011’de %59,3'e (33,3 milyon) iken 2021’de nüfusun %46,2'sini (27,5 milyon) oluşturdu. Hristiyanların nereye geçtiklerini merak ederken karşımıza dinsizlerin verisi çıkıyor. Ateist, agnostik veya dinsiz hümanist vs. olabilecek bu dinsiz kategorisindeki kişiler, 2011'de %25,2 (14,1 milyon) iken, 2021 itibarıyla İngiltere ve Galler nüfusunun %37,2'sini (22,2 milyon) oluşturmaktadır.

Dinsizler sayıya göre en hızlı büyüyen grup olsa da yüzdelik oranına bakacak olursak en çok bu grup büyümedi. En yüksek yüzdelik büyüme, mensuplarının 2011'deki 650'den 2021'de 8.000'e çıktığı Şamanizm tarafından kaydedildi. Bu, %1.130,7'lik devasa bir büyüme dikkat çekicidir. Şamanizm, eski Türkler ve Moğollar ile ilişkilendirilen bir inanç sistemi olup modern İngiltere’de "modern bir manevi deneyim" süsü verilmiş ve Shamanism UK web sitesi, "bu bir din değil, insanlığın maneviyatının gerçek bir ifadesidir" şeklinde tarif edilmiştir. İngiltere’de küçük bir azınlık içinde de olsa bu hızlı büyüme ilginç bir müstakil tartışma konusu olacaktır.

Bu arada başbakan gibi kendini Hindu olarak tanımlayanların sayısı da %11,7 artarak 818.000'den (%1,5) 2021'de 1,0 milyona (%1,7) yükseldi. Yahudiler, 2011'de olduğu gibi nüfusun %0,5'inde kaldı. Buradan hareketle, semavi dinler arasında en yüksek artışı Müslümanlar gösterirken artışın “dinsiz” grubuna göre daha az olduğunu söyleyebiliriz. Dikkate değer ki, Müslüman göçünün oranı Müslüman nüfustaki artışla aynı oranda olmasa da, artışta az da olsa bir rolü olduğunu düşünmek mantıklıdır.

Tepkiler

Açıklanan rakamlar hem dindar hem de dinsiz topluluklarda birçok tepkiye neden oldu. Örneğin, York Başpiskoposu Stephen Cottrell gibi bazı Hıristiyan liderler, Hıristiyanlığın başarısızlığını kabul ederek ülkenin resmi dini olmaya devam eden Hristiyanlığın inancını yaymak için daha çok çalışılması gerekebileceğini söylediler. Öte yandan, laik ve dinsizler, devlet dininin kaldırılması ve dini okulların devlet tarafından finanse edilmesi için yaygaralarını artırdılar. Müslümanlar, Birleşik Krallık'taki Müslüman sayısındaki artıştan duydukları heyecanı sosyal medyaya taşımış olsalar da kanaatimizce tüm bu durum bir zafer olarak değil, öğrenilecek bir şey olarak görülmeli. Hristiyan inancının neden düştüğünü ve Hristiyanlıktan çıkanların çoğunun neden İslam'ı bir alternatif olarak görmediğini sormalıyız.

Müslümanlar için Dersler

Müslüman nüfustaki artışa rağmen, rakamların Müslümanlara, özellikle de davet alanındakilere birçok mesajı olduğunu düşünüyorum. Elbette İslam, Allah'ın dinidir ve dilediği kimseye bu dinin nimetini verir. Bunun yanında günümüzde birçok faktör tebliğ ve daveti eskisine göre yavaşlattı. Dünya değişiyor ve değerler yeniden tanımlanıyor; çoğu kez, İslam'ın üzerine kurulduğu fıtrata ters birçok düşünce ve yaşam tarzı pazarlanıyor. Burada, 21. yüzyıl liberal kültür ve düşüncesinin etkileri, kendilerine karşı direncini büyük ölçüde yitiren Hristiyanlığın gerilemesine benzer şekilde Şamanizm gibi dinsel olmayan ruhani bir yaşam iddiası taşıyan inanç sistemlerindeki artışta da görülebilir. Zaten böyle bir artış, insanların kendilerini ilahi bağını kurmaya zorlayan bir fıtrat üzerine doğmalarını gösterir. Oysa kendilerine dini ‘sahtekâr’ bir kurum olarak görmeleri öğretildiğinden dinin değil farklı bir ruhani arayışın peşindeler.

Şüphesiz bu boşlukları kapatmak için Müslümanlar, İslam inancının özünü daha fazla vurgulayarak harekete geçmelidir. İslam dinini, batıdaki birçok kişinin algıladığı gibi bölgesel bir inanç olarak değil, herkesin itaat etmesi için indirilmiş hak dini olarak ifade etmelidirler. Bunu yaparken karşılaşılacak en önemli engellerden biri de yüzyıllardır olduğu gibi siyasetçilerin, edebiyatın ve medyanın Müslümanları yanlış tanıttığı İslamofobidir. Aslında 2020/2021'de İngiltere ve Galler'de polis tarafından kaydedilen dini nefret suçlarının %45'i Müslümanlara yönelikti. Bu nedenle İslamofobi ile mücadele de tebliğin olmazsa olmazıdır.

Sömürge ve sömürge sonrası dönemlerde tebliğ ve davet, Müslümanların gücünden ve hemen hemen her Müslüman topluluğunda devam eden çeşitli siyasi ve mezhepsel sorunlardan önemli ölçüde etkilenmiştir. Bugünkü durum, güçlülerin İslam'ın ışığını söndürmeye çalıştığı Mekke dönemine benzetilebilir. Ancak aradaki fark şu ki, Mekke'deki Müslümanlar birlik olup inançlarına sımsıkı sarılırken, 21. yüzyıl Müslümanları (batılı ya da değil) böyle değildir maalesef.

Müslümanların İslam'ın mobil reklam panoları oldukları için her zaman davranışlarıyla örnek olmaları gerektiğini belirtirken son olarak İslam'ın ancak saf haliyle taviz verilmeden yayılması gerektiğini vurgulamak önemlidir. Oysa uzlaşılmış ve özentiyle kaplanmış din anlayış ve yaşamı, bugün kabul görebilirse de yarın ancak dinsizler doğacaktır. Bu arada, nerdeyse slogan hale gelen “İslam, dünyada en hızlı yayılan dindir” ifadesine rağmen, İslam alemi de dahil olmak üzere tüm dünyada dinsizliğin de çok arttığını bilmek önemlidir. Bu nedenle, sepete su atmamak için tebliğ ve davet stratejilerimiz deizm, ateizm ve hümanizm gibi çağdaş inanç sorunlarına da eşit derecede odaklanmalıdır. En azından Hıristiyanlık bunun mükemmel bir örneğidir. Misyonlar için çok fazla kaynak harcamasına rağmen, ruhunu boşaltmasıyla birlikte, İngiltere gibi Hıristiyan inancı üzerine inşa edilmiş ülkelerde bile ortadan kaybolmaya devam ediyor. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.