Sosyal Medya

TARİH

Ömer bin Abdulaziz

Azizullah Muftizade

Ömer Bin Abdülaziz H. 61’de Medine’de başka bir rivayete göre ise Mısır’da doğmuştur. Babası takvası ve cömertliği ile tanınan bir adam olan Abdülaziz bin Mervan bin Hakem’dir. Hz. Ömer’in torunuyla evlenen Ömer Bin Abdüaziz’in annesi Leyla bint-i Asım bin Ömer bin Hattab’dır.

Beşinci halife ve ikinci Ömer olarak bilinen Ömer Bin Abdülaziz; ilim ve feraset sahibi, ileri düşünceli, ciddi, şakadan pek hoşlanmayan, problemleri çözen, adaletli, şefkatli, güçlü bir yöneticilik iradesine malik, faziletli, akıllı, bilgili ve takva sahibi bir insandı. Dil, belagat, tefsir, hadis, siyer, mantık, kelam, edebiyat ve daha birçok ilme vakıftı. Babası Mısır’a vali olarak tayin edilip giderken Ömer’i de beraberinde Şam’dan Mısır’a götürmek istedi. Ancak Ömer Bin Abdülaziz: “Babacığım, beni Mısır’a götürme. Bu belki hem benim hem de senin için daha faydalı olur”. dedi. Babası da: “Peki, ne yapmalıyım?” diye sordu. Ömer şu cevabı verdi: “Beni, Medine’ye gönder. Oradaki alimlerin meclislerinde oturayım, onların edepleriyle edepleneyim.” Bunun üzerine babası, onu hizmetçilerle birlikte Medine’ye gönderdi.

Babası Onu eğitim görmesi için Medine’de Salih bin Keysan’ın yanına bıraktı. Medine’de 33 hoca ona hocalık yaptı, O hocalardan sekizi sahabe, yirmi beş tanesi de tabiindir.

Abdülaziz hacca gittiğinde Medine’de Ömer’e uğradı ve Salih’e Ömer’in durumunu sordu. Salih: “Bu çocuk kadar kalbinde Allah’ın büyük yer tuttuğu başka birini bilmiyorum.” dedi.

Ömer Bin Abdülaziz’in Ebu Bekir, Muhammad ve Asım adlarında 3 tane öz kardeşi vardı. Amcasının kızı Fatıma ile evlendi. Bir nakle göre 15 ve diğer nakillere göre 17 ve 14 çocuğu vardı. En büyük oğlu Abdülmelik’ti. İlim ve takva sahibi olan Abdülmelik’in, babasından daha hayırlı olduğu naklediliyor. Öldüğü zaman babası, ona çok üzüldü fakat sabredip: “Bu, Allah’ın uygun gördüğü bir hükümdür. Ben buna karşı hoşnutsuzluk gösteremem.” dedi.

Rüya:

Birgün Ömer Bin Abdülaziz tuhaf bir rüya gördü ve eşine şöyle anlattı: “Kendimi yeşil bir arazi üzerine atılmış gibi gördüm. Orası yeşil bir sergiyi andırıyordu. Orada gümüşten yapılmış gibi görünen bir köşk vardı. Köşkten biri dışarı çıkıp: “Muhammed bin Abdullah nerede, Allah’ın resulü nerede? diye seslendi. Resulullah (sav), gidip o köşke girdi, sonra yine aynı adam çıkıp: “Ebubekir sıddık nerede? diye seslendi. Ebubekir de gidip köşke girdi. Sonra yine aynı adam çıkıp: “Ömer bin Hattab nerede?” diye seslendi. Ömer de gidip köşke girdi. Sonra tekrar o adam dışarı çıkıp: “Osman bin Affan nerede?” diye seslendi. Osman da gidip köşke girdi. Aynı adam tekrar dışarı çıkıp: “Ebutalib oğlu Ali nerede? diye seslendi. Ali de gidip köşke girdi. Sonra aynı adam dışarı çıkıp: “Ömer Bin Abdülaziz nerede? diye seslendi. Ben de kalkıp köşkün yanına gittim, içeri girdim. Atam Ömer bin Hattab’ın yanına oturdum. O da Resulullah (sav)’in sol tarafındaydı. Ebu Bekir ise, Resulullah’ın sağ tarafında oturmaktaydı. Onunla Resulullah (sav) arasında bir adam vardı. Atam Ömer’e: “Bu adam kimdir?” diye sordum. “Bu Meryem oğlu İsa’dır.” dedi. Sonra bir ses işittin. Benimle o sesin geldiği yer arasında bir ışık vardı. Sesin sahibini göremiyordum. Şöyle diyordu: “Ey Ömer bin Abdülaziz! Üzerinde bulunduğun yoldan ayrılma, sebat et.” Sonra o adamın dışarı çıkmama izin verdiğini anladım. Dışarı çıktım. Dışarıda köşkten çıkmakta olan Osman bin Affan ile karşılaştım, şöyle diyordu: “Bana yardım eden Rabbim Allah’a hamdolsun.” Onun ardından Hz. Ali de: “Beni bağışlayan Rabbim Allah’a hamdolsun.” diyerek dışarı çıktı.

Ebu Bekir bin Ebu Dünya, Ömer bin Abdülazin’in şöyle dediğini rivayet ediyor: Resulullah (sav)’ı rüyamda gördüm, bana şöyle dedi: “Yaklaş ey Ömer”. Yanına yaklaştım, öyle ki kendisine değmekten korktum. Yine bana şöyle dedi: “İdarenin başına geçtiğin zaman şu ikisi gibi davran. (Yanında sağ ve soluna oturmuş iki yaşlı adam gördüm. Kendisine sordum:) Bunlar Kimlerdir. “Şu Ebu Bekir, şu da Ömer’dir.”

Hilafet:

İslami yönetim, vahyi esas alır. Bu yönetim ehliyet, istişare ve adalet temelleri üzerine kurulu bir yönetimdir. Devlet yönetiminden, bir köy veya aile yönetimine kadar İslami bütün yönetimlerde vahye bağlılık, ehliyet, istişare ve adalet yönetimin hayat damarlarını teşkil eder.

5. Halife Ömer bin Abdülaziz de diğer raşit halifeler gibi bu kurallara sımsıkı bağlıydı. O, bütün hayatını vahye programlamıştı. Hilafet makamına ehildi, ehil olan kimselerle istişareye önem veriyordu. “İstişare ve münazara rahmetin kapısı ve bereketin anahtarıdır. Bunlar olunca hiçbir görüş sapmaz ve hiçbir karar boşa gitmez.” diyordu.

Halifeliğe geçtiğinde, halifenin önünde mızraklarla yürümek ve daha önceki halifelerin adetini devam ettirmek üzere gelen muhafız komutanına Ömer bin Abdülaziz: “Benimle ne işin var? Benden uzaklaşın. Ben ancak Müslümanlardan biriyim.” dedi ve halkla birlikte mescide gidinceye kadar yaya yürüdü. Ömer bin Abdülaziz, halife olduğunda, halifeyi koruyan 300 muhafız ve 300 polis vardı. Koruma görevlilerine ihtiyaç duymayıp onların hepsini kendisinden uzaklaştırdı ve onları başka görevlere atadı. Mescide girdikten sonra minbere çıktı. İnsanlar, onun için camide toplandılar. Ömer, Allah’a hamd ve senada bulunduktan sonra onlara şöyle hitap etti: “Ey İnsanlar! Benim haberim olmadan, benim görüşüm alınmadan, bana danışılmadan ve benim böyle bir talebim olmadan bu halifelik işi bir imtihan olaran benim omuzlarıma yüklendi. Bana biat ettiğinize dair sorumluluğunuzu üzerimden kadırıyorum. Ben kendimi bu işten azlettim. Siz kendiniz ve yönetiminiz için uygun gördüğünüz başka birini seçin.” Bu konuşma üzerine Müslümanlar, hep birlikte bağırarak: “Biz, yönetimimiz için seni seçtik. Hepimiz buna razı olduk.” dediler. Halifelik sorumluluğunu üstelenmekten kurtulmayacağını anladı. Kalabalığın sesi kesilince bu defa sözlerine şöyle devam etti:                                                                                                        

“Haberiniz olsun ki Allah’a isyanda hiç kimseye itaat edilmez. İyi biliniz ki sizin en hayırlınız ben değilim. Ben de sizden biriyim. Tek farkım Allah tarafından sizden daha fazla sorumluluk yüklenmiş olmamdır”.

 İlk Hitaplar:

Ömer bin Abdülaziz, halife seçildikten sonra minbere çıktı. Allah’a hamd u senada bulunduktan sonra şöyle dedi:

-Ey insanlar! Bize arkadaşlık edecek olanlar, şu beş şarta uyarlarsa arkadaşlık etsinler. Yoksa bizden ayrılıp gitsinler.

1.      İhtiyacını bize bildirmeyenlerin ihtiyaçlarını gelip bize bildirsinler.

2.      Hayır ve iyilik hususunda olanca gayretleriyle bize yardımcı olsunlar.

3.      Bizim görmediğimiz hayır ve iyilikleri bize göstersinler.

4.      Kimsenin gıybetini yanımızda yapmasınlar.

5.      Kendilerini ilgilendirmeyen şeylere karışmasınlar.

Ömer Bin Abdülazin’in Başarılı Olmasını Sağlayan Özellikleri

Ömer Bin Abdülaziz öncelikli olarak tüm işlerinde vahyi esas aldı. O hilafette ehildi, yapacağı işleri ehil olan kimselerle istişare ediyordu. Adil bir yöneticiydi. Onun döneminde halk İslami devrimlerin gerçekleştirmesi noktasında müsaitti. O, Kuran’ı rehber edinmişti, Peygambere ve sünnetine bağlıydı. Raşit halifelerin uygulamalarına uyuyordu. İlmi ve ilim adamlarını seviyordu.

Ve Şehadet:

Ömer bin Abdülaziz veliahtlık sistemini kaldırıp onun yerine şura sistemini getirmek istedi. Ama Ümeyye oğulları buna karşı çıktılar. Bir köleye bin dinar verdi ve Ömer’in yemeğine zehir koydurdular.  Ömer bin Abdülaziz hicretin 101. yılında Recep ayının cuma gününde 39 yaşında vefat etti. Allah ondan razı olsun ve mekânı cennet olsun.

Allah’ım hepimize Ömer olmayı nasip et, Allah’ım bize Ömer bin Abdülaziz gibi bir halifeler nasip et. Amin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.