Sosyal Medya

İSLAM

Fıtır sadakasının sosyal-ekonomik etkileri

Mohammad Nadimur Rahman

Şu anda Ramazan ayının ikinci yarısındayız ve ele alınacak fıkıh konularından biri, fıtır zekâtı (fıtır sadakası) olacaktır. Fıtır zekâtı, Ramazan Bayramı'ndan önce fakir ve muhtaç kişilere bir sa' temel gıda maddesi (veya hesaplanmasında) olarak verilen zorunlu bir sadakadır. Her Müslüman, yaş ve cinsiyeti ne olursa olsun, bu yıllık bağışı bayram namazından birkaç gün önce veya bayram gününde vermekle yükümlüdür. İbn Ömer'den (ra) rivayet edildiğine göre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), erkek, kadın, genç, yaşlı, köle ve hür olan Müslümanlara bir sa' hurma veya bir sa' arpa olmak üzere fitreyi farz kılmıştır (Buhari: 1407). Bu, kendi kendine yeten kişilerin fitre zekâtı vermekle yükümlü olduğunu gösterir. Ancak hemen hemen bütün Müslüman alimler, ekonomik durumu iyi olmayan Müslümanların fıtır zekâtından muaf tutulduğu konusunda hemfikirdirler.

Fıtır zekatının manevi etkisi, adından da anlaşılacağı gibi en iyi şekilde açıklanmaktadır. Zekât kelime anlamı olarak arınma anlamına gelir. İbn Abbâs'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), “oruçlunun ağzından çıkmış olabilecek boş ve çirkin sözler için temizlik ve çaresiz kalmış kişiler (miskinler) için yemek olsun diye farz kıldı. Kim onu (bayram günü) namazdan önce verirse makbul bir zekât olur. Kim de namazdan sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.” (Ebu Davud, 1371). Malımızın zekâtı nasıl servetimizi hatalardan arındırıyorsa, Allah da inşallah Ramazan orucumuzu hatalardan ve aşırılıklardan fitre vermekle arındıracaktır. Ancak, büyük manevi etkisinin yanı sıra, fıtır zekâtının sosyo-ekonomik etkileri de vardır. Bu etkiler neler olabilir?

Sevinç ve mutlulukla kutlamak için eşit hak

Zekât genellikle fakirin zengin üzerindeki hakkı olarak kabul edilir, çünkü İslam'da her insanın, gelir düzeyi ne olursa olsun, aynı şeylerden ve aynı kolaylıklardan yararlanma hakkı vardır. Bu durumda, dar gelirli insanların da toplumdaki diğer zenginler gibi imkanlardan yararlanma hakkı vardır. Dolayısıyla zekâtın sosyo-ekonomik amacı, toplumdaki insanlar arasında gelirin adil şekilde dağılımını sağlamaktır. Bu da, herkesin Ramazan'ı hakkıyla değerlendirmeye ve Ramazan Bayramı'nı herkes gibi geçirmeye hakkı olduğunu göstermektedir.

Rahmetli Şeyh Yusuf el-Karadavi, fitre zekâtının iki amacını belirtmiştir: Ramazan Bayramı'nda insanlar arasında sevgi ve mutluluğu yaymak ve oruç sırasında eksiklikleri gidermek. Hiç şüphe yok ki her toplum, birlik, beraberlik ve dayanışma ile gelişir. Ancak bazıları ziyafet çekerken diğerleri ziyafet için bir şey bulamadığında bu tür dayanışma bozulabilir. Bu nedenle, Allah nasıl Kurban Bayramı'nda kesilen kurbanların komşular ve yoksullar arasında paylaştırılmasını emrettiyse Ramazan Bayramı sevincinin de aramızda paylaşılmasını emretmiştir. Fıtır zekâtının farz olması da fakirlere, bu zekâtın mutlaka kendilerine geleceği için, bayramın güzel geçmesini umut ettirir.

Fazlalık ve kalkınma

Fitre zekâtının, her çocuk ve yetişkin için farz olması, verilen kişiler için bir türlü fazlalık anlamına gelir. Yani verilen sadaka, sadece bayram döneminde değil, bayramdan sonraki günlerde de alıcısı için kolaylık sağlar. Psikolojik olarak yeterli gıdaya, barınağa ve diğer temel ihtiyaçlara sahip olmak, endişe ve kaygıyı azaltarak güvenlik ve istikrar duygusu sağlayabilir. Dolayısıyla, eğitim, meslek veya kişisel gelişim gibi daha yüksek hedeflere ulaşmak için bir düşünme vaktisağlar. Böylece, çok fakir bir kişiye, bir süreliğine işine yarayacak şekilde çeşitli kaynaklardan fitre zekâtı verilirsebu kişisel güvenlik duygusu ona hayatını iyileştirecek başka şeyler düşünmesi için zaman sağlayabilir.

Rızık dolaşımı

Fıtır zekatının herkese farz olduğundan bahsederkenkendisinin dedurumu çok iyi olmayan bir kişinin neden fıtır zekâtı vermesi gerektiği merak edilebilir. Ancak bu, servetin dolaşımı açısından önemlidir. Örneğin, 10 kişi bir kişiyi fakir kabul ediyor olabilir. Bu kişi, kendisinden daha fakir olan beş komşusunu biliyor olabilir. Aldığı on fıtır zekatından beşini de lütuftan değil, zaruretten verirse, bu servetin daha adil bir şekilde dağılımına katkıda bulunur. Ayrıca, bir kimse veremediği zaman, Allah sonsuz rahmetiyle onu bağışlar. Çünkü Allah bizim kaldıramayacağımız bir yükü bize yüklemez. (Krş. Bakara, 286).

İşte bu, her türlü manevi, sosyal ve ekonomik büyümenin yolunu açan mükemmel bir yaşam tarzı olan İslam'dır. İslam, sadece ibadetlerden oluşan bir din değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, siyasi ve diğer faaliyetleri de kapsar. İnsanoğlunu hem bu dünyada hem de ahirette başarıya ulaştırmak için yol göstermek amacıyla ortaya çıkmıştır. İslam, insanların dünya ve ahiret huzuru için dengeli bir yaşam sürmelerini öğretir.

 

Allah ibadetlerimizi kabul etsin!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.