Sosyal Medya

EKONOMİ

Riba (Faiz) Yasağıyla İlgili Bilinmesi Gerekenler

Muhammad Usama*

Müslüman dünyasında, karmaşık riba kavramı ve uygulamalarıyla ilgili bir dizi soru işareti ve yanılgı gündeme gelmiştir. Tarih boyunca, alimlerce, riba konusuyla ilgili yanılgıları ve zorlukları ele almak ve düzeltmek amacıyla önemli mülahazalar ortaya konmuştur. Bu yazı, bu bağlamda, riba yasağını Kur'an'ın, fıkhi görüşlerin ve genç Müslüman neslindeki yaygın yanılgıların temelini oluşturan kanıtları vurgulamaktadır. Bu tür yanılgılar, çağımız insanlarınınriba ile diğer iş uygulamaları arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dikkatedeğer bir nokta, Allah'ın riba yasağını belirten ayetlerden birinde bu tür bir karışıklıktan bahsetmesidir:

"Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, “Alım satım da ancak faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah’a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir." (Bakara suresi 2:275)

Günümüz toplumunda, özellikle riba uygulamalarıyla ilgili olarak, özellikle hadislere göre kesin olarak yasaklanmış olan riba al bai' bağlamında, çeşitli yanlış anlamalar ortaya çıkmıştır. Bu yanlış anlamalar, riba ile benzerlik taşıyan diğer unsurların ve eylemlerin tanımlanması ve sınıflandırılması etrafında belirsizliklere neden olmaktadır. Bu unsurlar arasında ticari faiz, satış sözleşmeleri, çeşitli ticaret uygulamaları ve hatta piyangolar bulunmaktadır. Bu unsurlar ile riba arasındaki sınırların bulanıklaşması, İslami finans etiği çerçevesinde helal ile haramı ayırt etmeye çalışan bireyler arasında bir karışıklık durumuna yol açmıştır.

1. Yanlış Anlama: Satış Sözleşmesi ile İlgili Faizler

Bazı bireyler, Bai’-e-Sarah olarak bilinen satış sözleşmelerine özellikle Hazreti Ömer'in (R.A) sözlerini öne sürerek riba pratiği yapmaya başladılar. Bu konuda Müslüman alimler, kesin bir görüşe varmak için ictihad yapmışlardır. Hazreti Ömer'in, Kur'an'da açıkça belirtilmeyen riba türleri konusundaki tutumu belirsizlikle karakterize edilmiştir. Bu tutum, aynı zamanda İslam öncesi Araplar tarafından da benimsenmiştir; çünkü bu tür uygulamaları riba olarak değerlendirmemişlerdir. Ancak Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), bu konuya daha geniş bir perspektiften bakmış ve bu uygulamaların tamamını riba kapsamında değerlendirmiş ve bunları kesin bir şekilde haram olarak nitelendirmiştir.

Özellikle Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (SAV) bazı sahabeleri, kendi amcası da dahil olmak üzere, başlangıçta ribaya bulaşmışlardır. Bununla birlikte, Peygamber (SAV) böyle pratikleri kesin bir şekilde yasaklamıştır. Ayrıca, Hazreti Ömer, hadislerde yer almayan konularla karşılaşmıştır. Hz. Peygamber''in (SAV) verdiği örneklerin, riba'nın özünü anlamak için kılavuz niteliğinde olduğunu düşünmüştür. Sonuç olarak, bu karmaşıklıklar nedeniyle Hazreti Ömer, potansiyel olarak riba olarak kabul edilebilecek her türlü şeyden kaçınma pratiği benimsemiştir. Bu yaklaşım, bilgeliğini yansıtan bir tutum olup, tüm Müslümanlar tarafından haram işlemlerin tuzağına düşmeye karşı bir tedbir olarak benimsenmesi gereken ideal bir yaklaşımdır.

2. Yanlış Anlama: İş ve Ticari Faiz (Riba) İle İlgili

Bu yanlış anlama, bireysel riba ile iş ve ticari faiz (riba) bağlamında açıklanmaktadır. Kur'an'daki riba ayeti genellikle putperest Arapların kâr elde ettiği borç verme uygulamasına atıfta bulunur, ancak şimdi daha derine inersek, riba uygulamalarının farklı ilerlemeler ve türleri olduğunu görürüz. Piyango, modern zamandaki riba şekillerinden biridir. Bu nedenle, İslam bilginlerinin icmasının vicdanı, tüm alanlarda ve sonuçlarda riba ile aynı olan tüm uygulamaların İslam'da yasaklandığını belirtir; sadece yeni bir uygulama biçimi olması, İslami boyutlarda mübah olduğu anlamına gelmez.

3. Yanlış Anlama: Ticaret ve Riba Arasındaki İlişki

Ticareti ele alırsak, bir mal değişimi söz konusudur. Riba'da ise bir kredi verilir ve belirli bir süre sonra ana tutarla birlikte faiz ödemesi talep edilir. Temel fark burada, değişim aracı olarak kullanılan dönemdir.

İnsanlar, Riba ile ticaretin benzer olduğunu düşünüyorlar. Bazı insanlar evlerini, arabalarını, dükkanlarını vb. kiralayarak gelir elde ederken, neden altın ve gümüş gibi şeyleri kiraya vererek gelir elde edemeyiz, diye iddia ediyorlar. Ancak burada her iki uygulama arasında temel bir fark vardır:Altın veya gümüş kiralamada sadece bir taraf fayda sağlarkengenel halk büyük kayıplar yaşar. Bununla ilgili yaygın bir örnek fuhuş örneğidir. Bu tür bir faaliyet, sadece bir kişinin menfaatine hizmet ederken toplumun ahlaki, sosyal ve psikolojik olarak zarar gördüğü bir etki yaratabilir. Ayrıca fıkıh kitaplarında tanımlanan Bai' (ticaret) ile ilgili birçok kavram vardır, bunlara Bai fasid (kusurlu satış) ve Icarah fasid (kusurlu kira) denir, çünkü bir kişi tüm faydayı elde ederken diğeri zarar görür. Dolayısıyla görünüşte riba ile ticaret yapmak benzer gibi görünse de sonuçları ve sonuçlarına dayanarak tamamen farklıdır; biri helal olarak adlandırılırken diğeri haramdır.

Üstelik, ticaret hakkında konuşursak malların ve hizmetlerin değiş tokuşu veya malların para karşılığında satılması söz konusudur. Malı alan kişi, onu sahiplenir veya satın alma bedelini ödediğinde ya da kira bedelini ödediğinde bu durumu sürdürebilir. Ayrıca, İslam'da öteleme konusunu ele alırsak, ana para ödemesini geciktirirsek herhangi bir ekstra miktar ödememiz gerekmez. Oysa riba konusunu ele alırsak, zamanla eklenir ve bazen bu nedenle faiz ödemeleri ana tutarı aşar ve hala devam eder. Dolayısıyla buradan ticaretin helal olduğunu ve tüm topluma fayda sağladığını, riba'nın ise toplumu kaosun eşiğine getirdiğini çıkarabiliriz.

Sonuç:

Sonuç olarak, İslam'da riba kavramı alimler ve Müslüman topluluğu arasında tartışmalara ve karışıklığa neden olan bir konu olmuştur. Ancak riba kavramının sadece kredilerden faiz kazanmakla sınırlı olmadığını, modern zamanlarda farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini anlamak önemlidir. Ayrıca, riba ile ticaret arasındaki farklar ve hadisler ile fıkıh hükümlerinin yorumlanması konusunda yanlış anlamalar bulunmaktadır. Müslümanlar, ribanın gerçek anlamını ve sonuçlarını öğrenmeli ve ribayı andıran veya ribaya yol açan herhangi bir uygulamadan kaçınmalıdır. Böylece İslam'ın prensiplerini koruyabilir ve adil ve refah bir topluma katkıda bulunabilirler.


*Bu yazı İdrakpost Editoryal Kurulu tarafından İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.