TARİH
Afrika Boynuzunun İslami Dehası: İmam Ahmet Gurey'in Örnek Hayatı ve Mücadelesi
Mohamed Ali
Somali ve Afrika Boynuzu, zengin bir İslam mirasına sahip ve yüzyıllardır çoğunlukla Müslüman olan bölgelerdir. İslam'ın bölgeye yayılması, 7. yüzyıla kadar ticaret ağlarının ve Arap tüccarlarının etkisiyle izlenebilir. Zaman içinde İslam, Somali toplumunda derinlemesine kök saldı ve kültürünü, hukukunu ve sosyal yapılarını şekillendirdi. Somali halkının çoğunluğu, Şafi'i mezhebine bağlı Sünni Müslümanlardır.
Somali, sadece İslamdinine mensuphomojen bir millettir ancak komşuları arasında farklı dinlere sahip geniş bir yelpaze bulunmaktadır; bu dinler arasında Etiyopyalılar gibi köklü Hristiyan toplulukları da yer almaktadır. Bu iki millet arasındaki ilişki her zaman pürüzsüz olmamıştır. İki güç arasındaki çatışmalar genellikle dinî, siyasi ve toprakla ilgili gerginliklerden kaynaklanmıştır. Bu türden bir örnek Etiyopya-Adal Savaşı (1529-1543) olarak görülebilir. Bu savaşta, Somali ve Afrika boynuzunda Müslümanların lideri haline gelecek İmam Ahmet Gurey, Doğu Adal Sultanlığı'nı yöneterek Etiyopya (Habeşistan gücü) ile savaşmaya önderlik etti. Bu liderinyaşamı ve bu savaşın ayrıntılarıbüyük dersler içermektedir.
Ahmet Gurey kimdir?
16. asırda yaşayan Ahmed b. İbrahim el-Gazi veya daha yaygın bilinen adıyla Ahmed Gurey, bilinmeyen bir tarihte günümüz Somali'sinin Zeylac şehrinde doğmuştur. Genç yaşlarında Adal o zamandaki Etiyopya’da bulunan Harar'da yetişmiş ve "Gurey" (Somalice "solak") takma adıyla anılmıştır. Ahmed Gurey, Qadiriyya Sufi tarikatının bir mensubu olarak derin bir Müslüman inancına sahipti. Bu inanç hem dini hem de askeri hedeflerini şekillendiren bir etken olmuştur.
Yükseliş
İmam Gurey, Garad Abwan'ın süvarilerinin askerlerinden biriydi. Bu dönemde liderliğinin temelini atmış ve askeri yeteneklerini göstermiştir. 1517 yılında Adal Sultanlığı'nıniç savaşın pençesine düşmesi ve Garad Abwan’in vefatıyla beraber Ahmed Gurey, Adal Sultanlığı'nda güçlü bir lider konumuna gelmiştir. O, sadece askeri stratejileriyle değil, aynı zamanda karizması ve liderlik kapasitesiyle de tanınmıştır. İslam'ı yayma hedefiyle genişlemeye yönelmiş, kendine özgü vizyonunu ve hedeflerini gerçekleştirmek için kararlılıkla çalışmıştır. Afrika Boynuzundabulunan Adal Sultanlığı, Ahmed Gurey'in liderliği altında önemli bir Müslüman devleti olarak yükselecekti. Fakat bu yükselişe engel olacak bölünmeler ve bu bölünmelerifırsat bilip Müslümanlarıtutsak edecekEtiyopyalı Hristiyanlara karşı çıkmak gerekirdi. Somalilerin lideri Saaduddin döneminde ve onu takip eden hükümdarlar zamanında Hristiyanlar sürekli olarak Müslümanlara saldırmış, onları öldürmüş, yağmalamış, rehin almış ve hatta yakma gibi kabul edilemez eylemlerde bulunmuşlardı. O yüzdendir ki, bu zayıflığı ortadan kaldırmak için İmam Gurey’in ilk işi Somali ve farklı etnikkökenlerden oluşan bölünmüş Müslüman halkını birleştirmek oldu.
Ahmed Gurey, Somali'nin tarihinde iz bırakan önemli bir figür olarak öne çıkmaktadır. Onun dini inançları, liderlik kabiliyetleri ve askeri stratejileri, Adal Sultanlığı'nın yükselişinde kritik bir rol oynamıştır. 1543 yılında vefatına kadar Ahmed Gurey'in bölgesel tarihe damgavuranbaşarısı1529-1543 yılları arasında gerçekleşen Etiyopya-Adal Savaşındaki rolüdür.
Etiyopya-Adal Savaşı
Tarihte Etiyopya-Adal Savaşı veya Habeş-Adal Savaşı olarak da bilinen, “Futuḥal-Ḥabash” (Habeş'in fethi) olarak adlandırılan bu askeri çatışma, Hristiyan Etiyopya İmparatorluğu ile Müslüman Adal Sultanlığı arasında 1529 ile 1543 yılları arasında gerçekleşti. Öncelikle Dejeel Jaan adlı Habeşli bir rahip tarafından saldırı başlatıldı. Halbuki, son zamanlarda Müslüman toplumlarını birleştirme konusunda ilerlemekaydeden 21 yaşında genç İmam Ahmet, orduyu toparlayıprahibi ve ordusunu geri püskürtmüştür. Sonradan iki ordu Diir denilen yerde buluşarak şiddetli bir savaşa tutuştu. Ardından 500 kişiyi esir alan Müslümanlar savaşıkazandı. Bu zamana kadar Afrika Boynuzunda bulunan birçok toplumla iletişimde olan İmam Ahmet'in teşvikleriyle Oromo göçebeleri deİslam'la şereflenmiştir.
1527-1529 yıllarında, İmam, Boynuz'un iç bölgelerinde giderek artan etki alanına sahip güçlü bir devletin başında bulunuyordu ve Hristiyan imparatorluğuna karşı kritik askeri taarruzun öncüsü olmaya hazırlanıyordu. Bu dönemde Etiyopya Krallığı, Abyssinia olarak da bilinen güçlü bir Hristiyan imparatorluğu olarak varlığını sürdürmekteydi. İmparator Lebna Dengel tarafından yönetiliyor ve imparatorluk, topraklarını ve etkisini genişletme amacı güdüyordu. Abyssinliler, bölgedeki Hristiyanlığın koruyucuları olarak kendilerini görmekte ve komşu Müslüman devletlerle sıkça çatışmaktaydılar. Artık güçlerini birleştiren İmam, Lebna Dengel'e meydan okuma zamanının geldiğine inanmış olmalı ki krallığa karşı bir dizi askeri saldırıbaşlatmıştır.
Bir dizi çatışmanın ardından İmam Ahmet Gurey, Harar şehrini kuşatmış ve ardından cihat saldırısı başlatmıştır. Uzun süre boyunca bölgede bulunan Müslümanlar cesaret bulmuş ve güçleri büyük ölçüde birleştirilmiştir. Kısa bir süre içinde Müslüman güçler, Etiyopya'nın Amhara, Laasta, Shawa gibi bölgelerini fethetmeye başlamıştır. Etiyopya kralı Eksum kaçmış ve sonrasında Tigray bölgesine girmiştir. Bu esnada İmam Ahmet tarafından cizye ödenmesi emredilmiştir.
İmam Ahmet, Müslümanlara hitaben Harar'ın bundan sonra korku duymamaları gerektiğini, herkesin kendi işine odaklanmasını, zulmün sona ereceğini ve adaletin sağlanacağını ifade etti. Ayrıca dul kadınlara merhamet gösterilmesi gerektiğini vurguladı. O gün, Hristiyan zindanındakiMüslüman esirler serbest bırakılmıştır.
Savaşlardaki bazı uygulamalar
İmam Ahmet, fethettiği bölgelerde yaşayan gayri Müslimlere verdiği emininyanı sıra esir alınanların da fidye karşılığında bırakılmasını uygun görmüştür. Sözgelimi Ufaat savaşında Habeş kralınınhalası esir alınmış, kadı tarafından hüküm verilmişve ardından Habeş kralı tarafından 50 ons kırmızı altın ödenmiştir. Bununla birlikte İmam Ahmet’in savaştaki uygulamalarına baktığımız zaman dünya menfaatinden uzak kaldığını da görüyoruz. Habeş kralı tarafından yönetilen Candalba şehrine girdiğinde oradaki Müslümanlar, teşekkür etmek için İmamın eşine 20 ons altın hediye etmiştir. Fakat İmam Ahmet bu hediyeyi reddetmiştir. H. 935 yılının Receb ayında (Ağustos 1528) İmam, Candalba şehrinden ayrılmışve zaferle Harar şehrine dönmüştür.
İmam Gurey’in Son muharebesi
İmam Ahmed Gurey, Harar'a döndüğünde Somalili kabilelere daha büyük bir muharebeye çıkmak üzere mesaj gönderdi. Habar Magdi kabilesiyle başlayacak bir dizi kabile, cihat çağrısına yanıt verdi. Ardından imam, büyük bir savaşa hazırlık yapmaya başladı. Habeşistan'a yürüdü, silahlarını hazırladı, ordusunu topladı, hazineyi açtı, hatta altınları bile sattı. Eşiyle birlikte Zefa'ya geldi. Garad Din Binu Adam gibi iyi bir kişi tarafından sıcak karşılandı ve ağırlandı. İmamın hamile olan eşi, Zefa'da bir erkek çocuk doğurdu ve İmam'ın kız kardeşi Mu'nissa, orada bir ebe olarak kaldı.
Etiyopyalılar, imamın niyetini öğrenince onlar da harekete geçti. Tigray bölgesinden 24 rahip liderliğinde gelen birlikler de katıldı. Tigray rahipleriyle beraber, ailesiyle birlikte esir düşüp İslam'dan çıkan Osman Dharar Ali gibi bir adam da geldi. Ancak bu kişi daha sonra tekrar İslam'a dönerek şehit olana kadar cihada katıldı.
İmam Ahmed Gurey1530'larda Afrika Boynuzu'nu büyük ölçüde fethederken, Hristiyan Etiyopyalı krallık, Avrupalı din kardeşlerinden destek almaya karar verdi. Bu nedenle, 1541'de Cristovao Da Gama liderliğindeki bir Portekiz seferi, Etiyopya'yı desteklemek için geldi. Bunun üzerine İmam Ahmed, Osmanlı Yemen Valisi'nden Arap ve Türk savaşçılarla desteklenen bir ordu topladı. 1542'de Wofla Muharebesi'nde Da Gama'yı mağlup edip idam etti, ancak Etiyopyalılar imparatorları Gelawdewos'a katıldılar.
21 Şubat 1543 tarihinde, İmam Ahmed Gurey ve Portekizli güçler, Wayna Daga Savaşı'nda karşı karşıya geldi. İmam'ın ordusu Hristiyanları mağlup etmeye yaklaştığında, Hristiyanlar karşı saldırı başlattı ve tek bir Portekiz askeri, Adalite hatlarına hücum ederek İmam Ahmed'i bir arkebus ile göğsünden vurarak öldürdü. Bu şekilde İmam Ahmed Gurey, düşmanlar tarafından öldürüldü. Temennimizdir ki, mekânı şehit mekanı olsun.
İmam Gurey’in Mirası
Ahmet Gurey'iin hayatını kaybetmesi, cihat hareketlerine büyük darbe olmuştur. İmam Ahmed'in ölümü, Adal Sultanlığı için kalıcı bir etki yarattı çünkü Adal Sultanlığı, kabile farklılıklarını aşmak için çok yeni kurulmuştu. Onun halefleri, göçebe Müslüman kabileler üzerinde otorite sağlamakta zorlandılar ve Adal devletinin etkisi çoğunlukla Harar şehri etrafında yoğunlaştı. Onun ölümünden sonra, Somali Müslüman krallıkları iç çatışmalar ve güç mücadeleleri yaşadı. Ahmed Gurey gibi birleştirici bir figürün yokluğu, kolektif güçlerini zayıflattı ve zamanla Etiyopyalı güçlere karşı toprak kaybettiler. Bununla birlikte, Somali Müslümanları kendi bölgelerinde dini ve kültürel kimliklerini korumayı başardılar.
Ahmet Gurey, birçok Somalili için bir kahraman ve Etiyopya emperyalizmine karşı direnişin bir sembolü olarak kabul edilir. Tarihçiler tarafından genellikle gerilla savaşı ve ateşli silahların etkili kullanımı gibi askeri taktikleri övgüyle karşılanır. Ayrıca, İslam'ı koruma konusundaki bağlılığı ve çeşitli Somali kabilelerinibirleştirme çabaları önemli başarılar olarak kabul edilir. Bununla birlikte, tarihsel yorumlar değişebilir ve bazı Etiyopya perspektifleri Ahmed Gurey'i imparatorluklarına tehdit olarak görebilir.
Sonuç olarak, İmam Ahmed Gurey'in mücadelesi, İslam'ın ilkelerini savunma ve Somali halkının egemenliğini koruma konusundaki kararlılığının bir göstergesidir. Vizyoner liderliği ve stratejik askeri kampanyalarıyla Etiyopya İmparatorluğu'nun gücüne meydan okuyarak, emperyalist güçlere karşı direnişin sembolü haline gelmiştir. İmam Ahmed Gurey'nin mirası, hayatından çok daha fazla bir anlama sahiptir ve gelecek nesilleri inançları için mücadele etmeye ve baskılara karşı birlik olmaya teşvik etmektedir. Taktiksel dehası, Somali ve Afrika tarihinde iz bırakmıştır. Ölümü, Afrika Boynuzu Müslüman krallıkları için geçici bir gerilemeyi işaret etse de, anısı direnç ve kararlılık konusunda ilham vermeye devam etmektedir. İmam Ahmed Gurey'in mücadelesi, adalet ve özgürlük için verilen savaşın cesaret, stratejik düşünce ve sahip olunan değerlere olan inancıngerekliliğinihatırlatmaktadır.
Belki de, onun yaşamının önemli bir öğretisi, Müslümanların birlikteliğinin ve dinlerini ile halklarını önemseyen liderlere sahip olmanın gerekliliğini hatırlamanın önemidir. Aksi takdirde, kâfirlere karşı direnç göstermeleri daha zor hale gelebilir.
Henüz yorum yapılmamış.