Hamas’ın Aksa Tufanı Operasyonu Üzerine

Mohamed Ali 

İsrail ordusu ile Filistinli Hamas arasındaki çatışmalar devam ederken, sivillerin ölümü artmış ve her iki tarafta yüzlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca Hamas, aralarında asker ve sivillerin de bulunduğu çok sayıda İsrailliyirehin almış durumdadır. İsrail, Gazze halkına kara harekâtı uyarısında bulunmuş ve aynı zamanda Gazze Şeridi'ndeki binaları hedef alarak yüzlerce sivilin ölümüne yol açmıştır. Hamas savaşçılarının İsrail'e saldırısı nasıl gerçekleşti ve bu olayın dünya ve Orta Doğu üzerindeki etkileri neler olabilir?

7 Ekim Cumartesi günü, dünyada terimler ve beklentiler açısından yeni bir tarih yazıldı. Orta Doğu'da daha önce yaşanan savaşlardan farklı bir şekilde gerçekleşen Aksa Tufanı, Filistin'in savaş liderliği ve stratejisinin ilk kez İsrail'i tehdit ettiği ve planın İsrail'in işgali altındaki bölgede gerçekleştirildiği bir olaydır. Daha önceki savaşların işgalci Siyonistler ve Hamas direniş (Kassam Tugayları) hareketinin Gazze'nin kapalı bölgelerinde gerçekleştiği göz önüne alındığında, bu olay İsrail hükümeti için bir sürpriz olmuş ve hükümet, savaşın yönünü anlamakta güçlük çekmiştir. Hamas'ın İsrail'e karşı daha fazla saldırı düzenlemesi, Orta Doğu'da daha fazla gerilime yol açabilir ve bölgesel istikrarsızlığı artırabilir. Bu çatışmanın sonuçları, bölgedeki siyasi ve güvenlik dinamiklerini etkileyebilir.

Gerçekleşen operasyon hem nicelik hem de yürütme açısından büyük bir amaç taşıyor. Hamas, dünya uyurken ve dünya medyasının Hamas'ın nedeninden vazgeçtiğini pazarladığı ve her taraftan yorgun oldukları görülen bir savaş stratejisi kullanmıştır. Aniden güçlülükleri ortaya çıktı. Geri döndüler ve sahadan uzak zamanlarını içsel gelişim ve inşa üzerine odaklandılar, dirençlerini güçlendirmekle meşgul oldular ve İsrail'in üslerinden gelebilecek tehditlere karşıhazırlığaodaklandılar. İsrail'in istihbaratı ve radarları bile şaşkın hale geldi.

Arka Planı

Hamas hareketi, Filistin topraklarını geri almak amacıyla mücadele ediyor ve bu mücadeleyi "Toprak bizimdir ve hak da bizimdir" ilkesine dayandırıyor. Onlar bu toprakları korumak ve vatanlarını savunmak için ABD ve diğer Siyonist yanlıları tarafından uygulanan yaptırımlara rağmen kendilerini feda etmeye hazır bir millet olarak görüyorlar. Hamas, bu toprakların özellikle Kudüs'teki Aksa Camii'nin ve İsa'nın doğduğu yer olan tarihi kutsal alanların sahipliği için savaşıyor. Bu nedenle savaşın temelinde toprak sahipliği ilkesi yatıyor ve Filistin'in Müslümanları ve Hristiyanları bu ilkeyi paylaşıyorlar.

Aksa Tufanı’nın mesajı

Hamas'ın Filistin'de İsrail'in işgal ettiği bölgelere yönelik bugünkü Mısır'ın İsrail'e karşı yürüttüğü Ekim 1973 savaşından bu yana en büyük saldırısı üç mesaj veriyor;

• Dünyanın en yetenekli istihbaratı olarak kabul edilen İsrail istihbaratının saldırıyla ilgili bilgi bulamaması Hamas'ın istihbarat ve operasyonel kabiliyetinin çok yüksek olduğu anlamına geliyor.
• Son yıllarda Arap ve İslam hükümetleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ağırlık verilerek Filistin'in izole edilmeye çalışılması, başta Gazze'dekiler olmak üzere Filistin halkına yaptırımlar uygulanması, diğer taraftan da baskıların artması söz konusudur. Onları destekleyen hükümetleri ve mücadelede Hamas ve diğer örgütlerin liderlerini ağırlayanları giydirin. Saldırı tüm bu çabaları baltalıyor.
• Filistin hükümetinin saldırıya verdiği yanıt, birbirinden ayrılan Filistinli grupların iş birliğinin, birbirleriyle istişarede bulunduklarının, dışarıdan destek ve tavsiyeye yer bıraktıklarının kanıtıdır.

Bu operasyonu büyük bir yenilgi olarak kabul eden İsrail, sadece Hamas savaşçılarına değil, halka saldırarak kendi vahşi kimliğini dünya göz önünde sergiliyor. Siyonist yanlı olan batı ülkeleri, özellikle ABD ve İngiltere, bunu kendi savunma hakları olarak nitelendirip İsrail'e askeri mühimmatlarla destek verirken, İslam ülkeleri sadece kınamaktan öteye geçemiyorlar. Bu durum son derece üzücüdür. Son olarak biri sorar: Bu Batı ülkelerinin diğerlerini onaylamaya zorladığı bu kadar insan hakları beyannamesi ve uluslararası yasaların önemi nedir?