İSLAM
Hz. Hafsa bint Sirin: Mü’minlerin Anası Hz. Aişe’nin İlim ve Din Yuvasında Yetişen Talebesi
Hafsa Binti Sirin Kimdir? Nasıl yetişti, gençliği nasıl geçti? Ne ile Meşhur oldu? En Meşhur hocaları ve talebeleri kim?
Muhammed Abdulhamid
Hicri 12 / Miladi 633 yılı içerisinde; Allah’ın Kılıcı Halid b. Velid (ra)’in atılan bir ok gibi kendisini kimsenin durduramayacağı şekilde Irak Fetihleri için ayrıldığı zamanlarda, ordunun Kufe yakınlarına Güney Irak’ın içlerine girdiği sırada, “Ayn-u Temr” diye isimlendirilen bir bölgede Halid B. Velid (ra) , İranlıları ve onlarla anlaşma içerisinde olan Arapları bozguna uğrattı. Nihayetinde onları o bölgede bulunan bir kalede kuşatma altına aldı. Oradakilerin teslim olmasını istedi. İşte bu sırada sayıları kırka varan bir çok genci Medine-i Münevvere’ye götürmek üzere esir aldı.
Medine-i Münevvere’de; Halife Ömer Bin Hattab (ra), adet üzere ganimet mallarının müslümanların tamamına dağıtılmasına karar verdi. Peygamber Efendimiz (sav) ‘in hizmetinde bulunan meşhur sahabi, Tanınmış Muhaddis Enes B. Malik’in payına da Ayn-u Temr Gençlerinden “Sirin” adında genç düşmüştü. Aradan biraz zaman geçti, Enes (ra), Sirin’i Allah rızası için azat etmeye karar verdi. Sonra Sirin, Hz.Ebu Bekir (ra)’in daha önceden azat etmiş olduğu Safiyye adında bir kız ile evlendi.
Sirin ve Safiye, Basra şehrine gidip yerleşmeye karar verene kadar Medine-i Münevvere'de sahabenin büyüklerinin olduğu bu ortamda Allah Korkusu, takva ve Allah'a kulluk üzere yetiştiler. Hicri I. yüzyılın ilk yarısında bir çok çocukları oldu. Bu çocukların arasından kıraat, tefsir, fıkıh, hadis, rüya tabiri ve diğer ilimlerde meşhur olan büyük kişiler çıktı. Bunların başında meşhur oğulları Muhammed bin Sirin gelmekteydi. Muhammed'in; ilim, takva, zühd noktasında kendinden az kalır yanı olmayan Basra ve etrafında meşhur olan bir kız kardeşi vardı. 1340 yılında vefat eden ve hala tarih ve kültür kitaplarında kendisinden bahsedilen bu kadının adı Hafsa idi.
Hafsa Binti Sirin Kimdir? Nasıl yetişti, gençliği nasıl geçti? Ne ile Meşhur oldu? En Meşhur hocaları ve talebeleri kim? Gelecek satırlarımızda göreceğimiz şeyler bunlar.
Sahabenin Elinde Yetişmesi
Hz.Hafsa, aile içerisinde o hoş temiz evde, erkekler ve kızlar arasında en büyük olan çocuk idi. Hz.Safiyye’nin çocukları: Muhammed, Yahya, Hafsa, Kerime ve Ümmü Selim idi. Aynı zamanda meşhur tabiin alimi olan Muhammed Bin Sirin(ra)’in de annesi olan annesinden: “Muhammed’in Annesi Hicazlı bir kadın idi. Elbise boyamayı da severdi. Muhammed (ra) ona elbise alacağı zaman bulabildiğinin en yumuşağını alırdı. Ve elbisenin ne kadar kullanılacağına da bakmazdı. Her bayram geldiği zaman o elbisesini boyar kullanırdı. Ben daha onu annesine karşı sesini yükselttiğini hiç görmedim. Annesi konuştuğu zaman o,düşük ses tonu ile konuşurdu. Annesi ile konuşacağı zaman sanki bir hasta gibi yumuşak sesle konuşurdu. Onu tanımayan biri onu konuşurken görse; hayırdır, buna ne oldu böyle hasta mı bu, diye sorar. Annesinin yanında o; böyledir, diye tanıyanları cevap verir.
Hz. Hafsa böyle güzel ve temiz bir ortamda terbiye oldu, büyüdü ve yetişti. İlim sevgisi ile yoğruldu. Özellikle hala Sahabi efendilerimizden hayatta kalanlardan eğitim aldı. Hz. Hafsa’nın kendisinden eğitim aldığı sahabilerin başında Kendi babasının azatlı kölesi olan meşhur büyük sahabi Enes b. Malik (ra) vardı. Hz.Sirin; Enes b. Malik (ra)’e olan sevgisinden dolayı, onun ardından biniti ile Basra’ya yolculuk yaptı. Böylece Hz.Hafsa; Peygamber Efendimiz’le savaşlara katılmış, arka saflarda tıbbiye ve hasta bakıcılık yapmış olan hanım sahabilerin büyüklerinden olan Ümmü Atiye el-Ensariye (r.anha)’ den hadis ve ilim dersleri aldı. Hz. Hafsa binti Sirin’in, Ümmü Atiyye’den rivayet ettikleri arasında: Ümmü Atiyye (r.anha) anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yedi ayrı gazveye çıktım. Ordugâhlarda ben geride kalır, askerlere yemek yapar, yaralıları tedavi eder, hastalara bakardım.
Aynı şekilde başka rivayet ettiği hadislerde bulunmaktadır. Hafsa Binti Sirin (r.anha)’den Ümmü Atiye el-Ensariye (r.anha) anlatıyor: Biat sırasında Resûl-i Ekrem (sav) biz kadınlardan ölülerin arkasından yüksek sesle ağlamamaları üzerine biat aldı. Peygamber Efendimizin Kızı Hz. Zeyneb vefat ettikten sonra cenazesinin yıkanma hadisesini Ümmü Atiye el-Ensariye (r.anha) şöyle anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), kızı Zeyneb (r.anha) vefat ettiği zaman yanımıza girdi ve: "Onu sidreli su ile üç veya beş veya -gerek görürseniz- daha fazla yıkayın. Sonuncu yıkamaya kâfûr koyun. Yıkama işini bitirdiniz mi bana haber verin!" buyurdu.
Basra’da yaşayan Sahabi Selman b. Amir (ra)’den de rivayette bulundu.Hz.Hafsa : Selman b. Amir (ra) Dedi ki: Rasulullah Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizden bir kimse hurma ile orucunu açsın. Hurma bulamaz ise su ile açsın şu o temizdir.”
İhlası, o yüce ahlakı sebebi ile Basra’da yaşayan İki Sahabe efendimiz ona hal hatır sormak selam vermek için kocasının evine uğrarlardı. O iki sahabi İbni Cevzi (ra)’nin Muntazam’ında rivayet edildiği üzere Enes b. Malik (ra) ve Ebu Aliye (ra) idi. Hafız, müfessir ve meşhur tarihçi İbni Kesir, “Bidaye ve Nihaye” isimli tarih kitabında : Hafsa Binti Sirin(r.anha); Mü’minlerin Annesi Hz. Aişe’nin ilim sahibi, yetenekli ve asil en meşhur talebesi idi. Kadınların arasından Hz. Aişenin talebesi olan Umra Binti Abdurrahman, Hafsa binti Sirin ve Aişe b. Talha(r.a)’dan daha bilgilisi yoktu.
Fakihe ve Alime Hafsa
Hz.Hafsa, bütün güvenilirliği ile ve ilmi ile tabiinle ve alimlere müzakere edebilecek seviyede yüksek bir ilme ulaştı.: Müverrak İcli (ra); sika, hadis ilminde alim, edebi ve hoşgörülüğü ile meşhur olan biri idi. Hz. Hafsanın eşinin huzuruna, Hz.Hafsa ile karşılıklı müzakerelerde ve mütaalalarda bulunmak üzere gelirdi. Hz. Hafsa: Müverrak (ra) bizi ziyarete gelirdi. Birgün yine geldi. Selam verdi bende selamını aldım. Sonra o bana bir takım şeyler sordu. Bende ona bir takım şeyler sordum. Allame Zehebi (ra); Kaşif isimli kitabında onu Fakihe olarak niteledi. Yani Hadis ve fıkıh ilimlerinde ileri seviyede olduğu manasınadır bu. Bunu da kardeşi muhaddis, meşhur rüya yorumcusu Muhammed b Sirin (ra) de doğruluyor. Ne zaman Kuran’dan bir yerde takılsam, işin içinden çıkamayınca gidin Hafsa (r.anha)’ya sorun burası nasıl okunacak diye derdim, diyor.
Sahabenin ve tabiinin büyüklerinin elinden eğitim görmesi ve büyüklerinin edep ve ilim yuvasında yetişmesi sebebi ile elde etmiş olduğu bu yüksek derece sebebi ile biz onu cerh ve ta’dil eserlerinde sikaların arasında görüyoruz. Hadis Alimlerinin gözünde sika olmasının yanında o; adalet, ahlak ve dinde takvalı olma ile zabt sahibi olma, rivayetlerinin sahih olması, gizleme, unutma ve yalan olmamasını bir arada toplayan bir şahsiyet idi. Ebu Hasan İcli Küfi (ra); Tarih-us Sikat isimli kitabında onun hakkında : Hafsa Binti Sirin, Ümmü Huzeyl, Basralı, Sika, Hanım Tabii, Ensarlı Hanım Sahabi Ümmü Atıyye’den hadis dinlemiştir şeklinde bahsetmektedir.
Güvenilir alimlerden, hadisçilerden, ve tabiinin büyüklerinden bir çok kişi Sirin Ailesinden idi. Bunların hepsi de kardeştiler. Hatta biz, bu aile hakkında Muhaddis, Hafız Abdurahman b. Yusuf b. Hiraş Mervezi El Bağdadi (ra) gibi şöyle diyen alimler vardır: Muhammed b. Sirin, Yahya B. Sirin, Ma’bed B. Sirin, Enes b. Sirin, Hafsa binti Sirin bunlar kardeştir ve bunların tamamı güvenilir sika alimlerdendir.
Hz. Hafsa, çocuklarına ve talebelerine hadis ilmini, fıkhı ahlakı, adabı ve daha bir çok şeyi öğretmek için gayretli idi. Bunların başında da en meşhur oğlu Huzeyl bin Abdurrahman Basri gelir. Huzeyl’i ve hayatını anlatan tarih ve biyografi kitapları mutlaka onun annesi Hafsa’dan da bahsetmektedirler. Hatta bazı biyografi yazanlar; takva sahibi, zahide ve alime olan annesinin şöhretinden dolayı “Huzeyl bin Abdurrahman bin Hafsa binti Sirin” olarak annesini de zikretmektedir. Huzeyl, insanlar arasında annesine en çok iyilik yapandı. Annesi onun hakkında: “Oğlum Huzeyl bana karşı çok iyilik yapardı. Kışın yakayım diye yazın odunları kırardı.”
Basra Ehlinin sikalarından olan Hanım Tabii olan Aişe binti Sa’d (ra) ondan hadis aldığı gibi, Hatib Bağdadi (ra)’nin “ el-Müttefiḳ ve'l-müfteriḳ isimli eserinde rivayet ettiğine göre aynı zamanda Hasan-ı Basri (ra) gibi tabiinin büyüklerinden, kendi hocası Hz. Hafsa binti Sirin’den ve diğerlerinden ilim ve hadis rivayetinde bulundu. Basra Kadısı İyas b. Muaviye (ra), talebeleri arasında hicri ilk yüzyılın sonlarında en meşhur tabiileriden birisi idi. Hz. Hafsa’nın onun yanında büyük bir etkisi vardı.Hz.Hafsa’dan daha meşhur olmalarına rağmen kardeşi Muhammed b. Sirin (ra) ve Hasan-ı Basri (ra) dahil olmak üzere fazilet noktasında onun önüne kimseyi geçirmezdi. İyas (ra): Hz.Hafsa’dan daha faziletlisini görmedim. Ona Muhammed Bin Sirin veya Hasan-ı Basri yi de mi? diye soruldu. O da: Ben hiç kimseyi ondan daha faziletli görmedim diye cevap verdi. Ve: On iki yaşındayken Kuran’ı okurdu. Yetmiş yaşında da vefat etti diyerek bitirdi.
Zühd ve Takva Hayatı
Hz.Hafsa, yalnızca karşılaştığı sahabe neslinden hadisleri alıpta nakleden bir alime değildi. Çünkü o, bununla birlikte ibadet yapması, kuran okuması ve nafilelerle ibadetlerle Allah’a yakınlaşmak istemesi ile de meşhur olmuştu. Abdurrahm Sülemi(ra); Tabakatu Sufiye isimle eserinde onun hakkında, Hafsa binti Sirin Muhammed b. Sirin’in kız kardeşi, Basra’nın çokça ibadet edenlerindendi. Takva ve zühdiyet noktasında kardeşi Muhammed b. Sirin gibi idi. Aynı zamanda keramet sahibi bir kişi idi. Hafsa binti Sirin(r.anha), kandilini gece yakardı sonra namazgahında namaz kılardı. Bazı zamanlar kandili biter sönerdi ve ev, o sabahlayınca kadar aydınlatılırdı.
İbni Cevzi (ra), Muntazam isimli tarih eserinde; Hafsa, 12 yaşındayken Kuran okuyabiliyordu. Her iki günde bir hatim yapıyordu. Senenin tamamında veya çoğunda oruç tutar, gece namazı kılardı. İbni Cevzi’nin torunu, Miratuz Zaman isimli tarih eserinde Hz. Hafsa’nın ibadete ve itaate ne kadar sımsıkı sarıldığını şu sözleri ile açıklıyor: Namaz kıldığı yerde 30 sene kaldı ve sadece ihtiyacı olduğu zaman çıkardı. Her gün ve gece Kuran’ı hatmederdi. Teşrik günleri ve bayram günleri hariç sene boyu oruç tutardı.”
Hz. Hafsa ev işlerinde kendisine yardımcı olması için bir cariye almıştı. Bazı insanlar bu cariyeye hanımı Hafsa’nın nasıl biri olduğu hakkında sordular. O da: Saliha bir kadın, büyük bir günah işlediği zaman gece boyu ağlar ve namaz kılar” diye cevap verdi. Cariyesi, Hz.Hafsa’nın ağlamasının, ibadete bu kadar düşkün olmasının sebebinin işlediği büyük bir günah olduğunu zannetti. Hanımının bu durumunun, Allah’a yakınlaşmayı istemesinden dolayı olduğunu anlayamadı.
Bu takvasından, ahlakından ve ilminden dolayı alimlerin ve tarihçilerin bir çoğu onun hakkında övgülerde bulundular. Mesela hafız, tarihçi Zehebi (ra), bazı eserlerinde; zamanın kadınları arasında benzeri olmayan bir kadındı. Doğru sözlü, değeri gerçekten büyük bir fakihe idi. Hicretin yüzüncü yılından sonra vefat etti. Hafız İbni Hacer Askalani (ra), Tehzibi Tehzib isimli eserinde; Doksanlı yaşlarında Hicretin yüz birinci yılında, miladi olarak 719 yılında vefat etmiştir, diye zikretti.
Hz. Hafsa ne kadar yaşlanırsa yaşlansın o edebini ve ahlakını korudu. Bu konuda hiç taviz vermedi.
Büyük sahabi Enes b. Malik (ra) ona; hangi sebepten vefat etmek istersin diye sorduğunda “ Salgın Hastalık, çünkü o her müslüman için şehitlik demektir” diye cevap verdi. Onun hazır bir kefeni vardı. Hacc yapacağı zaman ihrama gireceği zaman onu giydi. Ramazan ayının son on gününde onu giydi ve geceleri ibadetle geçirdi.
Hz.afsa yetmiş yaşında veya doksan yaşında da denildi - bu en meşhur olandır - rabbine kavuştu. Cenazesine o zamanda Basra Şehri’nde olan Hasan Basri, Muhammed b Sirin (ra) gibi Tabiin’in büyüklerinden katılanlar oldu. İlimle, ibadetle ve takva ile dol geçen bir ömürden sonra Hafsa Binti Sirin (r.anha); İslam tarihinin erken döneminde, bir hanım sahabinin ilimlerde, ahlak ve edeb noktasında ve alimlerin, fakihlerin ve tabiinin yetişmesinde göz alıcı bir rolü olduğunu ortaya koyuyor.
Henüz yorum yapılmamış.