Sosyal Medya

İSLAM

Gazze Savaşı ve Artan İhtida: Müslümanlar olaya nasıl bakmalı?

Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Belki de Gazze Savaşı'nın şu ana kadar en önemli kazanımlarından biri, İslam’ın farkındalığının ve kabulünün daha fazla insan arasında artmasıdır. Harvard Üniversitesi’nde profesör olan Henry Larson ve önde gelen Afro-Amerikalı aktivist ve yazar Shaun King gibi önemli kişilerin İslam’ı kabul ettiklerini açıkça ifade etmeleri, sosyal medyada gündeme gelmiştir. Amerikalı rapçi Lil Jon’in bile Ramazan ayında Teksas’ta bir camide şehadet getirdiği görüntülendi. Zaten geçtiğimiz Ramazan ayında Batı’da İslam’ı benimseyen insanların videolarına rastlamak bir norm haline geldi. Ayrıca, özellikle TikTok gibi platformlarda genç sosyal medya fenomenleri arasında, Gazze’ye desteklerini, İslam dinini kabul ettiklerini ilan eden bir trend görülmektedir. Avrupa İslam Kuruluşları Başkanlığı’na göre, Gazze Savaşı'nın başlamasından bu yana Avrupa’da İslam’ı seçenlerin oranı yüzde 400 arttı. Bu değişimin, Siyonizm propagandasını yapıp İslam’ı ve Müslümanları kötülemek için büyük miktarda kaynak harcamasının yapıldığı Batı’da gerçekleşmesi oldukça çarpıcıdır. Ancak görünen o ki birçok kişi artık bakış açılarını yeniden değerlendiriyor ve yıllardır aldatıldıklarını kabul ediyor.

Gazze’deki Filistinlerin direnişi, kitlesel İslam’a geçiş eğilimine ilham veren ana faktör olarak kabul edilir. Birçok insan, İsrail düşmanlığıyla mücadele eden bu insanların güçlenmesini sağlayan o güç hakkında merak içindedir. Ben, Hz. Peygamber’in amcası Hamza’nın yaptığı gibi, mazlum Müslümanlarla dayanışma içinde İslam’ın kabulünü ifade eden ve “Hamza Sendromu” olarak adlandırabileceğim bir durumun, bu direnişe önemli bir katkı sağladığına inanıyorum. Bununla birlikte, tüm bu deneyim gerçekten çok güzel. Bu, Allah’ın “Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğünde...” (Nasr Suresi 1-2) sözünün bir yansımasıdır. Şüphesiz ki Allah’ın zaferi, toprakların ve zihinlerin İslam’lafethedilmesiyle gerçekleşir. Yeni kardeşlerimizi sıcak bir şekilde karşılıyor ve Allah’ın onlara imanlarında kararlı kalmaları için yol göstermesini diliyoruz.

İslam’ı kabul eden insan sayısının arttığı bir dönemde, özellikle alimlerin biraz dikkatli olmaları gerekiyor. İlk dönemlere dönersek, insanların gruplar halinde İslam’ı kabul ettiğinde, her zaman eski inanç ve geleneklere bağlı kalma sorununun ortaya çıktığını görüyoruz. Erken dönemde hurafe unsurlarının, ırksal ön yargıların, bid’atlerin İslam dinine sızmasıyla bunun tezahürlerini görüyoruz. O zamanın alimleri için, farklı kültürlerin bu birleşiminde rehber olmak zorlu bir görevdi. İslam’ın esnek doğasından dolayı, yeni Müslümanların önceden var olan düşüncelerinin hemen silinmesi beklenmez. Kaldı ki, bazıları bu düşüncelere sıkı sıkıya bağlı kalırken bazıları da belirli inançlarının neden İslam ile çatışabileceğini anlamakta zorlanır. Bu nedenle tasdik arayışında Kur’an ve Sünnet’in yorumlarına başvururlar. Bundan dolayı, son zamanlardaki ihtidaların ardından da benzer endişelere kendimizi hazırlamamız en iyisi.

Bu meyanda yeni ihtida hareketi, özellikle hümanist ve dindar olmayan genç liberaller arasında yaygın olarak görülüyor. Aslında, bu kişilerin açık fikirlilikleri, inatla Siyonistleri destekleyen evangelist kökenli muhafazakarlara nazaran İslam hakkındaki düşüncelerini yeniden değerlendirmelerini kolaylaştırmış olabilir. Bununla birlikte, bu liberallerin yeni keşfettikleri yolu, özgürlük, dindarlık ve maneviyata dair fikirlerini nasıl uzlaştırabilecekleri konusunda bazı zorluklarla karşılaşabileceklerini düşünüyoruz. Birçoğu “organize din” kavramını reddeder ve asıl önemli olanın bireyin Tanrı ile olan ilişkisi olduğuna inanır. Bu nedenle, bazıları kendilerine uygun görmedikleri İslami hükümleri göz ardı edebilir. Bunun yanı sıra, cinsiyet konusu da yakın gelecekte Batı İslam toplulukları içerisinde kargaşalı bir konu olabilir. Halihazırda özellikle Kuzey Amerika’da büyüyen bir “Queer Müslüman” topluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu eğilimler göz önüne alındığında, daha önce LGBT topluluğunu destekleyen ancak şimdi İslami hükümlere göre hareket etmek zorunda olan yeni bir liberal gencenasıl rehberlik edilebileceği düşünülmelidir.

Herkes için serbest olan sosyal medya, bazen zorluklar sunabilir. Sosyal medya trendlerinin İslam’a geçiş dalgası üzerindeki etkisiyle, İslam’a giren insanlar popülerlik kazanabilir veya din değiştirdikten sonra daha popüler hale gelebilirler. Müslümanlar her zaman yeni kardeşlerinin deneyimlerini dinlemekten mutluluk duyarlar. Ancak, yeni bir Müslümanın İslam hakkında yaptığı araştırmalar, konuşma becerisi ve duygusal hikayeleri ne olursa olsun, onu otomatik olarak İslam alimi yapmayacağına dikkat çekilmelidir. Bu nedenle, yeni kardeşlerimize olan sevgiye kapılmamak ve onların İslam hakkındaki sözlerini, özellikle de İslam’ı bizzat öğrenmeleri gerektiği halde, otorite olarak değerlendirmemek önemlidir. Yine de her iki tarafın da coşkusunu kabul etmek son derecede önemlidir; bu nedenle sosyal medyadaki hatalarına sabırla yaklaşarak ve en iyi tavsiyeleri sunarak yardımcı olalım.

Sonuç olarak, bu kaygıları etkili bir şekilde hafifletmek için Müslüman alimler ve kuruluşların, özellikle Batı’dakilerin, bu sorunları ele almaları hayati önem taşımaktadır. Yeni Müslümanlar ve müellefe-i kulûb’a özel dersler tasarlanmalı, mevcut dersler özellikle güncel tartışmalar ışığında geliştirilmelidir. Kitaplar ve Sıkça Sorulan Sorular kitapçıkları gibi materyaller kampüsler, şehir merkezleri ve camiler gibi önemli yerlere dağıtılmalıdır. Ayrıca, potansiyel çatışma alanlarını ele alan daha fazla video ve podcast üretilmesi konusunda gayretler arttırılmalıdır. Bu projelere kaynak sağlamak için ümmetin mensuplarının da hazır olması gerekmektedir. Şüphesiz ki, Allah nihai rehberdir!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.