Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Akademik Siyonizm: Dünya Üniversitelerinin İsrail ile İlişkileri nedir?

İsrail'in eğitim ve akademideki yumuşak gücü sadece "dost" ülkelerle sınırlı değildir. Potansiyel düşmanlık taşıyan ülkelerle iş birliği yaparak onları etkilemeye çalışmıştır.

Mohamed Ali

İsrail, yenilikçi teknolojileri, ileri düzey araştırma imkanları ve dünya çapında tanınan akademik kurumlarıyla öne çıkmaktadır. Bu özellikleriyle küresel akademik ve araştırma toplulukları için cazip bir iş birliği ortağıdır. Bilimsel ve teknolojik alanda önemli atılımlar yaparak uluslararası düzeyde dikkat çekici başarılara imza atmıştır. İsrail'in üniversiteleri, çeşitli disiplinlerde uzmanlaşmış olup dünya çapında güçlü akademik ve araştırma bağlantıları kurmaktadır. Bu bağlantılar, İsrail'in akademik ve araştırma kapasitelerini artırmasına ve küresel bilgi paylaşımını teşvik etmesine olanak sağlamaktadır. Yükseköğrenim ve araştırma alanında yaptığı yatırımlar, İsrail'in bilim ve teknoloji alanında lider ülkeler arasında yer almasını sağlamaktadır. İsrail üniversitelerinin uluslararası iş birliği, öğrenci ve öğretim üyesi değişim programları, ortak araştırma projeleri ve küresel konferanslar aracılığıyla sürekli genişlemektedir.

Akademik Değişim Programları ve Anlaşmaları

İsrail'in ilk resmi akademik değişim programları 1960'larda başladı. Hem İsrailli öğrencilerin yurt dışına gitmesi hem de yabancı öğrencilerin İsrail'de eğitim alması teşvik edildi. 1970'lerden itibaren birçok İsrail üniversitesi, dünya genelindeki üniversitelerle öğrenci değişim anlaşmaları yaparak dönemsel eğitim olanakları sundu. Bu programlar, öğrencilere uluslararası deneyim ve akademik bilgi genişletme fırsatı tanır. 1980'lerde yaz okulları ve kısa dönem programlar popülerleşerek öğrencilere yoğunlaştırılmış kurslar ve kültürel deneyimler sundu.

Akademisyen değişim programları 1960'ların sonlarında başladı. İsrailli akademisyenler yurtdışında misafir öğretim üyesi olarak görev yaparken yabancı akademisyenler de İsrail'de ders verdi. 1970'lerden itibaren artan ortak araştırma projeleri bu programları güçlendirdi. 1980'lerden itibaren düzenli hale gelen akademisyen değişim programları, iki taraf arasında güçlü akademik bağlar kurulmasını sağladı.

İsrail’in Eğitim Yumuşak Gücü

İsrail, Amerika'dan Asya'ya, Avrupa'dan Afrika'ya kadar farklı ülkelerde akademik iş birliği içinde olmaya çabalamıştır. ABD üniversiteleri ile İsrail arasındaki finansal bağlar, çeşitli alanlarda yapılan iş birlikleri ve yatırımlar aracılığıyla oldukça güçlüdür. Bu bağlar, özellikle akademik araştırma fonları, ortak projeler ve endüstriyel iş birlikleri üzerinden şekillenmektedir. Bununla birlikte Al Jazeera tarafından hazırlanan bir rapora göre, ABD üniversiteleri ile İsrail arasındaki karmaşık finansal ilişkilere odaklanarak alt raporlama ve etik sorunları bulunmaktadır.

ABD Eğitim Bakanlığı, üniversitelerin yabancı kaynaklardan gelen bağış ve sözleşmeleri bildirmesini istese de birçok kurum bu yükümlülükleri yerine getirmemekte ve parayı ayrı vakıflar aracılığıyla yönlendirmektedir. Bu durum, akademik finansmanın şeffaflığı ve hesap verilebilirliği konusunda soru işaretleri uyandırmaktadır. Son iki yılda, yaklaşık 100 ABD yükseköğretim kurumunun İsrail'den toplamda 375 milyon dolarlık bağış veya sözleşme aldığı belirtilmektedir. Örneğin, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), İsrail Savunma Bakanlığı'ndan insansız hava araçları navigasyonu ve füze sistemleri projeleri için 11 milyon doların üzerinde fon aldığı iddia edilmektedir. Michigan Üniversitesi öğrencileri ise İsrail'de kullanılan insansız hava araçları veya savaş uçaklarını üreten şirketlere yapılan yatırımları ve Gazze'ye giriş kontrol noktalarında kullanılan gözetleme teknolojisinin etkilerini vurgulamaktadır. Ancak, Michigan Üniversitesi yetkilileri doğrudan İsrailli şirketlerle yatırım yapmadıklarını belirtmektedir.

İslam Dünyasında İsrail Akademik İş birliği

İsrail'in eğitim ve akademideki yumuşak gücü sadece "dost" ülkelerle sınırlı değildir. Potansiyel düşmanlık taşıyan ülkelerle iş birliği yaparak onları etkilemeye çalışmıştır.Bunu Müslüman ülkeler üzerinde de denemiştir. Mesela Türkiye’de Koç, Marmara ve Özyeğin gibi üniversiteler, İsrail ile farklı düzeyde iş birliği içindedir. 2020 Aralık ayında İsrail ile ilişkilerin normalleşmesinin ardından, Arap ülkeleriyle de hemen akademik iş birliğinigüçlendirmeye çalıştığı fark edilmiştir.

Normalleşmeden sonra Fas Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı da dahil olmak üzere, İsrail ortaklarıyla iş birliği anlaşmaları imzaladı. Ayrıca, birkaç Fas-İsrail üniversite iş birliği anlaşması imzalandı; bunlar arasında Mohammed VI Politeknik Üniversitesi ve Kudüs İbrani Üniversitesi ile Ben-Gurion Negev Üniversitesi arasında Ağustos 2021'de imzalanan bir anlaşma, Rabat Uluslararası Üniversitesi ile Ben-Gurion Üniversitesi arasında Kasım 2022'de imzalanan anlaşmalar ve Fas'taki Fez Akdeniz Üniversitesi ile Kudüs İbrani Üniversitesi, Tel Aviv Üniversitesi ve Shenkar Üniversitesi arasında 2023'te imzalanan üç anlaşma bulunmaktadır. Fas'ın 2020 Aralık ayında İsrail ile diplomatik ilişkileri yeniden kurma kararı, bölgedeki Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan gibi diğer ülkelerle uyumlu olup, Mısır ve Ürdün gibi, 1979 ve 1994'te sırasıyla barış anlaşmaları imzalayarak İsrail'i resmen tanıyan ülkelerle de uyumlu olmuştur.

Yine normalleşmeden sonra İsrail ile akademik iş birliğine giren bir başka ülke Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’dir. İsrail üniversiteleri, akademik bir iş birliği anlaşması imzaladı. BAE'nin Muhammed Bin Zayed Yapay Zekâ Üniversitesi ile İsrail'in Weizmann Bilim Enstitüsü arasında imzalanan bu anlaşma, iki ülkenin yükseköğretim kurumları arasındaki ilk iş birliği olarak tarihe geçti. Anlaşma, yapay zekâ araştırmaları ve ortak çevrimiçi AI enstitüsü kurulmasını kapsıyor. Ayrıca, üniversiteler arasında değişim programları da öngörülüyor.

Aksa Tufanı Operasyonu Sonrası Durum

7 Ekim’den sonra İsrail’in imajı dünya kamuoyunda çok değişmiştir. Birçok kişi ve kurum, siyonistlerin gerçek yüzünü öğrenmeye başlamışlardır. İşte İsrail ve Siyonist güçlerin zor durumunda bulunduğu sektörlerden biri de akademik egemenliktir. Özellikle Batı’da Siyonistlerin etkisini zayıflatmaya yönelik bu konuda çabalarıyla Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) Hareketi bu konudaki faaliyetlerini artırmıştır.

BDS Hareketi tarafından 19 Mayıs'ta yayımlanan bir rapora göre, İsrail'e baskı uygulamayı amaçlayan öğrenci liderliğinde ve fakülte desteğiyle gerçekleşen dünyaca tanınmışkampüs hareketi, dünya genelinde birçok üniversitenin İsrail'deki akademik kurumlarla olan ilişkilerini gözden geçirmelerine veya askıya almalarına neden oldu. 2 Haziran itibariyle, BDS'nin dünya genelindeki üniversiteler tarafından alınan İsrail akademik kurumlarına karşı alınan feshetme ve akademik boykot önlemlerini içeren raporu, ABD, İngiltere, Norveç, İspanya, İtalya, Hollanda, Avustralya, Belçika, Finlandiya, Meksika, Şili, İrlanda, Brezilya, Kanada ve Güney Afrika gibi ülkelerden yükseköğretim kurumlarını içermektedir.

Dünya genelinde yayınlanan haberlerde "Üniversiteler İsrail zulmüne karşı ayakta" gibi başlıklar hızla yer buldu. Yüz binlerce üniversite öğrencisi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla kampüslerde bir araya geldi. ABD'nin Columbia Üniversitesi'nde 17 Nisan'da başlayan ve polisin yüzlerce öğrenciyi gözaltına almasının ardından dünya geneline yayılan Filistin'e destek gösterileri, tüm engellemelere rağmen etkili bir şekilde devam etti ve yaklaşık 3 bin kişi gözaltına alındı. Avrupa'daki birçok üniversitede de öğrenciler, Filistin'e destek vermek amacıyla düzenledikleri protestoları sürdürdü. Fransa, Almanya, İngiltere ve kıtanın diğer birçok yerindeki İsrail protestolarında öğrenciler, sert polis müdahaleleri ve gözaltılarla karşılaştı. Tabi ki, başta Türkiye olmak üzere bu öğrencilere destek veren üniversite yürüyüşleri düzenlenmiştir.

İlişki kesmeler

Üniversite kampüslerindeki yatırım kesme hareketleri, 1960'ların Sivil Haklar Hareketi'nden 1970'ler ve 1980'lerdeki Güney Afrika Apartheid karşıtı kampanyalara kadar sosyal adaletsizlikleri ele almak için uzun bir geçmişe sahiptir. Şimdiki Filistin yanlısı öğrenci protestocular, üniversitelerden İsrail'den kâr eden şirketlerden yatırımlarını çekmelerini talep ediyor. Son gelişmelere baktığımızda bunun meyvesinin alınmaya başladığını söyleyebiliriz.

Şubat ayından beri dünyanın farklı üniversiteleri, İsrail’in gerçekleştirdiği “Educide” (Eğitimkırımı) yüzünden ülkeyi de bağlantılı kurumlarından ilişki kesmeye başlamışlardır. Mesela Kültürel Boykot için Filistin Kampanyası (PACBI)’nın belirttiğine göre ABD’nin Flaman Üniversitesi'nden 350 akademisyen ve Norveç'teki dört üniversite İsrail ile ilişkilerini kestiğini belirtti. Bu arada 2 Nisan 2024 tarihinde BDS Türkiye'de yaptığı açıklamada Koç, Marmara ve Özyeğin üniversitelerinin İsrail akademik kurumlarıyla olan iş birliği anlaşmalarını iptal etmelerini talep etmiştir. Ayrıca, İsrail'in akademik kurumlarının bu savaşı desteklediği ve askeri birliklere lojistik destek sağladığı, propaganda faaliyetlerinde bulunduğu vurgulandı.

İspanyol üniversiteleri, barışa ve uluslararası insancıl hukuka tam bağlı olmayan İsrail kurumları ile ilişkilerini koparma kararı aldı. Ayrıca, Filistin araştırma ve yüksek öğrenim kurumlarıyla iş birliğini artırma sözü verdi. CRUE, İspanya'daki 76 özel ve kamu üniversitesini temsil ediyor ve ayrıca üniversiteler içindeki antisemitizmin yanı sıra İslam karşıtı davranışlara karşı önlem alacağını taahhüt etti. Dublin'deki Trinity College'da beş gün boyunca Gazze Dayanışma Kampı kuran öğrenciler zafer kazandı. Okul yönetimi, İsrailli şirketlerle olan tüm ilişkilerini sona erdirmeye söz verdi.

Siyonistlerin etkisinin en fazla hissedildiği Amerika’nın üniversitelerinde ilişkilerin kesilmesi çok zor olmasına rağmen bazıları bu yönde adımlar atmaya karar vermiştir. Nisan ayında Rutgers Üniversitesi Öğrenci Meclisi, %80 oranında ilişki kesme lehine bir karar aldıklarını duyurmuştur. Brown Üniversitesi ise Ekim ayında benzer bir oylama yapmaya karar vermiştir. Diğer üniversitelerin de benzer adımları atması yönünde baskılar devam etmektedir. Ancak, siyonist yatırımların en büyük üniversitelerdeki etkisi oldukça fazladır ve bu durum, ilişki kesme kararlarını zorlaştırmaktadır.

Sonuç

 

Her ne kadar tepkiler hala minimal düzeyde olsa da hiç şüphe yok ki, İsrail akademisi bu durumu hissetmeye başlamıştır. Mesela Kudüs İbrani Üniversitesi, Tel Aviv Üniversitesi ve Technion – İsrail Teknoloji Enstitüsü gibi önde gelen İsrail kurumları endişelerini dile getirmiştir. Elbette, hiç olmasa da bu kesintiler, Filistin meselesine yönelik uluslararası farkındalığın artmasına ve adalet taleplerinin daha geniş bir platformda duyulmasına yardımcı olmuştur. Daha da önemlisi, Siyonist şirketlere zarar vererek İsrail ekonomisine olumsuz etkilerin olmasının yanı sıra Siyonistlere destek vermeyen kurumlar ve şirketlerin büyümesine yol açacağını düşüyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.