Sosyal Medya

İSLAM

Afganistan’ın Yeni Yasaları İslam’da Yeri var mıdır?

Ridwan Olamilekan MUSTAPHA*

22 Ağustos 2024’te, yerel medya platformu Tolo News’e göre, Afganistan Adalet Bakanlığı, İslam Emirliği lideri tarafından onaylanan Ahlak ve Erdem Bakanlığı’na ilişkin yasanın yürürlüğe girdiğini duyurdu. Dört bölüm ve otuz beş maddeden oluşan bu yasa, kadınların hicabı, erkeklerin giyimi, medya düzenlemeleri ve bakanlık uygulayıcılarının davranışları gibi önemli konuları ele alıyor. 13. madde, kadınların hicabına odaklanıyor ve “fitneyi” önlemek amacıyla tam vücut ve yüz örtüsünü zorunlu kılıyor. Ayrıca, sürücülerin yanında erkek bir koruyucu olmadan yetişkin kadınları taşımaları yasaklanıyor. Bir kadının yüksek sesi, şarkı söyleme ve kıraat dahil olmak üzere, onun iffetinin bir parçası olarak görülüyor ve ince, kısa veya dar giysiler giymesi yasaklanıyor.

Bu yasaların ardından, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Özel Temsilcisi Tarig Ali Bakhit, Afganistan’ın Geçici Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki ile yaptığı görüşmede, İslam Emirliği’ne kadınların eğitimi ve istihdamı konusundaki politikalarını yeniden gözden geçirmesi çağrısında bulundu. Bu görüşme, İİT Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 50. Oturumu sırasında gerçekleşti. Bakhit, Afganistan’ın özellikle kadın hakları konusunda İİT kararlarıyla uyumlu olması gerektiğini vurguladı ve kızların eğitimlerinin askıya alınmasının neden olduğu gerilemelere dikkat çekti.

İslam Alimlerinin Perspektifinden

Yukarıda bahsedilen yasalar ve kısıtlamalar, esas olarak şu konular etrafında şekillenmiştir: Tesettür gereksinimleri, kadın sesine yönelik kısıtlamalar, Gaddu-l-Baṣar (bakışları indirme zorunluluğu) ve ulaşım kısıtlamaları (mahrem gerekliliği). Biz burada meseleleri İslam alimlerinin perspektifinden inceleyeceğiz.

Tesettür Gereksinimleri

İslam hukukuna göre vücut ve yüzün örtülmesini anlamak, bu kavrama bağlı bazı terimlerin anlaşılmasına bağlıdır: Hicab ve Nikab. Hicab kelimesi, Arapçada aslında örtme veya gizleme anlamına gelir. Terim olarak, İslam hukukunda örtünmenin gerekliliklerini ve sınırlarını doğru bir şekilde örten kıyafet ifade eder.  Nikaba gelince kadınlar tarafından takılan yüz örtüsüdür.

Hicab ve nikab arasındaki fark, hicabın tüm vücudu örttüğü, nikabın ise yalnızca kadının yüzünü kapadığıdır. Her ikisi de İslam’ın başlangıcından bu yana Müslüman kadınların aşina olduğu birer giyim tarzıdır. Anlaşıldığı üzere mevcut Taliban hükümeti tarafından çıkarılan yasaların zorunlu hale getirdiği şey de hicaptan ziyade nikaptır.  

İslam alimleri arasında vücudun ve yüzün tamamen örtülmesi konusunda çeşitli tartışmalar bulunmaktadır. Çoğunlukla fakihler, kadınların elleri ve yüzleri dışında tüm vücutlarının, mahrem olmayan erkekler önünde “avret” (örtülmesi gereken yer) olarak kabul eder. Zira, kadınların erkeklerle alışveriş, satış ve diğer çeşitli etkileşimlerde bulunuyor. İmam Ebu Hanife, İmam Mâlik ve İmam Şafîi ile onların öğrencileri de bu görüşü benimsemiştir. Daha da önemlisi Allah şöyle buyurur: “Mü’min kadınlara da söyle! Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar/kıssınlar, namuslarını korusunlar, görünen kısımları müstesna zinetlerini teşhir etmesinler ve başörtülerini tâ yakalarının üzerine kadar salsınlar.” (Nûr Sûresi 24: 31)

Bu ayette geçen “görünen kısımları” ifadesinden, vücudun tamamen örtülmesinin zorunlu olmadığı anlaşılır. Yani nikabı kullanmak, isteğe bağlıdır. Hz. Peygamber’in zamanında kadınların yüzlerinin açık olduğunu gösteren rivayetlerden biri, Abdullah b. Abbas’ın kendi kardeşi hakkında aktardığı olaydır. İbn Abbas, kardeşi Fadl’in Hz. Peygamber’in arkasında binerken bir kadınla bakıştığını ve Resulullah’ın onun yüzünü diğer tarafa çevirdiğini söylemiştir. Bu olayın Veda Haccı’nda gerçekleştiğine göre, Hz. Peygamber’in son yıllarında bile her kadının yüzünü kapatmadığını gösteriyor.

İşte bu çıkarım, Taliban hükümetinin yeni kuralıyla çelişmektedir. Nitekim, bir kadının yüzünün “avret” olmadığı ve Taliban hükümetinin öngördüğü gibi örtülmesinin gerekmediği belirlenmiştir.

Kadınların Sesine Yönelik Kısıtlamalar

İslam öğretisinde, kadınların kamusal davranışlarına dair belirli hak ve sorumluluklar vardır; bunlar genellikle tevazuyu sağlamak ve karşı cinsin tahrik edilmesini önlemek amacıyla belirlenmiştir. İslam’ın kadınlar için kamusal alandaki önemli vurgularından biri, konuşmada tevazu önemidir. Kaldı ki, kadın sesinin avret olduğuna dair anlayış yanlıştır ki, bu İslam’ın temel prensiplerine dayanmaz. Tarihî kayıtlar, kadınların Hz. Peygamber ile rehberlik almak için birçok kez etkileşimde bulunduklarını gösterir; örneğin, Kawla bint Sa’alaba, kocasının Zihar açıklamasıyla ilgili Peygamber’den yardım istemiş ve bu, Mücadele suresinin vahyine yol açmıştır. Benzer şekilde, Şifâ bint Abdullah, Hz. Ömer’in hilafeti sırasında bir pazar denetçisi olarak atanmış, Nusayba bint Ka’ab Hz. Peygamber’i savaş alanında savunmuş ve Rufayda el-Eslemiyye İslam tarihinde ilk hemşire ve sosyal hizmet görevlisi olarak kabul edilir.

Bu durum, bir kadının sesinin avret olmadığını göstermektedir. Zira kadınların Peygamber ve yöneticilerle iletişim kurduklarını ve mahrem olmayan erkeklerle selamlaştıklarına rivayetler vardır. Elbette bazı âlimler bunu mekruh olarak değerlendirir. Bazıları ise kadınların kamusal alanda etkileşimde bulunma hakkına sahip olduğunu, ancak belirli şartlar altında olduğunu savunur.

Allah’ın Peygamber’in eşlerine verdiği talimat, aslında konuşmamak değil de, konuşmada tevazu göstermenin önemini vurgular: “…erkeklerle konuşurken sesinizi aşırı derecede yumuşatmayın, yoksa kalbinde hastalık bulunanlar arzulanabilir, fakat uygun bir şekilde konuşun.” (Ahzab 33:32). İşte bu talimat, yumuşak veya flörtöz konuşmalarından bahsediyor.

Şarkı söyleme konusunda ise, çoğu İslam âlimi, özellikle mahrem olmayan erkeklerin bulunduğu ortamlarda kadınların şarkı söylemelerini yasaklamaktadır. Bunun temel sebebi de şarkının ancak sesi süsleyerek söylemesidir. 

Gözleri sakınmak

Gadü’l-Besar, yani başkasına bakmaktan kaçınma zorunluluğu, İslam hukukunda sağlam bir şekilde yer alır. Bu ilke, uygunsuz bakışların günaha yol açabileceği düşüncesine dayanır ve potansiyel kötülüğü engellemek için yolların kapatılmasını ifade eden saddü’l-zarâ’i’ kavramıyla ilişkilidir. Uygunsuz bir bakış, büyük günahlara ve yasaklanan eylemlere, örneğin fiziksel temasa, karışmaya ve zina yol açabileceği için, İslam hukuku mahrem olmayan kadınlara bakmayı yasaklar, çünkü bu davranış cinsel ahlaka aykırıdır.

Ayrıca, İslam’da bakışları sakınmanın faydaları arasında Allah’ın emirlerine uymak ve ahlaki bütünlüğü korumak bulunur. Allah, müminlere “Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler” (Nur 24:30) şeklinde talimat verir. Ibn Kesir, bu emrin yasaklı görüşlerden kaçınmayı ve sadece izin verilen şeylere bakmayı içerdiğini açıklar. Bununla birlikte Hz. Peygamber, ani bir bakışla karşılaşıldığında bakışları çevirmeyi öğütlemiştir (Müslim, 2159).

Sonuç olarak, bu ilkenin İslam hukukunda ne kadar köklü bir yere sahip olduğu göz önüne alındığında, özellikle namahrem erkekler ve kadınlar arasındaki etkileşimlerde, hükümetlerin kamu eğitimi ve uyandırma konularına odaklanmaları gerekmektedir. Bu tür kişisel davranışları hükümet düzenlemeleriyle uygulamak zor ve potansiyel olarak müdahaleci olabilir. Bu nedenle, çoğu İslam toplumunda vurgulanan şey resmi uygulama değil, bireysel sorumluluktur.

Ulaşım Kısıtlamaları (Mahrem gerekliliği)

İslam, en başından beri kadınların refahını korumak için mahrem kavramının rolünü vurguluyor. Bu ilke, kadınların yalnız seyahat etmemesi gerektiğini belirterek, İslam’ın kadınların onuruna ve iffetine yüksek değer verdiğini yansıtır. Bu gereklilik, Hz. Muhammed’in hadislerinde de pekiştirilmiştir. Örneğin, Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre Allah Resulü şöyle buyurmuştur:

Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman eden bir kadının, mahremi olmadan bir gün bir gece sürecek bir yolculuğa çıkması helal değildir.” (Buhari/Müslim)

İslam âlimleri, seyahatin tanımı ve mahrem gerekliliği konusunda farklı yorumlara sahiptir. el-Bağavi, âlimlerin çoğunluğunun, Hac dışında bir sebeple bir kadının mahremsiz seyahat edemeyeceği konusunda hemfikir olduğunu, bazı istisnaların ise, bir kadının Müslüman olmayan bir bölgede İslam’a dönmesi veya serbest bırakılan bir kadın mahkum gibi durumlar olduğunu belirtir. Bunun yanı sıra, seyahat sırasında kaybolan bir kadının güvenilir bir erkek tarafından bulunması durumunda, bu erkeğin, kadını güvenli bir şekilde grubuna kavuşturmasına kadar eşlik etmesi kabul edilir (El-Bari, Feth, 4/76). Afganistan’da Hanefi mezhebini takip ettiği düşünüldüğünde, bir kadın 77 km (48 mil) mesafeden daha kısa bir mesafe için mahremsiz seyahat etmesinde hiçbir sakınca yoktur. 

Sonuç

Yukarıdaki açıklamalara bakıldığında, Taliban’ın getirdiği bazı yasaların İslam âlimlerinin görüşlerine göre aşırı olduğu açıktır. Kadınların onurunu korumak amaçlansa da, bu kuralların İslam’ın tanıdığı özgürlükleri kısıtlamaması için ölçülü olması gerekmektedir. Kadınlar için tam örtünme, ister peçe ister burka ile olsun, İslam’ın bir parçasıdır; ancak bunu tüm kadınlar için zorunlu kılmak, İslami hükümlerle çelişir. İkinci olarak, Kadınların seslerine yönelik kısıtlamalar, halka açık konuşma yapmaları gibi yasaklar, İslami öğretilerle çelişmektedir. Kaynaklar, kadınların ayartıcı olmadan konuşabileceklerini göstermektedir.

Bakışların indirilmesi emri hem erkekler hem de kadınlar için geçerlidir. Bu direktif, İslami öğretilerin kişisel etik konusundaki tutarlılığına uygundur. Bu nedenle, hükümetin bu konuda halka dayatmalarda bulunmak yerine, erkek ve kadınlara etkileşimlerinde tevazunun dini önemini öğretmesi daha uygun olacaktır. Erkek mahrem ile seyahat etme gerekliliği ise İslam hukukunda kadınların güvenliği için belirlenmiştir. Bu da İslam’ın kadınların güvenliğine yüksek önem verdiğini ve onları zarardan koruduğunu gösterir. Ancak, barışçıl ve güvenli ortamlarda bazı âlimler kadınların mahremsiz seyahat edebileceğine inanmaktadır.

Sonuç olarak, söz konusu bazı önlemler İslami öğretilerle uyumlu olsa da diğerleri İslam’ın belirlediği sınırları aşarak dinin verdiği özgürlüğü kısıtlamaktadır. Dolayısıyla kuralların yorumlanması ve uygulanmasında koruma ile kişisel özgürlük arasında bir denge sağlanması önemlidir.


*Bu yazı İngilizceden Türkçe Zekiye Gök tarafından çevrilmiştir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.