Sosyal Medya

SİYASET

Lübnan’da Patlayan Çağrı Cihazları ve Hasan Nasrallah’ın Ölümü

Bu savaş aslında tüm insanlıkla Siyonizm’in savaşıdır. Onun için sadece Babüşşark’ın (Orta Doğu) değil tüm Dünya’nın bu savaşa dâhil olması gerekmektedir. Çünkü burada öldürülen insanlık, ihlal edilen insan hakları ve insanlarla bu Siyonist Yahudiler dalga geçmektedir.

Ebu Masum MÜCAHİT
Son dönemlerde Siyonist terörizm Orta Doğu’da iyice artmaya başladı. Bunu en geniş ve özel anlamı ile Gazze katliamında, Lübnan’da ve tüm Babüşşark’ta görebiliyoruz. Kapitalist sömürgeci devletlerin çıbanbaşı gibi kurduğu terörist İsrail örgütü bütün Babüşşark’ı yakıp yıkmakta. Çünkü Siyonist Yahudi mantığı dünyevi bir mantıktır, onlar dünyaya taparlar. Dünya için her şeyi yakarlar. Tahrif edilmiş kitapları bunu öğütler. Ellerindeki yumurtayı pişirmek için komşusunun evini yakabilir. En son Lübnan’da insani amaçla kullanılan ve patlayan çağrı cihazları ve telsizler bunu gösterir.
 
Lübnan'da Hizbullah'ın sivil gönüllülerinin özellikle sağlık biriminin kullandığı çağrı cihazları ve telsizler İsrail terör örgütü tarafından patlatıldı binlerce kişi yaralandı. 18 Eylül tarihinde pil bataryasına yerleştirilen patlayıcıların gönderilen mesajlar ile patlatılması sonucu yüzlerce kişi şehit oldu. Bir gün sonra yine telsizler aynı yöntemle patlatılmış yüzlerce sivil, çocuk ve halktan ölen olmuştu. Hizbullah bu cihazları 6 ay gibi kısa bir süre önce satın almış, satın alırken direkt üretici firmadan almayıp Tayvan'da üretilip Macaristan'da olduğu iddia edilen fakat burada olmayan bir şirketten satın almıştı. BAC firması Macaristan'da değil İngiltere merkezli bir firmaydı. Firma İngiliz firması değildi. New York Times iddiasına göre direkt MOSSAD tarafından kurulmuş paravan bir şirketti. Çağrı cihazlarının pilleri üzerine patlayıcı küçük maddeler yerleştirilmiş ve patlayacağı gün bir mesaj gönderilerek aktif hale getirilmiş ve patlatılmıştı. Yine bir gün sonra telsizler de patlatılmış, bu telsizleri de Japonya şirketi üretmiş fakat 10 yıl önce üretim durdurulmuştu. Şirket bu telsizlerin fasonlarının internet üzerinde satıldığını iddia etmekte ve telsizlerin de kendilerinden alınmadığını ifade etmektedir. Yine bu telsizlerin de pilleri sökülmüş ve pillerin içerisine elektronik mesajla aktif hale getirilen küçük bombalar yerleştirilmişti. Bu saldırılar teknolojik alet kullanan herkesi tedirgin etti, acaba bizim cihazlarımız ne zaman patlar diye. Bilim adamları cihazların patlatılabilmesi için mutlaka içerisine patlayıcının yerleştirilmesi gerekmektedir demekte, onun için tedirgin olmaya gerek yok. Bu saldırılardan hemen bir hafta sonra 27 Eylül 2024 tarihinde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah bir hava saldırısı sonucu hayatını kaybediyor. Hakikatte neler oluyor?
 
İsrail bu saldırıyı bugüne kadar niçin bekletmişti?  6 ay gibi uzun bir süre önce alınan cihazlar bugüne kadar neden bekletilmişti? Özellikle bu konuya yaklaşırken sanki İsrail terör devletinin bir yıldır Hamas'ın karşısında nasıl acze düştüğünü ortadan kaldıracak şekilde yorumlar yapılmakta. Halbuki bu büyük bir başarı değil sadece Hizbullah'ın dikkatsizliğinden ve tedbirsizliğinden kaynaklanan bir olaylar bütünü.  Efsaneleştirilen bir Mossad’ın, yenilmez diye gösterilen bir İsrail’in 7 Ekim olayları ile nasıl başarısız olduğunu, bir senedir küçük bir gruba karşı hiçbir başarı gösteremediğine tanık olduk. Çizilen itibarını yeniden kazanmak için bu saldırıları yapıyor. Yahudilerden beslenen basın da bunu ballandırarak anlatıyor. Saldırı aslında Mossad’ın  başarısı değil; Hizbullah’ın plansızlığı, ihmalkarlığı, içinde hain barındırmasıdır.  ABD seçimleri yaklaşmakta, özellikle Biden ekibi seçimleri kaybetme ihtimaline karşı ABD'de yaşayan İsrail karşıtı lobinin, İsrail karşıtlığı oluşan grupların desteğini almak ve Müslümanların desteğini alması için özellikle İsrail'i barışa zorlamaktaydı. Netanyahu gitmeden önce yıkılan itibarını yeniden kazanmak Mossad’ın itibarını yeniden güçlendirmek için ABD baskısıyla imzalanan barıştan önce böyle bir barış sağladığı vakit başını daha çok ağrıtacaktı. Bu saldırılar kısa süreliğine başarı gibi gözükse de yarın İsrail'in itibarını da kurtaramayacak çünkü binlerce sivil yaralandı, yüzlerce sivil insan da bu saldırılar sonunda hayatını kaybetti. İsrail aslında bu saldırılarla beraber işini daha da zorlaştırmakta çünkü sivil aletleri savaş aracı olarak kullanması ve sivillere saldırması yine İsrail'in yeni suçlarına suç eklemekte ve işini daha da zorlaştırmakta.  İsrail Savaş suçu işliyor, bu ne ilkti ne de son olacak. İsrail bu kadar suç işliyor ama bunu kim yargılayacak. Savaş suçlularını yargılayacak güçlü iktidarlar lazım. Savaş suçlularını yargılayacak adil hükümdarlar lazım. Savaş suçlarını yargılayacak tarafsız insanlar lazım. Güçlüden değil Allah’tan korkan. Bu zalimlerin ulufelerine itibar eden değil cennete sevdalı. Toplum ve bu toplumların liderleri lazım. Ama görüldüğü gibi İsrail yine suç işliyor ve işlemiş olduğu suçlar yanına kâr olarak kalmakta. Bu saldırılar insanların ve devletlerin yeniden kendilerine çekidüzen vermelerine neden olacak. Stratejik öneme sahip olan bütün araç ve gereçlerini kendileri üretmek zorunda olduklarını öğrendiler. Çünkü barış zamanında alınan birçok malzeme yarın savaş döneminde başına bela olur. Dışarıdan alınan her ürün yarın ülke için büyük bir tehdit oluşturabilmekte. Nitekim Türkiye'nin ABD'den satın almış olduğu F 16'ların programlarını ABD ve İsrail yapıyordu. Zaman zaman ABD ve İsrail çıkarlarına uygun davranmayan Türkiye'de F 16'lar havada çarpışmakta idi. ABD ve İsrail kendi çıkarları için parasıyla satın aldığımız silahları bize karşı tehdit olarak kullanmaktaydı. Türkiye'de rahmetli Erbakan Hoca’nın dava arkadaşlarından Bedri İnce TAHTACININ kullanmış olduğu araç freni uydu yoluyla devre dışı bırakılmış ve Bedri İnce TAHTACI hayatını kaybetmişti. Çeçenistan devlet başkanı CEVHER DUDAYEV 1996 yılında kullandığı bir telefonun gönderdiği sinyale bağlı olarak füzeyle şehit edilmişti. Ülkeler mutlaka teknolojik aletleri milli olarak üretmeli ve bunları kendimiz kullanmalıyız yine Müslümanlar bu olaydan ders çıkarmalı, ferasetli olmalılar.  Müslüman liderlerin daha uyanık olması gerekiyor. Hasan NASRALLAH 7 Ekimden önce halka ve üyelerine telefon kullanmayın bu sizin sonunuz olur derken kendi niçin savaşın ortasında bu cihazları alıyordu. İran Cumhurbaşkanının törenine can güvenliğini bahane edip gitmeyen Nasrallah’ın yeri nasıl tespit edilip bombalanmıştı? Hizbullah savaş sürerken eğer bir silah alıyorsa, bir alet alıyorsa bunu Mossad'tan almamalı, iyi bir şekilde araştırmalı. Hadi aldık bunu ülkeye dâhil ederken iyi bir şekilde analiz etmeli, Hizbullah'ın hiç mi mühendisi yoktu aldığı cihazları yeniden kontrol etmeye? Bu savaş hepimizin savaşı sadece Hizbullah'la İsrail'in savaşı değil, onun için bütün Müslüman yöneticilerin çok dikkatli olması gerekmekte çünkü ufak bir ihmal Müslümanları rencide etmekte kâfirleri sevindirmektedir. Aslında Müslümanlar topyekûn savaşsalardı Hizbullah  bu duruma düşmeyecekti. Özellikle İsrail'in katliamlarının başladığı dönemde Hizbullah da Hamas'ın yanında yer alsaydı, İsrail iki ateş arasında kalsaydı bugün Lübnan ve Hizbullah bu duruma belki düşmeyecekti. Dün Gazze’ye olan bugün Lübnan’a ve Hizbullah’a oluyor. Dün Siyonistler İsmail HANİYE’yi şehit etmek isterken oraya gitmeyen Nasrallah, İsmail HANİYE’ye de gitme diyebilirdi. Hizbullah’ı destekleyen İran. İran İsmail HANİYE’yi korumadı veya koruyamadı. Nasrallah ve ekibi hiç düşünmedi mi?  İsmail HANİYE’nin şahadetinden sonra Nasrallah daha dikkatli olmalıydı. Sahi İran’ın korumasında olan NASRALLAH İran’daki siyonist lobi tarafından satıldı mı? Gerçi İran kendi liderini Fransa için ölüme terk etmişti. İran Cumhurbaşkanı basit bir insani yardım helikopteri ile öldürülmüştü. İran’da devrimi yapanlar Fransa’dan gelenlerdi. İran Fransa’ya rağmen politika yapamazdı. Fransa İsrail teröristlerine sınırsız destek verirken Hizbullah nasıl karşı gelsin ki İsrail’e? Nasıl Hamas’la hareket etsin ki?
 
Bu savaş aslında tüm insanlıkla Siyonizm’in savaşıdır. Onun için sadece Babüşşark’ın (Orta Doğu) değil tüm Dünya’nın bu savaşa dâhil olması gerekmektedir. Çünkü burada öldürülen insanlık, ihlal edilen insan hakları ve insanlarla bu Siyonist Yahudiler dalga geçmektedir. Aslında bu savaşın Müslümanlar için ve insanlık için ne kadar önemli olduğunu daha geç anlayacağız. Çünkü bu azgın toplum öyle sapık fikirlere sahip ki kendilerini üstün ırk olarak görmekte, diğer insanları Hacer’in çocukları, köleler olarak görmektedir. Bundan dolayı yaptıklarını tahrif edilmiş çıkarcı dünyaya tapan Hahamları yazdığı için dünyayı ateşe vermekten çekinmemektedir. Yeryüzünde nerede bir kargaşa ve sıkıntı varsa orada bir Siyonist vardır mutlaka. İnsanlık tarih boyunca bunları bildiği için bu kavim çokça sürgüne gitmiş. Yaptığı fitnelerden dolayı katliama uğramıştır. Bugün bu Siyonist mallarının hepsini boykot etmek gerekli. İnsancıl amaçlarla kullanılan aletleri savaş aletine dönüştüren zihniyet yarın her şeyi savaş malzemesi olarak görür. Onun için boykotun ne kadar haklı olduğunu da bize göstermektedir.  Bugün almış olduğumuz her İsrail malı insanlık için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İnsanlığın, insanlık için kullanılan sağlık personelinin kullandığı telsizleri patlatan zihniyet gıdaların içerisinde zehir koymaz mı? Siyonist şirketlerin ürettiği ilaçlar yarın zehirlemez mi bizleri? Nitekim GDO’lu hibrit tarım ürünlerini satan Siyonist şirketler kanseri toplumda yaymamakta mı? Almış olduğumuz teknolojik aletlerin içerisinde ilaç ve sağlığa zararlı maddeler bulunmaz mı? Onun için hiçbir şekilde Siyonisten bir ürün almamak boykotu en derin bir şekilde yaygınlaştırmak ve bunu bütün insanlık adına yapmak bir insani sorumluluktur.  Bütün teknolojimizi kendimiz üretmemiz gerekmektedir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.