Sosyal Medya

TARİH

Suriye: Manşetlerden Düşmeyen Emevi Camii Nedir?

Editoryal 

Esad rejiminin çöküşünün ardından manşetlerde sıkça yer alan bir isim var: Emevi Camii. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani, grubunun Şam’a girmesinin ardından camiden halka hitap etti. Dün, Türkiye’nin Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı ve bu olaylarda önemli bir rol oynadığına inanılan İbrahim Kalın da camide görülmüştür. Bu da bir soruyu gündeme getiriyor: Emevi Camii’ni devrimle bu kadar yakından bağlantılı bir sembol haline getiren şey nedir?

Tarihsel Arka Plan

Tarihsel olarak Şam Ulu Camii olarak da bilinen Emevi Camii, İslam dinî mimarisinin bugüne kadar ayakta kalabilen ilk muhteşem örneğidir. Müslümanların 634 yılında Halid b. Velid komutasında Şam’ı fethetmesinin ardından, caminin bulunduğu alan başlangıçta Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında paylaştırılmıştır. O zamanda Müslümanlar için nispeten mütevazı bir ibadet yeri oluşturulmuştur. Söz konusu alan Bizans İmparatoru I. Theodosius (d. 379-395) döneminde Hristiyanlar tarafından, bir pagan tapınağından bir katedrale dönüştürülmüş ve Hz. Yahya’nın mezarının burada olduğu iddia edilmiştir.

Hz. Ali’nin ölümüyle dört Raşit Halife dönemi sona erdikten sonra, Emevi hanedanı İslam halifeliğinin kontrolünü üstlenmiş ve Şam’ı başkent olarak kurmuştur. Başlangıçta, bugünkü Emevi Camii’nin yeri şehrin Hıristiyan nüfusu ile paylaşılmaya devam etmiştir. Ancak 706 yılında Halife I. Velid (d. 705-715), büyük bir cami inşa etmek için tüm alanı talep etmeye karar vermiştir. Hıristiyan cemaatinin gönlünü almak için tazminat olarak şehrin başka yerlerinde mülkler teklif edilmiştir. Bu mülkler arasında Süryani Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olarak hizmet veren Aziz George Katedrali’nin bulunduğu yer de bulunmaktadır.

Yapı

Emevi Camii’nin inşası, zamanının en iyi mimar ve zanaatkârlarını bir araya getirmiş, Bizanslı ve Pers uzmanlar da tasarım ve yapısına katkıda bulunmuştur. Cami, 122’ye 50 metrelik geniş bir avlu ve 136’ya 36 metrelik bir namaz alanı da dahil olmak üzere 97’ye 156 metre ölçülerinde dikdörtgen bir düzene sahiptir. Ne kadar büyük olduğunu anlamak için İstanbul’daki Sultan Ahmet Camii’nin 73’e 65 metre boyutlarında olduğunu hatırlayın. Emevi Camii’nin tasarımında, erken dönem İslam mimarisinde yabancı bir sanat tipi olan mozaikler kullanılmıştır. Ancak İslami ilkelere uyararak insan imgeleri yerine doğa tasvir edilmiştir. Bazıları bu mozaiklerin cenneti çağrıştırdığını öne sürerken, diğerleri çeşitli şehirleri resmettiğine inanıyordu. Ne yazık ki, bu sanat eserlerinin çoğu yüzyıllar boyunca yangınlarda kaybolmuştur.

Cami, en sonuncusu 1893 yılında olmak üzere birçok yıkıcı yangına maruz kalmış ve bu nedenle çok sayıda tadilattan geçmiştir. Abbasiler, Selçuklular ve Memluklerden Osmanlılara ve modern Suriye rejimlerine kadar birbirini izleyen yöneticiler, minare ve kubbe gibi unsurları değiştirerek veya ekleyerek izlerini bırakmışlardır. En önemli modern yenileme 1980’ler ve 1990’larda Hafız Esad döneminde gerçekleşmiş ve caminin tarihi görünümünü önemli ölçüde değiştirmiştir. Ancak bu değişikliklere rağmen caminin derin tarihi ve kültürel önemi devam etmektedir.

Önemi

Emevi Camii’nin önemi tarihsel öneminin ötesine uzanmaktadır. Hz. Peygamber’den gelen bir rivayete göre, Hz. İsa Şam’ın doğu tarafındaki beyaz minareye inecektir. Bazı alimler bunu Emevi Camii’ne bir gönderme olarak yorumlamıştır. Belki de bu, Abbasileri, caminin üç ikonik minaresinden biri olan İsa’nın Minaresi olarak bilinen bir minare inşa etmeye sevk etmiştir.

1990’larda caminin külliyesi içeresinde Kerbela şehitleri adına bir türbe kuran Şiiler için de özel bir öneme sahiptir. Osmanlı hükümdarları külliyede Hz. Yahya’nın kesilen başının gömülü olduğuna inanılan bir türbe inşa etmişlerdir. Bunlar, 2001 yılında camiyi ziyaret eden Papa John Paul II de dahil olmak üzere dünya çapında ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Bazıları Emevi Camii’nden İslam’ın “mukaddes dördüncü camisi” olarak bahsetmiştir, ancak sahih İslam geleneğinde böyle bir sıfat bulunmadığı için bu tanımlama yanıltıcıdır. Bununla birlikte, caminin tarihi ve ilmi önemi tartışılmazdır. İbn Teymiyye ve Gazali gibi tanınmış İslami şahsiyetler bir zamanlar bu camide ders vermiş ve cemaatine dahil olmuşlardır.

Emevi Camii’nin bir fetih ürünü olması için mimari ihtişamının ötesinde, İstanbul’daki Ayasofya’ya benzer bir siyasi sembolizm de taşımaktadır. Moğol istilaları sırasında Bohemond VI (d. 1251-1275) gibi Haçlı müttefikleri camiyi bir katedrale dönüştürme istemiş, hatta burada ayin yapılmasını emretmişlerdir. Ancak Müslümanlar kısa süre sonra camiyi yeniden ele geçirmiştir

Cami ve Siyaset

Haçlı Seferleri sırasında Emevi Camii, Müslümanlar için bir toplanma noktası olarak hizmet vermiştir; bu rol son yılların siyasi manzarasında da yankılanmış görünmektedir. Özellikle 15 Mart 2011 Salı günü caminin etrafı Esad rejimine karşı ilk protestoların toplanma noktası olmuştur. Bir sonraki cuma günü hükümet güçleri camiyi kuşatmıştır.

Emevi Camii, 2012 yılında Suriye devrimine desteğini ifade eden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Emevi Camii’nde namaz kılacağız” deyip bunu 5 Eylül 2012 tarihinde X hesabında yazmasıyla daha da önem kazanmıştır. Zaman içinde rejimin düşmemiş olması ve özellikle Türkiye’nin Esad’a yönelik politika değiştirmeye girişmesi, bu sözler Erdoğan’ın eleştirilere maruz kalmasına yol açmıştır. Ancak rejimin çöküşüyle birlikte Erdoğan’ın açıklaması yeniden gündeme gelmekte ve Türk medyası tarafından bir zafer sembolü olarak yansıtılmaktadır.

Suriye müftüsü Şeyh Usame El Rifai’nin Esad rejiminin düşmesinin ardından camide ilk hutbeyi vermesi bekleniyordu. Ancak kendisi rahatsız olduğu için cumaya katılamamıştır. Türkiye’de yaşayan El Rifai, diasporada olan Suriyeli alimlerden oluşan bir alimler konseyine liderlik etmektedir. Onun yerine Suriye’nin geçici Başbakanı Muhammed El Beşir hutbeyi vermiştir.

Temennimizdir ki, bütün bu siyasi değişimler arasında, Emevi Camii’nin bir kez daha görkemli geçmişinin ihtişamını ve huzurunu yaşasın!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.