SİYASET
Pozitif Ayrımcılık ve Siyonizm: Dünya Los Angeles Orman Yangınını Nasıl Yorumladı?
Bu bakış açılarının her ikisine de katılmak zorunda değiliz. Ancak bu düşünceleri ortaya çıkaran sosyopolitik zemin dikkate değerdir. Belki de burada asıl önemli olan, bu tür yorumların dayandığı temellerden çıkarılabilecek derslerdir.

Ifeoluwa Siddiq Oyelami
Los Angeles’taki yangınlarda altıncı güne girildi ve tablo her geçen saat daha da kararıyor. 24 kişinin hayatını kaybetmiş ve kayıpların artabileceği belirtiliyor. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, NBC’ye yaptığı açıklamada, “Bu, ABD tarihindeki en yıkıcı doğal afetlerden biri olabilir ve maalesef daha da kötüleşecek gibi görünüyor” ifadelerini kullandı. Artan rüzgarlar, yangını kontrol altına alma çabalarını sekteye uğratıyor. Şu ana kadar Eaton, Hurst ve Palisades bölgelerinde çıkan üç büyük yangın, toplamda 40 bin dönümden fazla alanı kül etmiş durumda.
Kaliforniya, yangınlara yabancı bir eyalet değil. Los Angeles’ta süregelen yangınlar, şu an için yüzölçümü açısından önceki büyük felaketlerden bazılarını bile geçmedi. Fakat bunları diğerlerinden ayıran temel unsur ise zarar gören yapıların sayısıdır.
Kaliforniya tarihindeki en ölümcül yangın olan, Kasım 2018’de Butte County’de meydana gelen Camp Fire, 153.336 dönümlük bir alanı küle çevirmiş, 85 can kaybına neden olmuş ve 18.804 yapıyı tahrip etmişti. Buna karşın, Los Angeles yangınları şimdiden 12.300 yapıyı yok etti. Eğer yangın bu hızla devam ederse, yapı açısından Camp Fire’ı geçerek Kaliforniya tarihindeki en yıkıcı orman yangını olarak kayıtlara geçebilir.
Los Angeles, ABD’nin en zengin eyaleti olan Kaliforniya’nın adeta kalbi konumunda. Bu statüsüyle birlikte orman yangınlarını yönetmeyi başaramadı. Hem belediye hem de eyaletin krizle mücadelede görülen hazırlıksızları, kamuoyunun sert eleştirilerinin odağı oldu. Böylesine kritik bir meselede nasıl bu kadar yetersiz kalabiliyor?
Kamuoyunda yangınlara ilişkin iki baskın tartışmalar görülüyor. Biri maddi diğeri manevi olan farklı bakış açıları. Bir yanda, Amerika muhafazakârları, Kaliforniya’daki liberal yönetimin politikalarını eleştiriyor. Onlara göre, pozitif ayrımcılık programları Los Angeles İtfaiye Teşkilatı’nın (LAFD) yapısını ve mali kapasitesini zayıflattı. Böylece yangınlarla mücadeledeki yetersiz kaldı.
Diğer yanda ise, dünyanın dört bir yanındaki pek çok Müslüman, Los Angeles’taki bu felaketi Gazze’de süregelen çatışmalarla ilişkilendiriyor. Bu yangınları bir tür ilahi adalet olarak görerek, olaylara bir manevi boyuttan bakıyor.
Bu bakış açılarının her ikisine de katılmak zorunda değiliz. Ancak bu düşünceleri ortaya çıkaran sosyopolitik zemin dikkate değerdir. Belki de burada asıl önemli olan, bu tür yorumların dayandığı temellerden çıkarılabilecek derslerdir.
Pozitif Ayrımcılık ve Verimlilik
ABD’deki liberal yönetimler, birçok sektörde olduğu gibi, erkeklerin egemen olduğu alanlarda çeşitlilik adı altında kadınlara açılmaya çalışıyor. İtfaiyecilik, bu politikaların hissedildiği alanlardan biridir.
2013 yılında Los Angeles belediye başkanı olarak göreve başlayan Eric Garcetti, LAFD’deki kadın oranını artırmayı hedefleyen bir girişimde bulundu. Garcetti’nin 2020 yılına kadar kadın itfaiyeci oranını %2,9’dan %5’e çıkarmak istedi. Ancak bugün gelinen noktada bu oran yalnızca %3,5’e ulaşabildi. Kaldı ki, süreç, departmanın tarihindeki ilk kadın ve aynı zamanda ilk lezbiyen yönetici olan Kristen Crowley’nin göreve gelmesini sağladı. Yani bu kriz odağındaki isim.
Haziran 2023’te NPR gazetesinde, “İtfaiyecilik çoğunlukla beyaz ve erkektir. Kaliforniya’daki bir program bunu değiştirmeyi amaçlıyor” çıkan manşet pozitif ayrımcılık propagandasının ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. İşte bunun için muhafazakârlar, bu tür girişimlerin sistemi zayıflattığını savunuyorlar.
Elbette itfaiyede cinsiyet eşitliği savunucuları, sıkça “Bir erkeğin yapabildiğini bir kadın da yapabilir” şeklinde bir mantra kullanıyorlar. Ancak internette yayılan bazı videolar, bu iddialara soru işareti koyuyor. Üstelik LAFD’nin Eşitlik ve İnsan Kaynakları Bürosu’nun başında bulunan Şef Yardımcısı Kristine Larson bir röportajda büyük bir gaf yaptı. Kadın yaygında bir erkeği nasıl çıkaracağı sorulduğunda Larson, “Eğer onu yangından çıkarmam gerekiyorsa, kendini yanlış yerde bulmuştur” dedi.
Yine geçen yıl LAFD 17,6 milyon dolarlık bir bütçe kesintisiyle karşı karşıya kaldı. Tabi ki, bu teşkilatın toplam bütçenin yaklaşık %2’sini oluşturuyor. Ancak dikkat çeken bir nokta, bu kesintisine rağmen yaklaşık bir ila iki milyon dolarının çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık politikalarına ayrıldığı raporlandı.
Siyonizm ve İlahi Adalet
Bütçeden söz açılmışken, dış yardımların ABD federal bütçesinin yaklaşık %1’ini oluşturduğu malumdur. Bu miktardan özellikle askeri anlamda en fazla İsrail faydalanıyor. Siyonist ülke, yıllık 3.8 milyar doları garanti eden bir Mutabakat Anlaşması’na sahip. Ancak, 7 Ekim’den bu yana ABD, soykırımlarını desteklemek üzere İsrail’e en az 17,9 milyar dolar göndermiştir.
İlginçtir ki, eyaletlerden en fazla Kaliforniya bu meblağa katkıda bulunuyor. CAIR California’nın Temmuz 2024 tarihli paylaştığı bir raporda, Kaliforniya, İsrail’e yılda 609.845.124 dolar sağlıyor. Kaliforniya’nın şehirleri arasında ise Los Angeles, 50.666.583 dolarını İsrail’in silahlandırılması için harcayarak bu listenin zirvesinde yer alıyor.
Durum “Ne ekersen, onu biçersin” olarak karşımıza çıkıyor.
Bir trajikomedi gibi, birkaç gün önce Hollywood aktörü James Woods CNN canlı yayınında yanan milyonlarca dolarlık evine ağladı. Ama kimdir bu James Wood? Birkaç ay önce X sayfasında Gazze’deki soykırımı kutlayan bir Siyonist’tir. O İsrail’i açıkça destekleyen ya da bu konuda sessiz kalan ve yangınlarda evlerini kaybeden pek çok ünlüden yalnızca biridir.
İşte durum böyle olunca insanlar, “kesin bu ilahi adalettir” derler. Veya söz konusu kişilere karşı sempati duyan yok olsun!
Sonuç
Kaliforniya’daki yangınlar zamanlamaları ve etrafını saran koşullar pek çok farklı yorumu beraberinde getiriyor. Kaldı ki, başta bize, eşitlik ve çeşitlilik gibi trendlere takılmak yerine, liyakatliğe öncelik vermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Yangınların zamanı, Gazze’deki devam eden soykırımla aynı döneme denk gelince, daha da anlam kazanıyor. İster ilahi adalet, isterse sadece bir uyarı olarak görülmüş olsun, bu felaketin mesajı ağır.
Uzun yıllar boyunca konfor içinde yaşayan ve sahip oldukları her şeyin güvencesi altında olduğunu düşünenler, şimdi servetlerini kaybediyor. Emeklerinin karşılığını ne kadar çabuk yitirebileceklerine tanıklık ediyorlar. Hele ki, sigorta şirketlerinin bile çaresiz kaldığı bu hald, her şeyin ne kadar geçici olduğunu bir kez daha fark ediyorlardır.
Allah buyuyor ki, “Sizin sahip olduklarınız tükenir, Allah’ın sahip oldukları ise ebedidir. Ve Biz, sabredenleri elbette yaptıklarının en güzeliyle ödüllendireceğiz.” (Nahl 16:96).
Henüz yorum yapılmamış.