SİYASET
Joe Biden: Siyasi Hayatını Nasıl Hatırlayacağız?
Biden’ın, bir yandan barış savunucusu bir lider imajı çizmeye çalışırken, diğer yandan İsrail’in askeri eylemlerine destek veren bir politika izlemesi, kariyerinin en çelişkili dönemlerinden biri olarak hatırlanacaktır.

Musa Adebayo
Bugün itibarıyla Joe Biden, ABD’nin en üst makamından ayrılıyor. Biden, siyasi kariyerinin zirvesine ulaştıktan sonra, diğer eski başkanlar gibi rahat bir emeklilik hayatına adım atmaya hazırlanıyor. Bundan sonra siyasi bir figür olarak finanse edilecek, ülkeyi ve dünyayı gezerek konuşmalar yapacak ve belki de kendi hayat hikayesini anlattığı bir kitap yazacaktır.
ABD tarihine “en yaşlı başkan” olarak geçen Biden’ın siyasi kariyerine bir bakalım…
Erken yılları
Joseph Robinette Biden, 20 Kasım 1942’de Scranton, Pennsylvania’da doğdu. 11 yaşındayken ailesiyle birlikte Delaware eyaletine taşındı. Üniversite hayatında tarih ve siyaset bilimi alanlarında çift anadal yaparak 1965 yılında mezun oldu. Ardından Syracuse Üniversitesi’nden 1968’de hukuk diplomasını aldı.
Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra Delaware Wilmington bölgesinde bir hukuk firmasında kâtip olarak çalışmaya başladı. İlk başlarda yerel Cumhuriyetçilerin ilgisini çeken Biden, kamu avukatı olarak görev yapmaya başladı. Daha sonra yerel bir Demokrat lider tarafından yönetilen bir hukuk firmasına katıldı. Bu süreçte, Delaware Demokratik Partisi’nde reform hareketlerini destekleyen bir oluşum olan Demokratik Forum’a dahil oldu ve Demokrat Parti’ye kaydoldu.
Joe Biden’ın Siyasi Yolculuğu
Joe Biden’ın siyasi kariyerindeki ilk adımı, 1970 yılında Delaware New Castle İlçe Meclisi’ne seçilmesiyle başladı. Henüz genç bir siyasetçi olan Biden, iki yıl sonra büyük bir başarıya imza atarak güçlü Cumhuriyetçi senatör J. Caleb Boggs’u mağlup etti. O dönemde siyasi arenada rekabet gücünden yoksun gibi görünse de Biden, halkın nabzını tutmayı başaran etkili bir kampanya yürüttü. Çevre koruma, sivil haklar, toplu taşıma, adil vergilendirme, sağlık hizmetleri ve özellikle Vietnam’dan çekilme gibi konularda toplumun taleplerini seslendirdi. Sonuç olarak, oyların %50,5’ini alarak zafer kazandı.
30 yaşındaki Joe Biden, 1973-2009 yılları arasında yedi dönem boyunca ABD Senatosu’nda görev yaparak adeta bir siyaset fenomeni haline geldi. Bu uzun dönemde, iki başarısız başkanlık kampanyasına rağmen 2009 yılında Barack Obama’nın başkan yardımcısı olarak seçildi. Aktif bir senatör olarak Biden, 1.071 yasa tasarısını teklif etti ve 3.374 yasa tasarısı tekliflinde ortak oldu. Farklı zamanlarda Senato Yargı ve Dış İlişkiler Komitelerinde üyelik oldu. Dış İlişkiler komitelerine 2001-2003 ile 2007-2009 yılları arasında başkanlık etti.
Joe Biden’ın Senato kariyeri boyunca desteklediği önemli yasa tasarılarından Bosna Savaşı sırasında ortaya koyduğu “Kaldır ve Vur” politikası vardır. Bu politika, savaşın her iki tarafında da silah ambargosunun kaldırılarak eşit şartlarda mücadele edilmesini amaçlıyordu. Bosna Cumhurbaşkanı Alija Izetbegović tarafından 1992 yılında önerilen bu strateji, ABD Senatosu’nda belirli bir destek bulsa da 1993 yılında Bill Clinton yönetimi tarafından reddedildi ve uygulanamadı.
Biden’ın liderlik ettiği dönemde, Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin gündeminde Irak ve Afganistan savaşları önemli yer tuttu. Biden, Saddam Hüseyin’i ulusal güvenliğe tehdit olarak tanımlayarak bu savaşları destekleyen isimlerden biri oldu. Biden, savaş gerekçelerini oluşturmak için yalan ifade veren bazı tanıkları dinlemiş ve bu ifadelere dayanarak savaşın meşruiyetini savunmuştu. Yıllar sonra, verdiği bu desteği bir hata olarak kabul etti.
Joe Biden ve Tutarsızlıklar
Joe Biden’ın siyasi kariyerinde dikkat çeken bir diğer nokta, savaşa ve sosyal meselelere dair sergilediği tutarsızlıklar olmuştur. Savaşa başlangıçta karşı olan Biden, daha sonra savaş yanlısı bir tutum benimsemiştir. Ancak en dikkate değer çelişkilerinden biri, eşcinsel evlilik konusundaki tutum değişikliğidir.
Kariyerinin ilk yıllarında Biden, eşcinsel evliliğe karşı sert bir duruş sergilemiştir. 1996 yılında, federal hükümetin eşcinsel evlilikleri tanımasını yasaklayan “Evliliğe Karşı Savunma Yasası” için oy kullanmıştır. Ayrıca, eşcinsellerin silahlı kuvvetlerde görev yapmasını yasaklayan yasa tasarılarını da desteklemiştir. Ancak, siyasi kariyerinde başkanlığa yaklaştıkça Biden’ın duruşu yumuşamaya başlamıştır.
Mayıs 2012’de, seçim atmosferinde, NBC’nin “Meet the Press” programında eşcinsel evlilik konusunda “kesinlikle rahat” olduğunu belirtti. Bu açıklama, dönemin başkanı Barack Obama’nın da eşcinsel evliliği desteklemesine zemin hazırladı. Biden ve Obama yönetimi, sadece ABD’de değil, dünya genelinde eşcinsel evliliği savunma politikaları izledi. Biden, 2022’de “Evliliğe Saygı Yasası” olarak bilinen yasayı imzalayarak 1996’daki Senato olarak oyladığı “Evliliğe Karşı Savunma Yasası”nı yürürlükten kaldırdı.
Biden’ın tutarsızlıklarının bir diğer önemli örneği ise oğlu Hunter Biden ile ilgili tutumudur. Daha önce yargıya müdahale etmeyeceğini açıkça ifade eden Biden, oğlunun iki ceza davasından hüküm giymek üzere olduğu bir dönemde resmi af çıkararak bu durumu tersine çevirdi. Bu, hem siyasetteki etik anlayışı hem de Biden’ın kişisel ve siyasi sorumluluklarını sorgulatan bir gelişme olarak kayda geçti.
Joe Biden ve Siyonizm’e Bağlılığı
Joe Biden’ın Siyonizm ile ilişkisi özellikle son yıllarda çok konuşuldu. Bu ilişki çok eskilere dayanıyor. Senatör olarak yaptığı ilk yurtdışı gezisini, İsrail’e yaparak dönemin başbakanı Golda Meir ile tanışmış ve bu buluşmayı yıllarca İsrail ve Yahudi topluluklarıyla ilgili etkinliklerde anlatmaktan geri durmuyor. Biden’ın bu ziyaretle başlayan İsrail sevgisi, zamanla bir bağlılığa dönüştü.
1980’lerden itibaren Biden, Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC) gibi İsrail yanlısı lobilere daha da yaklaştı. AIPAC konferanslarında düzenli bir konuşmacı olarak katılmaya başladı. Open Secrets tarafından yayımlanan verilere göre, Joe Biden’ın 1990’dan itibaren senatörlük kampanyalarına İsrail yanlısı siyasi eylem komitelerinden (PAC) toplam 4.229.598 dolar bağış yapıldı.
Biden’ın sık sık dile getirdiği “Ben bir Siyonistim” ifadesi, onun bu bağlılığının bir özeti gibidir. Siyonizm’e olan desteği ve politik tutarsızlıkları, kariyerinin son dönemine damga vurmuş ve yaptığı olumlu işleri gölgede bıraktı.
Joe Biden, kariyerine savaş karşıtı bir duruşla başlamış bir lider olarak bilinse de, başkanlık kariyerini tam anlamıyla bu ilkelerin zıttı bir şekilde tamamladı. Aynı anda ateşkes çağrıları yaparken, Gazze’deki saldırıları desteklemek için milyarlarca dolarlık yardımları onaylaması, onu eleştirilerin odağı haline getirdi. Geçtiğimiz hafta Oval Ofis’te verdiği son röportajda, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Gazze bombardımanına dair yaptığı savunmalardan birini hatırlatarak, Netanyahu’nun kendisine “birçok toplu savaşa giren ABD’nin İsrail’in savaş stratejilerini denetleyemeyeceğini” söylediğini aktardı.
Biden’ın, bir yandan barış savunucusu bir lider imajı çizmeye çalışırken, diğer yandan İsrail’in askeri eylemlerine destek veren bir politika izlemesi, kariyerinin en çelişkili dönemlerinden biri olarak hatırlanacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.