Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Squid Game: Modernitenin Çürüyen Yüzü

İşte bu yüzden Squid Game dizisi, modern dünyanın çarpık düzenine bir aynadır. Tüm oyuncular, modern dünyamızın bu yasaklarından bazılarının içinde sıkışıp kaldıkları için umutsuzluğa düşmüşlerdi.

Khalid A. Afolabi

17 Eylül 2021’de, bir Güney Kore distopya dizisi Netflix’e düştü. Tam on yıl boyunca stüdyoların “fazla grotesk” ve “fazla gerçek dışı” diyerek reddettiği bu yapım, izleyiciler arasında bir furyaya dönüştü. Sadece dört hafta içinde ekranlarda bir numara haline geldi, tam 1,65 milyar saat izlenme rekoru kırdı ve 94 ülkede en çok izlenen yapım oldu. Üstelik 900 milyon dolar değer elde etti. Daha önce diziyi reddeden stüdyoların değerlendirmelerini doğrulayan olay örgüsüne rağmen dizi, altı Primetime Emmy Ödülü ve bir Altın Küre kazanarak büyük başarı elde etti. Derin düşünenler ve inançlı insanlar için bu hem paradoksal hem de ilgi çekicidir.

Senaryo

Derin bir mali krizin pençesinde kıvranan ve adeta hayatlarına dair tüm umutlarını yitirmiş olan tam 456 kişi, gizli bir yerde düzenlenen ölümcül bir yarışmaya davet ediliyor. Bu yarışma, oyunculara, hayatlarını kökten değiştirecek ve onları büyük bir servetle ödüllendirecek bir umut ışığı olarak sunuluyor.

Yarışma başladıktan sonra oyuncular şok edici bir gerçekle yüzleşir: Herhangi bir oyunu kaybeden her oyuncu, anında öldürülmektedir. Ancak bu ölümler, oyunun büyük ödülüne ₩100 milyon (≈ 68,500 dolar) eklenmesi anlamına gelmektedir. Böylece yarışmanın sonunda hayatta kalan tek bir kişi için nihai ödül tam ₩45,6 milyar (31,000,000 dolar) olarak belirlenmiştir. Ancak bu, yalnızca bir "ödül" değil; aslında insan doğasının en karanlık yönlerini tetikleyen, arzu, açgözlülük, şehvet, hırs ve bencilliği besleyen bir düzenektir.

Nitekim, oyuncuların birbirlerini öldürmelerine izin verilmekte ve hatta buna teşvik edilmektedir. Yarışmanın korkunç düzeni, insan hayatını para karşısında değersizleştirmekte, modern çağın ruhsuz kapitalist mantığını alenen ortaya koymaktadır. İlginç ki, yarışmacılara "çoğunluğun kabulü" durumunda yarışmayı bırakma hakkı tanınmıştır. Ancak her oyunun sonunda biriken para ödülü oyunculara gösterilerek onların nefisleri kışkırtılmakta, çoğunluk ise bu kanlı düzeni sürdürmeyi tercih etmektedir. Zira büyük ödül hayali, çoğu için tüm insani değerlerin önüne geçmiştir.

Sonunda, oyunculardan biri hayatta kalarak bu ölümcül oyunun galibi olur. Ancak kazanan kişi, vicdan muhasebesi yapar ve bir sonraki yarışmayı sona erdirmeye karar verir.

Fakat bu kanlı düzenin asıl patronları, perde arkasında oyuncuların hayatları üzerinden bahis oynayan para babalarıdır. Onlar için bu oyun, insan hayatının değersiz bir meta haline getirildiği, yalnızca eğlence aracı olarak görülen bir “boş zaman aktivitesidir.”

Modern Dünyanın Aynası

Her ne kadar bu yapım, yönetmen Hwang Dong-hyuk’un mali kriz yaşayan arkadaşlarıyla kişisel deneyimlerinden esinlenmiş olsa da, asıl başarısını modern dünyayı karakterize eden eşitsizlik, sömürü ve zalim zenginlik eğilimlerini yansıtıyor. Asıl vurgulanan şey, kapitalist düzenin modern dünyayı nasıl şekillendirdiği gerçeğidir. Bu düzen, her şeyin merkezine ‘benlik’ kavramını koymuştur.  Eğer ‘benlik’ fayda sağlıyorsa, insanın ezilmesi, bastırılması, depresyona sürüklenmesi, zulüm görmesi ya da mağdur edilmesi hiç önemli değildir.

Daha da vahimi, ‘benlik’ adına haz peşinde koşulurken milyonlarcasının feda edilmesi de hiç mesele edilmez. Bu durum, modern dünyada ekonomik büyümenin başlıca göstergelerinden bazılarının neden kumar, faizli işler, alkol ticareti, uyuşturucu trafiği, dolandırıcılık ve yalnızca taraftarlık gibi alanlardan oluştuğunu açıkça göstermektedir.

Aslında, bu endeksler insanlığı ve dünyamızı yok eden mekanizmaların ta kendisidir. Ancak ne acıdır ki, modern dünyada pek çok ülke ve birey için bu mekanizmalar “para kazanma kanalları” olarak görülmekte ve benimsenmektedir.

İslam bu konuda ne diyor?

İslam, modern dünyanın çürümüş uygulamalarının tam karşısında durmaktadır.  Başkalarının sırtına basarak ‘benlik’i yüceltmez; aksine, toplumun her bireyinin refahını gözetir. Zekât, sadaka, vakıf, vasiyet ve komşuluk gibi ilkelerin toplumsal bir bilinçle yasalaştırılmasının hikmeti de işte buradadır.  

Aynı zamanda faizli krediler, kumar, alkolizm ve sahtekârlık gibi uygulamaların yasaklanması, insanlığı kendi kendini yok etme bataklığından koruma amacını taşır. Çünkü İslam, bireysel hırs ve bencilliğin insanlık üzerindeki yıkıcı etkilerini bilir ve insanın hem dünyada hem de ahirette kurtuluşunu hedefler.

Hiç de şaşırtıcı değil ki, İslami ilkeler, eşitlikçi olduklarını iddia eden kimi ülkeler ve kurumlarla sürekli çelişmektedir. Zira onlar insanlığı sömüren düzenlerin öncüsü konumundadır. Onlar, faiz dayalı konvensiyonel bankacılık sistemini yücelten, şans oyunlarına devasa yatırımlar yapan, alkol tüketimi sosyal bir norm olarak teşvik eden yapılardır.

İşte bu yüzden Squid Game dizisi, modern dünyanın çarpık düzenine bir aynadır. Tüm oyuncular, modern dünyamızın bu yasaklarından bazılarının içinde sıkışıp kaldıkları için umutsuzluğa düşmüşlerdi.  Bu yapım, kapitalist stratejilerin, toplumu hiçe sayarak ‘benliği’ zenginlik uğruna ilahlaştırdığı bir hayatta kalma mücadelesini ve derin eşitsizlik gerçeğini açıkça yansıtmaktadır.

Tefekkür

İslam’da belirlenen ilahi hükümler, insanlık için en iyi ve en adil düzen olmaya devam etmektedir. Buna karşın, kendi ellerimizle kurduğumuz sistemler eşitsizlik ve adaletsizliklerle dolup taşmaktadır. Bu düzen, insanları zorluklar ve sıkıntılarla karşı karşıya bırakırken, modern dünyanın sürdürülebilir kalkınma adı altında sarf ettiği tüm çabaların neden sonuçsuz kaldığını da açıkça göstermektedir.

Dünya, yoksulluk, eşitsizlik, sağlıksızlık ve terörizm gibi “modern çağın salgınları” ile boğuşmaya devam etmektedir. Çünkü insanlık, Allah’ın koyduğu adalet düzenine sırt çevirmiş ve kendi çıkarlarını önceleyen sistemlere teslim olmuştur.

Allah, “Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fasıkların ta kendileridir” diye buyurmaktadır. (Maide Suresi 5:47)

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.