Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Meta’nın Topluluk Notlarına Geçişini Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Bu yılın başında Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta, ezeli rakibi “X”in yolunu izleyerek topluluk notlarını benimseyeceğini duyurdu. Çokça eleştirilen doğruluk kontrol programını aşamalı olarak kaldıracağını bildiren Meta’nın kararı övgü toplamakla birlikte birçok soruyu da beraberinde getirdi.

Semiu Babatunde Ilori

Geçen yıllarda sosyal medya devleri, yanlış bilginin yayılmasına karşı kullanıcıları sorumlu tutmak amacıyla doğruluk kontrolü sistemlerini hayata geçirdi. Bu sistemde, kamuoyunu etkileyen iddiaları teyit etmek üzere bağımsız kuruluşlar ya da uzmanlarla iş birliği yapıyorlar. İlk bakışta etkili görünen bu yöntem, yanlış bilginin yayılmasını önemli ölçüde frenledi. Kaldı ki, sert eleştirilerin de hedefi haline geldi. Tıpkı diğer insanlar gibi, doğruluk kontrolü yapanlar da değerlendirmelerine kendi bakış açılarını, deneyimlerini ve hatta bilinçaltındaki önyargılarını yansıtabiliyorlar. Nitekim, sosyal medyadaki bilgilerin kontrolü güç dinamiklerine ve önyargılara açık hale geldi. Özellikle Müslümanlar için bu süreç, ne yazık ki, gereksiz denetimler ve İslamofobi anlatıları demektir.

Twitter, yani X, yeniden markalaşma sürecinde “Topluluk Notları” adını verdiği bir sistem geliştirdi. Kitle kaynaklı sistem olan bu yenilikçi, platformdaki kullanıcıları sürece dahil etmeyi hedefliyor. Başvuran kullanıcılar, tartışmalı içeriklere dair notlar ekleyebiliyor ve bu notlar topluluktan yeterli oyu aldığında orijinal içeriğe herkesin okuyabileceği şekilde ekleniyor.

Meta’nın Topluluk Notuna Geçmesi

Bu yılın başında Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta, ezeli rakibi “X”in yolunu izleyerek topluluk notlarını benimseyeceğini duyurdu. Çokça eleştirilen doğruluk kontrol programını aşamalı olarak kaldıracağını bildiren Meta’nın kararı övgü toplamakla birlikte birçok soruyu da beraberinde getirdi.

Raporlara göre, Meta’nın doğruluk kontrolünü bırakma kararı, kontrol sistemin karşılaştığı zorluklar ve sınırlamalardan kaynaklanıyor. Bunun başında ise siyasi önyargılar vardır. Meta CEO’su Mark Zuckerberg, buna dikkat çekerek, “Doğruluk kontrolörleri siyasi olarak çok önyargılı hale geldiler ve yarattıklarından daha fazla güveni yok ettiler,” dedi. Sürecin siyasallaştığını da kabul eden Zuckerberg, “Daha kapsayıcı olmak için başlatılan bir hareket, zamanla fikirleri kapatmak ve farklı görüşlere sahip insanları dışlamak için kullanıldı ve bu çok ileri gitti,” şeklinde konuştu.

Meta’nın kararı, yalnızca sistemin teknik ve etik zorluklarından değildir. Aynı zamanda pazar rekabeti ve siyasi uygunluk hedeflerinden kaynaklandığına inanılıyor. Kimi medya uzmanları, bu adımı Meta’nın batının sağcılarını yatıştırma çabası olarak görüyor. Kimileri ise kararda bir yakınlaşma görüyor. Özellikle de ikinci bir Trump başkanlığının gündemde olduğu bir dönemde, bu kararın politik anlamları dikkat çekiyor.

ABD kongre üyesi Alexandria Ocasio-Cortez, konuya dair yaptığı yorumda, “Mark Zuckerberg’in, Elon’un izinden gitmeye çalıştığını düşünüyorum. Bu da ifade özgürlüğü kisvesi altında Trump’ı eleştirenleri ve Meta’yı eleştirenleri susturmak anlamına geliyor,” diye ifade etti.  

Tepkiler

Meta’nın hamlesi kamuoyunda hem olumlu hem de olumsuz tepkilere yol açtı. Kararı destekleyenler, topluluk notlarının medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme ve çevrimiçi nezaketin teşvikine yardımcı olacağını belirterek kararı övdü. Ancak, eleştirenler, yanlış bilginin yayılmasına hız kazandırabileceğini ve platformlara duyulan güveni zedeleyebileceğini söylüyor. Ayrıca, topluluk notları sisteminin kötü niyetli aktörler tarafından manipüle edilme potansiyeline dikkat çekti.

Bunlarla birlikte Meta kararından vazgeçecek gibi değildir. CEO’su Zuckerberg’in de belirttiği gibi, amaç “daha kapsayıcı, daha katılımcı ve topluluklarımızın ihtiyaçlarına daha duyarlı” bir platform yaratmaktır.

Müslümanlar Tüm Bunlara Nasıl Bakıyor?

Batı medyanın Müslümanların haklı taleplerine ve hassasiyetlerine karşı önyargılı olması uzun süredir devam eden bir sorundur. Meta platformu da bu konuda bir istisna değil. Yakın zamanda Meta, sansürleriyle Gazze’ye karşı İsrail’in yanında durduğu görüldü.

Bir İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu, Ekim ve Kasım 2023 tarihleri arasında Instagram ve Facebook’ta insan hakları ihlalleriyle ilgili paylaşımlar da dahil olmak üzere Filistin’le ilgili içeriklerin 1.050’den fazla kez kaldırıldığını ve bastırıldığını belgeledi. Meta ayrıca 7 Ekim 2023’ten sonra “Nehirden denize, Filistin özgür olacak” sloganını içeren paylaşımları kaldırdığı için de tepkiyle karşılaştı.

Bu olaylar, Müslümanların, Batı’nın çıkar odaklı medya platformlarına bağımlı olmalarının ne kadar riskli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bizlere düşen görev, bu devlere körü körüne güvenmek yerine, kendi medyamızı ve iletişim araçlarımızı inşa etmektir.

Bu arada Yüce Kur’an’ımız, doğru bilgiye ulaşma noktasında Müslümanlara yol gösteren en büyük rehberdir. Cenab-ı Allah Hucurat Suresi’nin 6. ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” Bunu kendimize prensip edinerek, haber kaynaklarımızı daha dikkatli seçmeli, doğruluğundan emin olmadığımız bilgileri yaymaktan kaçınmalıyız.

Son olarak, Meta, X, ve Wikipedia gibi teknoloji devlerine açık bir çağrıda bulunuyoruz ki, önceliklerini yeniden gözden geçirsinler. İnsanlık, kâr hırsından ve siyasi hesaplardan üstün tutulmalıdır. İnsanlığı ön planda tutarak, daha adil ve merhametli bir dünya inşa edilmesine katkıda bulunabilirler. Ancak bunun yolu, çifte standartlardan vazgeçmek ve hakikatin safında yer almakla mümkündür.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.