Sosyal Medya

EKONOMİ

Hayvancılıkta İlerlemede Ülkelerin Birinci Basamağı Başarmaları Şart!

Hayvancılıkta geri kalmış ülkelerin hayvan ıslahında birinci basamak olan “iyisini seçme” işini ciddiye almalarının bir başarı olacağı gün gibi ortadadır.

Hayvanların verim düzeylerini etkileyen iki faktör önemli vardır. Bunlardan birisi genetik diğeri ise çevresel şartlardır. Genetiği kötü olan bir hayvanı ne kadar iyi beslerseniz besleyin, yaşadığı yerde konforunu en üst düzeye çıkarsanız bile iyi verim alınamaz. Genetiği çok iyi bir hayvanınız olur da kötü bakım beslemeye maruz kalırsa bu hayvan da genetiğinin verdiği en üst kapasiteye ulaşamaz. Yani aracınız var kötü en iyi yakıt ve en lüks ekipmanlarla döşeseniz de motoru iyi değilse randıman vermez, aksine en iyi araca kötü yakıt koyarsanız o da iş yapamaz.

İyi hayvanları olan ülkelerde belki yüzyıllara dayanan bir iyiyi seleksiyon (iyiyi seçme) işlemleri uygulanmıştır. Her ülkede doğal ortama alışkın ve iyi verim verebilen her cinsten hayvan bireyleri vardır. Hayvanların içinde bulunan bu iyileri seçmek ve onların üremesini sağlamak ve kötülerini ise et amaçlı kullanmak ilk basamaktır. Halbuki, bazı ülkelerde hayvanın özelliğine bakılmaksızın doğrudan toptancı mantıkla kesime sevk edilirler. Dolayısıyla, hayvanların iyisi de kötüsü de kesilir ve önünüze et olarak gelir ve geleceğinizi tükettirirler size. İyi bir tarım anlayışında ise iyi hayvan kaliteli bir genetik materyaldir. Bu hayvana et amacıyla değil genetik zenginlik olarak bakılır. Yıllardır düşünüyorum ve pek çok kişi de bu fikri söylüyor ve yetkililere öneriyor ama hala sürülerimiz içerisinden “iyi olanları” seçemiyoruz. Neden mi? Umursamıyoruz ve başka küçük hesapların (et) peşindeyiz.

İyi olan hayvanların eşleştirilmesi sonucu iyi hayvan yavruları elde edilir. Bu iyi hayvan yavruları içinden de 5-10 kuşak hep en iyilerini seçerseniz doğal ortama uyumlu, ortalamanın üzerinde verime sahip hayvanlarınız olur. Hatta iki veya daha fazla iyi bilinen başka gruptan hayvanları eşleştir ve çoğaltırsanız karşınıza daha da iyi hayvanların olması muhtemeldir. Hayvancılıkta geri kalmış ülkelerin hayvan ıslahında birinci basamak olan “iyisini seçme” işini ciddiye almalarının bir başarı olacağı gün gibi ortadadır. İyisini seçtiğimiz hayvanların potansiyellerinin ortaya çıkması için yeterli miktarda bakım ve besleme şarttır. Daha fazla canlı ağırlık alan veya daha fazla süt veren hayvana düşük verimlilere verilen yemlerin verilmesi önemli bir hatadır. Çevresel faktörler içine koyduğumuz hayvanın verimini etkileyen önemli etkenler arasında yem, barınak koşulları, bakımın ve hastalıklar sayılabilir. Verimli hayvanların elde tutulması ve bu hayvanlardan daha fazla yavru alınması gereklidir.

Türkiye’de uzun yıllardan beri bilinen sığır ırklarını düşündükçe bazen bu hayvanlara ne denli haksızlık ettiğimizi düşünüyorum. Kendi yerli sığırlarımız hiçbir zaman iyi bir ahırda yatmadılar, iyi yemleme yapılmadılar, hastalıklara karşı aşıları yapılmadı ve bakımları da zamanında yapılmadı. Dahası bu hayvanlara hep verimsiz gözü ile bakıldı. Sonra ithal olarak getirilen simmental (sarı beyaz) ve holstein (siyah beyaz) gibi hayvanları getirince işte önce sahip olduğumuz yerli hayvanlar gibi bakıp beslemeyi denedik olmadı ve kısa sürede çoğu telef oldu. Yani yerli hayvanların bakım ve beslenmeleri ile aynı şartlarda yaşayamadılar. Sonra ithal hayvanlara çok daha iyi şartlarda imkanlar sağlandı ve yaşamlarını ve verimlerini sürdürdüler. Pekâlâ, aynı şartları yerli hayvanlara da verseydik ve iyisini seçseydik “yerli-milli” yüksek verimli hayvanlarımız olmaz mıydı? Kararlı bir şekilde denemedik bile! Hala aynı bizdeki gibi yerli hayvan kaynaklarına sahip olan memleketlerde öncelikle hayvancılığın birinci basamağını yapmalılar, yani iyisini seçmeliler ve bu hayvanlara biraz daha iyi bakmalılar ki ithal ederek ve eskileri tüketerek tümüyle dış kaynaklara muhtaç olmasınlar.  

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.