Sosyal Medya

İSLAM

Kur'an dili elden gidiyor!

Arap dilinin kıymeti ancak Müslümanların zafer günlerine kaldı. Bilim ve siyasette yenilikten yoksun olmaya başladığımızdan beri zaferlerimizin sesi olan Arapça da kısıtlandı.

Abdulqader Taher Saleh Saleh

Dil, geniş anlamıyla bütün varlıkları ilgilendiren, tabiî ya da yapay şekilde oluşan veya oluşturulan bir iletişim olgusudur. İnsanın sistematik dil kavramı, onun evrendeki üstünlüğüne şahitlik eden önemli hususlardan biridir.  Dil, o dili konuşan bir millet  ya da bir toplumla özdeşleştiği zaman onun kültürel önemi çok iyi anlaşılır. Çünkü dil, bütünüyle bir ulusun kimliğini şekillendirir. Dilin bizatihi millet ve medeniyet olduğunu söylemek yerindedir. Bir medeniyet güçlenirken genellikle diliyle beraber güçlenir, zayıflarken de dili ile beraber zayıflar. Psikolojik açıdan dil ile zihniyet bağlantılıdır. Dil aracılığıyla insanların bakış açıları ve anlayışları oluşturulur. Dilin bu hususlardaki etkisi gerçekten ilginçtir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.”

Sırf bir ulusun sesinin olmasından ziyade diller bazen bir olgunun taşıyıcısı olabiliyor. Mesela günümüzde İngilizcenin modern teknoloji ile iç içe girmiş olduğu gibi Latince de Avrupa’daki bilim zemini oluşturdu. Bu iki dilin yanında tarihte benzeri veya daha karmaşık işlevleri üstelenen diğer bir dil ise Arapçadır. Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ve İslam dinînin ibadetlerindeki söylemleri teşkil eden Arap dili, kısa bir zaman zarfında bir bölge dili niteliğinden çıkıp dünyanın farklı yerlerinde itibar kazanarak çeşitli alanlarda kullanılmaya başladı. Pekâlâ, Arapça bu itibarı nasıl kazandı, şimdi ise neden bu itibarını kaybediyor?

 Arapça, Kur’an-ı kerim ve son Peygamber’in dili olmasının yanı sıra nüzulün ortamında bulunan halkın konuştuğu dilin özelliğini taşıyor. Arapça İslam’ın eşsiz yayılma hızıyla eşzamanlı olarak dünyaya yayıldı. İslam’ın ilk asrında Kuzey Afrika’dan Batı Asya’ya kadar çok büyük coğrafyada konuşulan bir dil oldu. Bu zaman zarfında Müslümanlar ve ticaret yapan  toplumların ana dilleri Arapça ile iç içe girdi ki, bir yandan Arapçadan kendi dillerine kelimeler alıyorken Arapçadan da o dillere aktarılan birçok kelime oldu. Avrupa’da İspanyolca, Afrika’da Beriberice, Hausaca, Svahilice, Asya’da Türkçe, Kürtçe, Farsça, Malayca dahil olmak üzere birçok dilin  Arapça kökenli kelimelerden bağımsız olması zordur.

Arapça harflerin kullanışı da yaygınlaştı. Afrika’dan Asya’ya kadar İslam dünyasındaki birçok dilde insanlar bu harflerle yazıyordu. Ancak bu coğrafyanın bir kısmının işgal altına girmesiyle beraber topyekûn bir harf inkılabı gerçekleşti. 16. yüzyıla kadar İspanyolca eserler bu harfler ile yazıldı.  Asya’da Türkçe, Malayca, Cava dili için olduğu gibi Nubi, Hausa, Yoruba, Svahili gibi büyük Afrika dilleri de bu harflerle yazılıyordu. İnsanlar bu harflere alışmış olduklarından Arap dilini, Kur’an-ı Kerim’i ve İslam medeniyetinin klasik kaynaklarını kolayca öğrenebiliyorlardı.

Belirtilmesi gerekiyor ki, Arapçanın bu yayılma sürecinde Arapların tabiriyle acemilerin bu dilin dil bilgisini ve literatürünü geliştirme konusunda önemli katkıları olmuştur.

Arap Yarımadası ve etrafında olan Himyerî, Babil, Aramice, İbranice ve Habeşçe dahil olmak üzere Semitlerin dil ailesine ait Arapça İslam’dan önce kendine ait zengin bir edebiyat birikimine sahiptir. Ancak İslam’ın gelmesi ve Müslümanların bilime çaba göstermeye başlamasıyla Arapça, sadece bir edebi dil değil, bilim dili niteliğini de kazandı. İslam ilim ve kültürü Arap dilinin aracılığıyla yüzyıllar boyunca devam etti.  Dolayısıyla birçok toplumunun İslam'ı kabul etmesiyle birlikte kültür, düşünce, yasa ve edebiyatlarının aktarımını bu dil sağlamıştır.

Bununla beraber dünyanın farklı yerlerinde ticari, idari ve diplomatik işlerde Arapça kullanılmaya başladı. Elbette bu Müslüman devletleri ile sınırlı değildir. Mesela 8. yüzyılda Anglosakson İngiltere'nin bir krallığı olan Mercia’nın sikkeleri üzerinde Arapça ifadeler bulunuyordu. Pekâlâ, Avrupa’dan uzak doğuya kadar böyle bir önem kazanan Arap dili, nasıl oldu ki, Müslümanlar arasında bile bugün kıymetini kaybetmeye başladı?

Günümüzde eğitimde Arapçanın değeri kalmadı. Araplar fasih dil ile konuşmayı bıraktılar. Hatta kimi Arap ülkelerinde ilk öğretimden yüksek öğretimine kadar bilimde yabancı dil kullandığını gözlemliyoruz. Günümüzdeki Müslüman devletlerin teşkilatlarının birçok faaliyetlerinde Arapça bulmak zordur. Dil olarak İslam toplumunu birleştirecek tek dil Arapçadır. Yoksa oturumlarımızda “frankofon” veya “anglofon” gibi sıfatları benimseyerek topraklarımızı sömüren birilerinin “böl ve yönet” politikasına hizmet etmiş oluruz.

Arap dilinin kıymeti ancak Müslümanların zafer günlerine kaldı. Bilim ve siyasette yenilikten yoksun olmaya başladığımızdan beri zaferlerimizin sesi olan Arapça da kısıtlandı. Artık modern değilmiş gibi görünmeye başladı. Çünkü bir medeniyet düştüğü anda sadece saray ve sakinleri değil, kültürel değerler de değişikliğe uğrayıp halk tarafından  unutulur.

Elbette Müslümanların illaki Arapça konuşma zorunluluğunu savunuyor değiliz. Zaten dinde öyle bir vecibe de yoktur.  Ancak tarihimizi, medeniyetimizi ve esas ilişkimizi teşkil eden bir dili atıvermemiz çok ilginç ve üzücü bir durumdur.

Arap dilinin öneminden söz ederken bu dilin, kendi dinimizi korumak ve yaşatmak açısından bilinmesi gereken bir alet olması gerektiği noktasını savunuyoruz. Günümüzde birçok muallimin Arap diline vakıf olmadığı gibi, İslamî ilim merkezleri ve fakültelerde de Arapça artık yabancı dil olmuştur. Bu durumun İslam’ı anlama ve anlatma konusunda ne kadar yanlış fikirlere yol açıtığına tanık oluyoruz.     

Oysa, Arapça öğrenmek İslamî bilimlerde düşünce ve tartışma ortaya koymayı olumlu yönde etkiliyor. Çünkü İslam düşüncelerinin en komplike olanı bu dilde ifade edilir. Tabi Arapça olmazsa İslam öğrenilmez veya yaşanmaz diye bir fikir de yanlış olabilir. Ciltlerce tercüme edilen klasik eserlerin varlığını inkâr edemeyeceğiz gibi bu tür tercümelerin eserin asıl tadını taşıdığını söylemek de zordur.

Nitekim Arapçanın günümüzdeki değer kaybını önlemek için özelde Araplar genelde ise tüm Müslümanların bu dile farklı alanlarda önem vermeye başlamaları gerekiyor. Bu yönde küresel çapta çocuk ve gençlere yönelik Arapça eğitim faaliyetlerinin ortaya konulması gerekiyor. Akademik alanında yayınlar, projeler ve araştırmaların Arapça ile hazırlanıp sunulmasının teşvik edilmesi iyi olacaktır. Farklı ülkelerin İslami ilim merkezlerinde Arapça ile öğretimin gerçekleştirilmesinin yerinde olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda Arap harflerinin dilin öğrenilmesine yardımcı olacağı düşüncesiyle Müslümanların kendi dillerini bu harfler ile yazmalarını tavsiye edebiliriz. Böylece kaybettiğimiz bir değeri yeniden kazanabiliriz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.