Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Umutsuzluğa Yolculuk...

Akdeniz. “Umuda yolculuk” diye vatanını, toprağını, atasını, geçmişini, her şeyini bırakıp yola çıkan insanların mezarı haline geldi. Kim bu insanlar?

Ebu Masum Mücahit

Akdeniz.  “Umuda yolculuk” diye vatanını, toprağını, atasını, geçmişini, her şeyini bırakıp yola çıkan insanların mezarı haline geldi. Kim bu insanlar? Bu umuda yolculuğa çıkanlar kim?  Batılıların son üç yüz yıldır önce vatanlarını sonra zihinlerini köleleştirdiği insanlar bunlar. Bu yolculuğa çıkan herkesin bir hikayesi ve kendine göre mantıklı bir açıklaması var. Kiminin geleceğe dönük planları var. Kimi daha iyi bir araba için, kimi daha iyi bir ev için, kimi çocuklarına daha iyi bir hayat için çıkmış bu yola.  Ama asıl hikâye ve hakikat, Batıda gösterilen dünya şatafatı, dünya mallarına sahip olma düşüncesi. Yani mutluluk arayışı. Asıl istenilen ne? Maddi olarak her şeye ulaşılabilen bir ortam mı? Yoksa Huzur ve refah mı?  İnsan olarak asıl amacımız mutlu olmaktır. Bugün dünya coğrafyasına baktığımız vakit, dünyadaki insanların mutsuzluk oranlarının çok yüksek olduğunu görmekteyiz.

   Bütün izmlerin insanlığa mutluluğu vadettiğini görüyoruz. Adam Smith’in kapitalizmi, Marks’ın komünizmi... Siyonizm’in tahta kılıcı ırkçılık mı? …  Bugün dünyayı hegemonyasına alıp köleleştiren kapitalist sistemin sahipleri, dünyadaki mutluluğun maddi    imkanları elinde bulundurmaktan geçtiğini ifade etmekteler. Ve bunu dünyadaki eğitim sistemleri, gazeteler, internet ve tv yayınları ile bilinçaltına yerleştirmekteler. Halbuki bugün dünyada mutsuzluk sonucunda intiharların, madde kullanımlarının, alkoliklerin, evden kaçanların, mutsuzların çoğunluğu; kişi başına milli gelir seviyesinin çok yüksek olduğu ülkelerde bulunmaktadır. Bize aslında mutluluk diye yutturulan parlak hayatlar, içine girenleri köleleştirmekten başka bir şey yapmamaktadır. Bugün ırkçı emperyalistler, Fransız devriminden sonra toplumları gönüllü köle yapmak için, umuda yolculuğa çıkanlardan Truva atları seçmektedirler.

   Mutlu olmanın yolu maddi imkân sahibi olmak değil! Bunu bugün Batı toplumunda göre- biliyoruz. Bir damla petrol bir damla kandan değerlidir, diyen Batı zihniyetinin, insanlığa mutluluk veremeyeceğini artık anlamamız gerekir. İnsanı tanımayan medeniyetlerin ve kültürlerin insana mutluluk sunması mümkün değildir! İnsan beden ve ruh diye bildiğimiz iki farklı unsurdan meydana gelir. Aynen elektrik kablolarındaki artı ve eksi kutupları gibi. Beden maddedir, ruh manadır. Bedene hayat veren ruhtur. Beden ve ruh ne kadar uyumlu olursa mutluluk da o kadar fazla olur. Beden ve ruhun mutlu, beraber ve uyum içerisinde hareket etmesi bu ikisini yaratan Allah'ın çizmiş olduğu ölçü içerisinde kalmak ile mümkün olabilir.  İnsanların maddeten rahat olmaları, manevi olarak huzursuz olmalarının altında yatan temel neden, bu ölçüye uymamaktır.

   Dünyada maddi imkana sahip olmak için ülkesine onurunu, izzetini bırakıp umut yolculuğu diye yola çıkan birçok insan görüyoruz. Her gün resmi (BM) raporuna göre 6 kişi ölüyor. Gayri resmi rakamlara göre ne kadar Allah bilir!  İnsanı insan yapan, onun kimliği, kişiliği, onuru ve izzetidir. Ülkesinde kalarak insanlarını eğitip ülkesini sömürüden kurtarmak için çalışan mutlu insanların yerini, gözünü dünya hırsı bürümüş, umut yolculuğuna giderken Akdeniz’de boğulan garip nesiller almıştır. Halbuki vatanlarını terk edip giden insanların kültürlerinden koptuklarını, gittikleri toplumda suça karıştıklarını görüyoruz. İslam coğrafyasından umut yolculuğuna çıkanların birinci nesilleri, maddeye ulaşayım derken evlatlarını kaybettiler. Ülkelerini terk edip Batı’ya giden bu insanlar, geçim kaygılarının yanında, gittikleri ülkelerde İslam’ın bir mensubu olduklarını, Allah’ın dinini anlatmak gibi bir dertlerinin olduğunu bilseler hem orada kaybolmazlar hem de nesillerini koruyup Allah’ın rızasını kazanmanın yanında dünyalarını da mamur ederler.

   Biz Kral Faysal'ın dediği gibi ‘’Atalarımızın deve sütü ve deve etiyle beslendiği gibi biz de besleniriz ama onur ve izzetimizi çiğnetmeyiz” dememiz gerekiyor.  Maliki mezhebinin günümüz alimlerinden pek çoğu, İslam’ın yaşanmadığı yere gitmenin caiz olmadığını söylüyor! Ve gittiğimiz vakit görüyoruz en kutsalımıza saldırabiliyorlar. Hem de en üst yetkisiz yetkilileri tarafından…

   Bugün elindeki yumurtayı pişirmek için komşusunun evini yakacak kadar dünya hırsı bürümüş insanları! Nefis doyumsuzdur.  ''İnsanın gözünü ancak bir avuç kara toprak doyurur.'' der bir atasözümüz. Mutluluğun yolu, kanaat sahibi olmak, demiş atalar.  İnsan kanaat sahibi olduğu vakit mutlu olabilir ve mutluluğun anahtarı “Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur” ayetinde gizlidir. Bu şu anlama gelmemeli: Biz dünyada çalışmayalım sadece Allah’ı analım. Unutmayalım ki Peygamberimiz ölene kadar bu dünyadaki mücadelesini bırakmadı. Onun için bizim doğal kaynaklarımızı elimizden alanlara, sömürenlere ses çıkarmamak, haksızlıkla mücadele etmemek Müslümana yakışmaz asla!

 Elbette ki biz dünyayı imar etmek üzere, mamur etmek üzere, dünyada hak ve adaleti sağlamak üzere gelmişiz.  Bizim için asıl olan Allah'ın rızasını kazanmaktır. İmtihanı kazanmaktır ve bu dünya hayatı geçici bir hayattır bunu unutmamaktır.

   O zaman biz, Siyonistlerin Fransız devrimiyle insanları hürriyet, eşitlik, kardeşlik diye aldatıp işgal ettiği nesillerin beyinlerini özgürleştirmek için çalışmalıyız.

   Hürriyet, özgürlük, mutluluk vaat edilerek tüketim kölesi yapılan bu insanlığa, mutluluğun yolunun dünya malında olmadığını öğretmeliyiz. Bizi tüketimin kölesi yapan küçük azınlığın kendi rahatı için bizi aldattığını anlatmalıyız.

   Asıl huzurun Allah’a ve Resulüne tabii olmaktan, İslam’ın yaşandığı bir ortamda yaşayıp bütün toplumun Allah’ın rızası için yaşamaktan geçtiğini anlatmalıyız.  Dünya malı için yaşayanların başkası için yaşadığını, onlara kazandıklarını göstermek için uğraştıklarını, insanları memnun edemeyeceklerini, ama hesap gününün sahibi Allah'ı memnun etmenin kolay olduğunu ve onun rızasını kazanmak için çalışarak hem dünyada hem de ahirette mutlu olacağımızı anlatalım inşallah.

   Kalk ve uyar! Bunu insanlara anlayabildikleri yoldan anlatmalıyız!

1 Yorum

  1. Rüzgar Gülü

    Kasım 01, 2020 Pazar 14:44

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.