Ebü Masum Mücahit
Modern Sömürgeciliğin Aldatması ve Sınır Çatışması
Küresel emperyalistler, o ülkelerin başlarını derde sokacak birçok plan hazırlamıştır. Bugün Afrika'nın sınırlarının cetvelle, paralel ve meridyenlere bağlı kalarak çizildiğini görüyoruz
Ebü Masum MÜCAHİT
Dünya siyasi haritasına baktığımızda irili ufaklı bağımsız birçok ülke var gibidir. Halbuki bu ülkelerin siyasi, ekonomik, kültürel, yönetimsel olarak bağımsızlıkları tartışılır. Siyasi yönden bağımsız olsalar da kendi sınırlarını çizerken doğal sınırlar çizilmediği için bu ülkeler arasında sürekli savaşlar çıkmaktadır. Küresel emperyalizm böl-parçala-yut taktiği ile dünyadaki sömürgesine devam etmektedir. 1918 yılında dünyanın Sykes Picot’la paylaşılması, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ise direkt sömürüye geçilmesinden dolayı bağımsız birçok yapay devletin ortaya çıkması vesilesiyle ülkelerin sınırları doğal sınırlarından uzak bir şekilde çizilmiştir.
Yeni işgalin patlamaları
Ülkelerin doğal sınırları akarsu su bölümü çizgisinden veya akarsulardan geçirilerek çizilir. Mesela İran ve Türkiye arasındaki sınırın 17. Yüzyılda çizilmiş doğal bir sınır olduğundan dolayı hiçbir zaman sorun yaşamamıştır. Ama bugün dünyanın sınırlarını beş küresel eşkıya çizmektedir. Dünyadaki diğer devletler bu devletlerin inisiyatifine göre şekillenmek durumdadır. Siyonizm, dünyadaki hakimiyetini 1948 Birleşmiş Milletler Anlaşması’yla perçinlemiştir. BM Siyonizm’in siyasi gücü olarak kurulmuştur (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN). Siyonistler için sıra ekonomik gücü tam anlamıyla ellerine almaya gelmişti. Bunun için Siyonizm’in jandarmalığını yapan ABD’nin Merkez Bankası’nı ele geçirmeleri gerekiyordu. 1960'lı yıllarda Merkez Bankası'nın Rockefeller ve Rothschild ailesine geçmesi Siyonizm’in dünyayı sömürme idealini pekiştirmiştir. Bu durumda birçok ülke görünürde bağımsız olsa da ekonomik ve siyasi bakımdan tamamen bağımlı hale gelmiştir.
Küresel emperyalistler, o ülkelerin başlarını derde sokacak birçok plan hazırlamıştır. Bugün Afrika’nın sınırlarının cetvelle, paralel ve meridyenlere bağlı kalarak çizildiğini görüyoruz. Bu da sınırların doğal olmadığını, etnik gruplara göre çizilmediğini göstermektedir.
Küresel emperyalizm, sınırları çizerken iki ülke arasında mutlaka sorunlu bir bölge bırakmıştır. Mesela, Mısır ile Sudan arasında tarafsız bir bölge veya Kuveyt ile Irak arasında tarafsız bir bölge bırakılmıştır. SSCB dağılıp bağımsız Orta Asya ve Kafkas devletleri kurulurken (1991 yılında), ülke sınırlarının 1921 yılında oluşturulan anlayışa göre şekillendiğini görmekteyiz. Fakat sınırlar çizilirken her bir devletin diğer devletlerle sorun yaşayacağı bir tarz tercih edilmiştir. Örneğin Kazakistan Kırgızistan’la ve Türkmenistan’la sınır sorunu yaşamaktadır. Kırgızistan’ın sınırını çizerken yine Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan ve Kazakistan’la sorunlu bir bölge bırakılmıştır. Hindistan sınırı çizilirken; Bangladeş’le, Pakistan’la, Çin’le sınır problemi bırakılmıştır.
Herhangi bir ülke bağımsız bir şekilde davranma eylemi içerisine girdiğinde hemen yanındaki ülke ile sorun oluşturulmakta veya o ülkenin liderlerinin yanına yerleştirilen ajanlarla ülke sorunları gündeme getirilmektedir. İki ülke liderlerine de siz yaparsınız, haklısınız, güçlüsünüz denmekte, Liderlere kendilerini dev aynasında göstermektedirler. Kısaca “Tazı tut, tavşan kaç” oyunu oynanmaktadır. Bu durumun en güzel örneğini 1991 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali ile görmekteyiz. Irak ve Kuveyt arasındaki sınırın problemli olması birçok çatışmanın temelini oluşturmuştur. Irak’ı, İran savaşında besleyip silahlandıran Avrupa, artık kendisi için tehlikeli görmeye başlamış ve saf dışı etmek için planlar yapmıştır. İsrail ve ABD’nin ajanları iki devletin içindeki adamlarını devreye sokarak ilişkileri germiş, iki ülkeyi savaşa sokmuşlardır. Irak Kuveyt’i de işgal etti. O dönemde rahmetli Erbakan Hoca hem Saddam'a hem Kuveyt liderlerine çok anlattı. “Gelin kendi aranızda anlaşın, işgal edilen yerleri hemen boşaltın. Yoksa bu emperyalistler ikinize de hayat hakkı tanımaz” diyerek iki ülkeyi de uyardı. Fakat bu ülkeler Erbakan’ı dinlemediler.
Arap ülkeleri ve Kuveyt hemen Amerika'yı, Avrupa'yı davet etti. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri Amerika'nın ve Avrupa'nın sponsoru oldu. Emperyalistler hem topraklarımızı hem namuslarımızı işgal etti. Hem de bizim paramızla… Önce 160.000 ton bomba bırakıldı Irak üzerine. Peki kimin parasıyla? Kuveyt ve Suud paralarıyla. Sonra Saddam yok edildi. Küresel sömürgenin devam etmesi, kendisini Efendi gibi gören liderlerin birbirine düşmesi ve halkların çatışmasına bağlıdır.
Çözüm İslamdır
Türkiye, Suriye, Irak ve İran arasındaki Kürt coğrafyası da bölünmüş durumdadır. Bu bölgeleri bölenler aynı zamanda bölge insanlarına etnik milliyetçiliği aşılamaya çalışmaktadır. Bu sayede toplumlar birbirine düşürülmek istenmektedir. Dün birinci dünya harbinde küffara karşı beraber olan insanlar, bugün düşman edilmeye çalışılmaktadır.
Onun için küresel emperyalizmin bütün oyunlarını bilmek, atacağı bütün adımları keşfetmek ve onların atacağı adımlara önceden önlemler almak gerekmektedir. Müslümanların kardeş olduğunu unutmamak, bu kardeşliği hiçbir şeyin bozmayacağını bilmek ve bunu nakış nakış kalbimize ve ruhumuza işlemek zorundayız. Müslümanlar olarak tek vücut hareket etmeliyiz ki küresel emperyalizm bizi sömürmeye devam etmesin. Yoksa petrol, altın, güneş, su, demir, kömür bizde. Emperyalistlerde hiçbir şey yok ama her şeyimiz elimizden gitmiş. Biz birbirimizle uğraşırken elimizde hiçbir şeyin kalmadığını görüyoruz.
Bu durumda bize düşen görev emperyalizm ve Siyonizm’i tanımaktır. Yeniden iman etmeliyiz (Nisa S. 136). Irk ve bölgecilik taassubundan kurtulup beyinlerimizi temizlemeli ve Allah’ın İlah olduğunu işlemeliyiz her hücremize. Her şeyin önüne Allah’ın sevgisini getirmeliyiz (Tevbe 24). Kendi aramızdaki sorunları çözmede kendilerimizi hakem tayin etmeliyiz çünkü Müslümanın Müslümandan başka bir dostu olmaz (Tevbe 71). Her Müslüman devletin bağımsız ekonomik, siyasi, ahlaki, kültürel, sanatsal anlamda bir yıllık, beş yıllık, 10 yıllık, bir asırlık planları olmalıdır. Büyük düşünür, siyasetçi rahmetli Erbakan Hoca’nın fikir ve düşüncelerini 21 yüzyılda yaşayan her birey en iyi şekilde öğrenmelidir.
Acil İslam Barış Gücü kurulmalı. Acil İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmalı. Acil İslam Finans Ağı kurulmalı. Acil altınla ticaret yapılmaya başlanmalıdır. Yoksa Emperyalistlerin insafına kalmış canlarımız, mallarımız, namuslarımız nesillerimiz ile Biz Allah’ın istediği şekilde değil de emperyalistlerin istediği şekilde yaşamaya devam ederiz.
Henüz yorum yapılmamış.