Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Pandemi Müfredatı ve Eğitim Biçimlerini Nasıl Değiştirecek?

Pandemi sırasındaki olaylar, müfredatın, eğitim temsilcilerinin ve standart uygulamaların önümüzdeki birkaç yıl içinde değişebileceğine dair harika işaretlerdir.

Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Aşılar dünyanın farklı yerlerinden gündeme gelirken, tünelin sonunda ışık var gibi görünüyor.  Pandemi sonrasını dört gözle bekliyoruz.  Eğitimciler de dahil olmak üzere birçok sosyal analist, eğitim üzerindeki etkilerin oranı ve boyutları konusunda herhangi bir fikir birliği olmaksızın salgın sonrası yaşamı tartıştılar.  Lakin okullar yeniden açıldığında ve çocuklar okula geri döndüğünde bile statükoya geri dönemeyebiliriz.  Pandemi, küresel eğitimin süreç içi dönüşümünü hızlandıracak.

COVID-19 karantinası eğitim sistemini vurdu ve dünyadaki 1,6 milyar öğrenciyi sınıftan uzaklaştırdı.  Çoğu ülke, TV ve radyo programlarından internet tabanlı öğrenmenin tüm şekillerine kadar değişen yöntemlerle uzaktan eğitimi benimsemek zorunda kaldı.  Eğitimdeki bu küresel ani değişim eğitimciler, ebeveynler ve öğrenciler için pek çok baskı yaratmış olabilir.  Aslında, geleneksel eğitim pazarı için Covid-19 bir hayal kırıklığı kaynağıydı. Tüm bunlara rağmen, Covid-19 eğitim tarihinde mutlaka bir felaket olarak geçmeyebilir, daha çok bir çığır açıcı ya da şer gibi görünen bir hayır olarak geçebilir. 
Pandemi bir ipucu verdi ve 2020'lerde eğitim paradigmalarında meydana gelebilecek bir değişikliğin temelini attı. 
 
Bundan sonra, sadece eğitim modelinde bir değişiklik olmayacak, aynı zamanda eğitimin kavramsallaştırılmasında değişiklikler söz konusu olabilir. Pandemi sırasındaki olaylar, müfredatın, eğitim temsilcilerinin ve standart uygulamaların önümüzdeki birkaç yıl içinde değişebileceğine dair harika işaretlerdir.

 Öyleyse, ne beklemeliyiz…?

Eğitim şekli

Bu en belirgin olanıdır.  Çoğu ülkede öğrenciler okula döndükçe, yüz yüze derslerin yakında devam etmeyeceği görülüyor.  Bazı yerlerde okul ortamının güvenliği söz konusudur.  Pandemi dönemi, ülkelere ve özel eğitim yatırımcılarına uzaktan eğitim kapasitelerini geliştirmeleri için ilham verdi.  Salgın sonrası dönemde bile bu yapılar vazgeçilmez kalacaktır.  Her seviyedeki okulun, öğrenme deneyimini artırmak için çeşitli uzaktan eğitim türlerine açılacağı ön görülmektedir.

Özel bireylerin eğitim pazarını savunduğu ülkelerde, gelecekteki acil durumlarda uzaktan eğitim altyapısının mevcudiyeti ve öğrencinin öngörülemeyen devamsızlığı pazar rekabetinin odak noktası olacaktır.
Kuşkusuz Covid-19, EdTech'in (Eğitim teknolojisi) kabulünü yıllarca hızlandırdı.  Okullarda teknoloji kullanımına yönelik artan talep, EdTech pazarında daha fazla rekabete yol açacaktır.  Böylelikle cihazlar her zamankinden daha ucuz, daha iyi ve daha kullanışlı olacaktır.

Pandemi sonrası dünyada, pratik öğrenim sanal saha gezileri ile geliştirilecektir.  Karantina sırasında müzeler, sergiler, bilim merkezleri, hayvanat bahçeleri ve diğer eğitici ilgi alanları sanal gezileri kolaylaştıracak kapasiteler oluşturmaya başladı.  Sonuç olarak, bazı abonelik türleri ile okullar, öğrencilerin dünyanın dört bir yanından yerlere geziler düzenleyebilecektir.

Salgın sonrası dönemde, yaşam boyu, sınırsız ve bağımsız öğrenmede de bir artış olacak.  Geoff Spencer, eğitimdeki teknolojik devrim hakkında Microsoft Education için yazdı: "öğrenciler hem sınıf içinde hem de sınıf dışında kendi hızlarında esnek, genellikle işbirliğine dayalı yollarla kendileri için öğrenme yetkisine sahip olabilirler” dedi.  Bu devrimi destekleyen MOOC (Kitlesel Açık Çevrimiçi Kurslar) platformları hızla büyüyor.  Salgından hemen önce, Research and Markets, çevrimiçi eğitim için genel pazarın 2025 yılına kadar 350 Milyar dolara ulaşacağını öngörüyordu. Pandemik kayıtların yüzlerce kat artmasıyla, pazar bu tahmini sadece 2020'de aşmış olabilir.

Öğrenciler artan ekran süresine alıştıkça, geleneksel kolejlerden MOOC'lara ve uzaktan eğitime büyük bir geçiş olabilir.  Evet, çevrimiçi öğrenme, yüz yüze öğrenmeye göre daha düşüktür.  Ancak insan, normal ziyaretlerden çok daha aşağı olan telefonlara adapte olduğu gibi ona da adapte olacaktır.
Eğitimin amacı her ne kadar genel kabul edilen bir tanım olmasa da, eğitim özet olarak toplumun daha iyi bir vatandaşı olmak için bilişsel, davranışsal ve psikomotor becerilerin kazanılmasıdır.  Diğer insan fenomenlerinde olduğu gibi, eğitim de özellikle son yüzyılda büyük değişikliklere tanık oldu.  Ortak kültürel ve tarihsel gerçeklere bağlı olan amacı ve tarzı, küresel modernleşmeye uyacak şekilde düzenlenmiştir.  Yerel yönelim ve vicdanla ilişkilendirildiği varsayılan ulusal müfredata rağmen, küreselleşme müfredat politikalarında temel bir belirleyici olmuştur.  Bu nedenle, neoliberal bir dünyada, okullar, öğrencileri rekabetçi işgücü piyasasına hazırlama ve onları küresel değerlere alıştırma eğilimindedirler. Bu ise toplumsal vicdan dahilinde olma mecburiyetinde değildir.

 Covid-19 zaten işgücü piyasasında bir değişime neden oldu.  Firmalar artık bazı çalışanlarının "anlamsızlığını" fark ediyor ve dijitalleşme yoluyla karı en üst düzeye çıkarmaya çalışıyor.  Pandemi sırasında dünya 4.0 sanayi devrimi çağına doğru daha hızlı bir şekilde ilerliyor.  Dijital ve yaratıcı becerilere eskisinden daha çok ihtiyaç var.  Şimdiden, pandemi öncesi dönem sosyal bilimler ve beşerî bilimler mezunları için pek iyi olmamıştır, pandemi sonrası dönem bunların çoğunu, daha sofistike uzmanlarla değiştirilecek pek çok doğa bilimci ile birlikte tamamen ortadan kaldırıyor olabilir.  Böylece, bu işlere olan talep ortadan kalktıkça, okullarda bunlara daha az vurgu yapılmaya başlanabilir.

Bundan böyle, davranışsal ve psikomotor beceriler bilişsel için çok daha az önemli olabilir.  Psikoloji ve ilgili alanlar gibi sosyal bilimler, devrimin zihinsel etkileri nedeniyle çok alakalı kalabilir.  Din çalışmaları ve diğer seküler beşerî bilimler unutulacak ve yerini daha seküler ve kapsayıcı beceriler alacak.  Liderlik, barış ve strateji, müzakere, eleştirel düşünme gibi “yirmi birinci yüzyıl becerileri” geleneksel sosyal bilimlerin yerini alıyor olabilir.
Pandeminin ardından, çeşitli beceri atölyeleri ve kursları düzenleyen Microsoft, Google, Facebook vb. teknoloji devleri eğitimde daha fazla pay sahibi olabilirler.  Müfredatta elden geçirilmiş bir demokratikleşme olabilir. Tabi, devletler, müfredatı bireylerin eline bırakacaklar değildir, ancak teknoloji devlerinin toplumda hangi becerilerin gerekli olduğunu belirlemesi söz konusudur.

Artık gençler kodlama, pazarlama ve satış gibi somut becerileri kısa sürede öğrenmek istiyor ve okul “eski müfredat” ile sıkıcı olmaya başlıyor.  Karantina, MOOC’leri şimdiden teşvik etti ve birçoğu, daha ucuz fiyatlarla "büyük üniversitelerden" asenkron (önceden kaydedilmiş) kurslar almaktan memnun olabilecekler.  Pek çok MOOC'un 2020'de yüksek talepler nedeniyle daha ucuz hale geldiğini ve birçok kursun ücretsiz olarak sunulduğunu belirtmek gerekir.  Bu, büyük bir aşinalığa ve dijital öğrenme araçlarının kademeli olarak kabul edilmesine yol açtı, bu da nihayetinde müfredatı yerel yetkililerden koparabilir.

MOOC'un yanı sıra, "büyük üniversiteler" küresel pazar için daha ucuz fiyatlarla daha fazla sanal uzaktan eğitim sunmaya başlayabilir.  Öğrenciler, bu kurumların ve öğretmenlerinin prestijini göz önünde bulundurarak yerel üniversitelerden ayrılacak.  Kulağa garip gelse de, insanların cihazlarında "eğitim paketleri" için abone olacakları bir zamanı dört gözle bekliyor olabiliriz.

Değişikliklerin anlamı

Bazı spekülasyonlar iyi görünse de, bazı dezavantajlarla birlikte geliyorlar.  Yeni eğitim devriminin olumsuz etkileri ekonomiyi, sosyal kültürü ve sağlığı kesebilir. Eğitimde speküle edilen değişiklikler dijital sektörün büyümesini olumlu yönde etkileyebilirken, geleneksel öğretmenlik mesleğine zarar verecektir.  Böylece, her seviyedeki öğretmenler, ancak yeni sisteme uyarak meslek becerilerini artırabilirler.

Ulusal ekonomide, özellikle Sahra altı, Doğu Asya ve Pasifik ve Güney Asya'daki pek çok düşük gelirli ülke, Covid-19'un eğitim üzerindeki etkilerini azaltmaya çalışırken borç içinde sıkışıp kalacak.  Dünya Bankası ve benzerleri, borç planları "öğrenci için bir tablet", "internet erişimi" vb. şeklinde profillendirilecektir.  Web Foundation'da Kıdemli Stratejik Ortaklıklar Yöneticisi olan Maiko Nakagaki, "önümüzdeki on yıl içinde kaliteli geniş bant internete evrensel bağlantı sağlamak için yaklaşık 428 milyar dolar gerekecek" dedi.
 

İnternetin her tür web semineri ve atölye çalışmalarına doygunluğu- başladığı şekliyle- entelektüalizm ve beceri öğretiminde çok fazla rekabet yaratacaktır.  Dünyanın her yerinden öğrencilerin artık kendi alanlarındaki "en iyi beyinlere" erişiminin olması, yerel profesörlerin bellerini bağlamasını gerektirebilir.
Eğitimde zaten var olan kapsayıcılık sorunu, internet erişiminin kaliteli eğitim ve güvenilir sertifikaların büyük bir belirleyicisi olacağı için daha da kötüleşebilir.

Muhafazakâr ve dini topluluklarda eğitimde ortaya çıkabilecek en büyük sorun, nihilizm sorunudur.  Sınırsız eğitim, Batı'nın dünyanın geri kalanını avlamasıyla toplumsal algılarda ciddi bir çatışmaya yol açabilir.  Müfredatta yer alan dinsel ve sosyal bilgiler özleri, neoliberal değerlerle değiştirilecektir.  Bunların bir sonucu olarak, gençlerin dinlerine ve kültürlerine uymayabilecek sözde küresel değerleri kabul etmek için beyinleri kolayca yıkanır.

Önlemler

Covid-19 olsun veya olmasın, eğitim sektöründeki evrim durdurulamaz.  Covid-19 bunu hızlı bir şekilde takip etmiş olabilir.  Yeni evrim bazı alanlarda mükemmeldir, ancak yıkıcı etkileri nasıl önlenebilir veya en aza indirilebilir?

Yatırım!  … Birçok ülkemiz hala basit eğitim altyapısında geride kalıyor.  Bunu hızlandırmaya ve yeni trendlerin zorluklarını karşılayacak gerekli zeminlere yatırım yapmaya ihtiyaç var.  Bu, dijital uçurumun kapatılmasında ve kapsayıcılık sorununun çözülmesinde uzun bir yol kat edecek.  Ve tabii ki dijitalleşme güçlendirilmeli, yerel yenilikçiler ve girişimciler teşvik edilmelidir.

Yerel içerik: Topluluklarımız post-modern ancak yerel eğitim içeriği üzerinde çalışmaya başlamalı, böylece gençler öncelikle kendi kültürleri ve toplumları bağlamında öğrenebilirler.  Bu, aşağılık kompleksi ve nihilizm sorunundan kaçınmada uzun bir yol kat edecektir.
Öğretmenin eğitimine, araştırmasına ve müfredat geliştirmesine büyük yatırım olmalı.  Entelektüel, kutunun dışında düşünmeli ve “kopyala ve yapıştır” sistemini durdurmalıdır.  Yeni trendleri toplumumuzun yararına kullanmaya çalışmalıyız.

MOOC'lar, web seminerleri ve sanal saha gezileri batı üniversiteleri ve firmalarının tekeline bırakılmamalıdır.  Bu araçları sadece kullanmamalı, geliştirmeliyiz.  Düşük gelirli topluluklarda, eğitimi geliştirmek için canlı TV ve radyodan yararlanmalıyız.  Örneğin, yerel yayın evleri ile ilgili eğitim programlarına daha fazla yayın süresi verilmelidir.  Mümkünse eğitime dayalı istasyonlar oluşturulmalıdır.

Pandemi, dünyayı bilinen en derin küresel ekonomik durgunluğa itti.  UNESCO, 23,8 milyon ek çocuk ve gencin okulu bırakabileceğini tahmin ediyor.  Bu öğrencileri daha ucuz uzaktan eğitim ve beceri edinme yöntemlerini keşfetmeye teşvik etmeliyiz.

Eğitim ve teknoloji konusundaki tüm bu karışıklıklar arasında, eğitimsel evrimle birlikte gelebilecek sosyal ve duygusal sorunları ele almak için stratejiler de olmalıdır.  Belki önerebileceğimiz en iyi şey eğitimin amacını yeniden düşünmektir, ancak bunu tartışmak için çok geç görünüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.