SİYASET
Orta Doğu'da Joe Biden'ın Gelişi Neleri Değiştirecek?
Biden, Ortadoğu'daki beş önemli ve temel dosyayla nasıl başa çıkacak?
Muhammed Abdulhamid
Tercüme: Ali Ramazan Arif
Amerika’da Demokrat Parti siyaseti, yurtiçinde ve yurtdışında Cumhuriyetçi siyasetten farklıdır. Yurtiçinde ,Demokratlar her zaman liberal ilkelere ve kişisel özgürlüklere saygı duymaya, Amerikan toplumu arasında sosyal adaleti sağlamaya ve siyahilere, renkli insanlara veya yeni göçmenlere karşı Cumhuriyetçilerin yürüttüğü ırkçılığa karşı durmaya çalışmışlardır.
Amerika’nın Yurtiçinde Cumhuriyetçi ve Demokratik Siyaset
Demokrat Başkan Barack Obama (2009-2017) selefinin Başkan George W. Bush’un neden olduğu savaş ve kargaşa yıllarından sonra Amerika’nın iç uyumunu oluşturmak üzere çabaladı. Irak ve Afganistan'dan ABD askerlerini geri çekmeye başladı ve Küba'daki Guantanamo toplama kampını kapatmaya çalıştı. Ama bunda başarısız oldu. Yeni Sağlık Sigortası Projesini “Obama-care” onayladı. Onun yönetimi Orta Doğu yöneticilerine sürekli Arap Baharı devrimlerinde ortaya çıkan kitlelerin seslerini dinlemeleri üzere çağrıda bulunuyordu.
Ama Cumhuriyetçi Donald Trump'ın gelişi, Demokrat Obama’nın tüm bu ilke ve projelerini yok etti. Trump, "Amerika" dünyasında kapitalizmin kalesinde sosyalizm ve sol ilkelerinin yayınlanması olarak adlandırdığı Obamacare sağlık sigortası projesini yürürlükten kaldırdı. Ve İslami terörizme karşı duruşunu açıkça ilan etti. Afrikalı Amerikalılar ve zamanının renkli insanları, ABD'yi ayaklandıran "George Floyd" olayı gibi birçok ihlale ve yasadışı cinayete tanık oldu. Daha da önemlisi, Trump, Corona hastalığının ciddiyetini fark etmedi ve birçok analist ve siyasetçi tarafından hastalığın ülkede yayılmasının başlıca nedenlerinden biri olmakla suçlandı.
Geçici tedbirler almak ve belki de Corona ve Trump'ın ırkçı politikası, ABD seçimlerinde ki yankılanan düşüşünün başlıca nedeniydi ve Trump'ı devirmek için toplanan Derin Devlet ve Trump’ın düşmesi için propaganda yapan Amerika'daki medyanın rolünü de özellikle FOX NEWS’in ve diğer kanalların rolünü gözardı etmemek gerekir. Şimdi ABD'nin kırk altıncı başkanı Joe Biden'ın gelişiyle birlikte en önemlileri Türkiye, Mısır, Körfez, İran ve Filistin olmak üzere Ortadoğu ülkelerinde ABD'nin dış politika sahnesinde gelişmeler yaşanıyor.
Biden ve Trump Arasında Beş Farklı Şey
Orta Doğu konularında Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki farkın sadece konuşma dili olabileceği unutulmamalıdır. Çünkü iki zihniyette bu alanda amerikan hegemonyasının ve egemenliğinin devam etme zorulunluğuna inanmakta. Bu bakış açısının diğer bir nedeni ise Amerika’nın annesi diye sıfatlandırabileceğimiz İngiltire’nin o bölgenin tam ortasında kurdurmuş olduğu bir “siyonist varlık” bulunmakta:İsrail.
Demokratlar, Cumhuriyetçi açık ve sert söylemlerin aksine Abd'nin Orta Doğu'nun halkları ve yöneticileri üzerindeki egemenliğinin şiddet içermeyen yollarla zorunlu görüldüğü zamanlardar devam etmesi gerektiğine inanıyorlar. Türkiye düzeyinde Joe Biden birkaç ay önce ülkesinin "Erdoğan'ı devirme" konusundaki Türk muhalefetini desteklemesi gerektiğini ve Türkiye'nin Rusya'nın S-400 füze sistemini devreye sokma arayışının, günümüzde Korona’nın ve diğer olumsuzlukların gölgesinde sıkıntı yaşayan Türkiye ekonomisin üzerine ABD yaptırımlarına yol açabileceğini ifade etti.
Ancak ABD-Türkiye ilişkilerinin bazı analistlerine göre, iki tarafın ortak çıkarları ve oluşturabilecekleri krizleri ve iki ülke arasındaki uzun ilişkiler geçmişi ve bunların yanı sıra Erdoğan ve Biden'ın pragmatizmle tanınması ilişkilerde büyük bir krizi önleyebilecek.
İran'a gelince, Donald Trump İran’a en düşman olan ABD başkanlarından biriydi ve 2020'nin başlarında Bağdat'ın merkezinde Kudüs Gücü komutanı General Kasım Süleymani'yi acımasızca öldürdü ve eski ABD yönetiminin imzaladığı İran'la yapılan nükleer anlaşmasından da çekildi. Başkan Barack Obama ve yeniden uygulanan ekonomik yaptırımlar, ancak Biden Obama döneminde ortaya konulan aynı ilkelerle İran ile başa çıkmak için çalışacaktır. Obama döneminde yardımcısı olarak görev yaptı, belki İran ile nükleer anlaşmayı geri imzalayacak ve İran'a ekonomik yaptırımlar uygulamayacak. Ekonomik ve Amerikan pragmatistliği penceresinden olaya bakıldığı zaman, İsrail’in önemini ve Orta Doğu’da İran’ın bağlayıcı olabilecek siyasi ve askeri gücünü de unutmamak gerekir.
Filistin meselesinde "Yüzyılın Anlaşması"nı duyuran Trump, Amerika'nın büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıdı ve Yahudi damadı Jared Kushner aracılığıyla muazzam ekonomik ve askeri destek sağladı. Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin otoritesini daralttı ve BAE ve Bahreyn gibi Arap Körfezi ülkelerinin İsrail'i tanıması ve normalleşmesi için baskı yaptı. Biden, İsrail'in Trump döneminde kazandığı "büyük" anlayış ve kazanımlardan uzak durmayacak, ama – demokrat – olarak Filistin Yönetimi ile yeniden ilişki kurmada ve yeni bir Filistin devriminin patlak vermesi onu mali açıdan desteklemede daha akıllı olacak.
Donald Trump'ın Sisi'nin "favori diktatörü" olmakla övündüğü Mısır'a gelince, Joe Biden aylar önce seçim kampanyası sırasında Trump'ın en sevdiği diktatörü daha fazla yer olmayacağını söylemişti. Biden, Başta hapisteki ve tutuklu "laikler" olmak üzere Mısır'ın korkunç insan hakları durumunu kamuoyu önünde eleştirdi ve İhvan-ı Müslimin Biden'ın Tutukluları serbest bırakması ve Trump'tan önceki siyasi ve demokratik hayatı geri getirmesi için Mısır'daki Sisi rejimine baskı yapmaya gelmesini umuyor, ancak İhvan, Başkan Mursi'ye karşı yapılan darbenin Başkan Barack Obama ve yardımcısı yeni başkan seçilen Joe Biden'ın altında olduğunu unutuyor.
Ancak Mısır'ın Orta Doğu'daki büyük stratejik önemi nedeniyle siyasi ve ekonomik olarak herhangi bir patlakvermemesi ABD'nin çıkarınadır, bu yüzden Biden, Washington'un Mısır'a yaptığı yıllık 1,5 milyar dolarlık ABD yardım paketiyle Sisi hükümetine Mısır'da bazı siyasi atılımlar gerçekleştirmesi için baskı yapacaktır.
Kampanyası boyunca demokrat parti değerlerine geri dönme ve Körfez bölgesindeki insan hak ve özgürlüklerin reformunu talep etme konusunda tereddüt etmeyen Biden, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul büyükelçiliğinde öldürülmesi, Suudi Arabistan'a silah satışının durdurulması ve Trump'ın sinsi suçuna karışanların yargılanması krizi hakkında açıklamalarda bulundu.
Suudi-BAE ekseni, Washington'un halkla ilişkiler lobisini ve işletmelerini insan hakları imajını yeni yönetime yeniden pazarlamak için Ocak ayında Biden resmi göreve başlamadan birbiri ile yarışacak. İran'la nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması ve bloke altına alınan İran fonlarının serbest bırakılması beklentisiyle, Körfez Üçlüsü, Suudi Arabistan, BAE-Bahreyn, Körfez bölgesini hedef alabilecek herhangi bir İran askeri harekatına karşın, Körfezin güvenliğini İsrail'in güvenliğine bağlamaya dayalı yeni bir denklem oluşturmaya çalışacak.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır'ın 2017'de Katar'a uyguladığı ablukanın kaldırılması noktasında önceki yönetimin oynadığı cansız rolün aksine Biden’ın daha hayati ve ciddi bir rol oynaması bekleniyor. Başkan Biden ve yönetimi Washington'un Katar'la olan stratejik ortaklığını gizlemiyor. Körfez krizini şişeden çıkarmak için çalışıyor, ancak bundan önce selefi Trump'ın bölgede bıraktığı ağır mirastan kurtulması gerekiyor.
Körfez ülkeleri Biden'ın iktidara gelmesi konusunda farklı fikirler içerisinde de olsalar Biden'ın seçim kampanyasında iklim, çevre ve yenilenebilir enerji konularına odaklanması petrol ihracatçılarını korkularıda bir araya getirmiş buluşturmuş gibi gözüküyor.
Körfez ülkeleri Biden'ın iktidara gelmesi konusunda farklı fikirler içerisinde de olsalar Biden'ın seçim kampanyasında iklim, çevre ve yenilenebilir enerji konularına odaklanması petrol ihracatçılarını korkularıda bir araya getirmiş buluşturmuş gibi gözüküyor.
Henüz yorum yapılmamış.