Sosyal Medya

SİYASET

Üçüncü Dünya Savaşı Kapıda mı ?

Emperyalizm dünyayı yeni bir savaşa mı sürüklüyor? 3. Dünya Savaşı’na hazırlık mı yapılıyor?

Ebü Masum Mücahit

Emperyalizm dünyayı yeni bir savaşa mı sürüklüyor?  3. Dünya Savaşı’na hazırlık mı yapılıyor?  Hatırlayalım 1. Dünya Savaşı'nda dünyayı sömürmek isteyen güçler dünyadaki doğal kaynağa sahip ülke ve bölgeleri  paylaşım konusunda  anlaşamamışlardı. 2. Dünya Savaşı'nda fabrikalarda üretilen  üretim fazlası mallar pazar bulma sıkıntısı çekiyordu.  Aynı zamanda fabrikalarına hammadde bulmak isteyen güçler yine dünyayı bölüşmek dünyayı yönetmek için  birbirleriyle çatışıyorlardı. Dünya bloklara ayrılmıştı ve bu ülkeler  2. Dünya Savaşı çıkarmışlardı.


Yeni Bloklaşma ne demek?


 Son 10 yıldır  1. ve 2. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi güç çatışması ve hakimiyet mücadelesi hız kazanmış durumda. Bloklaşma artarak devam ediyor. İnsanlar pandemi ile uğraşırken “filler” tepişmeye hazırlanıyor.  2. Dünya Savaşı sonrasında  bölüşülmüş olan dünya ve  oluşan güç dengeleri yeniden şekillenme aşamasında görünüyor. Dünyada Yeni güçler ve  planlayıcılar ortaya çıkıyor. Bu durum ise farklı bloklaşmaları mecburi kılıyor.
Bu katı bloklaşmanın birçok sebebi olabilir. Fakat ilk bakışta şunlar dikkatimizi çekmektedir: 2. Dünya Savaşı sırasında geriye çekilen ve gelişmeleri uzaktan  izleyen İngiltere’nin  dünyadaki gücünün azalmaya başlaması ve  özellikle Amerika'nın  İngiltere ve Fransa'nın  Syckes-picot ile   böldüğü dünyayı yeniden paylaşmak istemesi.

 Büyük Ortadoğu Projesi aracılığıyla  48 ülkenin sınırlarını değiştirilmeye çalışılması  ve  birçoğunun da değiştirilmesi… Küresel sermayenin ulus devletleri yok etme düşüncesi… Yeni malthusçular, evangalistler ve küresel sermaye güçlerinin çalışmaları İngilizlerin işine gelmemektedir.  Bu durumda ABD’de İngiliz siyasetiyle paralel düşünen Trump’ın yenilmesi ve küreselci, çok uluslu şirketlerin desteklediği Biden’ın seçimleri kazanması dünyayı resetlemek isteyenlerle  önceki dönemde paylaşılan dünyadaki mevcut düzenin devamını isteyen güçleri karşı karşıya getirmiş durumda. Yani bir tarafta küreselciler, diğer tarafta ulus devletlerin devamını savunanlar.


 Küreselciler BM ile ABD, Fransa, İspanya, Almanya’dan(AB) oluşurken; ulus devletlerin devamını isteyenler ise İngiltere (İngiliz kraliyet ailesine bağlı devletler: Avusturalya, Yeni Zelanda, Kanada, Gambiya …) , Çin, Rusya ve İran şeklinde gruplaşmış görünüyor.
Bu iki grup kendi bloklarını sağlamlaştırmak için ciddi anlamda mücadele veriyor ve karşı blokta yer alanları kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Türkiye bu blokta kilit taşı durumunda ve bulunduğu konum çok önemli. Türkiye 2013 yılına kadar Amerika ile beraber hareket ederken özellikle 17/25 Aralık olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'yi İngiltere ile beraber çalışmaya yönlendirmektedir. Çin, İngiltere’nin yanında. Küreselci blok bu Türkiye’yi ciddi anlamda tahrik ediyor.


İngiltere şimdilik kendini ön plana çıkarmıyor(Klasik İngiliz taktiği). İngiliz kraliyet ailesine bağlı ülkeler İngiltere’nin yanında. İngiltere Güneydoğu Asya'da Rcep ortaklığı kurdurdu. İngiliz kraliyet ailesine bağlı olan Yeni Zelanda ve Avusturya bu birliğe üye. Bu ülkeler Çin’den sonraki en etkili güç... İngiltere Rcep ile Güney Doğu Asya ülkelerini yanına alıyor. BAE ve Suudi Arabistan önce ulusalcı ABD’nin yanında iken şimdi İngilizlerle beraber olmaya çalışıyor. Afrika’da İngiliz kraliyet ailesine bağlı birçok ülke var. İngiltere merkezli bloğun etkisini Azerbaycan-Ermenistan savaşında,  Dağlık Karabağ konusunda da görüyoruz. Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenistan Rusya’nın değil Fransa bloğunun yanında olduğu için yenildi. Geçen hafta Almanya gemisi, Yunanistan ve Fransız komutanın olduğu gemi bir Türk gemisine uluslararası hukuka aykırı bir şekilde baskın yaptı. Uluslararası sularda yapılan bu baskın aslında bahsi geçen bloklaşmanın bu paylaşımın ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu baskın, Türkiye’ye hem gözdağı vermek hem de Türkiye’yi bloktan koparma amaçlıdır. Bu olay unutulmamalıdır ki NATO müttefiki bir Türkiye’ye karşı yapılmıştır.


Globalciler, Rusya ve İran’ı da bloktan koparmaya çalışıyorlar. Geçen hafta İran'da meydana gelen suikastın bir nedeni de İran’ı bloktan koparmak amaçlıdır. Ulusalcılar dünya sömürüsünün devam etmesi tarafında olanlar. Küreselciler ise dünyayı resetlemek istiyorlar. Küreselciler, devletleri ortadan kaldırıp yapay insanlarla BM tarzı bir yönetimle dünyayı devletsiz yönetmeyi planlıyorlar. Yahudi zenginlerin başını çektiği bu blok, yeni tip kontrol edilebilir insan tipi oluşturma amacında.


İsrail devleti “arz-ı mevud”a göre strateji geliştirirken, ABD’ deki küresel Yahudi lobisi dünya zaten bizim olacak, arz-ı mevut bizi kesmez diyor. Bu yüzden bu güç arasında ciddi bir çatışma var. Bundan dolayı ulusalcı Trump’ı İsrail destekledi. Küreselci Avrupa ve ABD Yahudileri ise Biden’ı destekledi. Bu gün pandemi;  aşı ve çip ile gündeme geliyor. Time dergisinin kapağında bir dünya haritası, haritanın etrafında insanlar var ve herkes çalışıyor. Time dergisinin başlığı bize Küreselcilerin düşüncesini çok net anlatıyor. ‘’ The Great Reset'' diyor. Her şeye reset. İnsana,  sisteme, paraya, siyasete… Avrupa ise  “tapınakçılar, evangelistler ve yeni malthusçular” dan oluşuyor.


Bu bloklaşmadan mazlumlar ne kadar faydalanacak?


Elbette ki bu bloklaşma, küresel  empryalizmin bloklaşması. Bu bloklaşmadan mazlumlar ne kadar faydalanacak? Bu paylaşımda Müslüman ülkeler ve toplumların kazancı ne olacak? Ya da Müslüman toplumlar ne kadar zarar görecek? Bizi asıl ilgilendiren işin bu tarafı.


Halkı Müslüman olan ülkelerin yöneticileri bu bloklardan hiçbirine dahil olmamalı. Müslümanlar bu güç çatışmasında sağlam bir konumda beklemelidir. Emperyalistler savaşa tutuştuğu anda ise Müslümanlar halklarının çiğnenmiş haklarını almalıdır. Müslümanlar Allah’ın onlardan istediği yeryüzündeki adaleti sağlama görevine hazırlık yapmalılar. Unutmayalım ki Hak gelince batıl zail olur (İsra Suresi 81). O kafirler iktidar olduklarında ekini ve nesli yok ederler(Bakara Suresi 205). Necmettin Erbakan Hoca Batı karşısındaki gücü oluşturmuş ve D-8’leri kurmuştur. Acilen D-8’ler aktifleştirilmelidir. D-8’ler kurulalı yaklaşık 25 yıl oldu. Eğer bu oluşum aktif olarak çalışsaydı bugün Rusya’nın peşine takılmış bir İran ve İsrail’in peşine takılmışmış bir Ortadoğu, Çin’in peşine takılmış Endonezya ve Malezya olmayacaktı. Dünyada biz Müslümanlar olarak bir piyon değil, herhangi bir gücün tarafı değil; lider ülkeler ve lider toplumların oluşturduğu bir güç olabilseydik ümmet edilgen değil etken olacaktı. Unutmayalım ki var olmak 10 yıllık, 100 yıllık planlarla olur. Dünyayı sömüren emperyalistlerin planları var ve bu planlarını uyguluyorlar. Peki bizim planımız ne? Ev, araba, tatil, oğluma ve kızıma iş… Maalesef hedefler çok küçük. Sonuç: kölelik.


Siyasette hiç bir şey kendiliğinden olmuyor. Her taşın altını dolduran Yahudilerin planlarını önceden bilen ve önlem alam Müslüman ülkeler ve halklar olmak zorundayız. İngiltere ile ittifak değil, kendi birliğimizi kurmalıyız. Çünkü ayıdan post, gavurdan dost olmaz. 1.Dünya Savaşı’nda Almanlarla müttefiktik.  İngilizler İstanbul’u işgal edince müttefiğimiz Almanlar sevinmişti. Berlin’de sevinç gösterisi yapmıştı. 3. Dünya Savaşı’nda inşallah Müslüman idareciler feraset sahibi olur ve hiçbir blok içinde olmaz.  Böylece emperyalizm birbirini yerken Müslüman ülkeler ayağa kalkar. Ve İnşallah tarih sahnesine yeniden oyun kurucu olarak çıkarız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.