Sosyal Medya

SOSYAL-KÜLTÜR

Sosyal Medya Emperyalizmi

Görünüşe göre dünya, batılı liberal teknoloji devlerinden oluşan bir oligarşiye doğru gidiyor

 
Ifeoluwa Siddiq Oyelami

Elbette kimse 2021’in ilk günlerinin olaysız geçmesini beklemiyordu. Teknoloji çağında kimisi büyük sosyal medya platformları tarafından Amerika başkanının hesabının askıya alınmasıyla şaşkına dönerken kimine göre WhatsApp’ın gizlilik politikası şüpheliydi. Lakin, sözüm ona bu paralel haberlerin kesişme noktası olabileceği görünüyor.

Yeni sosyal medya otoritesi

Donald Trump, birkaç güne kadar sosyal medyadaki en etkili politikacılardan biri ve şüphesiz “sosyal medya bürokrasisinin babası” idi. Seçim prosedürlerinin kendisinin haksız olduğunu desteklemeye devam etmesi üzerine sosyal medyadan “kovuldu”. Facebook, Twitter ve Google gibi teknoloji devleri, Trump’ın bazı paylaşımlarının destekçilerinin ABD kongre binasının ihlaline neden olduğunu düşündüğünden, çeşitli platformları kullanmasını yasakladı. Sığınmak istediği Parler uygulamasının Amazon tarafından kaldırılmasıyla Amerikan Başkanı için durum daha da kritikleşti.

Diğer yandan Dünyanın dört bir yanındaki WhatsApp kullanıcılarının, hizmet şartları ve gizlilik politikasındaki değişiklikleri 8 Şubat'a kadar kabul etmelerini veya hesaplarını silmesini öngören karar nedeniyle Facebook için de durum pek parlak olmayabilir. Politika, WhatsApp'ın teknoloji devi tarafından bir veri birleştirme sürücüsünde kullanıcıların bilgilerini ana şirketi olan Facebook ile toplamasını ve paylaşmasını sağlayacak bazı önemli değişiklikleri içeriyor.

Tartışmalı politika, birçok kişinin mobil uygulamayı sildiği ve alternatif uygulamalara "geçiş yaptığı" Whatsapp'a karşı dünya çapında bir protestoya yol açtı. Hatta, Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerde yasal işlemler de düşünülüyor. Teknoloji devi dokunulmazlıklarını ileri süren iki vaka, sosyal medya sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. Bu platformlar tekel mi? Özgür müyüz? Sosyal medya hepimizi tehdit mi ediyor? Platformların sahibi teknoloji firmaları ne kadar güçlü?

Başlangıçta Trump’ın yasaklar davasını Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi önde gelen isimler dışında pek çok kişi ‘kızını dövmeyen dizini döver’ deyimiyle izledi. Sansör davası uluslararası topluluklar için endişe verici olsa da ‘Gülme komşuna gelir başına’ atasözünden esinlenerek teknoloji devlerinin uyduruk bahanelerle ‘nefret söylemi’ni genişletmeye devam etmesi sebebiyle bir gün bizim başımıza da gelebileceği konusunda endişelenmeliyiz.
 
Teknoloji devlerinden oluşan bir oligarşi

Görünüşe göre dünya, batılı liberal teknoloji devlerinden oluşan bir oligarşiye doğru gidiyor. Sosyal medyanın 21. yüzyılın ilk on yılında popülaritesi, ağır bir şekilde düzenlenmiş ve sınırlı geleneksel basına karşı herkes için bir soluktu. Herkesin kendine bir ses bulabileceği düşünülüyordu, ama o kadar uzun soluklu olmayacak gibi görünüyor. Pek çok gönderi siyasi doğruculuk için kaldırılmış ve böylece gerçek ifade özgürlüğü için engel oluşturulmuştur.
Evet, sosyal medyada ifade özgürlüğü büyük ölçüde garanti ediliyor, ama görünüşe bakılırsa her şey teknoloji oligarklarının emirlerine bağlı. Bugün Twitter sözde "Amerikan iç teröristleri" nin propagandasını engellerken, Türkiye'ye yönelik şiddeti yansıtan PKK bağlantılı birkaç hesaba dokunmadı. İlginçtir ki, CEO'su Jack Dorsey, platformunun geçen yıl Nijerya'daki siyasi protestoların ana etmeni olmasına izin vermekle kalmadı, aynı zamanda protesto özel ve kamu mallarının tahribine yol açtığında bile doğrudan destekledi.

 Aynı şekilde, Facebook birkaç kez benzer eylemlerle suçlandı. Seçimlere ve iç işlere burnunu sokmak, İslamofobiyi ve Siyonist propagandasını dolaylı olarak desteklemek, tartışmalardan sadece birkaçı. Ama bir hükümet firmayı sorguya çekerse diktatörlük ilan edilir.

Bilginin totaliter kontrolü ve muhalefet sansürü gibi, zorunlu kişisel veri paylaşım politikaları da ilerleme göstergesi değildir. Facebook gibi firmalar algoritmalarını optimize etmenin eşiğindeler, bu nedenle insanların bilgilerine ciddi şekilde ihtiyaç duyuyorlar. Tabii ki, mükemmel bir algoritma, teknoloji şirketleri için büyük umuttur. Çok sayıda anket, kişiye özel reklamlar sayesinde pazarların geleneksel reklamcılıktan dijital reklamcılığa hızlı bir geçiş yaptığını göstermiştir. Bu bir oyun olsaydı, sıradan biri kaybeden ilan edilirdi çünkü nispeten düşük üretimle çılgın tüketim kültürüne sahip olacağız.

Alternatif elektronik platformların gerekliliği

Politika ve ekonomi bir yana, dinimizin de tüm söylemde söz konusu olması korkutucu. 11 Eylül'ün ardından Müslümanlar ve İslam geleneksel medyanın hedefiydi, ancak sosyal medyanın popülaritesi İslamofobik söylemi değiştirmemiş olsa da, sosyal medya yüzünden, Müslüman gençler arasında Graham Fuller'ın "Amerikan versiyonu" olarak adlandırdığı liberal bir İslam versiyonu yayıldığı görünmektedir. Bu ve benzeri saçmalıkları Müslüman dünyanın tam kalbine taşıması neredeyse fark edilemez değildir. Elbette, bunların kişiliğe göre uyarlanmış algoritmaların ürünleri olduğunu düşünmek mümkün değil. Yine, kişisel ve toplu verilerimiz sayesinde!

Tüm bunlardan esinlenerek, özellikle mevcut alternatifler çoğunlukla fırsatçı ve "tanımadığımız dostlar" olduğundan Müslüman topluluk daha güvenilir ve sağlıklı dijital platformlar oluşturabilir mi?

Evet, muhtemelen dijital dünyada ne tükettiğimizi yeniden düşünmenin zamanı gelmiştir. Bu sosyal medya platformlarına artık güvenemeyebiliriz. En azından her zaman kullanışlı olmayabilirler. Belki de etik teknolojiye daha fazla yatırım yapmanın zamanı gelmiştir. Ancak, görünen o ki, ne D8 ülkeleri ne de İKT ülkeleri, insan ve malzeme kaynaklarına rağmen sağlam bir işletim sistemine ev sahipliği yapmıyor. Dünya, hala esas olarak batı işletim sistemlerine bağlı ve alternatif olarak da insanların umudu Çin’e yönelir. Peki, daha yerel ve sağlıklı sosyal medya platformları oluşturursak, bunların barındırılması batı teknoloji endüstrisinin insafında olmayacak mı?
Teknolojide yeni bir soluğa: Teknoloji revizyonuna ihtiyacımız var!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.