Norveç Merkez Bankası (Norges Bank) tarafından yönetilen Norveç egemen servet fonu, geçen günlerde İsrail şirketlerinden yatırım çekme kararıyla uluslararası kamuoyunun gündemine geldi. Yaklaşık 2 trilyon dolarlık büyüklüğüyle dünyanın en büyük fonu olan bu yapı, Ağustos 2025’te Batı Şeria ve Gazze’deki faaliyetlerle bağlantılı altı İsrail şirketini daha yatırım listesinden çıkardığını duyurdu. Karar, parlamentonun etik kuralları çerçevesinde alınırken aynı zamanda ulusal seçimler öncesinde artan siyasi baskıların da etkisini yansıtıyordu. Aktivistlerin, çatışmayı finanse ettiği düşünülen yatırımlardan tamamen çekilme talepleri bu sürece ivme kazandırdı. Fonun destekçileri kurallara dayalı yaklaşımın adalet duygusunu güçlendirdiğini savunurken Norveç’in kendi etik konseyi bile böylesi kararların fonun misyonunu siyasallaştırabileceği uyarısında bulundu. Bu örnek, egemen servet fonlarının uluslararası çatışmalarda nasıl kritik roller üstlenebileceğini açıkça gösteriyor.
Egemen Servet Fonları Nedir ve Neden Kurulur?
Egemen servet fonu (SWF), devlete ait bir yatırım aracıdır. Hükümetler bu fonları genellikle emtia ihracatından veya bütçe fazlasından doğan gelirleri değerlendirmek için oluşturur. Bir tür “ulusal birikim” işlevi gören SWF, gelecek nesiller ya da kamu yararı için serveti korumayı hedefler. Özel emeklilik fonları veya merkez bankası rezervlerinden farklı olarak, uzun vadeli getiriler ve mali istikrar odağında hisse senedi, tahvil, gayrimenkul gibi çeşitli alanlara yatırım yapar.
Norveç örneğinde olduğu gibi, petrol ve gaz gibi emtia gelirleri SWF’ye aktarılır; böylece hem bütçeye düzenli yatırım geliri sağlanır hem de iç ekonominin aşırı ısınması engellenir. Fonlar, amaçlarına göre farklı türlere ayrılır: istikrar fonları (dalgalı gelirleri dengelemek için), tasarruf fonları (zenginlikleri nesiller arasında paylaşmak için), kalkınma fonları (altyapı ve sosyal projeleri desteklemek için) ya da emeklilik rezerv fonları (gelecekteki yükümlülükleri karşılamak için). Pratikte ise pek çok SWF aynı anda birden fazla amaca hizmet edebiliyor.
Dünya Ekonomisinde SWF’ler
Bugün egemen servet fonları küresel finansın en güçlü aktörlerinden biridir. 1990’larda 0,5 trilyon dolar olan toplam varlıkları, günümüzde 7 trilyon doları aşmıştır. Dünyada yüzün üzerinde fon faaliyet göstermekte olup en büyükleri arasında Norveç’in Küresel Devlet Emeklilik Fonu (yaklaşık 1,7 trilyon dolar), Çin’in China Investment Corporation’ı (1,3 trilyon dolar) ve Körfez ile Asya fonları (Abu Dabi’nin ADIA’sı, Kuveyt’in KIA’sı, Suudi Arabistan’ın PIF’i, Singapur’un GIC/Temasek’i) yer almaktadır. Yalnızca Norveç fonunun bile dünya çapında 9.000 şirkette hissesi bulunmaktadır.
Uzun vadeli yatırımlarıyla piyasaları istikrara kavuşturan bu fonlar, volatiliteyi azaltarak güven ortamı sağlar. 2024’te yapılan bir araştırma, büyük fonların yıllık ortalama %9,4 getiri sağladığını, bunun da tarihsel olarak en yüksek ikinci performans olduğunu ortaya koydu. Bu tablo, sabırlı ve çeşitlendirilmiş yatırım stratejilerinin (hisse senedi, tahvil, gayrimenkul ve alternatif varlıklar karışımı) bir sonucudur.
Böylesi sermaye büyüklüğü, egemen fonları şirketler ve sektörler için önemli bir güç haline getiriyor. Risk primlerini düşürmeleri, altyapı ve teknoloji yatırımlarına sabırlı finansman sağlamaları bunun örnekleridir. Ancak etkilerinin büyümesi aynı zamanda şüpheleri de beraberinde getiriyor. 2000’lerin ortalarında Batılı ülkeler, petrol zengini fonların stratejik varlıklara yönelerek yabancı ekonomileri etkileyebileceği endişesini açıkça dile getirdi. Bu kaygılar, yatırım denetim mekanizmalarının (ABD’de CFIUS, Avrupa’da AB taramaları) ve gönüllü yönetişim ilkelerinin doğmasına yol açtı.
Yurtiçi ve Jeopolitikte Egemen Fonlar
Egemen fonlar küresel piyasalardan önce, ülkelerin kendi iç dengelerinde de kritik işlevler üstlenir. Bununla birlikte birçok ülke, hükümet bütçelerini istikrara kavuşturmak için kullandığı gibi elde edilen serveti yurtdışında değerlendiriyor. Norveç bunun tipik bir örneğidir: petrol gelirleri doğrudan yurtdışına yönlendirilerek yerel ekonominin “aşırı ısınması” engellenir. Benzer şekilde, bazı ülkeler beklenmedik kazançlarını gelecekteki emeklilerin haklarını güvence altına almak için rezerv fonlarına aktarırken, bazıları ise bu kaynakları kalkınma fonları üzerinden altyapı yatırımlarına yönlendirir. Böylece sınırlı kaynak zenginlikleri, uzun vadeli finansal varlıklara dönüştürülmüş olur.
Bu bağlamda fonlar siyasi amaçlara da hizmet edebilir. Egemen fon, devletin “ekonomik diplomasisi”nin bir aracı haline gelebilir. Körfez fonlarının uluslararası şirketler, bankalar ve hatta spor kulüplerinde hisse alımları hem ekonomilerini çeşitlendirme çabasını hem de yumuşak güç gösterisini yansıtıyor. Çin’in SAFE ve CIC fonları ise özellikle Asya ve Afrika’da Kuşak ve Yol yatırımlarına finansman sağlayarak bir yandan getiri elde ediyor diğer yandan dış politika hedeflerini ilerletiyor.
Nitekim fonlar zaman içinde amaçlarını değiştirebilir; kimi zaman bütçe istikrarını, kimi zaman gelecek nesillerin refahını, kimi zaman da dış politikayı öncelik haline getirebilir. Ancak tam da bu ikili rol, tartışmaları beraberinde getiriyor.
Tartışmalar ve eleştiriler
Egemen servet fonları, şeffaflık ve yönetişimden etik tartışmalara kadar birçok eleştiriyle karşı karşıya:
- Şeffaflık: Norveç gibi bazı fonlar ayrıntılı portföylerini açıklasa da çoğu fon sınırlı bilgi paylaşmaktadır. Bu durum, 2008’de kabul edilen gönüllü Santiago İlkeleri ile giderilmeye çalışılmış olsa da uygulamada uyum sınırlı kalmıştır.
- Ulusal güvenlik: Devlete ait yapılar olmaları nedeniyle egemen fonlar, yabancı yatırımlar söz konusu olduğunda şüphe uyandırır. 2000’li yılların ortalarında Batılı hükümetler, özellikle Çin’in CIC fonu ile Körfez fonlarının petrol rafinerilerinden teknoloji şirketlerine kadar stratejik varlıklara yatırım yapmasının ulusal güvenliği tehdit edebileceği endişesini dile getirmiştir
- Etik: Norveç’in İsrail şirketlerinden çekilme kararı, egemen fonların yatırım kararlarının siyasi ve etik boyutlarını gündeme taşımıştır. Benzer şekilde, fonların silah sanayi ya da çevreye zarar veren sektörlerle bağları sıkça tartışma konusudur.
- Yolsuzluk: egemen fonların en büyük sorunlarından biri de vakaları suistimal etmektir. Söz gelimi, Malezya’da kalkınma amacıyla kurulan fon, 2015 yılında ifşa edileceği üzere kimi yetkiler fonu zimmete geçirmiş; yaklaşık 4,5 milyar dolar paravan şirketler ve lüks varlıklara aktarılmıştır.
Sonuç
Egemen servet fonları, devletlerin mali gücünü küresel piyasalara taşıyan devasa aktörlerdir. Dalgalı gelirleri istikrara kavuşturmak, gelecek nesiller için servet biriktirmek ve stratejik hedefleri desteklemek gibi işlevleri vardır. Ancak Norveç’in son kararı, bu fonların siyasi ve etik tartışmalardan bağımsız hareket edemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Yatırım tercihleri, siyasi ve toplumsal mesajlar taşımaktadır.
Önümüzdeki yıllarda, fonların büyüyen ekonomik avantajlarını şeffaflık ve sorumlu denetim ihtiyacıyla dengeleme meselesi, hükümetler kadar vatandaşlar için de en önemli sınavlardan biri olacaktır.
*Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve İdrakpost editöryal politikasını yansıtmayabilir.

0 Yorum