editorbet giriş Deneme Bonusu veren siteler editorbet giriş

ABD Nijerya’da Din Savaşını mı Körüklüyor?

ABD Nijerya’da Din Savaşını mı Körüklüyor?

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada Nijerya’yı “Özel Endişe Duyulan Ülkeler” (CPC) listesine eklediğini duyurdu. Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, “Hıristiyanlık Nijerya’da varoluşsal bir tehditle karşı karşıya. Binlerce Hıristiyan öldürülüyor. Radikal İslamcılar bu toplu katliamdan sorumlu.” ifadelerini kullandı ve ardından Nijerya’yı olası bir askerî müdahale ile tehdit etti.

Bir ülkenin CPC listesine alınması, ABD’nin o devleti “dini özgürlük ihlallerinin faili” olarak gördüğü anlamına geliyor. Bu tanım, işkence, yargısız gözaltı, zorla kaybetme veya diğer ağır hak ihlallerini kapsıyor ve genellikle yaptırım veya diplomatik baskının önünü açıyor.

Peki gerçekten Nijerya’da Hıristiyanlar sistematik bir zulüm altında mı?

Nijerya’nın Dini Gerçekliği

Dünyanın yedinci, Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya hem Müslüman hem Hristiyan toplulukların güçlü olduğu nadir yerlerden biridir. Devlet yönetimi de bu çeşitliliği yansıtır: Müslüman ve Hristiyanlar yıllar boyunca dönüşümlü olarak üst düzey görevlerde yer almışlardır. Kısacası Nijerya, dinlerin birbirini yok etmeye çalıştığı bir ülke değil; aksine, zaman zaman gerginlikler yaşansa da dinî çoğulculuğun kurumsallaştığı bir ülkedir.

Elbette 2009’den itibaren ülke, özellikle Müslümanların çoğunlukla yaşadığı kuzey bölgelerinde faaliyet gösteren Boko Haram ve benzeri silahlı gruplarla mücadele etmek zorunda kaldı. Fakat bu tür gruplar dini ayırmadan kendinden olmayan herkese saldırır.

Bu nedenle binlerce kilometre uzakta, kendi ülkesinde Hıristiyan değerleri savunduğu için öldürülen kişilerin bulunduğu Amerika’nın, Nijerya’da “Hıristiyanlara karşı soykırım”dan bahsetmesi, ironiktir.

Trump’ın Hamlesi’ne kim ne diyor?

Trump’ın çıkışı aslında eski bir propagandanın Eylül ayında yeniden alevlenmesidir. Geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada dolaşıma giren bu iddialar, tam da Nijeryalı kullanıcıların İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı tepkilerinin arttığı döneme denk geldi. ABD’deki bazı Siyonist Hıristiyan çevreler, özellikle Bill Maher, Senatör Ted Cruz ve AIPAC bağlantılı meclis üyeleri, Nijerya’da “Hıristiyan soykırımı” yaşandığı yönünde X’de paylaşımlar yapmaya başladı. Ted Cruz, haftalarca kendi eyaleti Teksas’tan çok Nijerya hakkında paylaşım yaptı.

Kısa bir süreçte bu çevreler, Nijerya hakkında paylaşımlarıyla adeta organize bir propaganda ağı kurdu. Bot hesaplar bu söylemi tekrar tekrar paylaşıyor. RLO Action gibi Hristiyan Siyonist platformlar Google reklamlarını yaparken, Tommy Robinson (İngiltere), Andrew Scheer (Kanada) Dominik Tarczyński (Polonya) ve Ahmed Sharif (BAE) gibi isimler de sosyal medyada koro hâlinde bu söyleme katıldılar. Bu figürlerin ortak paydaları nedense İsrail’e destek, Müslümanlara düşmanlıktır.

Ancak Nijerya’daki önde gelen Hıristiyan liderlerin hiçbiri bu “soykırım” iddiasını doğrulamadı. Hatta Nijerya Hıristiyan Birliği (CAN), ülkedeki şiddet olaylarını kabul etmekle birlikte bunun sadece Hıristiyanları hedef almadığını belirtti.

21 Ekim’de Vatikan’da Aid to the Church in Need (ACN) tarafından düzenlenen 2025 Dünya Din Özgürlüğü Raporu tanıtımında konuşan Sokoto Piskoposu Matthew Kukah da bu iddiaları reddetti. “Eğer gerçekten Hıristiyanlara karşı bir savaş olsaydı, benim ve küçük cemaatimin Sokoto’da hâlâ var olmamız mümkün olmazdı.” diyen Kukah, Nijerya’nın kara listesine eklemenin dinî diyalog zeminini zayıflatacağı uyarısında bulundu.

Elbette, X’te az sayıda kişi ABD’li siyasilere destek veriyor. Ancak bunların çoğu, “En azından bu, APC hükümetini devirmeye yardımcı olur” diyerek, bunu genellikle siyasi önyargı veya etnik kin nedeniyle yapıyor.

Nijerya’daki Şiddetin Gerçek Doğası

Evet, Nijerya’da Hristiyanlar acı çekiyor — ama yalnız değiller. Ülke hâlâ Boko Haram terörünün yaralarını sararken, uzun zamandır devam eden bazı sorunlar da hala yaşıyor. Söz gelimi, orta bölgelerdeki çatışmalar genellikle Müslüman çobanlarla Hristiyan çiftçiler arasında yaşanıyor. Ancak bunlar din savaşından çok, toprak rekabeti ve güvenlik zafiyetinin sonucudur. Bu gerçekliği görmezden gelip olayı “dini soykırım” olarak sunmak hem gerçeği çarpıtmak hem de toplumsal barışı baltalamaktır.

Washington’un Seçici Öfkesi

ABD’li Cumhuriyetçi çevrelerin Nijerya’yı “radikal İslamcılar ve mazlum Hristiyanlar”ın savaşı olarak anlatması, kendi politik ajandalarına hizmet etmekten başka bir şey değildir. Gerçek odur ki, bu söylem aracıyla, kendilerini “Dünya Hristiyanlığın koruyucusu” gibi göstermektedirler. Ayrıca müttefiklerinin işlediği zulmü görmezden gelmelerine yarıyor.

İsrail’in Gazze’deki Hristiyanlara ve kadim kiliselere yönelik saldırıları karşısında sessiz kalan bu çevreler, şimdi Nijeryalı Hristiyanların savunucusu rolüne bürünüyor. Oysa gerçekten dertleri inanç ve insanlık olsaydı, mağdur kim olursa olsun her türlü zulme karşı çıkarlardı.

Dünyanın en eski kiliselerinden biri olan Aziz Porphyrius Kilisesi, 19 Ekim 2023’te İsrail füzesiyle vuruldu. 17 Temmuz 2025’te, Gazze’nin tek Katolik kilisesi olan Kutsal Aile Kilisesi, İsrail tanklarının ateşiyle bombalandı. Beşinci yüzyıla ait Bizans dönemi Cibaliye Kilisesi’nin Ocak 2024’te yıkıldığı bildirildi. Gazze’nin tek Evanjelik ve Baptist kilisesi bile, 2023 Noelinden sadece bir gün sonra saldırıya uğrayarak aynı kaderi paylaştı. Oysa bu kiliselerin birçoğu, bin yılı aşkın bir süre Müslüman yönetimi altında ayakta kalmış, ancak Amerika’nın en yakın müttefiki tarafından yıkılmıştı. Bütün bunlar yaşanırken ABD’li Hristiyanlar nedeler?

Nijerya Tarihi bize ne anlatıyor?

Gerçi biz, Nijerya’nın eski yaralarını yeniden açma riskine girmek istemiyoruz. Ancak Hristiyanlık adına Nijerya’yı karıştırmakta ısrar edenlere hatırlatmak gerekir: Nijerya tarihinde “Hristiyan” ve “soykırım” kelimelerinin gerçekten yan yana gelebileceği tek olay, 1903 yılında Hristiyan İngilizlerin Sokoto Halifeliği’ni işgal ettiği dönemdir. O sırada sömürge güçleri Sultan’ı devirmiş ve çok sayıda takipçisini katletmiştir.

Kaldı ki, bugün bazı çevrelerin kullandığı dil, Boko Haram’ın “Hristiyan devleti Müslümanları öldürtüyor” iddiasıyla başlattığı o kanlı propagandayı hatırlatıyor. Acaba yine mi başka bir şiddet dalgası mı körükleniyor? Görünen o ki, bu kez aynı senaryoyu tersinden oynatmak isteyenler var.

Sonuç

Washington’un Nijeryalı Hristiyanları korumadığı, zaten bizzat Nijeryalı Hristiyanların da çok iyi bildiği bir gerçektir! Aksine, ahlaki bir üstünlük görüntüsü vermek için bir kriz üretmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Nijerya’nın sorunları gerçektir, acildir; ancak bunlar arasında bir din savaşı yoktur. Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar, kötü yönetim, yolsuzluk ve güvenlik zaaflarının bedelini ödemektedir.

Eğer gerçekten insan hayatını ve onurunu savunmak amaçlanıyorsa, ABD dinî duyguları menfaati için silah olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Biri Nijerya ile dost olacaksa, hayalî çatışmaları değil, barışı, adaleti ve dinî topluluklar arası uyumu ile gelmelidir.