editorbet giriş Deneme Bonusu veren siteler editorbet giriş

Pakistan Yol Ayrımında: Imran Khan’ın PTI’sının Yasaklanması Davası

Ünlü İngiliz gazeteci Christina Lamb, 1980’lerde zamanının çoğunu Pakistan’da geçirerek Pakistan toplumundaki sosyo-politik düzenlemeleri ve elitlerle olan kapalı bağını analiz etti. Lamb, “Allah’ı Beklerken” adlı ünlü kitabında Pakistan siyasetini üç “A” ile özetlemiştir -Allah, Ordu (Army) ve Amerika. Dolayısıyla, Pakistan’ın kuruluşundan bu yana Güney Asya’daki en kırılgan siyasi devlet olarak ortaya çıktığını söylemeye gerek yok. Pakistan, kuruluşundan sonraki on yıllık süre zarfında, Ekim 1958’de merhum mareşal Eyyub Han liderliğindeki ilk askeri darbenin kurbanı oldu. O tarihten bu yana Pakistan siyaseti “Ordu, Bürokrasi ve Feodal elitler ‘in özeti olan ‘müesses nizam” kelimesinin tam karşılığı haline geldi.

Aynı şekilde, önümüzdeki on yıllar boyunca “Ordu, Bürokrasi ve Feodal elitler” arasındaki kardeşlik çok daha güçlendi ve ordu devlet içinde devlet haline geldi. Elbette Pakistan ordusunun 1950’lerde CENTO ve SEATO’ya katılmasından başlayarak Afganistan’da Sovyetlere karşı, Pakistan’ın terörle savaşa karşı Amerika ile ittifakına kadar Amerikan Dış Politikasının bölgedeki en gözde araçlarından biri haline geldiği köklü bir gerçektir. Ancak Pakistan, 2008 yılında avukatların General Müşerref rejimini devirmek için ülke çapında bir siyasi hareket başlatmasıyla yeni bir siyasi döneme girmiştir. Pakistan’da devam eden siyasi kutuplaşmayı anlamak için; siyasi geçişleri üç ana alanda anlamalıyız.

Sivil Üstünlüğün Yeniden Doğuşu (2008-2014)

Avukatlar hareketinin ardından Müşerref rejiminin düşmesinden sonra. İki büyük ana akım siyasi parti; Pakistan Halk Partisi (PPP) ve Pakistan Müslüman Ligi (PLMN), ülkede demokratik geçişin önünü açmak için Demokrasi Şartı’nı (COD) imzaladı. Kutuplaşmış seçimlerin bir sonucu olarak Pakistan Halk Partisi (PPP) parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğunu kazandı ve diğer üç eyalet partisiyle birlikte bir koalisyon hükümeti kurdu.

 O zamandan bu yana hem sosyal, hem siyasi hem de ekonomik alanlarda birçok dönüşüm meydana geldi. Koalisyon ortakları ile birlikte siyasi ve ekonomik alanlarda büyük gerilemeler yaşansa da Pakistan Halk Partisi (PPP) iktidardaki beş yılını başarıyla tamamlamayı başardı. Ardından yeni seçimlerle bir sonraki geçiş dönemi geldi ancak bu kez eski kriket yıldızı İmran Han liderliğindeki yeni parti Pakistan Tehreek-e -Insaf (PTI) ilk kez parlamentoda üçüncü en büyük çoğunluk sandalyesini kazandığında yeni bir boşluk ortaya çıktı. Ancak Pakistan Müslüman Ligi Navaz (PLMN) yeni hükümeti kurmayı başardı. 

Yeni Siyasi Dönem (2014-2018)

Sivil siyasi yapının başarılı geçişine rağmen Pakistan ordusunun siyasetteki rolü yavaş yavaş azalmaya başladı. Tanınmış eski siyasetçi ve diplomat Hüseyin Hakkani “Pakistan: Ordu ve Cami Arasında” adlı kitabında şöyle yazmaktadır. 1980’lerden bu yana Pakistan’ı yönetmek için asıl mücadele “İslamabad” ile “Rawalpindi” arasında yaşanıyor. Pakistan Ordusu’nun her zaman Pakistan’daki gerçek kral yapıcılar olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak 2014 seçimleri sonrası Pakistan’da sosyal ve siyasi düzeyde büyük yapısal değişimler yaşanmıştır. 1990’larda “Pakistan Tehrik-e-Insaf” olarak bilinen siyasi hareketini başlatan Khan, ordunun siyasetteki rolünü ve Pakistan ordusunun ön planda yer aldığı sözde teröre karşı savaşı şiddetle eleştirmiştir.

On yıl içinde Khan’ın Pakistan’ın dış politikasına yönelik eleştirileri Pakistan genelinde şok dalgaları yarattı ve Khan genç nesilden tepki almaya başladı. Özellikle 2014 seçim kampanyası statükoya, tek taraflı dış politikaya ve siyasi elitlere karşı mücadele gibi önemli sloganlarla çevrelenmiştir. Parlamentoda üçüncü büyük çoğunluğu elde eden Khan, büyüyen siyasi boşluğun farkına vardı ve bu nedenle 2014 seçim sloganlarını yaygınlaştırmaya başladı.

Bu da sosyal, siyasi, yapısal ve kurumsal düzeyde büyük bir kutuplaşmaya yol açtı. Asıl dönüm noktası 2016 yılında, dönemin Başbakanı Navaz Şerif’in adının off-shore (açık deniz) şirketlere sahip olduğu gerekçesiyle Panama Belgeleri’nde yer almasıyla yaşandı. Panama sızıntılarından kısa bir süre sonra Sayın Khan, Başbakan Navaz Şerif’i kamuoyu önünde istifaya çağırdı. Baskıyı daha da arttırmak için Khan İslamabad’da 126 gün süren bir oturma eylemi düzenledi ve bu eylem Navaz Şerif’in istifasıyla sonuçlandı.

Khan İktidarda (2018-günümüz)

Bir diğer önemli dönüm noktası ise 2018 yılında Khan’ın liderliğindeki PTI’nın parlamentodaki en büyük parti olarak ortaya çıkması ve dolayısıyla ilk kez Başbakan olmasıyla yaşandı. Khan iktidara geldikten kısa bir süre sonra muhalefet partilerinin önde gelen liderlerine, özellikle de Şerif ailesine karşı yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattı. Khan’ın yolsuzlukla mücadele kampanyası sosyal ve siyasi alanda kutuplaşmanın daha da derinleşmesine yol açtı. Ancak muhalefet, Khan’ın yolsuzlukla mücadele kampanyasını bir cadı avı ve muhalefeti raydan çıkarmak için ordunun yürüttüğü bir kampanya olarak nitelendirdi. Yine de Han’ın üç buçuk yıllık iktidarı boyunca Pakistan’daki geleneksel siyasetin iplerini elinde tuttuğu gerçeği yadsınamaz.

Ayrılış

Nihayet 10 Nisan 2022’de Pakistan Demokratik Hareketi (PDM) şeklindeki muhalefet partileri Parlamento’da Han’a karşı Güvensizlik Oylaması getirerek onu devirdi. Han, Güvensizlik oylamasını Amerikan komplosu olarak nitelendirdi ve destekçilerini sokağa çıkmaya çağırdı. Bu olay Pakistan’da yeni bir siyasi kutuplaşma dalgasına işaret ediyordu. Han, 7 Mart 2022 tarihinde Amerika’daki Pakistan Büyükelçisinin ofisinden bir mektup aldı. Mektup, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lu ile Pakistan’ın ABD Büyükelçisi Assad Majeed arasındaki ayrıntılı görüşmeyi içeriyordu.

Mektuba göre, Khan’a göre, kısa görüşme sırasında David Lu Pakistan Büyükelçisini Güvensizlik Oylamasının başarısız olması ve Khan’ın İktidarda kalması halinde Pakistan’ın büyük sonuçlara katlanacağı konusunda uyardı. Khan, İslamabad’daki Parade Ground’da büyük bir kalabalığa hitap ederken bu konu hakkında halka açık bir şekilde konuşmuştur. Bu konuşmanın ardından Khan, büyük kalabalıkları yeni anlatısı “Amerikan Komplosu” ve “İthal Hükümet “e doğru çekmekte başarılı oldu. Khan bu söylemi daha da güçlendirmek için ilk etapta üç büyük şehirde geniş çaplı gösteriler başlattı: Peşaver, Karaçi ve Lahor. Her üç büyük şehirdeki mitingler büyük kalabalıkları sürükledi ve çeşitli siyasi uzmanlara göre Han, Güvensizlik Oylamasından sonra daha popüler hale geldi.

Amerika İmran Han’ı Yok Etmek İstiyor

Pakistan’daki 2024 genel seçimleri ülkenin siyasi tarihinde önemli bir olaya işaret etti. İmran Han liderliğindeki Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI), sandalyelerin çoğunluğuna sahip parti olarak ortaya çıktı. Bu açık zafere rağmen PTI, muhalefetin ordu tarafından desteklendiği ve seçimlere hile karıştırıldığı iddiaları nedeniyle hükümet kurma konusunda büyük zorluklarla karşılaştı. PTI’nın seçim başarısına rağmen, ordu tarafından desteklendiği iddia edilen muhalefet ciddi hile iddialarını gündeme getirdi. Seçmen manipülasyonu, oy pusulalarına müdahale ve taraflı medya yayını iddiaları yaygındı. Bu iddialar, seçim dürüstlüğünün sıklıkla sorgulandığı Pakistan siyaseti bağlamında tamamen yeni değildi. Ancak, 2024’teki suçlamaların ölçeği ve yoğunluğu daha önce görülmemişti ve yaygın protestolara ve siyasi huzursuzluğa yol açtı.

Son zamanlarda, askeri kurum tarafından desteklenen Pakistan hükümeti, İmran Han’ın siyasi partisi Pakistan Tehreek-e-Insaf’ı (PTI) yasaklamaya çalışıyor. Bu hamle, devam eden siyasi kargaşa ve Han ile partisine yönelik yolsuzluk ve kötü yönetim iddialarının ortasında geldi. Söz konusu yasak, PTI’nın etkisini azaltmayı ve hükümet ile ordunun partinin istikrarı bozucu eylemleri olarak gördüğü hususları ele almayı amaçlıyor. Eleştirmenler bunun muhalefeti bastırmaya ve Pakistan’daki demokratik süreçleri baltalamaya yönelik bir girişim olduğunu savunuyor. PTI’ya yönelik olası yasak, Pakistan’da demokrasinin geleceği, ordunun siyasetteki rolü ve düzenin korunması ile siyasi özgürlüğün sağlanması arasındaki denge hakkında tartışmalara yol açtı.

Bu durum geliştikçe, Pakistan’ın siyasi istikrarı ve demokratik kurumları üzerinde önemli etkileri olması muhtemeldir. En popüler siyasetçi İmran Han’a karşı yürütülen tüm bu karalama sürecinde Amerika çok gizli ve saklı bir rol oynamaktadır. Çünkü Amerikan müesses nizamı İmran Han’ı Pakistan’da Batılı güçlerin Güney Asya’daki çıkarlarını tehdit edebilecek güçlü bir birleştirici figür olarak görüyor. Belki de bu nedenle Han, Nisan 2022’de Amerika’nın kontrolündeki siyasi ve bürokratik güçler aracılığıyla büyük bir komplo sonucu devrildi. Mevcut kurulu siyasi rejim PTI’yı yasaklarsa, bu Pakistan için önümüzdeki on yıllar boyunca büyük sosyo-politik sonuçlar doğurabilir.