Bill Gates ve teknoloji dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı bir etkinlikte, Microsoft AI CEO’su Mustafa Süleyman ile doğrudan yüzleşen Fas uyruklu eski Microsoft çalışanı İbtihal Aboussad’ın görüntülerinin viral olmasının ardından kamuoyunda Süleyman’a yönelik dikkatler arttı. “Mustafa, sana yazıklar olsun” şeklindeki sert eleştiriler sosyal medyanın gündemine oturdu. Pekiyi, dünyanın en güçlü yapay zekâ departmanlarından birini yöneten Mustafa, tam olarak kimdir ve nasıl Gazze soykırımının paydaşı olmuştur?
Mustafa Süleyman’ın Çocukluğu
1984 yılında Kuzey Londra’da Suriyeli bir baba ve İngiliz bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Mustafa Süleyman’ın hayatı, Batı’daki Müslüman kökenli ikinci nesil çocuklarının yaşadığı diaspora hırsı ve kültürel yabancılaşmanın tipik bir örneğini sunuyor. İngiltere’ye daha iyi bir hayat umuduyla göç eden babası taksi şoförlüğü yaparken, annesi, 1980’lerde Cat Stevens’tan etkilenerek İslam’ı kabul etmiş bir hemşireydi. Ancak her iki ebeveynin de -ve Süleyman’ın kendisinin- zamanla İslam’ı terk ettikleri biliniyor.
Pek çok göçmen aile gibi, Mustafa’nın babası da ekonomik sıkıntılarla karşılaşmıştı. Mustafa, Islington’daki Thornhill İlkokulu’na ve ardından Barnet’teki ünlü Queen Elizabeth Okulu’na devam etti. Ancak, 16 yaşında anne ve babası boşandı, her biri farklı ülkelere taşındı. Bu durum onu ve küçük kardeşini kendi başlarına bir yol çizmek zorunda bıraktı. Bu dönemde Mustafa’nın girişimcilik ruhu gelişti ve Camden Town’da bir meyve suyu ve milkshake tezgâhı işletmeye başladı. Aynı zamanda felsefe ve teoloji okumak için Oxford Üniversitesi’ne kabul edildi fakat sadece bir yıl sonra okuldan ayrıldı.
İnanç ve İdeolojileri
Ateist olduğunu açıkladığı halde bazı internet siteleri Mustafa Süleyman’ı farkında olmadan Müslüman gençler için bir rol model olarak tanıtmıştı. Bunun temel nedeni, onun Muhammed Mamdan adlı arkadaşıyla birlikte Müslüman Gençlik Yardım Hattı’nın kurucularından biri olmasıdır. Bu yardım hattı, 11 Eylül’ün ardından giderek İslamofobileşen Batı’daki genç Müslümanlara danışmanlık ve destek sunmayı hedeflemişti. Bu durum, Mustafa’nın zihin dünyasında bir Müslüman kimliği veya davası olabileceği izlenimini yaratmış olabilir. Ancak Mustafa Süleyman 2019’da yayınlanan bir podcast’te, din için “bana göre değil” ifadesini kullanmıştır.
Gençliğinde, Batı’daki birçok gencin benimsediği liberal idealleri benimseyen Mustafa, iklim değişikliği kampanyalarına katıldı. 2009 yılında Kopenhag’da düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı’nda dünya liderlerinin emisyon azaltımı konusundaki etkisiz söylemleri, onu hayal kırıklığına uğrattı. Bu hayal kırıklığı, onu geleneksel siyasi yaklaşımların sınırlarını yeniden gözden geçirmeye ve teknolojinin, özellikle hızla büyüyen sosyal medya alanının, daha ölçeklenebilir bir çözüm sunabileceği fikrine yöneltti.
Teknoloji Dünyasına Girişi
Mustafa Süleyman, University College London’da hesaplamalı sinirbilim alanında doktora yapan iki öğrenci sayesinde yapay zekâ ile tanıştı. Bu öğrenciler, aynı zamanda arkadaşının kardeşi olan Demis Hassabis ve DeepMind’ın kurucularından biri olan Shane Legg’le birlikte, hızla yapay zekâ alanında önde gelen girişimlerden biri haline gelecek olan DeepMind laboratuvarının temellerini attı. DeepMind, 2015 yılında Go oyununda bir insan şampiyonunu yenen ilk yapay zekâ sistemi AlphaGo ile dünya çapında ün kazandı. Şirket, Elon Musk, Scott Banister, Peter Thiel ve Jaan Tallinn gibi yüksek profilli girişimcilerin dikkatini çekti. 2014 yılında ise DeepMind, Google tarafından yaklaşık 500 milyon dolara satın alındı, bu da Mustafa ve ekibini hayal edemeyecekleri kadar zenginleştirdi.
Mustafa Süleyman, kendisini sürekli olarak yapay zekanın potansiyel tehlikelerine ve doğasında bulunan risklere karşı bir aktivist olarak konumlandırdı. Bir keresinde, The Economist için Yuval Noah Harari ile birlikte yapay zekanın geleceğinin karmaşıklığını tartıştığı bir röportajda yer aldı. COVID-19 karantinaları sırasında yoğun bir şekilde düşüncelerini derleyen Mustafa, “The Coming Wave” (Yaklaşan Dalga) adlı kitabını kaleme aldı. Bu kitapta, yapay zekanın yaratabileceği tehditleri açıkça ortaya koydu. Örneğin Çin’de polis memurları tarafından yüz tanıma donanımlı gözlüklerin kullanılmasını eleştirdi. Ancak ne yazık ki Mustafa’nın kendi şirketi şu an İsrail için benzer teknolojiler geliştiriyor.
Şeytanla Dost Olmak
Mustafa Süleyman’ın kariyerindeki yolculuk, 2019 yılında Google DeepMind’daki liderlik rolünden istifa etmeye “zorlanmasıyla” beklenmedik bir şekilde dönüştü. O yılın aralık ayında, Google’da bir politika pozisyonu üstlenmek üzere DeepMind’dan ayrılacağını duyurdu. Ancak, Ocak 2022’de, sosyal açıdan daha uyumlu bir yapay zekâ yaratma amacını güden yeni bir laboratuvar olan Inflection AI’nin kurucu ortağı olarak Google’dan ayrıldı. Inflection AI, Pi adlı bir yapay zekâ ürünü geliştirdi; bu ürün, insan duygularını anlayabilen ve bu duygulara yanıt verebilen “iyi bir duygusal zekâ” ile tasarlandı. Fakat, Mart 2024’te Inflection AI, Microsoft tarafından satın alındı ve Mustafa, Microsoft AI’ın CEO’su olarak yeni bir bölümü yöneten pozisyona getirildi, burada şirketin tüketici yapay zekâ araştırmalarını ve ürünlerini geliştirmeye başladı.
Mustafa Süleyman’ın yapay zekanın etiği konusundaki sıkça dile getirdiği söylemlerine rağmen, gerçekler gözler önüne seriliyor. İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımında kullanılan Microsoft Azure AI hizmetleri, Süleyman’ın şu anki liderliğini yaptığı Microsoft AI’ın geniş şemsiyesi altında yer alıyor. Bu durum, Mustafa’nın münafıklığını gösteriyor. Yoksa Filistinlileri sıkça bahsettiği insanlık ailesinin bir parçası olarak görmüyor mu? Veya Müslümanlara karşı daha kişisel bir düşmanlık mı söz konusu?
Mustafa Süleyman, bugün hem ABD hem de İngiltere’de geniş çapta tanınan bir figürdür. Mustafa Süleyman, “Britanya İmparatorluğu Nişanı” ve “Silikon Vadisi Vizyoner Ödülü” gibi ödüller aldı. Ayrıca The Economist’in yönetim kurulunda görev yapmakta ve Harvard Kennedy School’daki Belfer Bilim ve Uluslararası İlişkiler Merkezi’nde Kıdemli Araştırmacı olarak çalışmaktadır. Ancak bu unvanlarla birlikte Süleyman, Müslüman veya Arap gençler için örnek alınacak bir figür olmaktan oldukça uzaktır. Onun yolculuğu, birçok açıdan köklerinden uzaklaşmasına izin veren bir toplumun başarısızlıklarını somutlaştırıyor. Müslüman olarak dünyaya geldi ama ne inancı ne de insanlığı kaldı.
0 Yorum