editorbet giriş Deneme Bonusu veren siteler editorbet giriş

Mısır’da Kültürel Mirasın Hukuki Serüveni: İslam Fıkhı ve Pozitif Hukuk Çerçevesinde Eser Ticareti

Eser ticareti, tarihsel süreç içerisinde hem hukukî hem de sosyokültürel düzlemde önemli dönüşümlere sahne olmuştur. İslam medeniyetinin ilk dönemlerinden günümüze kadar uzanan bu süreçte, eski eserlerin kazısı, tasarrufu ve ticaretine dair çok çeşitli hukukî düzenlemeler geliştirilmiştir. Bu yazıda, özellikle Mısır örneği üzerinden, eser ticaretinin hukuki çerçevesi tarihsel bağlamda ele alınmaktadır. Öncelikle İslam hukuku perspektifinden, ardından İslam devletleri tarafından getirilen düzenlemelerden ve son olarak krallık ve cumhuriyet dönemlerindeki modern kanunlardan bahsedilecektir.

İlk Dönemde Eserlere Bakış Açısı

İslam hukukunda, toprak altında bulunan eser ve definelere dair hükümler “rikâz” başlığı altında incelenmektedir. Bu kapsamda, İslam öncesi döneme ait kalıntılar “defnü’l-cahiliyye” (دفن الجاهلية) olarak tanımlanmış ve İslam inancına dayanmayan uygarlıklara ait olduğu gerekçesiyle rikâz kapsamında değerlendirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

Rikâzda beşte bir vardır. Beşte biri Allah'ındır, kalanı onu bulanındır.” (Buhârî ve Müslim)

Bu hadis uyarınca, toprak altından çıkarılan eserlerin beşte biri payı, şer‘î hüküm gereği kamu hazinesine (beytülmal) aktarılmaktaydı. Geri kalanı ise bulan kişiye bırakılmaktadır. Bu hüküm hem bireyin emek hakkını korumakta hem de kamu yararını göz önünde bulundurmaktadır. Bu hadis, hazine bulan kişi tarafından devlete bildirilmesi gerektiğini göstermektedir.

İslam Döneminde Eser Ticareti

Tulunoğulları Dönemi (3. H. Yüzyıl) Mısır'da eserlerin kazı ve ticaretini düzenleyen ilk sistem, Ahmed B. Tolun tarafından oluşturulmuştur ve “Matâlib Sistemi” olarak adlandırılmıştır. Bu sisteme göre:

  • Eser aramak isteyen herkesin devleti bilgilendirmesi gerekmekteydi.
  • Bulunan eserlerin üçte biri devlete, üçte ikisi ise kazıyı yapan kişiye ait olmaktaydı.
  • Beşte biri Allah’a, yani şeriata uygun olarak devlete verilmeliydi.[1]
  • Devlet, kazı yapanlara güvenlik desteği sağlamaktaydı.[2]

Osmanlı Dönemi ve Avrupa Müdahalesi

Osmanlı Dönemi'nde eser kazıları ve ticareti büyük değişime uğramış, Avrupalılar yerel halkın yardımıyla arkeolojik kazılar yapmaya başlamıştır. Avrupa'nın ilgisi özellikle bilimsel, tıbbi ve mühendislik el yazmaları ile silah yapımı üzerine odaklanmıştır. Bu süreçte:

  • Viyana Ulusal Kütüphanesi, en büyük İslami yazma koleksiyonlarından birini toplamıştır.
  • Mısır’daki İslami eserler ise genellikle Ezher Kütüphanesi ve camilere ait özel kütüphanelerde korunmaktaydı.[3]

Modern Dönemde Eser Ticareti

Mehmet Ali Paşa Dönemi (1805-1848)

  • Mehmet Ali Paşa, eser ticaretini düzenleyen fermanlar yayımlamıştır.
  • Eser kazılarından vergi alınmasını zorunlu kılmıştır.
  • Fransa'ya hediye edilen ve bugün Paris’teki Concorde Meydanı’nda bulunan Mısır dikilitaşı bu dönemde verilmiştir. [4]

Hıdivi İsmail Dönemi (1863-1879)

  • İslami eserleri toplamak amacıyla Kahire'de, Hakim Biemrillah Camii içinde ikinci İslam müzesini kurmuştur.
  • Eserlerin bir kısmı, Mısır Hidivi Kütüphanesi’ne (bugünkü Mısır Milli Kütüphanesi) taşınmıştır.[5]

Hıdivi II. Abbas Hilmi Dönemi (1898-1914)

  • Kahire’deki Babü’l-Halâk'ta yer alan İslam Sanatları Müzesi'ni oluşturmuştur.
  • Osmanlı yönetimi altındaki son Mısır hidivi olarak, eserleri koruma konusunda yeni bir yasa çıkarmamıştır.

1983 Yasası ve Güncel Durum

1983 yılında çıkarılan yasa, eserlerin yurtdışına çıkarılmasını kesin olarak yasaklamış, ancak bu sert tutum kaçakçılığı artırmıştır. Eserlerin ulusal güvenlikle bağlantılı olanlarının ülke dışına çıkarılmaması gerekmektedir. Denetimin merkezileştirilmesi, halkın bilinçsizliği ve uluslararası koleksiyon talepleri, yasa dışı yollarla yapılan ticareti canlı tutmaktadır.

 

Bu çerçevede, Dr. Abdülkerim Ebu Şeneb’in konuya ilişkin değerlendirmeleri dikkat çekicidir. Ebu Şeneb, Mısır’da eser ticareti alanında yürürlüğe giren modern düzenlemelerin büyük ölçüde Batılı hukuk sistemlerinden esinlendiğini ve bu durumun kültürel mirasın korunmasında bazı sakıncalar doğurduğunu ifade etmektedir. Ona göre, İslam hukukunda yer alan “rikâz” anlayışı modern hukuki düzenlemelere ilham verebilir ve hem devlet hem de bireyler için adil bir çözüm sunabilir. Eser ticaretinin tamamen yasaklanmasının toplumun geniş kesimlerini yasa dışı yollara yönelttiğini belirten Ebu Şeneb, kontrollü ve şeffaf bir serbest piyasa mekanizmasının oluşturulmasının daha etkili bir çözüm olacağını savunmaktadır.

Öneriler

Bu bağlamda, Mısır’da eser ticaretine ilişkin hukukî çerçevenin yeniden değerlendirilmesi ve bazı yapısal reformların hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Aşağıdaki öneriler hem kültürel mirasın korunmasına hem de yasa dışı eser ticaretinin önlenmesine katkı sağlayabilir:

  • Mevzuatın Gözden Geçirilmesi: Eser ticaretine ilişkin mevcut yasal düzenlemeler hem İslam hukukunun temel ilkeleri hem de modern hukuk normları ışığında yeniden ele alınmalıdır. Özellikle “rikâz” gibi klasik kavramların çağdaş bağlamda yorumlanarak sisteme entegre edilmesi mümkündür.
  • Denetim Mekanizmalarının Güçlendirilmesi: Kaçakçılığı önlemek amacıyla limanlar, havaalanları ve sınır kapılarında denetim mekanizmaları geliştirilmelidir. Teknolojik takip sistemleri ve uzman personel desteği artırılmalıdır.
  • Toplumsal Bilinçlendirme: Halkın, tarihî eserleri yalnızca maddî bir kazanç unsuru olarak değil, aynı zamanda ortak bir kültürel mirasın taşıyıcısı olarak görmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla eğitim programları, medya kampanyaları ve yerel yönetim destekli projeler hayata geçirilmelidir.
 

[1] İbn Kudâme el-Makdisî, “El-Muğnî”; Seyyid Sâbık, “Fıkhu’s-Sünne”, Rikâz Bölümü

[2] İbn Haldun, Mukaddime, Dârü’l-Fikr, Beyrut, 2001

[3] Cemal Hamdan, “Mısır’ın Karakteri”, Mısır Genel Kitap Kurumu, 1993

[4] Abdurrahman Rafî, “Mehmet Ali Paşa Dönemi”, Dârü’l-Maârif, 1951

[5] Abdurrahman Rafî, “Mehmet Ali Paşa Dönemi”, Dârü’l-Maârif, 1951